logo
20 NİSAN 2024

Hedef küçük parçalara bölmek

08.10.2005 00:00:00
Hüseyin Mümtaz, Giresun Işık gazetesindeki yazısına "Hazmetmedim, sindiremiyorum, özümsemeyeceğim" başlığını atmış. Gerçekten de AB'nin Türkiye'yi yaptığı dayatmaları hazmetmek 'milli duruşa' sahip Türkler için imkansız.

Gül'ün tercih ettiği kelime olduğu için kullandım 'özümsemeyi'.Daha açık söyleyeyim o halde..Alışamadım, alışmayacağım.Mesele AB'nin beni hazmetmesi veya AB düşüncesine beni demirle bağlı tutması değil. Mesele benim onu hazmetmem..Ben hazmetmiyorum.AB'nin düşüncesi de zaten beni hazmederken ülke ve millet olarak küçük parçalara bölüp parçalayarak daha kolay sindirebilmek...

İşte parçalayıcılar!Duymadınız mı Baydemir ne dedi?"Ok yaydan çıktı. Nihayetinde hedefine ulaşacaktır. Sorunlu bütün mekanizmaların bu sürece katkı sunması gerekir. Bu süreci hep beraber başardık. Bunun haklı gururunu yaşıyoruz".Yetmiyor; Türkiye'nin AB ile tam üyelik için müzakerelere başlaması üzerine Güneydoğu'daki STÖ'ler sevinç içinde, AB sürecine herkesin katkı sunması ve müzakere sürecini baltalayacak davranışlardan kaçınması gerektiğini açıklıyorlar.Barzani zaten daha önce "Erdoğan'ı Diyarbakır konuşmasından sonra arayıp kutladım"; Talabani'de "Erdoğan'ın başbakan olduğu bir Türkiye'den korkmuyorum" dememiş miydi?Baydemir sonuçtan gurur duyuyorsa, Rumlar, Yunanlılar, Ermeniler, Rum ve Ermeni patrikler Türkiye'nin müz(t)akere sürecini destekliyorsa?Öcalan sonuçtan son derece memnunsa?Benim olayı hazmedememem için bir değil, bir çok neden var demektir.Erdoğan diyor ki; "Türkiye'nin kazandıklarına bakın"..Başbakanlık'ta değil, parti genel merkezinde ve kapalı kapılar ardında, Zapsu-Bağış'ın tercümanlığında yabancılarla ve İngiliz Büyükelçisi ile ne görüştüğünüzü bilemediğim için "kazançlarımızı" ne yazık ki tam olarak algılayamıyorum. Böyle görüşmelerin devleti bir kenara bırakarak partiye taşınmasını da anlamıyorum. Demek ki müz(t)akere süreci AB ile Türkiye arasında değil, AB ile Akepe arasında yürütülecek...

Devlet neden tepkisiz?"Devlet"in ince eleyip sık dokuduktan sonra değil ama hiç olmazsa içgüdüsel olarak en ufak bir tepki vermemesini de kabul edemiyorum. Parti genel Merkezinden yapılan açıklamalara, parti gözlüğü taşıdığı için hiç itibar etmiyorum ve onun için de öncelikle yabancı kaynakların ne dediğine bakıyorum.1. Rum Dışişleri Bakanı Yakovu Türklerin o gece "Kapalıçarşı pazarlığı" yaptıklarını belirttikten sonra Filelephteros'a göre şu konularda tehdit edildiklerini sıralıyor: a) Kıbrıs sorunu çözülmeyecek ve bölünmüşlük daimi hale gelecek, b) Türk askerinin Kıbrıs'tan çekilmesi hiçbir zaman söz konusu olmayacak, c) KKTC'nin gelecekte tanınması için koşullar oluşacak d) Katılım müzakerelerine başlama konusunda Türkiye'nin olası reddinin 'tarihi sorumluluğu' Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yüklenecek ve bununla doğru orantılı bir siyasi bedel ödenecek.

AKP neyin peşindeydi?Demek ki ve Yakovu'nun söylediklerini tersten okursak; Akepe adada bölünme istememe, Türk askerinin çekilmesini kabul etme ve KKTC'nin gelecekte tanınmaması karşılığında Çerçeve Belgeyi kabul etmiştir.Yakovu ayrıca Kıbrıs'a dönüşünde yaptığı açıklamada, Rice'ın zirve gecesi kendisini aradığını ve çerçeve belgesinde uluslararası kuruluşlarda Türkiye'nin vetosuyla ilgili değişiklik önerilerinde bulunduğunu ancak kendisinin ise hemen reddettiğini söyledi; 'Bu belgenin omurgası müzakere çerçeve belgesidir ve Kıbrıs'ın taleplerine ilişkin paragraflara dokunulmamıştır' şeklinde konuştu.Yâni kıymetli okuyucu Akepe Genel Merkezinden bize aksettirildiğinin aksine çerçeve belgede, Rumların Nato'ya girişi ile ilgili bir değişiklik yapılmamış.2. Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin garanti olmadığını vurguladı ve bu durumun her aday için aynen geçerli olduğuna, yani, katılımın hiçbir ülke için otomatik ya da garanti olmadığına dikkat çekti.Türkiye'nin Avrupa halklarının hem gönüllerini hem de zihinlerini fethetmesi gerektiğinin altını çizen Barroso, çünkü sonunda Türkiye'nin üyeliğine halkların karar vereceğini söyledi.Türkiye'nin müzakereleri sonlandırmasının ardından Avrupa Birliği'ne katılımı konusunu referandumda halklarına soracağını açıklayan en az iki ülke var. Fransa ise referandum konusunu anayasa hükmü haline getirmiş durumda. Yâni en azından Fransa ve Avusturya'nın "hem gönüllerini, hem de zihinlerini" fethetmemiz gerekecek.3. Verhaugen'in veliahdı Oli Rehn ise Türkiye'yle müzakerelerin hedefinin tam üyelik olduğunun oybirliğiyle belirlendiği ve kararlaştırıldığını, ama otomatik olmayan, ucu açık bir süreç yaşanacağını söyledi. Kıbrıs konusunda AB deklarasyonunun çok net olduğunu söyleyen Rehn, Kıbrıs'ın tanınmasının katılım sürecinin bir parçası olduğunu, bu sorunun müzakereler sırasında hassasiyetle izleneceğini, tarafların çözüm için cesaretlendirileceğini anlattı.4. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden sorumlu eski bakan yardımcısı Dennis McShane "Fransa ve Avusturya şimdiden, Türkiye'nin üyeliği konusunda referandum yapacaklarını açıkladı - ki bu da gayet normal bir siyasi süreçtir. Örneğin Fransa, 1973'te İngiltere'nin katılımını da referanduma sunmuştu" dedi.5. Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac, Türkiye'nin AB'ye üyelik şartlarını yerine getirebilmesi için büyük bir "kültürel devrime" ihtiyaç duyacağını öne sürdü. Chirac, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile görüşmesinden sonra düzenlenen basın toplantısında, "(Türkiye) Başarılı olacak mı? Bunu söyleyemem. Umarım, ama tam emin değilim" dedi. Türkiye'nin AB'ye katılımının Fransa'da referanduma sunulacağını yineleyen Chirac, demokrasilerde olması gerektiği gibi Fransızların son sözü söyleyeceğini belirterek, "Zamanı gelince göreceğiz" diye konuştu.

Yunan da istediğini aldı5. Yunanistan Dışişleri Bakanı Molivyatis: "Yunanistan'ın tüm beklentileri karşılanmıştır. Yunanistan Sözcüsü Kumuçakos, hem de Lüksemburg'da "15 gün önce 25'ler tarafından üzerinde anlaşmaya varılan, Yunan tarafının öncelik ve arzularını güvence altına alan metnin tekrar gözden geçirilmesi söz konusu değildir..." diyor.6. 3 Ekim gecesinin "yıldızı" Avusturya dışişleri bakanı Bayan Plassnik; "Masada olmak başka şey, şartları yerine getirebilmek başka şey" diyor. AB'nin genişlemesi konusunda üye ülkelerdeki vatandaşların da endişeleri olduğunu ifade eden Plassnik, Türkiye ile yapılacak üyelik müzakerelerinin ucunun da bu nedenle açık bırakılmasını talep ettiklerini söylüyor. Evet yabancıların, daha doğrusu konu ile doğrudan ilgili olan "karşı tarafın" belge ile ilgili düşündükleri bunlar. Bir de; hatırları kalmasın Kıbrıs Türklerinin konuya yaklaşımını aksettiren bir alıntı yapalım.Londra'da yayınlanan Avrupa Gazetesi'nde 6 Ekim 2005 günü Tezel Asena imzasıyla şu yorum yer aldı: "Kelime oyunları dolu dayatmalar içeren çerçeve belgesi son dakikaya kadar oynanan oyunla Türk kamuoyundan gizlendi.

Ne içeriyor Çerçeve Belgesi?Belge Türk kamuoyuna açıklanmadan Abdullah efendi tarafından imzalanıverdi. Türk kamuoyundan son dakikaya kadar gizlenen belge, 2'ci Elen Cumhuriyeti'nin tanınmasını, KKTC'nin tasfiyesini.. 2'ci Elen Cumhuriyeti'nin NATO'ya girmesini.. Ermenistan sınırının açılmasını.. Yunanistan'ın Ege başta tüm taleplerinin karşılanmasını.. Ruhban Okulu'nun açılıp, Fener Papazının ekümenik olarak kabülünü.. Kürtler'in ve Aleviler'in azınlık haline getirilmesini.. Türk Ordusunun etkisizleştirilmesini ..Ve de Lozan'dan vazgeçilmesini içermekte. 17 Aralık teslimiyetini onaylayanlar 3 Ekim'le Türk çıkarlarının teslimiyetini ikinci kez onayladılar.  Tayyip ve Abdullah efendiler 3 Ekim gecesi "Türk çıkarlarını sonuna kadar savunup koruduk" diye demeçler veriyordu...Oysa daha altı ay öncesi Abdullah efendi, Londra'nın School of Economics konferans salonunda, "Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde askeri ve stratejik çıkarları iddialarını çürüttük." diye övünen kişiydi..."Hâl böyleyken; Milli Eğitim Bakanı Çelik'in, hemen 3 Ekim'in ertesi günü, bayram değil, seyran değilken ve vahiy inmişçesine Heybeli ile ilgili olarak söylediklerine ne demeli?Müzakere Çerçeve Belgesi'nin 4. maddesindeki 'azınlık hakları ve inanç özgürlüğü' ifadelerinden dolayı ruhban okulunun açılması gündeme gelir mi?" sorusuna Çelik şu yanıtı veriyor: "Fatih Sultan Mehmet, Ermeni Patriği Joachim'i davet edip patrikhaneyi kurduruyor. Azınlıkların statüsü, hakları Lozan'da belirlendi. Okulu 24 saatte açarım. Bugüne kadar kapalı kalması doğru değil. Avrupa'da 5 bin cami, Rotterdam'da rektörü Türk olan üniversite var. 500 öğrenci İslam ilahiyatı okuyor. AB, bunu böyle istediği için değil, AB olmasaydı da yine böyle düşünürdüm. Ortodoks falan değilim Müslüman'ım. Dinimin emrettiği, kültürümün gerektirdiği budur. Başka din mensuplarının kendilerini ifade etme hakkı var. Hükümet ne yaptığını biliyor."Hükümet ne yaptığını biliyor da, Vatikan'ın ne istediğini biliyor mu?Vatikan Papalık Konseyi Kültür Bölümü Başkanı Kardinal Paul Poupard, "Türkiye'nin çözmesi gereken çok fazla iç sorunu olduğunu'' belirterek, ''Din özgürlüğündeki eksiklik ve Hıristiyanların ikinci sınıf vatandaş gibi tanınması, gelecekte AB üyesi olacak bir ülke için saçmalık. Eğer müzakerelerde bu konularda da bir anlaşma olursa memnun olurum. Ama bu anlaşma çok somut olmalı ve sadece görünüşte olmamalı'' görüşünü savunarak. 'Türkiye ile Avrupa arasında çok az ortak nokta var' diyen kardinal, AB'nin Türkiye'yi içine almasının 'büyük hata' olacağını ileri sürüyor. (Hürriyet 6 Ekim 2005)Barroso ne demişti?"Türkiye Avrupa halklarının hem gönüllerini hem de zihinlerini fethetmelidir."Peki Jacques Chirac ne söylemişti? "Türkiye AB'ye üyelik şartlarını yerine getirebilmek için büyük bir -kültürel devrim- gerçekleştirmelidir."Vatikan'da kardinalin söylediklerin hiç duymayan, duymazlıktan gelen Çelik ve arkadaşları "Avrupa'nın gönül ve zihnini fethetmek" için "kültürel bir devrim" gerçekleştirebilirler.Hâttâ Ruhban Okulu'nu sadece Heybeli'de değil, yetmezse her ilde birer meslek lisesi kıvamında açabilirler. Fakat ben alışmadım, alışmıyorum, alışmayacağım. Hazmedemiyorum.
İsrail'le ticareti savunmaya devam etti
'Sözlerimin arkasındayım'
'Yarım saat sonra gelir alırsın' dedi!
Torbacılık suç olmaktan çıktı mı?
Dev dalgalar yürekleri ağızlara getirdi
Antalya'da şiddetli fırtına!
1 Haşdi Şabi mensubu öldü, 8 asker yaralandı
Hava saldırısı mı, patlama mı?
'Takmaya devam edeceğim'
Rolex müdafaası!
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
İsrail'le ticareti savunmaya devam etti
'Sözlerimin arkasındayım'
'Yarım saat sonra gelir alırsın' dedi!
Torbacılık suç olmaktan çıktı mı?
Dev dalgalar yürekleri ağızlara getirdi
Antalya'da şiddetli fırtına!
1 Haşdi Şabi mensubu öldü, 8 asker yaralandı
Hava saldırısı mı, patlama mı?
'Takmaya devam edeceğim'
Rolex müdafaası!
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası

Edirne’den gelen görüntü tartışma yarattı: Uyarıcı ilaç satmak suç olmaktan mı çıktı?

Edirne'de polisin üzerinden yeşil reçete ile satılan ilaç çıkan kadını gözaltına alırken eşine de 'Yarım saat sonra gelin alın' demesi tartışmalara neden oldu.
20.04.2024 14:03:00 / Güncelleme: 20.04.2024 14:09:53
Atakan Akbal
Edirne’den gelen görüntü tartışma yarattı: Uyarıcı ilaç satmak suç olmaktan mı çıktı?
Edirne’den gelen görüntü tartışma yarattı: Uyarıcı ilaç satmak suç olmaktan mı çıktı?
Uyuşturucu ile mücadele konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı kanalıyla her gün onlarca operasyon düzenlenirken, bir yandan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanımı ve ticaretindeki artış da devam ediyor.

Çocukları uyuşturucu satıcılarının pençesine düşen aileler, cezaların yeterince caydırıcı olmamasından veya uyuşturucu satıcılarının çoğu zaman cezasız kalmasından şikayetçi.

"Yarım saat sonra gelir alırsın"

Edirne'de kaydedilip sosyal medyada paylaşılan bir görüntü ise tartışmayı yeniden başlattı.

Görüntülerde, üzerinde bağımlılık ve kötüye kullanma potansiyeli olduğu için yeşil reçete ile satılması gereken 12 adet ilaç çıkan bir kadın polis tarafından gözaltına alınarak polis aracına bindiriliyor.

Kaydı yapan kişi kişi de gözaltına alınan eşine "Sen nasıl gittiysen gelir alırım oradan" diyor. Gözaltı işlemini yapan polis memuru ise "Yarım saat sonra gelir alırsın" diyor.

Cezasızlık mı var?

Görüntüler üzerine sosyal medyada 'torbacılık suç olmaktan çıktı mı?', 'tweet atan tutuklanırken torba tutan yarım saat sonra serbest mi kalıyor?' eleştirileri eşliğinde tartışma başladı.

Konuyu sorduğumuz kendisi de eski bir emniyet mensubu olan Güvenlik Politikaları Uzmanı ve DP GİK Üyesi Mustafa Böğürcü, uyuşturucu satışının suç olmaktan çıkmadığını ve suçun işleniş biçimi ve tekrarlanma durumuna göre 20 yıla kadar cezalarla yargılama ve mahkumiyet olduğunu söyledi.



Uygulama sorunlu

Söz konusu görüntüden, gözaltına alınan şahsın daha önce uyuşturucu veya yasaklı madde satışı yaptığının anlaşılmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Böğürcü, "Polisin yaptığı işlem hakkında savcılık ifadesi için arama kaydı olan birinin mevcutlu olarak savcılığa sevk işlemi gibi görünüyor. Ancak bunun için ikamete gidildiğinde şahsın üzerinden yasaklı madde çıkmış da olabilir. Olaydan bağımsız olarak, orada görev yapan polis memurunun görüntü kaydı yapan kişiye 'Yarım saat sonra gelir alırsın' gibi bir ifade kullanması doğru değil. Bu görüntü, 'suç işleyenler ön kapıdan alınıp arka kapıdan salınıyor' algısının pekişmesine neden olur. Zaten vatandaşların adli sisteme olan inancı bu kadar zayıflatılmışken, kolluk güçlerinin de kamuoyunda farklı algılara neden olacak söylem ve hareketlerden kaçınması gerekir" diye konuştu.


Türkiye'nin en yaşlı ili Sinop

Türkiye'nin en yaşlı ili Sinop, çocuk nüfusunun en düşük olduğu 7. il oldu
20.04.2024 11:47:00 / Güncelleme: 20.04.2024 11:54:29
İHA
Türkiye'nin en yaşlı ili Sinop
Türkiye'nin en yaşlı ili Sinop
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanlığı İstatistiklerle Çocuk, 2023 haber bültenini açıkladı. TÜİK başkanlığı tarafından verilen bilgiye göre Türkiye nüfusunun yüzde 26'sını çocuk nüfus oluşturdu. Türkiye'nin en yaşlı nüfusu bulunan Sinop'ta ise nüfusun yüzde 18,8'i çocuk.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2023 yılsonu itibariyle Sinop nüfusu 229 bin 716 iken, bunun 43 bin 149'unu çocuk nüfus oluşturdu. 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1985 yılında toplam nüfusun yüzde 45,0'ini oluştururken, bu oran 2007 yılında yüzde 26,9 ve 2023 yılında yüzde 18,8 oldu.

Çocuk nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, yüzde 23,5'inin 0-4 yaş grubunda, yüzde 28,8'inin 5-9 yaş grubunda, yüzde 29,6'sının 10-14 yaş grubunda ve yüzde 18,1'inin 15-17 yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Sinop, çocuk nüfusunun en düşük olduğu 7. il

ADNKS sonuçlarına göre illerin çocuk nüfus oranı incelendiğinde 2023 yılında Sinop'un yüzde 18,8 ile en düşük çocuk nüfusu oranına sahip 7. il olduğu görüldü.

Milli Eğitim Bakanlığı örgün eğitim istatistiklerine göre Sinop'ta ortaokul seviyesinde net okullaşma oranı 2022/'23 öğretim yılında yüzde 92,33 oldu. Ortaokulda net okullaşma oranı cinsiyet bazında karşılaştırıldığında, erkeklerde yüzde 92,42, kızlarda ise yüzde 92,23 olduğu görüldü.

Sinop'ta 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan hane halkı oranı yüzde 29,1

Sinop'ta 2023 yılında toplam hane halkı sayısı 82 bin 300 oldu. Hanelerin yüzde 29,1'inde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunduğu gözlendi. Bu oran ile Sinop 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan hane halkı oranının en düşük olduğu ikinci il oldu.

Toplam hanelerin yüzde 13,5'inde 0-17 yaş grubunda bir çocuk, yüzde 10,6'sında iki çocuk, yüzde 3,6'sında üç çocuk, yüzde 0,9'unda dört çocuk, yüzde 0,5'inde ise beş ve daha fazla çocuk bulunduğu görüldü.

Fırat Kalkanı bölgesinde 5 terörist etkisiz hale getirildi

Milli Savunma Bakanlığı, Fırat Kalkanı bölgesinde tespit edilen 5 PKK/YPG'li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi

20.04.2024 11:32:00 / Güncelleme: 20.04.2024 11:35:00
AA
Fırat Kalkanı bölgesinde 5 terörist etkisiz hale getirildi
Fırat Kalkanı bölgesinde 5 terörist etkisiz hale getirildi

Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Gücünü asil milletimizden alan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG'li teröristlere karşı operasyonlarına devam ediyor. Fırat Kalkanı bölgesinde tespit edilen 5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi. Her nerede olursa olsun terör örgütleriyle mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek" ifadeleri kullanıldı. 

Mardin ve Diyarbakır belediye meclislerindeki iddialarla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirildi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye meclislerinin açılışında "İstiklal Marşı'nın okutulmadığına" ve "Türk bayrağının kaldırıldığına" ilişkin iddialarla ilgili mülkiye müfettişlerinin görevlendirildiğini bildirdi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı da, Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi açılışında "İstiklal Marşı'nın okutulmadığı" iddialarına ilişkin soruşturma başlattığını bildirdi.
20.04.2024 11:10:00
Anadolu Ajansı
Mardin ve Diyarbakır belediye meclislerindeki iddialarla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirildi
Mardin ve Diyarbakır belediye meclislerindeki iddialarla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirildi
Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Mardin Büyükşehir Belediye Meclisinin açılışında 'İstiklal Marşı'nın okutulmadığına', Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisinin açılışında ise 'Türk bayrağının kaldırıldığına' ilişkin iddialarla ilgili Mülkiye Müfettişlerimiz görevlendirilmiştir." ifadesini kullandı.



Başsavcılık soruşturma başlattı

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi açılışında "İstiklal Marşı'nın okutulmadığı" iddialarına ilişkin soruşturma başlattığını bildirdi.

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, "Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 13 Nisan 2024 tarihli toplantısında, İstiklal Marşı'mızın okutulmaması ve saygı duruşunda bulunulmaması olayı ile ilgili olarak, Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmıştır." ifadelerine yer verildi.

AK Parti Mardin İl Başkanlığı'ndan açıklama: Biz okuduk

AK Parti Mardin İl Başkanlığınca, Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi açılışındaki iddialara ilişkin açıklama yapıldı.

AK Parti İl Başkanlığından yapılan açıklamada, DEM Parti'den Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Türk'ün başkanlığındaki ilk meclis toplantısının İstiklal Marşı ile başlanması beklenirken, direkt gündem maddelerine geçilmesi üzerine AK Parti Grubunun buna itiraz ettiği, İstiklal Marşı'nın okunması yönündeki taleplerini sundukları belirtildi.

Bu taleplerine DEM Parti Grubunun karşı çıktığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu talebe DEM Parti Grubu tarafından 'Kapalı alanda olmaz' denilerek karşı çıkılmıştır. Yapılan istişareler sonucunda AK Parti Grubumuzda bulunan ilçe belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimiz birlikte ayağa kalkarak İstiklal Marşı'nı okuyarak saygı duruşunda bulunmuşlardır. O esnada DEM'li üyeler İstiklal Marşı'nı okumayarak oturdukları yerden izlemekle yetinmişlerdir. Tüm bu olaylar cereyan ederken bazı sosyal medya mecralarında milletimizin bağımsızlık sembolü İstiklal Marşı'nın 'yapılan oy birliği neticesinde okunmaması yönünde karar kılındığı' gibi söylemlerin gerçeği yansıtmadığını belirtiyor ve bu yalan yanlış haberleri yayanları esefle kınıyoruz."

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.