Tercüman'dan Ergun Göze, Başbakan Erdoğan'ın pazar günkü "Yarınki Bakanlar Kurulu çok şeye gebe" açıklamasına, 'gebe düşük mü yaptı?' şeklinde cevap veriyor Son günlerde azan teröre karşı düşünülen tedbirleri Hükûmet Sözcüsü bu sefer yazılı olarak açıkladı. Uzunca tutulan açıklamada belli başlı iki nokta vardır.1) Irak'ta yeni kurulan hükûmet artık oturmuştur ve bize kadar gelen haberlere göre, güvenlik güçleri de kuvvetlenmiştir. Binaenaleyh, Irak Hükûmet'inden sınırları içindeki terör unsurlarını tedip etmesini isteyeceğiz.2) Müttefikimiz ABD'den PKK'nın Kandil Dağı'ndan temizlenmesini talep edeceğiz...Birinci şık, hiç şık değil. Irak'ın zaten kendisi, terörün elinde ve kan gölü içinde...Kelin merhemi olsa başına sürer. Talabani ise bu tehditten korkmaz, arkasını Sam Amcası'na verip güler. Sam Amcası izin vermezse yüz numaraya gidemez. Sam Amcası kışkırtırsa Diyarbakır'ı bile ister. ABD'ye gelince, zaten Ortadoğu'yu bu hale getiren, kan gölüne ve terör çölüne çeviren o. Şimdiye kadar kaç defa teröre un serdiğini unuttuk mu? Buna BOP demişler, adım adım ilerliyor ve ABD'nin gözü hiçbir şey görmüyor. Bush'un haline dikkat etmiyor musunuz? Tam cesaret hapı almış bir militan gibi, Âşıka Bağdat sorulmaz şarkısını söyleyerek, ufukları aşıp gidecek neredeyse...Tedbirler tedbir değilAyrıca hükûmet açıklamasında itinayla belirtilen iki nokta var. Birincisi Hükûmet'in, Genelkurmay'ın Milli Güvenlik için istediği her ödeneği, kayıtsız şartsız karşıladığı. İkincisi, eğer ayrıca siyasi direktif isteniyorsa onu vermeye de hazır olduklarıdır. Bunun manâsı Hükûmet topu Genelkurmay'a atmak ve o ne isterse yapabilir demektir. Ne var ki Hükûmet, kendi siyasi sorumluluğunu da Genelkurmay'a bırakmış ve bu konuda bir nevi istifa etmiş yahut en azından da selâhiyetini taksim etmiş duruma girmektedir.Bunlar bu kritik günlerde ilk görünüşte güven veren gelişmeler değildir. Ama hükûmet bu iki ülkenin menfi cevap vermesinden sonra da Türkiye'nin Meşru Müdafaa durumuna gireceğini söylemesi, işe ayrı bir ciddiyet vermektedir. Acaba hükûmet, o zaman mı siyasi sorumluluğunu yüklenecektir. Öyle olsa bile ABD elçisi şimdiden söyledi söyleyeceğini. İsrail'in yaptığını siz yapamazsınız demek istedi. Zaten birkaç gün önce Talabani ve Barzani bir araya gelerek "Saddam zamanında imzalanmış sınır ötesi hareketlere izin veren anlaşmalar geçersizdir" diye ABD'nin emri üzerine deklarasyon neşrederek Türk Hükümeti'nin bugünkü talebine o günden cevap vermiştir. Hükûmetin zihninin karışık olduğu ortada. Olağanüstü hâl ilanına bile lüzum görmüyor. Acaba AB'den mi ürküyor, yoksa vakit mi kazanmak istiyor. Ama artık sokaktaki vatandaş bile biliyor ki hükûmetin kazanmak istediği vakit milletin ve vatanın kaybı oluyor. Vatan düşünülmüyorİnsafla düşünmek gerekirse bu karanlık ve karmaşık şartlarda her an değişikliklere gebe bir sahada karar vermek kolay değil. Ama işleri bu kadar karmaşık hale getirmekte AKP'nin AB saplantısı ve Beyaz Saray hobisi o kadar çok menfi rol oynadı ki. Saçı sakalı ağarmış Tarih Baba'ya saçını sakalını yolduracak kadar. Türk Milleti BOP'a kurban edilen Kıbrıs'ı ve Türkiye'nin terörün kucağına itilmesini unutmayacak ve bunun hesabını elbette soracaktır. Aslında şu karışıklık, en akla gelmez şıkkı bile rasyonel kılabilir. Ne var ki akıl ve irade sahibine. Makam değil, vatan düşünene...