Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, önceki gün New York'ta BM Genel Kurul çalışmalarını değerlendirdiği bir basın toplantısı düzenledi. ABD ile varılan 8.5 milyar dolarlık kredi anlaşmasının hiçbir şeyinin gizli olmadığını belirten Gül, ''Eğer işimize gelmezse, 'Almıyoruz arkadaş paranızı' deriz. Orada da keseriz yani'' dedi.
Gül'ün "Türk askerinin Kuzey Irak'a girmemesi şartıyla verilen kredi" konusundaki savunması şöyle: "Bu anlaşma tabii ki Dışişleri Bakanlığı'na gelmiştir. Arkadaşlarımız, hukukçularımız görmüşlerdir, okumuşlardır. Ona göre olur vermişlerdir. Şunlara şunlara dikkat edin, demişlerdir. Onlara da dikkat edilmiştir. Hatta üzerinde bazı çalışmalar yapılmıştır. Bazı şeyler çıkartılmıştır. Bazı şeyler eklenmiştir. Kredi anlaşmasını asker niye görecek ki? Biraz önce belirttiğim gibi bu Dışişleri Bakanlığı'nın işi. Dışişleri diplomatları oturmuşlar, bakmışlar, görmüşler. Hazine de teknik açıdan bakmış, yapmış. İşimize gelmezse almayız. Eğer ''Kredi anlaşmasıyla Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK-KADEK ile mücadelesi sekteye uğrayacak'' diye bir anlayış çıkartabilen varsa doğrusu ben ''Aşkolsun'' diyeceğim. Zaten terörle mücadele için güçlerimiz var orada. Anlaşma çıkmadan önce de askerlerimiz vardı orada. Terörle mücadelede konuşmalar, programlar yapılıyor. Eğer işimize gelmezse, ''Almıyoruz arkadaş paranızı'' deriz. Orada da keseriz yani.
Bazı çevreler, krediyi çok arzu etmediler. Eğer memnun değilse piyasalar, hemen reddederiz. ''Geri verelim, ihtiyacımız yok'' deriz. Ama bunun karşılığında Türkiye'nin aleyhine bir angajman sözkonusu değil. İşte en son açıklamada açıkça söyleniyor ki, anlaşmanın asker göndermeyle falan bir ilgisi yoktur. Bizim Kuzey Irak'ta askeri kuvvetimiz var. Bu karar tasarısı Kongre'ye gönderildiğinde de oradaki varlığımızı ABD dahil herkes biliyordu. Türk birliklerinin Irak'taki barış gücü ve istikrar operasyonlarına katkısı Türkiye'nin Irak konusundaki işbirliğini belirleyici nitelikte bir koşul değil.
Asker gönderelim veya göndermeyelim hiç bu krediyle ilgisi yok. Aranan şart Türkiye'nin Irak'ı istikrara kavuşturmasıdır. Irak'ı istikrarsızlaştırmak değildir. Tek taraflı olarak dört yıl ödemesiz, 10 yıl ödemeli çok iyi şartlarda anlaşmadır. Halen alınmış bir kararımız yok. Komşumuzla yakından ilgiliyiz. Ortada Türkiye'nin güvenliği ve terör gibi sorunlar var. Hiçbir ülkenin yetkilisi yabancı asker istemez. Ama Irak'a yabancı asker gidecekse bunlar içinde komşusu olan, müslüman olan Türk askerini tercih edecekler.''
Gül'ün "tartışmalı kredi" savunmasını virgülüne, satırına, kelimesine dokunmadan verdik. Bakalım hükümet şimdi ne yapacak? Henüz ABD'nin istediği verilmiş değil... Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
Gül'ün "Türk askerinin Kuzey Irak'a girmemesi şartıyla verilen kredi" konusundaki savunması şöyle: "Bu anlaşma tabii ki Dışişleri Bakanlığı'na gelmiştir. Arkadaşlarımız, hukukçularımız görmüşlerdir, okumuşlardır. Ona göre olur vermişlerdir. Şunlara şunlara dikkat edin, demişlerdir. Onlara da dikkat edilmiştir. Hatta üzerinde bazı çalışmalar yapılmıştır. Bazı şeyler çıkartılmıştır. Bazı şeyler eklenmiştir. Kredi anlaşmasını asker niye görecek ki? Biraz önce belirttiğim gibi bu Dışişleri Bakanlığı'nın işi. Dışişleri diplomatları oturmuşlar, bakmışlar, görmüşler. Hazine de teknik açıdan bakmış, yapmış. İşimize gelmezse almayız. Eğer ''Kredi anlaşmasıyla Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK-KADEK ile mücadelesi sekteye uğrayacak'' diye bir anlayış çıkartabilen varsa doğrusu ben ''Aşkolsun'' diyeceğim. Zaten terörle mücadele için güçlerimiz var orada. Anlaşma çıkmadan önce de askerlerimiz vardı orada. Terörle mücadelede konuşmalar, programlar yapılıyor. Eğer işimize gelmezse, ''Almıyoruz arkadaş paranızı'' deriz. Orada da keseriz yani.
Bazı çevreler, krediyi çok arzu etmediler. Eğer memnun değilse piyasalar, hemen reddederiz. ''Geri verelim, ihtiyacımız yok'' deriz. Ama bunun karşılığında Türkiye'nin aleyhine bir angajman sözkonusu değil. İşte en son açıklamada açıkça söyleniyor ki, anlaşmanın asker göndermeyle falan bir ilgisi yoktur. Bizim Kuzey Irak'ta askeri kuvvetimiz var. Bu karar tasarısı Kongre'ye gönderildiğinde de oradaki varlığımızı ABD dahil herkes biliyordu. Türk birliklerinin Irak'taki barış gücü ve istikrar operasyonlarına katkısı Türkiye'nin Irak konusundaki işbirliğini belirleyici nitelikte bir koşul değil.
Asker gönderelim veya göndermeyelim hiç bu krediyle ilgisi yok. Aranan şart Türkiye'nin Irak'ı istikrara kavuşturmasıdır. Irak'ı istikrarsızlaştırmak değildir. Tek taraflı olarak dört yıl ödemesiz, 10 yıl ödemeli çok iyi şartlarda anlaşmadır. Halen alınmış bir kararımız yok. Komşumuzla yakından ilgiliyiz. Ortada Türkiye'nin güvenliği ve terör gibi sorunlar var. Hiçbir ülkenin yetkilisi yabancı asker istemez. Ama Irak'a yabancı asker gidecekse bunlar içinde komşusu olan, müslüman olan Türk askerini tercih edecekler.''
Gül'ün "tartışmalı kredi" savunmasını virgülüne, satırına, kelimesine dokunmadan verdik. Bakalım hükümet şimdi ne yapacak? Henüz ABD'nin istediği verilmiş değil... Bakalım bu işin sonu nereye varacak?