Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, halkın merakla beklediği tarihi konuşmasında, Türkiye'nin sözde müttefiklerinin bölücü örgüte destek sağladığını ifade etti. Büyükanıt, AB'nin Türkiye'ye yönelik emellerini de tek tek saydı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Harp Akademileri Komutanlığının 2006-2007 eğitim ve öğretim yılı açılış töreninde yaptığı tarihi nitelikteki konuşmasında, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için güçlü muhafızların varlığını gerekli kıldığını vurguladı. Büyükanıt, "Bu güçlü muhafızlar, ulus ve devletin yalnız askeri, polisi değil tüm kurumlarıdır" dedi.Sivil-asker ilişkisiOrgeneral Büyükanıt, bugün yapacağı konuşmayı son yıllarda sıkça gündeme getirilen sivil-asker ilişkileri başta olmak üzere güncel bazı konulardaki düşüncelerini de paylaşmak için bir fırsat olarak kullanmak istediğini vurgulayarak, "Bir açılış töreninde daha çok akademik konulara değinmek isterdim. Ancak son yıllarda, özellikle son günlerde gündeme getirilen bir konu, silahlı kuvvetlerin bu konudaki görüşlerinin açıklanmasını zorunlu hale getirmiştir" diye konuştu.İşte Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasında öne çıkardığı noktalar...Türkiye hassa bölgedeÜlkemizin dünyanın en hassas bölgelerinden birinde bulunduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bu nedenle, içinde yaşamakta olduğumuz coğrafyada gelecekte neler olabileceğini sürekli değerlendirmemizin önemini vurgulamak istiyorum. Çünkü bu coğrafyada tarih; öngörülemeyen ancak barındırdığı uluslara acı yaşatan ve ibret alınması gereken olaylarla doludur.TSK güçlü olmak zorundaBu sebeple, Türkiye gibi etrafı çok sayıda istikrarsızlıkla dolu bir coğrafyada yaşayan bir ülkenin güvenliğini sağlamak ve ulusal menfaatlerine yönelik tehditleri caydırmak için her bakımdan güçlü olması gereken Silahlı Kuvvetlerin gelecekteki komutanlarının yetiştirildiği Harp Akademilerimizde icra edilen eğitim ve öğretim büyük önem taşımaktadır. Teröre zerre kadar taviz yokTerörle mücadele konusunda da bazı hususları ifade etmek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörle mücadeledeki kararlılığı ve terörle mücadelede taraf olduğu defaatle açıklanmıştır. Bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir. Benim dikkatlerinize sunmak istediğim konu, bir süreden beri devam eden ve adına da, sanki çatışan iki ülke varmış gibi, ateşkes denen bir sürecin başlatılmış olmasıdır. Bu evvela yurt içinde çeşitli şahıs, kuruluş ve gruplarca gündeme taşındı, bilahare Avrupa Parlamentosunun bazı üyelerinden ve bazı devletlerden benzer çağrılar yapıldı. Geçtiğimiz hafta da Irak Devleti, terör örgütünü ateşkes yapmaya ikna ettiklerini açıkladı. Pazar günü de terör örgütü, sözde, ateşkes ilan etmiştir. Buraya kadar arz ettiklerim bu konunun ne kadar geniş çaplı bir kurgu içinde ele alındığını göstermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri silahlı tek terörist kalmayıncaya kadar terörle mücadelesini sürdüreceğini ilan etmiştir. Bu tutumumuzda değişiklik yoktur. Terör örgütü için tek çare silahını kayıtsız şartsız bırakıp Türk adaletine sığınmaktır. PKK bunları geçmişte de yaptıGeçmişte yaşananlar, bunun dışında bir çözümün mümkün olmadığını göstermiş, terör örgütünün dilediği anda tekrar silaha sarıldığı hatta birtakım isteklerinin karşılanması için devletle pazarlık yapmaya, muhafaza ettiği silahlarla devlete baskıya tevessül ettiği görülmüştür.Batı terörü destekliyorTerörle mücadelenin bir başka boyutuna da dikkat çekmek istiyorum. Bu da terör örgütüne sağlanan dış destektir. Bildiğiniz gibi, NATO tarihinde ilk defa terörle dünya çapında mücadele için Vaşington Antlaşması'nın kolektif savunmayı öngören 5'inci maddesini yürürlüğe sokmuş, bu amaçla Akdeniz'de bir harekât başlatmış, hem Avrupa Birliği hem de NATO PKK'yı terörist örgüt ilan etmiştir. Yine her iki kuruluş terörle mücadele konusunda, Birleşmiş Milletler tarafından alınmış kararlara ilave olarak kendileri de çeşitli kararlar almışlar, dokümanlar yayımlamışlar, özel personel görevlendirmişler ve yeni teşkilatlanmalara gitmişlerdir. Hal böyle iken, bu kuruluşlara üye bazı ülkeler, kendi topraklarında terör örgütünün serbestçe faaliyet göstermesine, para toplamasına ve ülkemiz aleyhine çeşitli çalışmalar yapmalarına seyirci kalmaktadır. Batı teröristlerin arkasındaBunun da ötesinde ülkelerinde yakaladıkları teröristleri ya yargılamamakta, yargılasa da 30 küsur güvenlik görevlisinin kontrolünde iken kaçmalarına müsaade etmekte ya da onu Türkiye'ye iade etmeden Silahlı Kuvvetlerimize karşı kullanılmak üzere terör örgütüne geri göndermektedir. Bir televizyon istasyonunun yayınlarının önlenmesinde ilgili ülke maalesef tamamen şiddete yönelik ve terör örgütünün propagandası mahiyetindeki yayınları ifade özgürlüğü kapsamına sokarak müttefikinin değil teröristlerin yanında yer almaktadır.Tarihi hatırlatmalarÖrneğin, Avrupa Birliği adalet divanı dahi PKK'nın terör örgütleri listesinden çıkarılıp çıkarılmamasına ilişkin olarak açılan bir davayı gündemine almıştır.Peki nerede sizin terörle mücadele için aldığınız kararlar? Nerede alınan bu kararlar gereği terörle mücadele için iş birliği? Anayasayı tanıki, hakkın olsunDemokratik değerlere ve demokratik hakların kullanılmasına hiç kimse karşı değildir ve olamaz da. Bu konu yakın geçmişte ülkemizde de gündeme gelmiş ve hâlen terör örgütünün aktif üyesi olan bazı eski milletvekillerinin de aralarında bulunduğu bir takım kişilerin seçimlere katılmasının anayasal ve demokratik bir hak olduğu ve bunun önlenemeyeceği yolunda görüşler belirtilmiştir.Şurası açıktır ki, anayasal hak talep etmek için evvela o anayasayı tanımak ve kabul etmek gerekmektedir. Anayasayı değiştirmek için eline silah almış veya silah alanları desteklemiş olanlar, değiştirmeye çalıştıkları anayasadaki hakları talep edemezler. Aynı şekilde yıkmaya çalıştıkları demokratik düzenin sağlayacağı imkânlardan istifade etme hakları da yoktur.AB de dersini aldıKonuşmamın üçüncü bölümünde de bazı kesimlerce Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratma yönünde sürdürülen kampanyaya değinmek istiyorum.Ancak ne yazık ki, bir süredir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel niteliklerini ve değerlerini sorgulama ve aşındırma çabaları artarak devam etmektedir. Bu saldırılar maalesef bazı kişi ve çevreler tarafından muteber olmanın bir ön şartı olarak görülmekte, saldırının dozu ne kadar artarsa bu, demokratikleşme yolunda atılmış o kadar büyük bir adım olarak kabul edilmektedir. Yüce Türk Ulusunun sevgi ve güvenine en güvenilir kurum olarak mazhar olmuş Türk Silahlı Kuvvetleri de bu kampanyanın en önemli hedeflerinden biri haline getirilmiş, kampanya yeni şekil ve boyutlar alarak ordumuzun toplum içindeki yerini sorgulamaya ve Türk Silahlı Kuvvetlerini demokratikleşme önünde bir engel olarak göstermeye kadar ulaşmıştır. AB Atatürk'ü bile sorguladıBu noktaya gelinceye kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yaşam biçimi olan Atatürkçülük sorgulanmış ve bunun Türkiye'nin önünü kapayan, gelişmesini engelleyen bir husus olduğu resmî raporlara dahil edilmiş, Atatürkçülüğü savunanlar ise bağnaz ve tutucu olarak nitelendirilmiştir. Üzülerek ifade ediyorum, bu saldırılar, dıştan olduğu gibi içimizden de destek bulmuştur.