Marmara Üniversitesi (MÜ) Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce düzenlenen "Hapishaneler sempozyumu"nda konuşan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Kenan İpek, toplumsal bir konu olan hapishanelerin çok sayıda kurum ve kuruluşu ilgilendirdiğini söyledi. Öncelikle toplum olarak hükümlülere karşı olan önyargının giderilmesi için çalışılması gerektiğine işaret eden İpek, "Hükümlülerin insan olduğunu, içimizden biri olduğunu, bir gün bizlerin veya yakınlarımızdan birinin hükümlü olabileceğini unutmayalım" dedi.
İnfaz sisteminde denge şart
Ceza infaz sisteminde son yıllarda yoğun bir kalite hareketi yaşandığına dikkati çeken İpek, bu hareketin, ceza infaz kurumlarının modernizasyonunun yanında cezaevlerinde görev yapan personelin eğitilmesini, tutuklu ve hükümlülerin daha modern yöntemlerle eğitilerek yeniden topluma kazandırılmalarını kapsadığını bildirdi. Kenan İpek, ceza infaz kurumlarında yasalara ve uluslararası insan hakları standartlarına dayalı bir kültür oluşturmayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Vizyonumuz, kurum personeli, hükümlü-tutuklular ve aileleriyle toplumun hak ve sorumluluklarının uygun biçimde dengelendiği, herkesin güvenliğinin sağlandığı, adil ve hoşgörülü bir topluluk yaratmaktır" şeklinde konuştu.
64 bin 37 mahpus var
Türkiye'de 504 ceza infaz kurumu ve tutukevi bulunduğunu söyleyen İpek, ceza infaz kurumlarında, 56 bin 753'ü adli, 6 bin 196'sı terör, bin 88'inin de çıkar amaçlı örgüt (mafya) suçlarından olmak üzere toplam 64 bin 37 hükümlü ve tutuklu bulunduğu bilgisini verdi.
Temel haklar mahpuslar için de geçerli
100'e yakın tebliğin sunulduğu sempozyumu düzenleyen MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve MÜ Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali de, sınırlandırılmış bir mekanda sürdürülen yaşamın şartlarının ve neticelerinin tarihçileri, dilcileri, edebiyatçıları, sosyal bilimcileri, kamu idarecilerini, din adamlarını ve hukukçuları yakından ilgilendirdiğini söyledi. F tipi koğuşların önerildiği ve tartışıldığı günümüzde hapishanelerin tarihini gözden geçirmenin, bu mekanların evrimini değerlendirmenin ve hükümlüler üzerindeki etkisini tespit etmenin yararlı olacağını belirten Prof. Dr. Naskali, temel hakların korunması meselesinin hapishanedeki hükümlü vatandaş için de geçerli olduğunun altını çizdi.
İnfaz sisteminde denge şart
Ceza infaz sisteminde son yıllarda yoğun bir kalite hareketi yaşandığına dikkati çeken İpek, bu hareketin, ceza infaz kurumlarının modernizasyonunun yanında cezaevlerinde görev yapan personelin eğitilmesini, tutuklu ve hükümlülerin daha modern yöntemlerle eğitilerek yeniden topluma kazandırılmalarını kapsadığını bildirdi. Kenan İpek, ceza infaz kurumlarında yasalara ve uluslararası insan hakları standartlarına dayalı bir kültür oluşturmayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Vizyonumuz, kurum personeli, hükümlü-tutuklular ve aileleriyle toplumun hak ve sorumluluklarının uygun biçimde dengelendiği, herkesin güvenliğinin sağlandığı, adil ve hoşgörülü bir topluluk yaratmaktır" şeklinde konuştu.
64 bin 37 mahpus var
Türkiye'de 504 ceza infaz kurumu ve tutukevi bulunduğunu söyleyen İpek, ceza infaz kurumlarında, 56 bin 753'ü adli, 6 bin 196'sı terör, bin 88'inin de çıkar amaçlı örgüt (mafya) suçlarından olmak üzere toplam 64 bin 37 hükümlü ve tutuklu bulunduğu bilgisini verdi.
Temel haklar mahpuslar için de geçerli
100'e yakın tebliğin sunulduğu sempozyumu düzenleyen MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü ve MÜ Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali de, sınırlandırılmış bir mekanda sürdürülen yaşamın şartlarının ve neticelerinin tarihçileri, dilcileri, edebiyatçıları, sosyal bilimcileri, kamu idarecilerini, din adamlarını ve hukukçuları yakından ilgilendirdiğini söyledi. F tipi koğuşların önerildiği ve tartışıldığı günümüzde hapishanelerin tarihini gözden geçirmenin, bu mekanların evrimini değerlendirmenin ve hükümlüler üzerindeki etkisini tespit etmenin yararlı olacağını belirten Prof. Dr. Naskali, temel hakların korunması meselesinin hapishanedeki hükümlü vatandaş için de geçerli olduğunun altını çizdi.