Dinimiz haram olan yiyecekleri saymıştır: kan, leş, domuz eti vs. Ama bir de kendisi helal olduğu halde kazanılma yolu ve şekli, ahlak dışı, hukuk dışı olan şeyler vardır. Kandan, irinden, leşten hemen herkes nefret eder. Ama ruhlarında inanç asaleti bulunanlar, haram kazançtan da onların temin edeceği nefaset ve konfordan da nefret eder. İnanç asaleti bulunmayanın inancı da şüphelidir, yaralıdır.Ecdadımız Haram Lokmadan canavardan kaçar gibi kaçardı. Koca Reis Saadettin Bilgiç'in ailesi, birkaç nesil müftülük yapmış kişilere maliktir. Bunlardan biri, bir ziyafette imiş. Misafirlerden biri ev sahibine "Bu kestiğin koyun, evvelki gün filan yerden çaldığın koyun olmasın" diye sormuş. O da "He! ne var yani çaldıksa" diye cevap verince dede Bilgiç, ağzına aldığı et parçasını çıkarıp sofradan kalkmış. Öylece yıllardan beri anlatılır.Günlük işlerden...Bunun nasıl olduğunu bir Hazreti Ali menkıbesi çok iyi anlatır.Allahın arslanı, Resulullah'ın terbiyesinde yetişmiş damadı, birisine atını Namaz kılıp gelinceye kadar şunu tutuver diyerek emanet eder. Namazını kılıp çıkınca bakar ki atı var fakat gem takımı yok. Birisine beş dinar verir, "Atıma bir gem al gel" der. On dakika sonra adam Hazreti Ali'nin atının çalınan gem takımını getirir. Üç yüz metre ötede satmaya çalışan hırsıza rastlamış, beş dinara satın almıştır. Hazreti Ali kendi atının takımlarını beş dinara geri gelmiş görünce, "Ben bu parayı ona zaten atımı beklediği için helalinden verecektim, ama o haramını tercih etti", der.Peygamber'denEvet insanlar çok kere haramını tercih eder ve bunu yaparken de yaldızlı sözler uydururlar: Bize haram partimize helal, kendi zenginlerimizi yaratacağız, Bu devrin müslümanı zengin olmalı, Biz cihat yapıyoruz, bize bazı şeyler mübahtır, Memurum işini bilir vs.Bugün bütün dünya haram lokmaya batmıştır. Yer altındaki eroin, fuhuş, kumar, rüşvet, sahtekarlık, hortumculuk, ihaleleri paylaşma her yanı o kadar sarmış ki, yeryüzüne de Kapkaçcılık şeklinde taşmıştır. Haram lokma haram şehvetin, haram şehvet de insanlık faciası sokak çocuklarının kaynağı değil mi? Ha bir de hediye faslı var. On dört yüz yıl önce de vardı. Bir vergi memuru "Şu kadar vergi topladım, şu da bana verilen hediye" deyince, insanlık ahlakının abidesi peygamberimiz "Seni biz vergi memuru tayin etmeseydik, acaba o hediyeyi verirler miydi" diyerek ebede kadar hediye meraklısı politikacıları tedib etmiştir. En başta da haram lokmayı...Ergun Göze / Tercüman