Vatan'dan Ruhat Mengi, "Ne kadar çok fakiri, fukarası, 10-20 milyona muhtaç üniversite öğrencisi var bu ülkenin" diye yazıyor Harç yatıramadığı için kazandığı okula giremeyen veya sınava giremeyen, karnı aç çalışan, sınava hazırlanan gençleri var. Ve öte yanda (inanın bana üzüntümden, hırsımdan gözlerim yaşarıyor yazarken)... Ve öte yanda lideri Ramazan'da gecekondu ziyaretine gidip, yer sofrasına oturarak 'halk adamı' gösterişi yapan partinin bakanları altlarında çifter çifter 300-400 milyarlık Mercedes makam araçlarıyla geziyorlar.Avrupa'nın en zengin ülkelerinde bakanlar "ucuz ve az benzin harcayan araba" kullanırken bizde en pahalı markanın, en pahalı modellerinden aşağısı (hem de her bakana birden fazla makam aracı olmak üzere) kurtarmıyor.Lüks araç merakıPazar günü VATAN'ın manşetiydi; son olarak Sanayi Bakanı Ali Coşkun 400 bin YTL'ye "Mercedes S 500 L" marka aracı TOBB'a aldırmış... Bakanlar Kurulu kararı, Bütçe Kanunu filan gerekmeden, sessiz sedasız en pahalı makam aracına kurulup gezecek adam, kime ne?"Devletin malı deniz, yemeyen domuz" lâfı bu memleketten çıkmamış mı nasılsa?Ve aynı gün Hürriyet'in manşetinde (kendi yakışıklılığına dizdiği övgülerle tanınan) Devlet Bakanı Kürsad Tüzmen'in CNR'ın sahibi Ceyda Erem'le olan ilişkisi vardı.Görünüşe göre (Emin Çölaşan'ın haberi) yakın bir dostluk ilişkisi olmalı ki Bakan Tüzmen'in Paris'in en pahalı otellerinden olan (aşağısı kurtarmaz zaten Türk bakanlarını) Hotel Plaza Athenee'deki faturasını CNR ödemiş.Bir bakan; iş adamları, iş kadınları, firmalarla asla böyle ilişkiler içinde olmamalı, bu en bilinen siyasi etik kurallarından biridir ama artık etik metik dinlenmediği için diyelim ki oldu ve bu paralar CNR tarafından ödendi, Bakan Tüzmen'e son model araba tahsis edildi vs, vs... (Ödemeleri Kürsad Tüzmen'in dediği gibi organizasyonun sahibi firmalar yapar ama bakanların, milletvekillerinin ödemelerini değil.)Çivisi çıktı!Peki Tüzmen'in CNR'a çıkardığı özel tahsislere, sağladığı kolaylıklara ne diyeceğiz? Bu yakınlıklar olduğu yerde kalmıyor, sonunda ucu millete dokunuyor.Bu işin iyice çivisi çıktı. Kral düğünleriyle başlayıp sandıkla altın toplamalar, eşe dosta verdirilen ihaleler, kurdurulan şirketler, firmaların reklâm poşetlerini dağıtmalar, partiye yakın şirketleri zengin etmeler sonunda buralara geldi dayandı.İşte dokunulmazlıklar bunun için kaldırılmıyor. Zira o zaman ne yaparlarsa yapsınlar hiçbirine hesap sorulamıyor. Milletvekillikleri düşüp hesap sorulacak gün gelene kadar da suç aletlerini yok edip ellerini yıkamış oluyorlar.Millete ise ancak beddua etmek kalıyor.Bir yandan dini, imanı istismar edip bir yandan yetimin, fukaranın hakkını yiyenlere intizar etmek...Allah bu duaları kabul etsin!