KIRK YILIN HESABIBir ekol, bir okul, bir fikrî gelenek, mensuplarına basiret ve firaset gibi olmazsa olmaz hasletleri kazandıramamışsa o ekolün ve okulun başına bir mim koymak gerekir.Bir ekol, bir okul; mensuplarına, bağlılarına dosdoğru, delikanlıca bir hayat sürecek vakarı, dik duruşu kazandıramamış, gerekli ölçüleri verememişse bu işte bir iş var demektir.
Bir ekol, bir okul; hayat boyu lazım olacak, dostu ve düşmanı tanıma ölçülerini talebelerine verememişse, mensuplarını ve bağlılarını, ülkenin nice yıllarını heba edenlerin, heva ve heveslerine paspas yaptırmışsa bu işin içinde bir hinoğluhinlik aramak gerekir. Bir ekol, bir okul; maddi varlıklarını, gençlik yıllarını tulumba gibi emdiği bağlılarını, emperyalist güçlerin, küresel hırsızların koltuk değneği olarak kullanırsa, aynı at hırsızlarının Anadolu coğrafyasının hazinelerine ulaşmaları işinde anahtar vazifesi görüyorsa, bu ekolün kuruluşunda bu okulun temel taşlarında bir takım ihanet planları aramak lazım.
Bir ekol, bir okul; yegâne hedef olarak mensupların imanını kurtarma iddiasıyla yola çıkıp, kırk yılın, elli yılın sonunda Hıristiyanlık limanına demir atmışsa ve bu ekolün hocaları durumundaki koca koca adamlar bir takım karma itikatlardan söz ediyorlarsa, bu ekolü yeni yeni makyajlarla insanların önüne sürmenin bir anlamı olmasa gerek. Bir ekol, bir okul; bir milletin varlık-yokluk mücadelesi verdiği yıllarda, her aileye, cephedeki askerler için bir çift çorap, bir çift eldiven ve bir çift çarık temin etme yükümlülüğünün getirildiği ve ancak bu sayede topyekûn haçlı dünyasının desteğindeki Yunan'ı Ankara önlerinden kovduğu, giden yiğitlerin bir daha dönmediği yıllarda; "Mazlum Hıristiyanlar da şehid hükmündedir" türünden fikir yaymışsa, peygamberlikten sonraki en üstün makam olan bir mertebeye, bir makama, bir eşsiz rütbeye, ırz namus düşmanlarını, kanlı çizmeleri ile vatanımızda terör estiren canileri de ortak etmeye çalışmışsa bu ekolün, bu okulun bugün artık müzakereye konu olacak bir tarafı kalmamıştır. Bir ekol, bir okul; tezgâhından geçirdiği, yetiştirip hayatın içine saldığı öğrencilerine; bin yıldan beri bu topraklarda hiç söylenmemiş, hiç tartışılmamış aykırı fikirleri söyletiyorsa, bu topraklar üzerine hesabı olan ecnebilerin ekmeğine yağ sürecek görüşleri seslendiriyorsa, bu ekolün, bu okulun yerli olup olmadığını tartışmak bile boşuna bir uğraştır.
Bir ekol, bir okul; yaklaşık yarım asır boyunca çar-çur ettiği, heba ettiği milli servetin ve gençliğin hesabı kitabını yapmak yerine hiçbir şey olmamış gibi, yeni makyajların, yeni ambalajların peşinde ise, bu ekolün, bu okulun menşeine bir 'acaba' ile bakmak boynumuzun borcudur.Kırk yıl boyunca, bu milletin, bu devletin tepesinde oturup, bağımsızlığını kaybedilme aşamasına getiren siyasetçiler elbette hesap vermelidirler, fakat bu siyasetçileri layık olmadıkları o yerlere taşıyan ekoller, okullar da kesinlikle hesap vermelidirler.
Aziz KARACA / azizkaraca@yenimesaj.com.tr