Özellikle 30 binanın çöktüğü ve 150 kişinin hayatını kaybettiği Kavaklı Mahallesi'nde süren yıkım çalışmalarının yarattığı toz bulutu, yaşlılar ve astım hastaları için tehlike oluşturuyor; öteki depremzede vatandaşların da ruhsal durumunu etkiliyor. 17 Ağustos 1999 sabahı saatler 03.02'yi gösterdiğinde meydana gelen 7.4 şiddetindeki depremin merkez üssü Gölcük'te, henüz yıkılmayan ya da onarımı tamamlanmayan binalar, yaşamın normale döndürülmesi yönündeki çabaların, amacına ulaşmasını da engelliyor.
Toz hasta ediyor
Bazı binaların yıkımı, hasar raporlarının tespitine yapılan itirazların mahkeme aşamasında olması yüzünden tamamlanamayan ilçede, tozdan etkilenen halk, soruna daha fazla zaman geçmeden çözüm bulunmasını istiyor.
Depremi Kavaklı Mahallesi'nde yaşayan ve sonrasında E-130 karayolunun kuzey kesiminde oturmaya başlayan Ayhan Seyisoğlu, yıkım çalışmalarının oluşturduğu toz bulutlarının, yaşlılar ve astım hastalarıiçin tehlike oluşturduğuna işaret ediyor. İnsanların, yıkım çalışmalarını görmelerinden dolayı ruhsal durumlarının bozulduğunu anlatan Seyisoğlu, şöyle konuşuyor:
"Gölcük, halen 17 Ağustos'u yaşıyor. Depremin izleri, yalnızca kalıcı konutların teslim edilmesi, depremzedelerin psikolojik ve fiziki tedavi görmesiyle silinmiyor. İzleri silmek için çevresel şartları da iyileştirmek lazım. İnsanlar, halen yıkım çalışması görmek yüzünden tuhaf oluyor. Çünkü çalışmayı görenler, kaybettiği yakınlarının acısını hissediyorlar."
Uzman görüşü
Gölcük Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Dr. Osman Poyraz da, yıkımların uzamasının, astım hastaları ve yaşlılar için tehlike oluşturduğunu dikkatleri çekiyor.
Toz bulutlarının, bu durumdaki insanları rahatsız ettiğini ve çevre kirliliği yarattığını kaydeden Poyraz, şunları söylüyor:
"Özellikle yıkım çalışması yapılan saatlerde o bölgelerde bulunanya da tesadüfen geçen yaşlı insanlarımız ve astım hastaları, bize başvurarak tedavi görmek istediklerini söylüyor. Bu durumdakilerin sayısında artış olduğuna yönelik istatistiki bilgi vermemiz şu an içinzor. Ama sayının son 1 yıl içinde arttığını söyleyebilirim."
Davranış Bilimleri Araştırma ve Tedavi Merkezi'nin Değirmendere'deki çalışmalarını yürüten Psikolog Ebru Şalcıoğlu da, yıkımların tamamlanmamış olmasının yarattığı olumsuz izlere, tedavi için gelenlerin de tanık olduğunu anlatıyor.