logo
28 MART 2024

Fakirlik tarih olacak

27.06.2003 00:00:00
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ekonomiye getirdiği tarihî yorumun bir bölümünü, "paranın icra ettiği fonksiyon" ile "emisyonun nasıl vazgeçilmez bir kural" olduğunu, AB ile ABD ekonomisinin niçin durgunluk içine girdiğini dün yayımlamıştık. Bugün ise vergi konusunda ortaya koyduğu yeniliği, sürekli büyümenin sağlanması için gerekli gördüğü şartları ve parayı esaret altına alma mekanizması olarak nitelediği faizle ilgili yine kendine özgü ve tarihî değerlendirmelerini yayımlıyoruz.

Yepyeni bir

vergi modeli

Fakir ve tüketen kesim olmak üzere toplumun neredeyse % 80'ine tekabül eden kesiminden vergi almamayı öngören yepyeni bir vergi modeli ortaya koyan BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, patenti tamamen kendine ait vergi modelinin argümanlarını şöyle ortaya koyuyor:

"Zengin kesimin cebinde para zaten mevcut. Onların para sıkıntısına düştüğü yok. Para sıkıntısına düşen kesim fakir kesimdir. Alım gücü elinde olmayan kesimdir. Bizim sistemimize göre talebin artması için mutlak surette talibin gücünün olması lazım. Talip, yani mala arzusu, iştiyakı olan insanın gücünün olması lazım. Cebinde parası olması lazım. Talip olan kesim ise şu anda sıkıntıda olan kesimdir. İşte biz bu kesimden vergi almayarak onu güçlendiriyoruz. Böylece talebini arttırıyoruz. Artı, faizsiz kredi ile onu daha da güçlü hale getiriyoruz. Böylece bu kesim talip olma fonksiyonunu bihakkın eda etmiş oluyor. Çarşıya, pazara gittiği zaman alış verişini rahatlıkla yapabiliyor. Yani vücutta kan var, hareket kabiliyeti güçlü olduğu için talep kendiliğinden ortaya çıkıyor. Talep ortaya çıkınca da arz gerekiyor. Arzı kim yapacaktı? Üretici sınıf yapacaktı. Bizim getirdiğimiz sistemde birini tutuyor, birini atıyor değilsiniz. Arzı da teşvik için oraya da proje mukabili faizsiz kredi veriyorsunuz. O da devreye giriyor. Bu, bir tüketiyordu. Bu, bir satıyordu. Şimdi bu, on tüketiyor. Bu, on üretiyor. Bu, 20 tüketiyor. Bu, 20 üretiyor. Yani bizim vergi sistemimizde hem tüketiciyi hem de üreticiyi güçlendirme mantığı, mantalitesi hakimdir."

Herkese zenginlik imkanı

BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, özellikle ABD'deki ekonomistlerin çözemedikleri meselelerden biri olarak gösterdikleri "sürekli büyümenin sağlanması" konusunda yaptığı açıklamada sürekli büyümenin ancak üretim ve tüketimin aynı anda desteklenmesi suretiyle gerçekleşebileceğini söylüyor. Üretici ve tüketiciye aynı anda desteğe sadece patenti kendine ait vergi sisteminde yer verildiğini belirterek şöyle diyor:

"Zaten ekonominin sürekli büyümesi lazımdır. Sürekli büyümesi için de tüketenin sürekli tüketmesi, üretenin de sürekli üretmesi lazımdır. Tüketenin sürekli tüketebilmesi, üretenin de sürekli üretebilmesi için her ikisinin de güçlü olması gerekiyor. Her ikisinin güçlü olabilmesi için de paranın, mutlak surette, istediği zaman, istediği miktarda elinde olması gerekiyor. İşte biz bu parayı hem tüketenden vergi almayarak, hem faizsiz kredi de vererek sağladığımız, üretene de proje mukabili faizsiz kredi olarak verdiğimiz için üretim ve tüketim hızı artıyor. Büyüme gerçekleşiyor. Büyüme bunun dışında olmaz. Bugün zaten dünyanın tıkandığı nokta da bu. Bir bakıyorsunuz arzı arttırıyor, talep kısılıyor. Talebi arttırıyor, arzı kısıyor. Öyle değil, her ikisini de tahrik ederek sınırsız bir kulvarda koşuşa tabi tutacaksınız. Bizim modelimizde fakirlik artık hayal olacak. Herkes zengin olmaya mecbur ve de memur olacak."

Faizle kanımız emiliyor

Adam Smith'in, "yastık altında atıl duran parayı faizle yatırıma dönüştürürsünüz", Keynes'in de "Faizle para para kazanır. Sistem faizle kontrol edilir" şeklinde ortaya koydukları görüşlere kesinlikle katılmadığını söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, faizin, vücuttaki kanın emilmesi misali piyasadaki parayı emen, esaret altına alan, emek ve üretimin devreye girmesine ket vuran bir gizli hırsızlık aracı olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Haydar Baş, bu konudaki görüşlerini şöyle dile getiriyor:

"Faiz bir defa vücuttaki kanın emilmesine, yok olmasına vesile olan bir araçtır, bir vasıtadır. Mevduat, para, vücudun kanı gibidir. Toplumda piyasa hareketini, ekonomik hareketi temin eden şey paradır. Para, emeğin ve üretimin karşılığıdır. Emeği ve üretimi devreye koyabilmeniz için mutlak surette paranın devrede olması lazımdır. Yani emeği de devreye koyacak şey paradır, üretimi de devreye koyacak şey paradır. Para olmadığı zaman ne emeği devreye koyabilirsiniz, ne üretimi devreye koyabilirsiniz. 10 milyon kişinin elinde olması gereken paranın 10 kişinin eline geçmesi, 10 milyon insanın emeğini, üretimini, 10 kişinin eline teslim etmek demektir. Çünkü diğer insanların emeği de, üretimi de devreye girmiyor. Emek ve üretimlerinin devreye girmesi için onların cebinde para olması lazımdır. Siz bir işçiyi bedava çalıştırabilir misiniz? Bedava bir ev yapabilir misiniz? Mümkün değil. Yani ticaretiniz, ziraatiniz, hayvancılığınız, hepsinin devreye girebilmesi için mutlak surette paranın elinizde olması lazımdır. Ama siz faizle bunları yapacak olan sermayeyi kalkıyor 10 veya 100 kişinin eline bırakıyorsunuz, bloke ediyorsunuz. Bu imkan, 10 milyon insanın yapacağı iş, üretim 10 kişinin eline geçiyor. Yani her şey belli ellerde bloke ediliyor, stoklanıyor. O zaman toplumda fevkalade bir istihdam meselesi ortaya çıkıyor. İstihdam problemi ortaya çıkıyor. İşsizlik ortaya çıkıyor. Bunun önüne geçemiyorsunuz. 'Canım, işte bir tanesi bin kişilik bir fabrika kurdu. Bunu görmüyor musun?' denilebilir. Mesele bin kişinin, bir milyon kişinin çalışması değil ki, on milyon insanın ataletten kurtulmasıdır mesele. O bakımdan paranın belli ellerde bloke edilmesi değil 10 milyon insanın cebinde olması, elinde olması lazımdır. İşte faiz, sülük gibi parayı piyasadan toplayan, emen bir mekanizmadır, bir eylemdir, bir olaydır. Piyasanın kanını emen bir canavardır. O canavarı, o sülüğü toplumun üzerinden kaldırmak lazım. Kaldırdığınız zaman herkesin cebi rahatlayacak, herkesin cebine para girecek. Yani para esaretten kurtulacak, özgürlüğüne kavuşacak. O zaman sizin paranız olacak, emeğiniz devreye girecek, üretiminiz devreye girecek. Benim param olacak, benim üretimim, emeğim devreye girecek. Kısaca demek isterim ki toplumda bireylerin emek ve üretiminin devreye girebilmesi için faizin kalkması şart ve de esastır. Bunların tamamından verim alabilmemiz için de yine faizin kalkması şarttır."

İtirazlara reddiye

" Burada 'Her insanda iş yapma kabiliyeti var mı?' itirazı ile karşılaşılabilinir. Peki, bu itirazı yapan sen, o belli insanlardaki bu kabiliyeti neden lütufkâr davranıp da herkese tam öğretmiyorsun? Cenab-ı Hak, seni mi akl-ı evvel yarattı? Bu insanların o kadar aklı yok mu? Bari, 'Benim hırsızlık kabiliyetim herkesinkinden daha fazla. Onunla beraber iş buluyorum, beceriyorum' söyle ki bilelim. Bu, tabiri caizse gizli bir hırsızlığın da adıdır. Toplumdaki bu kadar enerjiyi, bu kadar emeği ve de üretimi devre dışı bırakmanın, dolaylı yollardan belli tekellerde bunları buluşturmanın adı daha başka ne olabilir ki?! Diyebiliriz ki faiz toplumların maddi dengesini sarstığı gibi, insanların emeğinin devreye girmesine mani olduğu gibi, işsizliğine vesile olduğu gibi, üretimini kısıtladığı gibi, insanların başı boş, bigane, hadiselerden uzak bir tarzda yaşamasına, çok insanın para kazanabilmek için ahlak dışı yollara baş vurmasına vesile olabilecek, insanları yanlış yollara sevk edebilecek bir unsurdur. Onun için Türk ekonomisinin özellikle bu sülüğün tasarrufundan kurtulması lazımdır. Bütün dünyanın bu sülüğün tasarrufundan kurtulması lazım ki dünya rahat bir nefes alabilsin."
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor

Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Kurucusu Kenan Balcı, 'Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyorlar' dedi.
28.03.2024 12:53:00
İhlas Haber Ajansı
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'nin de bulunduğu Beylikdüzü Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi balıkçı Kenan Balcı İmamoğlu aleyhinde yapmış olduğu açıklamalar sonrasında işletmesi zabıtalar tarafından ablukaya alındı ve mühürlenmek istendi. Evraklarının tam ve eksiksiz olduğunu belirten tesis sahibi Balıkçı Kenan Balcı, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla işletme adeta abluka altına alındı. 150 bin lira olan arazimize 1500 lira verip almaya çalışıyorlar" dedi.

Zabıta ekiplerine direnen Kenan Balcı, 'Ben 15 yıldır Anadolu Caddesi üzerinde, 50 yıldır da esnaflık yapıyorum. Böyle bir şey ilk defa gördüm. Zabıta ekipleri talimatla işletmemizi mühürlemeye geliyorlar. Bizlere de 'bu mühür sembolik' diye ifadelerde bulunuyorlar. Gündüz ayrı ekip, gece ayrı ekip geliyor. zabıta ekipleri işlerini bırakmışlar, Balıkçı Kenan Tesisleri'ni ablukaya almışlar. Gündüz zabıta ekip araçlarla geliyorlar. Gecede vinçlerle. Bizim arazimizi, işletmemizi elimizden almak için her yolu deniyorlar' ifadelerini kullandı.

"Ben bir esnaf olarak kazanımlarımı korumak amaçlı çıktığım bu yolda her geçen gün yeni bir zulümle karşı karşıya kalıyorum" ifadelerini kullanan Balcı, '50 yıldır balıkçıyım. Esnaflık yapıyorum. İmamoğlu tarafından yaklaşık 5 yıl önce kendi tapulu arazimden bir kısmını hediye etmem istendi. Ben bu isteği reddettim. Ondan sonra isteklerini yerine getirmediğim için kapsamlı olarak yıpratma ve yıldırma kampanyası başlattılar. Kendi tapulu arazime el koydular. Metrekaresi 150 bin lira olan arazimin metrekaresini bin 500 liraya almaya çalıştılar. Biz sesimizi yükselttikçe, itiraz ettikçe onlar daha çok üstümüze gelmeye başladılar' dedi.

"Paradan kuleler yapan İmamoğlu ve ekibi istediklerine ulaşamayınca zulmün dozunu artırmaya başladı" diyen Balcı, '30 yıldır bu bölgede balıkçılık yapıyorum. Ruhsatımı kendisi verdi. Ama şimdi beni ruhsatsız balık satmakla suçluyor. Ruhsatsız olduğu gerekçesiyle işyerimi kapatmak istiyor. Bu dükkanım tam 15 yıldır aynı yerde faaliyet göstermekte. 15 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışan işyerimi istediklerini yapmadığım için ruhsatsızdır diye ilan edip kapatmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar burada balık satmaya devam edeceğiz. Arazimi, işyerimi İmamoğlu'na yem etmeyeceğim. Bu arazimin tapularını pankart yapıp suratlarına çarpıyorum' diye konuştu.

"İmamoğlu'na karşı bizi koruyun"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım isteyen Balıkçı Kenan Balcı, 'Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Erdoğan sevdalısı esnaf olarak başımıza bu işleri açan, bize çökmeye çalışan, paradan yeni kuleler yapmak isteyen, İmamoğlu ve ekibine karşı bizi koruyun. Adaletin sağlanmasına vesile olun. Hz Ömer adaletinin temsilcisi sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu talep ediyorum. Lütfen zulme karşı yanımızda olun' ifadelerini kullandı.

Akkuyu'da büyük eylem

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı
28.03.2024 10:11:00 / Güncelleme: 28.03.2024 10:15:27
İhlas Haber Ajansı
Akkuyu'da büyük eylem
Akkuyu'da büyük eylem
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı.

Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler, taşeron firmanın maaş ödemediğini ileri sürerek eyleme başladı. Dün yüzlerce işçinin iş bırakmasıyla başlayan eylem nedeniyle bölgede güvenlik tedbirleri de arttırıldı. Maaşlarının yatmadığını belirten işçilerin bugün de iş bırakma eylemlerine devam ettiği öğrenildi.

Daha önce de birçok kez Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki taşeron firmanın işçileri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylemler yapmıştı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.