logo
12 MAYIS 2024

Gurbetçilere üniversite kapısı kapalı

28.02.2007 00:00:00
Avrupa Birliği Komisyonu'nun hazırladığı rapora göre, Almanya'daki Türk gençlerinin sadece yüzde 10'u üniversiteye gidebiliyor. Oysa bu oran Alman gençlerde yüzde 40! Başta Almanya ve Hollanda olmak üzere Avrupa Birliği(AB) üyesi ülkelerde ikamet eden Türklere yönelik ayrımcılık her ortamda kendini hissettiriyor. AB Komisyonu tarafından hazırlanan "Avrupa'nın Sosyal Gerçekleri" raporunda, Almanya'da Alman gençleri arasında 10'da 4 olan üniversiteye girme oranının, Türk gençleri arasında 10'da 1'i bile bulmadığı vurgulandı.Üye devletlere sunulmak üzere AB Komisyonunda doğrudan Başkan Jose Manuel Barroso'ya bağlı Avrupa Politikası Danışmanları Bürosu tarafından hazırlanan raporda, 1950'li yıllardan itibaren Batı Avrupa ülkelerinin doyurulamayan az vasıflı işçi talebini dış ülkelerden karşılamak zorunda kaldığı hatırlatılarak ikinci ve üçüncü nesil göçmenlerin bilgi ekonomisine entegre edilmesinin zorluklarına dikkat çekildi.Türklere üniversite kapıları kapalıRaporda, "Almanya'da, anadili Türkçe olanların 10'da 1'inden azı üniversiteye gitmesine karşın anadili Almanca olanlarda bu oran 10'da 4'e yükseliyor" denilerek, aynı şekilde Hollanda'da Faslı gençlerin yüzde 60'ının hiçbir nitelik kazanmadan okuldan ayrılırken anadili Hollandaca olanlarda bu oranın yüzde 10'a düştüğüne işaret ediliyor.Yabancılara bakış 'sorunlu'Avrupa halklarının göçmenlere bakışında "ciddi sorunların bulunduğuna" dikkat çekilen raporda, AB'nin 15 eski üyesinde halkın yüzde 25'inin "farklı ırk, din ve kültürlerden oluşan toplum modeline" karşı çıkması, yüzde 48'inin "neredeyse herkesin aynı gelenek ve görenekleri paylaşmasının ülke için daha iyi olduğuna" inanması ve yüzde 60'ının "farklı ırk, din ve kültürlerden kabul edilecek insanların sınırlı olması gerektiği" görüşünü paylaşması buna örnek olarak gösteriliyor.Nüfus yaşlanıyorNüfusun sürekli yaşlanmasına da dikkat çekilen raporda, Bulgaristan ve Romanya hariç şimdiki AB ülkelerinde, 1950 öncesinde, toplamın yüzde 9,1'ini oluşturan 65 yaş ve üzeri nüfusun 2000 yılında yüzde 15,7'ye yükseldiği kaydedilerek, bu oranın 2025 yılında yüzde 22,5 ve 2050 yılında yüzde 29,9'u bulacağı tahmin ediliyor.Avrupa'nın sosyal yapısı değiştiAB Komisyonu raporunda, 2004 yılında İsveç'in nüfusunun yüzde 12'sini ve Danimarka'nın da yüzde 6'sını yabancı ülkelerde doğanların oluşturduğu ve göçmen akınlarının birçok Avrupa kentinin sosyal yapısını değiştirdiği kaydedildi.AB'nin 2004 yılında 10 yeni ülkeyi bünyesine katmasıyla yeni bir göçmen dalgası yaşandığına dikkati çeken raporda Birmingham, Marsilya, Malmö, Amsterdam ve Rotterdam gibi kentlerde nüfusun 3'te 1'inden fazlasını etnik azınlıkların oluşturduğu ifade edildi.Hollanda hükümeti tarafından yapılan araştırmalara da yer verilen raporda, 1973 yılında Amsterdam ve Rotterdam'da yüzde 6 olan göçmen nüfusunun, bugün yüzde 34'e çıktığı ve 2020 yılında yüzde 50'yi aşacağı aktarılıyor.
'Sinan Ateş cinayeti başka bir yere evrilecek'
BTP lideri gündemi değerlendirdi
Gökyüzünde eşsiz manzara
Kuzey Işıkları Kuzeyce'de
Erdoğan'ın çağrısına Ostim'den cevap geldi
Togg zırhla kaplandı
UNRWA bildirdi
Refah'tan 300 bin kişi zorla göç ettirildi
Anneler gününde anne cinneti
9 yaşındaki çocuğunu öldürdü
Açık artırma ile satılacak
Sahibinden satılık kilise!
Yunanistan'dan iade-i ziyaret
Miçotakis yarın Ankara'ya geliyor
'10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum'
Acılı annenin buruk günü
Bugün Anneler Günü
Anneler Günü'nüz kutlu olsun
4 milyon kişiyle yapılan araştırma
Kanser ile obezitenin bağlantısı var
BM raportöründen İsrail'e Gazze tepkisi
'Holokost'u çağrıştırıyor'
Kazanandan çok protestolar damga vurdu
İsrail için kabul gibi Eurovision
Lastiği patlayan tıra başka ir tır çarptı
Feci kazada 2 kişi öldü
'Bir çanta para getirdiler, kabul etmeyince öldürdüler'
Ayşe Ateş'ten çarpıcı açıklamalar
CHP'den belediyelere yeni genelge
Şatafat ve israftan kaçının
'Sinan Ateş cinayeti başka bir yere evrilecek'
BTP lideri gündemi değerlendirdi
Gökyüzünde eşsiz manzara
Kuzey Işıkları Kuzeyce'de
Erdoğan'ın çağrısına Ostim'den cevap geldi
Togg zırhla kaplandı
UNRWA bildirdi
Refah'tan 300 bin kişi zorla göç ettirildi
Anneler gününde anne cinneti
9 yaşındaki çocuğunu öldürdü
Açık artırma ile satılacak
Sahibinden satılık kilise!
Yunanistan'dan iade-i ziyaret
Miçotakis yarın Ankara'ya geliyor
'10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum'
Acılı annenin buruk günü
Bugün Anneler Günü
Anneler Günü'nüz kutlu olsun
4 milyon kişiyle yapılan araştırma
Kanser ile obezitenin bağlantısı var
BM raportöründen İsrail'e Gazze tepkisi
'Holokost'u çağrıştırıyor'
Kazanandan çok protestolar damga vurdu
İsrail için kabul gibi Eurovision
Lastiği patlayan tıra başka ir tır çarptı
Feci kazada 2 kişi öldü
'Bir çanta para getirdiler, kabul etmeyince öldürdüler'
Ayşe Ateş'ten çarpıcı açıklamalar
CHP'den belediyelere yeni genelge
Şatafat ve israftan kaçının

İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 82.93 oldu

İstanbul'a su sağlayan barajlardaki doluluk oranı bugün itibarıyla ortalama yüzde 82,93 olarak ölçüldü

 


12.05.2024 15:05:00 / Güncelleme: 12.05.2024 15:10:08
AA
İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 82.93 oldu
İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 82.93 oldu

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, kente su sağlayan ve azami 868 milyon 683 bin metreküp biriktirme hacmine sahip baraj ve göletlerdeki su miktarı 720 milyon 36 bin metreküp olarak kaydedildi.

Su miktarı Ömerli'de yüzde 93,05, Darlık'ta yüzde 81,61, Elmalı'da yüzde 87,21, Terkos'ta yüzde 91,68, Alibey'de yüzde 59,44, Büyükçekmece'de yüzde 77,53, Sazlıdere'de yüzde 62,53, Istrancalar'da yüzde 55,92, Kazandere'de yüzde 82,62, Papuçdere'de ise yüzde 80,96 olarak ölçüldü.

Melen ve Yeşilçay'dan bu yıl 235,25 milyon metreküp su alındı.

İçme suyu arıtma tesislerinden bu yıl kente verilen su miktarı 393 milyon 29 bin metreküp olarak hesaplanırken, dün İstanbul'a verilen su miktarı ise 3 milyon 3 bin metreküp olarak kayıtlara geçti.

Son 10 yılın doluluk oranları

İSKİ istatistiklerine göre, 12 Mayıs tarihli baraj doluluk oranları
2014'te yüzde 30,26,
2015'te yüzde 94,72,
2016'de yüzde 82,29,
2017'de yüzde 85,54,
2018'de yüzde 88,22,
2019'da yüzde 89,73,
2020'de yüzde 69,15,
2021'de yüzde 77,73,
2022'de yüzde 85,73,
2023'te yüzde 49,42,
bugünkü oran yüzde 82,93 olarak kayıtlara geçti.

Sınır güvenliği devletlerin bekası için hayati önem taşıyor

Sınır güvenliği, bir devletin egemenliğinin en temel göstergelerinden biridir
12.05.2024 12:18:00
Hasan Parlak
Sınır güvenliği devletlerin bekası için hayati önem taşıyor
Sınır güvenliği devletlerin bekası için hayati önem taşıyor
Sınır güvenliği, bir devletin egemenliğinin en temel göstergelerinden biridir. Sınır güvenliği, bir ülkenin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve halkının güvenliğini koruma açısından hayati öneme sahiptir.

Ulusal güvenliğin sağlanması, ekonomik istikrarın korunması ve toplumsal huzurun devamı için kritik bir öneme sahiptir.

Küreselleşen dünyada, sınırların korunması daha da zorlaşmakta ve devletler bu meydan okumaya karşı yeni tedbirler geliştirmek zorunda kalmaktadır.

Sınırlar, yalnızca coğrafi çizgiler değil, aynı zamanda kültürel, ekonomik ve siyasi etkileşimlerin merkezidir. Sınır güvenliği, kaçakçılık, yasa dışı göç, terörizm gibi tehditlere karşı koruma sağlar ve ulusal güvenlik için stratejik bir rol oynar.

Alınacak Tedbirler

Fiziki Güvenlik Önlemleri: Sınır hattı boyunca duvarlar, çitler ve gözetleme kuleleri gibi fiziki engellerin inşası.

Teknolojik Yatırımlar: İleri gözetleme teknolojileri, dronlar, termal kameralar ve hareket dedektörleri gibi teknolojik araçların kullanımı.

Eğitim ve İstihbarat: Sınır güvenlik personelinin eğitimi ve istihbarat kapasitesinin artırılması.

Uluslararası İş Birliği: Komşu ülkelerle iş birliği ve koordinasyon içinde çalışarak sınır güvenliğini artırmak.

Hukuki Düzenlemeler: Sınır ihlallerine karşı caydırıcı yasal düzenlemelerin yapılması ve uygulanması.

Entegre Sınır Yönetimi: Sınır yönetiminde kurumlar arası ve uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi.

Sınır güvenliği, devletlerin bekası için kritik bir öneme sahiptir. Çeşitli tehditlere karşı etkili bir koruma sağlamak için fiziki, teknolojik, eğitim ve hukuki tedbirlerin yanı sıra, uluslararası iş birliği ve entegre sınır yönetimi yaklaşımları da büyük önem taşır.

Bu tedbirler, sınırların ve devletlerin güvenliğini sağlarken, aynı zamanda insan, sermaye ve malların yasal serbest geçişlerini kolaylaştırarak refah ve ekonomiye katkı sağlar.

Deprem uzmanı uyardı: 'Şırnak, deprem bölgesinde'

Şırnak Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Behram Uğur; Adıyaman, Bitlis ve Hakkari arasında bulunan yerleşim yerlerinin deprem bölgesinde olduğunu, Şırnak'ın diri fay hattı üzerinde olduğuna dikkat çekti
12.05.2024 12:03:00
İhlas Haber Ajansı
Deprem uzmanı uyardı: 'Şırnak, deprem bölgesinde'
Deprem uzmanı uyardı: 'Şırnak, deprem bölgesinde'
Şırnak Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Behram Uğur; Adıyaman, Bitlis ve Hakkari arasında bulunan yerleşim yerlerinin deprem bölgesinde olduğunu, Şırnak'ın diri fay hattı üzerinde olduğuna dikkat çekti.

6 Şubat'ta meydana gelen ve 11 ili etkilen depremin ardından, Türkiye'de diri fay hattı haritası güncellendi. Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Behram Uğur, daha önce Şırnak'tan geçen ve aktif olmayan 2 farklı fay hattının olduğu, 2012 yılında Şırnak'ta meydana gelen 2 deprem ile birlikte bu fay hatlarının aktif hale geldiği ve güncel diri fay hattı haritasının yeninden çizildiğini öne sürdü.

Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Dr. Uğur, "Bölgemizde de aktif faylar mevcut. Doğu Anadolu fayı dediğimiz, Türkiye'nin en önemli iki fay hattından bir tanesi. Bunun dışında Güney Doğu Anadolu bindirme fayı dediğimiz bir fay hattı var. Bu da Bitlis ile Zagros bindirme kuşağı olarak geçiyor. Bu noktada Bitlis ile Adıyaman ve Hakkari arasındaki bütün bölgelerde bu fay hattına dahil oluyor.

Bunun dışında bizim Şırnak ilini ilgilendiren bir başka fay hattı da, Cizre fay hattı. Bu da 2012 yılı öncesinde aktif olmayan bir fay olarak değerlendirilirken, 2012'de yaşanan Silopi ve Uludere depremlerinden sonra bu fay hattı da 2013'teki aktif fay haritasında güncellendi. Artık diri yani aktif fay hattı olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla Şırnak fay hatlarına yakın bir lokasyonda bulunduğu için deprem tehlikesi mevcut olduğu bir bölgede" dedi.

Bina yapımında C30 olarak sınıflandırılan beton ve inşaat demirinin kaliteli olması gerektiğini, bina rejitilerinin arttırılması için mutlaka perde beton kullanılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Uğur, şöyle konuştu:



"Bizim önceliğimiz yeterli dayanımda malzeme kullanılması. Ne demek bu' Örneğin bir beton numunenin, kullanacağımız beton malzemenin yapının taşıyıcı sistemlerin deki uygun mukavemete sahip olması gerekmekte. Örneğin C30 olarak sınıflandırıyoruz. Bu ne demek' Beton numunesinin 30 megapaskallık bir basınç etkisine dayanabilmesi. Bunun dışında kullanılan halk arasında inşaat demiri olarak bilinen donatılarında belirli standartlarda, standartlara uygun bir şekilde olması gerekmekte. Yeterli dayanımdan sonra, yeterli rijitlik dediğimiz bir kavram var. Yeterli rijiklikte kaba tabirle yapının deprem ya da yanal kuvvetler etkisinde yer değiştirme yapmaya gösterdiği direnç olarak algılanıyor.

Bu aşamada bizim yapının rejitini arttırmamız için betonarme perde kullanımına gitmemiz gerekiyor. Nedir betonarme perde' Düşey taşıyıcı, kolonun büyük ölçülü, büyük ebatta olduğu, yani kaba tabir ile büyük ölçülü kolon diyebiliriz. Bunların kullanılan yapının deformasyonlara karşı dayanımı direncini arttırıyor. Dolayısı ile deprem esnası salınımda yer değiştirmesini de sınırlıyor. Bir başka konu da süneklik. Süneklikte yapı elemanlarını nasıl ki bir lastiği tutup çektiğimiz zaman kopmadan belirli bir miktar uzayabiliyorsa bizim bazı elemanlarımız da bu şekilde esneme yapmasını istiyoruz. Büyük deprem kuvvetleri altında. Buda ani göçmeleri engelliyor. Dolayısı ile can güvenliğinin sağlanmasına yarayan bir husus.'

İçişleri bakanlığı tarafından 6 Şubat'ta meydana gelen depremin ardından görevlendirilerek, deprem bölgesindeki yapıları incelediklerini aktaran Dr. Uğur, '6 Şubat depremlerinden hemen sonra, mart ayında İçişleri Bakanlığının görevlendirmesi ile natamam binaların devam edip etmeyeceğine karar vermek için raporlar oluşturmak üzere görevlendirildik. Orada sadece natamam binalar değil, bütün bina stoğunu inceleme fırsatımız oldu. İlk gittiğimizde gördüğümüz manzara içler acısıydı.

Yapı stoğunun büyük çoğunluğu eski binalar oluşturmaktaydı. Bu eski binaların da herhangi bir mühendislik hizmeti almadığı kanaatini getirdik. Çünkü kullanılan malzemeler, yapılan uygulamaların gerçekten deprem yönetmeliklerine hiçbir şekilde uyumlu olmadığını tespit ettik. Yeni yapılan binalarda, kontrolünü sağladığımız binaların çoğunluğunda fazlaca bir kusur olmadığını tespit ettik. Buda şu anlama geliyor. 2018 deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde yapılan binaların diğerlerine nazaran daha güvenli olduğunu söylemek mümkün" diye konuştu.

TESK Başkanı Palandöken, Fransa'dan örnek verdi

Gıda ürünleri, temizlik ve hijyen ürünlerine gramaj standardı getirilmesinin gerekliliğine vurgu yapan TESK Genel Başkanı Palandöken, 'Başta Fransa gibi Avrupa ülkelerinde gıda fiyatları düşmesine rağmen etik gerekçelerle gramaj hilelerine karşı tedbir alınmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor' dedi
12.05.2024 11:14:00
İhlas Haber Ajansı
TESK Başkanı Palandöken, Fransa'dan örnek verdi
TESK Başkanı Palandöken, Fransa'dan örnek verdi
Gıda ürünleri, temizlik ve hijyen ürünlerine gramaj standardı getirilmesinin gerekliliğine vurgu yapan TESK Genel Başkanı Palandöken, 'Başta Fransa gibi Avrupa ülkelerinde gıda fiyatları düşmesine rağmen etik gerekçelerle gramaj hilelerine karşı tedbir alınmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılıyor' dedi.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, çok sayıda paketli üründe gramaj düşürülüp fiyat artırılarak çifte zam yapıldığını vurguladı.
Vatandaşın market alışverişlerinden tereyağı, yoğurt, peynir, salça gibi gıda ürünlerinde, deterjan, şampuan, çamaşır suyu gibi temizlik ürünlerinde ve çok sayıda paketli üründe gramaj hileleri yapıldığına dikkat çeken Palandöken şöyle konuştu:

'Yıllardır her yerde 5 kilogram, 1 kilogram ve 500 gram olarak satılan ürünler bir anda küsuratlı gramajlarla satılırken fiyatı da eskiye nazaran yükseldi. 150 gram şeklinde satılan kaşar peyniri nerede görülmüş' Sırf daha ucuz algısı oluşturmak için yapılan gramaj hileleri tüketicinin kafasını karıştırıyor ve farklı markalardaki aynı ürünü kıyas yapma imkanı ortadan kalkıyor. Daha önce gramaj hileleriyle ilgili Ticaret Bakanlığı tarafından çok sayıda firmaya cezai hüküm uygulanmıştı. Ancak cezaların caydırıcı olmadığı aşikâr. Sorunun çözümü ceza vermek değil, belli başlı ürünlerde tüm markaların uyacağı gramaj standardı getirmektir.'

'Tüketiciler gramaj hilelerini alo 175 tüketici hattına bildirsin'

Piyasadaki fırsatçılığa karşı vatandaşların da bilinçli tüketim yapması gerektiğini ifade eden Palandöken, 'Gıda, temizlik ve kişisel bakım ürünlerine gramaj standardının getirilmesi alışveriş yaparken ürünlerin daha doğru değerlendirilmesine imkân sağlar.

Ayrıca bu standartlar tüm üreticileri belirli bir ürün için ortalama fiyat skalası belirlemeye yönlendirir. Bu da adil bir rekabet ortamı oluşturur. Öte yandan bu standartlar sağlık ve beslenme konusunda da önemli bir işleve sahip.

Çünkü ambalajlardaki net gramaj bilgileri, tüketicilerin alım yaptıkları ürünlerin içerdiği kalori, besin değeri ve diğer özellikleri daha iyi anlamalarını sağlar. Vatandaşlarımız alışveriş yaparken fırsatçılığa karşı uyanık olmalı ve piyasayı kontrol etmeli. Ayrıca bir hile veya haksız uygulamaya maruz kaldığında tüketici haklarını korumak için Ticaret Bakanlığı'nın ALO 175 tüketici hattına şikayette bulunmaktan çekinmemeli' şeklinde konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.