Milli Eğitim Bakanı Çelik, sekiz yıllık kesintisiz eğitimin sonunu getireceği iddia edilen İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'ndeki "okula yarım dönem devam eden başarılı bir öğrencinin üst sınıfa geçirilmesine" yönelik düzenlemeyle ilgili olarak, mazeretini bildiren öğrenci hakkında öğretmenler kurulunun karar vereceğini belirttiMilli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'ndeki "okula yarım dönem devam eden başarılı bir öğrencinin üst sınıfa geçirilmesine" yönelik düzenlemeyle ilgili olarak, mazeretini bildiren öğrenci hakkında öğretmenler kurulunun karar vereceğini belirtti. Çelik, önceki düzenlemeye göre öğrenciden sağlık raporu istendiğini kaydederek, "Bundan önce sağlık raporu getirmek mazeret kabul ediliyor diye bütün öğrencilerimiz 8. sınıfın ikinci döneminde okulu terk mi ediyorlardı?" dedi. Yönetmelik ne diyor?Hüseyin Çelik, sergiyi gezdikten sonra gazetecilerin İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin "ilk dönem iyi not alan öğrencinin ikinci dönem herhangi bir nedenle okula gitmese bile öğretmenlerin kararıyla sınıf geçebileceğine" ilişkin hükmüne, eğitimcilerin, "dershanelerinve kuran kurslarının önünü açacağı" gerekçesiyle karşı çıktıklarını belirtmeleri üzerine, şunları söyledi: "Habercilik adına şeytanın avukatlığını yapmaya gerek yok. O kadar zoraki yorumlar yapılıyor ki ben bunlara gülüp geçiyorum. Daha önceki yönetmelikte bu aynen vardı. Öğrenci tabii afetlerden dolayı sağlık raporu getirdiği zaman bu iş halloluyordu. Peki Türkiye'de kimler sağlık raporu getirebiliyor? Genellikle velisinin eli kolu uzun olanlar çok rahatlıkla rapor alabiliyorlar, fakir-fukara dediğimiz insanlar bunu yapamıyorlar.
Burada getirilen bir değişiklik yok aslında. Öğrenci mazeretini bildirecek ve siz mazeretinin kabul edilip edilmeme yetkisini onun öğretmenler kuruluna bırakacaksınız. Bundan önce bu zaten böyleydi. Bir öğrenci birinci dönem dersleri iyiyse böyle bir mazereti de varsa başarılı sayılıyordu zaten.
Deniliyor ki (mazereti ne olursa olsun ifadesi muğlak bir ifadedir). Evet, muğlak bir ifadedir. Biz yerelleşmeden, yetkilerin mahalline verilmesinden söz etmiyor muyuz?
Milli Eğitim Bakanlığı olarak en ufak detaya varıncaya kadar herşeyi yazıp müdürlere öğretmenlere gönderirsek onlara inisiyatif kalır mı? Bir öğretmenler kurulu kendi öğrencisini değerlendirirken hangi ölçütleri esas alır? Okuldan kaytarıp dershaneye giden bir öğrenciye hangi öğretmenler kurulu sempatiyle, müsamahayla bakabilir. O zaman öğretmenlerimize güvenmiyoruz. Bu tür haberler son derece gülünçtür."
Milli Eğitimi gerçek anlamda çağdaş hale getirmeye çabaladıklarını anlatan Çelik, sonuçları değil, süreçleri değerlendirmeye yönelik bir sistem getirdiklerini söyledi. Çelik, "Bizim yaptıklarımız AB'ye giden Türkiye'de olması gerekenlerdir. Eğitim öğretim devam ederken çocuk ya kuran kursuna gidecekmiş, ya dershaneye gidecekmiş. Buna kim inanır?" diye konuştu.
Öğrencinin okula devamının esas olduğunu kaydeden Çelik, "Bundan önce sağlık raporu getirerek okula gelmemek bir mazeret kabul ediliyordiye öğrencilerimiz 8. sınıfın ikinci döneminde okulu terk mi ediyorlardı? Böyle bir şey olması halinde öğretmenler kuruluna yetki veren bir düzenleme bu. Bizim bütün gayretimiz öğrenciyi okula getirmektir" dedi.
Burada getirilen bir değişiklik yok aslında. Öğrenci mazeretini bildirecek ve siz mazeretinin kabul edilip edilmeme yetkisini onun öğretmenler kuruluna bırakacaksınız. Bundan önce bu zaten böyleydi. Bir öğrenci birinci dönem dersleri iyiyse böyle bir mazereti de varsa başarılı sayılıyordu zaten.
Deniliyor ki (mazereti ne olursa olsun ifadesi muğlak bir ifadedir). Evet, muğlak bir ifadedir. Biz yerelleşmeden, yetkilerin mahalline verilmesinden söz etmiyor muyuz?
Milli Eğitim Bakanlığı olarak en ufak detaya varıncaya kadar herşeyi yazıp müdürlere öğretmenlere gönderirsek onlara inisiyatif kalır mı? Bir öğretmenler kurulu kendi öğrencisini değerlendirirken hangi ölçütleri esas alır? Okuldan kaytarıp dershaneye giden bir öğrenciye hangi öğretmenler kurulu sempatiyle, müsamahayla bakabilir. O zaman öğretmenlerimize güvenmiyoruz. Bu tür haberler son derece gülünçtür."
Milli Eğitimi gerçek anlamda çağdaş hale getirmeye çabaladıklarını anlatan Çelik, sonuçları değil, süreçleri değerlendirmeye yönelik bir sistem getirdiklerini söyledi. Çelik, "Bizim yaptıklarımız AB'ye giden Türkiye'de olması gerekenlerdir. Eğitim öğretim devam ederken çocuk ya kuran kursuna gidecekmiş, ya dershaneye gidecekmiş. Buna kim inanır?" diye konuştu.
Öğrencinin okula devamının esas olduğunu kaydeden Çelik, "Bundan önce sağlık raporu getirerek okula gelmemek bir mazeret kabul ediliyordiye öğrencilerimiz 8. sınıfın ikinci döneminde okulu terk mi ediyorlardı? Böyle bir şey olması halinde öğretmenler kuruluna yetki veren bir düzenleme bu. Bizim bütün gayretimiz öğrenciyi okula getirmektir" dedi.