logo
19 NİSAN 2024

Hiç akletmez misiniz?

20.08.2006 00:00:00
Rahmetli dedem bir fıkra anlatırdı; iki avcı yola çıkmış, gün boyu dere-tepe dolaştıktan sonra, günün sonunda bir karga ile bir keklik avlamışlar ve... A.Karaca'nın yazısı...

 

 

                 "PAPA CENAPLARI"  VE SAZ ARKADAŞLARI.

Rahmetli dedem bir fıkra anlatırdı; iki avcı yola çıkmış, gün boyu dere-tepe dolaştıktan sonra, günün sonunda bir karga ile bir keklik avlamışlar ve sıra gelmiş bunları bölüşmeye. Kendini kurnaz zanneden başlamış taksimata: -Keklik bana karga sana. Eğer buna razı olmuyorsan: -Karga sana keklik bana. Diğer arkadaşı,bu paylaşma biçimine bir yorum eklemiş: -Taksimattan fazla anlamam ama,her iki halde de keklik bana doğru hiç adım atmıyor.

Gazetelerdeki traj kayıpları ile ilgili haberlerden ve satış raporlarından hareketle Zaman gazetesinin inişe geçmesi  üzerine bir yazı yazdık. Gelen tepkiler, yanıldığımız noktasında. Okulların açılmasından itibaren satışların yükseleceği, bu halin geçici bir hal olduğu noktasında yoğunlaşıyor. Fakat benim eleştirdiğim hususlarda ilaç için bir cümle dahi sarfeden yok, o tarafa hiç yaklaşmıyorlar.Okullar açılınca, okullara ve dershanelere gelen her öğrenciye şu kadar sayıda abone olma ve abone bulma şartı getirerek tekrar aynı rakamları yakalayabilirsiniz. Yıllardır bu işi böyle yaptığınızı bilmeyen kalmadığını herhalde siz de bilirsiniz. Hatta bir kampanya ile bir milyona da çıkabilirsiniz, ama, yazılarınızla, yorumlarınızla, haberleri veriş biçiminizle kime hizmet ettiğiniz ve kimlerin hezimetini hazırladığınız daha önemli değil mi?

Sizin bir türlü görmek istemediğiniz, dilinize almaktan kaçındığınız ama Eylül'de trajının artacağından dem vurduğunuz gazetenizde yayınlanan yazılardan alıntı yaparak sadece hatırlatmada bulunacağız, gerisi sizinle vicdanınız arasıdaki bir mesele.

 "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Öcalan'la ilgili kararı etrafında yükseltilmek istenen milliyetçiliğin hedefi belli: AKP iktidarının psikolojik baskı altında yalpalamasını ve 'gayri milli' konuma düşmesini sağlamak. Asıl amaç ise, bu sayede AKP ile AB arasındaki bağı sorunlu ve sorgulanır hale getirerek, Türkiye'nin Batı ile eklemlenmesinin önünü kesmek. Bu 'strateji'nin önemli bir unsuru da, Batı'nın çifte standarttan bölücülüğe uzanan şöhretine atıfta bulunularak sağlanacak. Oysa AİHM kararı, Türkiye'nin önüne birçok teknik seçenek çıkaran bir yaklaşımı tercih ederek, gerçekte Türkiye'yi kollamıştır. Eğer istenseydi, yargılamanın tekrarını özellikle vurgulayan bir ifade kullanılabilirdi. AİHM'nin böyle bir dil kullanması ise şaşırtıcı olmazdı; çünkü Öcalan davası açıkça adil yargıyı ihlal eden yönlere sahipti. Askerî bir yargıcın varlığından iddianamenin sanık avukatlarına geç verilmesine; savunma süresinin kısıtlı tutulmasından sanığın avukatlarıyla görüşmesinin engellenmesine birçok husus, bu davanın 'adil yargı' kriterlerinin dışında olduğunu göstermekte. Diğer bir deyişle Öcalan davası, uluslararası hukuki dille söylendiğinde, 'bağımsız ve tarafsız' olduğu kuşkulu bir mahkemede, sanığa 'kötü muamele' edilerek gerçekleşmiştir." (Zaman,20 Mayıs,2005,Etyen Mahcupyan)

Bilmem anlayabildiniz mi; kötü muamele gördüğünden, bağımsızlığı ve tarafsızlığı kuşkulu bir mahkemede yargılandığından bahsedilen kişinin bebek katili, otuz bin insanın katline ferman vermiş eli kanlı bir katil olduğunu. Sizin gazetenizi okuyan hacı amcalar, hoca amcalar herhalde şöyle düşünüyorlar şimdi; zavallı Öcalan'a(!) ne işkenceler yapmışlar, savunma süresini kısa tutmuşlar, avukatlarıyla zamanında görüştürmemişler, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme kurmamışlar, kötü muamele yapmışlar? Kıymetli yazarınız için, bir kişinin, otuz bin insanın katili olması, bebekleri kurşunlatmış, on binlerce ailenin ocağını söndürmüş olması, ülkenin son yirmi yılını kaosa çevirmiş olması çok da önemli olmaya bilir, fakat sizin için bütün bunların bir önemi bir anlamı yok mu?Allah için, hala tabutları gelmeye devam eden şehitlerimizin kanı için elinizi vicdanınıza koyup söyler misiniz; Batı çifte standartçı değil mi? Bölücülüğü destekleyen, ülkenin bölünmesini hızlandıran söylem ve eylemlerine yüzlerce örnek yaşamadık mı şu son bir yıl içinde? Batının çifte standardından bölücülüğe uzanan şöhretine vurgu yapılacakmış da?El insaf. "Ben Şehit miyim, hain miyim?. 1972 doğumluyum... Şehidim, 1992''den beri.... Komando er olarak Diyarbakır''in Kulp ilçesinde görev yapıyordum. Devriyeden dönüyorduk. Ansızın üzerimize el bombaları fırlattılar; kurşun yağdırdılar. Karşılık verdik... Teröristler kaçtılar... Baktım ki teğmenim yaralanmış.. Gittim onu kucağıma aldım ve askeri cipe doğru götürmeye başladım. Ansızın dünyam karardı... Bir kurşun, kafamin sağından girip solundan çıktı... Kucağımda teğmenim, yola devrildim... Kanım toprağa yayıldı... Ben ne suç işledim? Ben Şükrü Eraslan... Tokat'ın Reşadiye ilçesine bağlı Büsürüm Beldesi'ndenim... Ailem ve akrabalarım düğün dernek ederek yolladılar beni askere... Milletim ve vatanım için... Diyarbakır'ın kırsalında bir suikast silahı ile beynimi parçaladılar... Soruyorum şimdi size: Suçum neydi benim? Soruyorum Başbakanıma, dışişleri bakanıma: Ben şehit miyim, hain miyim? Ben şehit isem beni vuranlar neci? Millet de sorsun bunu ? Güneydoğu'da yolu kesilen, pusuya düşürülen, saldırıya uğrayan ve bu nedenle can veren askerler suçlu mudur? Onlar, oralara gidip bu ülke uğruna canlarını vermekle hainlik mi etmişlerdir? Sakın, bu nasıl soru demeyin... Bakın iki günde beş arkadaşımı daha vurdular... Vuranlar mı doğru vurulanlar mı? Cevabını başbakanımız versin... Çünkü, bizi hatırlayan yok... Bütün övgüler, bütün televizyonlar, bütün gazeteler çetecilere... Öyle değil mi ey halkım, öyle değil mi? Bize vuranlara devlet töreni düzenleniyor? Ben Şükrü Eraslan... Büsürüm Beldesi''nden... Taşı sıksam suyunu çıkartırdım. Bu vatan uğruna bin canım olsa binini de verirdim... Çünkü, biliyordum ki ölürsem şehit olacağım... Gel gör ki şimdi şaşkınım... Çünkü, beni Kanas tüfeğiyle vurduranlar; devletimizi yönetenler tarafından neredeyse törenle kabul ediliyorlar... Bütün övgüler onlara... Suikastçinin akıl hocalarının siyasi hakkı, kültürel hakkı... Soruyorum başbakanıma: Ya benim yaşama hakkım... Bundan büyük hak olur mu? Neden kimse onu savunmaz? Neredesin komutanim? Ben Şükrü Eraslan! Komando er... Tokatlı... Isparta'da eğitimde iken bana ne demiştin komutanım? Siz bu milletin göz bebeğisiniz. Ölürseniz şehit, yaşarsanız gazi olacaksınız.... Öyle mi komutanim? Beni vuranlara, şimdi en üst yöneticiler gülücükler yolluyor... Kanas silahını kullanan, neredeyse kahraman ilan edilecek... Herkes onların kültürel haklarının peşinde... Benim yaşama hakkımı düşünen bile yok. Neden bizi kandırdınız kumandanim? Ve neredesiniz? Resmim size yadigar Ben Tokatlı komando er Şükrü Eraslan! Bir nisan günü Kulp'ta, pusuda kaldım... Şu an o kurşun yarasından daha derin bir yaram var. Kendimi fena halde aldatılmış hissediyorum. Binlerce arkadaşım adına... Kanı ile yeri sulayan; arkasından ağıtlar yakılan Türk bayrağına sarılı tabutları ile giden arkadaşlarım adına... Diyorum ki resmime bakın, bir karar verin: Ben Şehit miyim, hain miyim?.(Osman Diyadin/Karadeniz Gazetesi)

Yaşanmış binlerce örnekten sadece birkaçını anlatan bu satırları, yazarınızın yazdıkları ile okuduğunuzda tüyleriniz ürpermiyor, şehit analarının yüzlerine bakarken yüzünüz kızarmıyorsa,bu vaziyette ulaşacağınız milyonluk trajla zil takıp oynaya bilirsiniz.Söz uzamasın diye, ecdadımızı katil ilan edenleri alkışlayan yazılarınızı ve yazarlarınızı şimdilik gündem etmiyorum. Bütün felaket zamanlarımızda, Amerikanın yanımızda olduğuna dair kuyruklu yalanınızı yazmıyorum. Ehl-i kitapla amentümüz birdir diyen yazarlarınızın isimlerini zikretmiyorum.Hiç düşünmez misiniz, tefekkür etmez, tezekkür etmez, hiç akletmez misiniz?AZİZ KARACA / azizkaraca@yenimesaj.com.tr
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem Sivas'ta da hissedildi.
19.04.2024 01:27:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve iş yerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.

Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Deprem sonrası heyelan yolu kapattı

Tokat'ın Sulusaray ilçesi ile Buğdaylı köyü yolunda yaşanan deprem sonrası heyelan meydana geldi.
18.04.2024 23:58:00 / Güncelleme: 19.04.2024 00:01:12
İhlas Haber Ajansı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Deprem sonrası heyelan yolu kapattı
Heyelan yolu kısmen araç ulaşımına kapattı. İhlas Haber Ajansı muhabirleri gerçekleşen heyelanı kayıt altına alırken artçı bir deprem yaşandı.

Artçı depremle birlikte yeniden yamaçtan kayalar düştü.



Muhabirler bu anları anbean kaydetti.

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?

Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları, genellikle kaya, kılavuz delme, kompakt ve sıkı, kumlu ve kılıf gibi dayanıklı ve sağlam zemin türleridir. Bu zeminlerde inşa edilen binalar, depremlere karşı daha dirençli olabilir ve daha az hasar görebilirler.
18.04.2024 22:14:00
Ahmet Turan Yiğit
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem riskinin en düşük olduğu zemin yapıları hangileri?
Deprem, dünyanın birçok yerinde ciddi yıkımlara ve can kayıplarına neden olan doğal felaketlerden biri. Deprem kuşağı ülkesi olan Türkiye ise iki günden bu yana Tokat'ta peş peşe yaşanan depremler nedeniyle yine diken üstünde.

Depremin neden olduğu yıkımın önüne geçmek için yapı mühendisliğinin imkanlarınından yararlanmak kadar, bina yapımı için zemin seçimi de o kadar önemli.

Mühendislik biliminin imkanları ile bugün dünyada 9'un üstündeki depremlere dayanıklı yapılar üretmek mümkün. Ancak yarattığı maliyet nedeniyle özellikle az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde bu tür yapıların yeterli sayıda üretilmesi mevcut ekonomi modellerle imkansız gibi görünüyor.

Depremlerin etkilerini azaltmanın en önemli yollarından biri, binaların güvenli zeminler üzerine inşa edilmesi.

Yapıların inşa edileceği alanların zemin analizi ve mühendislik değerlendirmeleri dikkate alınmalı.

Peki deprem riskine karşı en dayanıklı zemin yapıları hangileri?

Kaya Zeminler

Kaya zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Kaya zemine sahip olan bölgelerde yapılan binalar, doğal olarak daha sağlam bir temele otururlar ve depremlere karşı daha dirençli olabilirler. Kaya zeminler, binaların sallanmasını ve yer değiştirmesini en aza indirerek deprem etkilerini absorbe ederler.

Kılavuz Delme Zeminleri

Kılavuz delme zeminleri, yüksek mukavemetli kaya katmanlarının altında bulunan ve mühendislik teknikleri kullanılarak oluşturulan özel zemin yapılarıdır. Bu tür zeminler, depremlere karşı dayanıklı olmalarıyla bilinirler. Kılavuz delme zeminleri, yapıların sismik hareketlere karşı daha iyi direnç göstermesine yardımcı olur.

Kompakt ve Sıkı Zeminler

Kompakt ve sıkı zeminler, deprem riskinin düşük olduğu diğer bir zemin türüdür. Bu zeminler, genellikle sıkıştırılmış kum, çakıl veya sert toprak gibi malzemelerden oluşur. Bu tür zeminler, depremlerde yapıların hareketini azaltabilir ve yapıların sabit kalmasına yardımcı olabilir.

Kumlu ve Kılıf Zeminler

Kumlu ve kılıf zeminler, deprem riskinin en düşük olduğu zemin türlerinden biridir. Bu tür zeminler genellikle kum, çakıl ve kil karışımından oluşur. Kumlu ve kılıf zeminler, deprem sırasında suyun çıkarılması veya eklenmesiyle sıkıştırılabilecek esnek malzemelerdir. Bu özellikleri, deprem sırasında yapıların zarar görmesini azaltabilir.



logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.