logo
25 NİSAN 2024

Hoşgeldin Ya Şehr-i Ramazan

29.11.2001 00:00:00
MADDİ VE MANEVİ YARDIMLAŞMARahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olan Ramazan, mü'minler için hatta bütün insanlar için bir fırsat-ı ilâhidir. Kendimize, ailemize ve çevrimize en faydalı olabileceğimiz bir aydır.

Aile ve cemiyet hayatının gerçekleşmesi, bir mânâ kazanıp bütünleşmesi için maddi ve manevi yardımlaşma şarttır. Fertler gerek aile ve gerekse cemiyet içerisinde bir bütünü meydana getirebilmeleri için birçok yönden birbirlerine bağlı ve bağımlı olmaları gerekir. Sıhhatimiz, gücümüz ve imkânlarımız ne kadar çok olursa olsun yalnız olarak yaşamak, ihtiyaçları karşılamak mümkün değildir. Hayatı bir bünyeyi meydana getiren uzuvlar gibi disiplinli bir organizenin içerisinde yaşamak zorundayız. Bütün fertlerin bu cemiyette bir yeri ve vazifesi vardır. Binbir çeşit ihtiyacın karşılanmasında herkes bir hizmeti ister istemez gerçekleştirmektedir.

Hayatın maddi cephesinde bu böyle olduğu gibi, inanç ve fikir cephesinde de durum aynıdır. İnanç, fikir, ibadet ve ahlâk sahasındaki ihtiyaçlarımızı da yalnız başımıza karşılayamayız. Yani hiç bir meselede fert kendi kendine yeterli değildir. Dolayısıyla kişiler istemeseler veya farkında olmasalar bile birbirlerine maddeten ve mânen yardım etmektedirler, etmeye mecburdurlar.

Ancak kişilerin ve toplumların yanlış yönlendirilmesi neticesinde bencilliğin, nemelazımcılığın, hasedin ve kinin insanı kendinden uzaklaştırması münasebetiyle daha çok kendi menfaatlerini gözeteceği de bir gerçektir. Hem bu tip rahatsızlıklara düşmemek ve hem de cemiyet hayatında arzu edilen huzuru, birliği, dayanışmayı gerçekleştirmek için maddi ve manevi yardımlaşmaya ihtiyaç vardır. Ayrıca bu husus insan hayatında sevgi ve merhametin de ifadesidir. Hiç şüphesiz, sevgi ve merhamet de imandandır.

İşte bu noktada rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olan Ramazan mü'minler için hatta bütün insanlar için bir fırsat-ı ilahîdir. Kendimize, ailemize ve çevremize en faydalı olabileceğimiz bir aydır. İnancımızı, fikrimizi, düşüncemizi aile fertlerimize akraba ve hısımlarımıza, öğrencimize, işçimize, memurumuza, meslektaşlarımıza tavsiye etmenin tam zamanıdır. Farz, vacib, sünnet, müstehab olsun bütün ibadetlerle hayatımızı Rabbimize adamalıyız. Konuşabildiğimiz herkese tavsiye ve telkin etmeliyiz. Manevi yardımlaşmadan maksat budur. Bir misal verecek olursak; imana, ibadete, hak ve hakikate dua etmek, yani İslâmî ve insanî değerleri gündeme getirmek manevi yardımlaşmanın temelini teşkil eder. Cenab-ı Hak Asr sûresinde bunu "Birbirlerine hakkı tavsiye ederler" diye haber veriyor. Maide sûresinde de "İyilikte ve takvada yardımlaşmak hususunda yarışınız" buyurmaktadır.

İnsanlar manevi yönden, bilgi yönünden çok farklı oldukları gibi maddî imkânlar bakımından da birbirlerinden farklıdırlar. Öyle ki; kimisinin servetini saymaya ömür yetmez, kimisi de saymaya bir şey bulamaz. Kimisinin anası, babası çocukları, akrabaları, çevresi bir hayli geniştir ama diğeri yapayalnızdır. Yani Cenab-ı Hak çeşitli sebep ve hikmetlerden dolayı kişileri farklı şartlarda, farklı nimet ve külfetlerde yaratmıştır. Bu farklılığın sulha sebep olması için karşılıklı hak ve vazifeleri de yine Cenab-ı Hak emir ve tavsiye buyurmuşlardır. Fakirin, yetimin, kimsesizin, muhtacın, acizin, komşunun gözetilip korunması ayet ve hadislerle mükafat ve ceza çerçevesi eçerisinde ele alınmıştır. Hatta Hz. Peygamber Efendimize komşuluk hakkında o derece vahiy gelmiştir ki, nerde ise komşunun komşuya varis olabileceğini haber vermişlerdir.

Madem ki fertler aile, akraba, hısım, komşu, meslektaşlık, hemşehrilik vb. bakımlardan birbirleriyle iç içedirler, o halde karşılıklı hak ve vazifelerin olması tabiîdir, zarurîdir.- Prof. Dr. Haydar BAŞ

Ramazan'ın faziletleri-IIMuhterem okuyucularımız bir evvelki yazımızda Ramazan ayının üstünlüklerinden bahsetmiştik. Cenab-ı Hakk'ın müjdeleri o kadar fazla ki bu yazımızda da oruç ve Ramazan'dan bahsedeceğiz.

Enes (ra) naklen Resulûllah (sav) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu anlattı:

- "Ramazan ayının ilk gecesi geldiği zaman, şanı büyük Allah cennete bakan Rıdvan'a:

-Ey Rıdvan, diye seslenir...

Rıdvan bu sese şöyle cevap verir:

-Emret Allah'ım emrin başım üstüne...

Bundan sonra, Allah-ü Teala şöyle buyurur:

-Muhammed ümmetinden oruç tutanlar için, cenneti temizle ve süsle. Ramazan ayı çıkıncaya kadar, cennet kapılarını onlara kapama...

Daha sonra, Allah-ü Teala, Cehennem bakıcısına seslenir, o da şöyle cevap verir:

-Emret, emrine hazırım...

Allah-ü Teala şöyle buyurur:

-Muhammed ümmetinden oruç tutanlara cehennem kapılarını kilitle. Ramazan ayı çıkıncaya kadar Cehennem kapılarını onlara açma...

Allah-ü Teala bundan sonra, Cebrail'e seslenir. Cebrail şöyle cevap verir:

-Emrine hazırım; Allah'ım, emret.

Allah-ü Teala Cebrail'e şu emri verir:

-Yeryüzüne in. Azgın şeytanları, Muhammed ümmetine gidip oruçlarnı ve iftarlarını bozmamaları için bağla.

Allah-ü Tela Ramazan günlerinden her birinde; kadın ve erkek kullarından nice nice kimseleri cehennemden azad eder. Hem de güneşin doğuşundan batışına kadar.

Bundan başka, Allah-ü Teala'nın hemen her semada bir seslenici meleği vardır. Bu meleğin ibiği, arşın altında olup pençeleri dahi, yedi kat yerin dibindedir.

O meleğin bir kanadı batıda, bir kanadı da doğudadır. Hemen her kanadı; inci, mercan ve çeşitli cevherlerle süslüdür.

Şöyle seslenir:

Hiç tevbe eden yok mu ki; tevbesi kabul, makbul olsun.

Hiç dua eden yok mu ki, duası kabul edilsin.

Allah'tan yardım dileyen zulme uğramış bir kimse yok mu ki Allah ona yardım etsin.

Allah'tan bağışlanmasını isteyen yok mu ki; Allah onu bağışlasın.

Hiç bir dilekte bulunan yok mu ki, onun dilediği yerine gelsin.

Yüce Yaratan dahi, Ramazan ayının tümünde şöyle seslenir:

-Erkek ve kadın kullarım; sevinin, sabredin ve orucunuza devam edin. Yakında sizlerden sıkıntıyı kaldıracağım. Rahmetime ve ikramıma nail olacaksınız.

Devam edecek...Züleyha KARAKUŞ

Fıkıh KöşesiKeffareti gerektiren ve gerektirmeyen oruçlarDünden devam

Yenilmesi âdet halinde olan bir şeyi Ramazanda oruçlu iken unutarak ağzına alan kimse, oruçlu olduğunu hatırlayınca hemen onu ağzından çıkarıp atması gerekir. Fakat ağzındakini çıkarmayıp yutarsa, üzerine keffaret gerekir. Ancak ağzından çıkarır da onu soğuduktan sonra yutacak olursa, yalnız ona kaza gerekir: Çünkü böyle bir şeyi yutmak tiksinti veren bir şeydir.

Bir kimse, fecir doğduğu halde, henüz doğmamıştır zannı ile sahur yemeğini yese veya güneş batmamış olduğu halde, battı sanarak iftar etse üzerine kaza gerekir, keffaret lâzım gelmez. Çünkü kasden iftar etmiş değildir.

Bir kimse, Ramazanda zevcesine: "Bak, fecir doğmuş mu, doğmamış mı?" dedikten sonra, kadın bakıp henüz doğmadığını haber vermesi üzerine, o kimse oruca aykırı bir harekette bulunsa; fakat daha sonra fecrin doğmuş olduğu anlaşılsa, kendisine yalnız kaza gerekir, keffaret gerekmez. Fakat kadın fecrin doğmuş olduğunu bilerek böyle bir harekette bulunmuş ise, ona keffaret de lâzım gelir.

İki kimse güneşin battığına, iki kimse de güneşin henüz batmamış olduğuna şahidlik ettiği halde iftar edilecek olsa ve sonradan güneşin batmamış olduğu anlaşılsa, bundan dolayı da ittifakla yalnız kaza gerekir. Keffaret gerekmez.

İnsanların hukukunda iki kimsenin şahidliği isbata yeterli olduğu gibi, oruç hakkında da böyle şahidlik ettikleri halde, bir kimse yemek yeyip sonradan fecrin doğmuş olduğu anlaşılsa üzerine hem kaza, hem de keffaret gerekir. Bunda ittifak vardır. Bu konuda bir şeyin yokluğuna şehadet (fecrin doğmadığını söylemek) isbat hususundaki şehadete (fecrin doğmuş olmasına) karşı çıkamaz. Fakat bu hadisede böyle şehadet edenler birer kimse olsa, yalnız kaza gerekir. Çünkü fecrin doğuşu hakkında bir kişinin şahitliği tam bir delil değildir.

Unutarak bir şey yiyen veya fecir doğmuşken, henüz doğmamıştır sanarak veya uyku halinde oruca aykırı bir harekette bulunan kimse, artık orucunun bozulduğunu zannederek tekrar kasıtlı olarak yese, üzerine keffaret gerekmez. Bu unutma ile orucunun bozulmayacağını bildiği halde iftar etse, İmam Azam'a göre yine keffaret gerekmez. Sahih olan da budur. Çünkü bunda orucun bozulma şüphesi vardır.

Kendisine içten kusuntu gelen veya ağzına su verirken hata eseri boğazına su kaçan veya bir kadının güzelliğine bakan kimse, bununla orucun bozulduğunu sanarak Ramazan'da kasten iftar edecek olsa, üzerine keffaret gerekmez. Fakat bununla orucun bozulmayacağını bildiği halde iftar etse, keffaret de gerekir. Çünkü burada şüpheye yer yoktur.

Sürecek...Ömer Nasuhi Bilmen / Büyük İslam İlmihali

LâtifelerMuhterem babam bir gün anlattı: "Kara ve denizlerin kahramanı, sultanlar sultanı Ebu'l-feth Sultan Muhammed Gâzi (Fâtih) hizmetinde durur, deftardarlık hizmetini görürdük. Bir gün, devletin vezirleri ve saltanatın büyükleri münâsebet düşürüp ağılı böceklerle zararlı hayvanlardan söz açtılar. Kimi Türkistan'ın erkamından (çil yılan), kimi Arabistan'ın deyleminden (kene), kimi Rûm sâhillerinin akrep ve çiyanından ve kimi de sivri sineğinden, piresinden, yavsısından ve yılanından söz söylediler. Sonunda yoldaşım Acem deftardar söz alıp:

-Sultanım, dedi. Horasan diyarında bir şehir var. O şehre filan derler. Fezası gönül açıcı, havası cana canlar katıcıdır. Amma o şehrin içinde, gizli, ancak izinden bilinen ve soktuğunda anlaşılan eşsiz bir canavar vardır. Ve her kimi sokarsa hemen sanırsın bir ateştir yakar, anında tulum gibi şişer. Hemen canını teslim edip düşer. Lâkin o şehrin halkı bir dua bilirler ve dâima onunla ilaç ederler. Ne zaman içlerinden bir çocuk dünyaya gelse veya bir misâfir o diyârda sâye salsa, hemen bir parça köpek pisliğini, süt yahut su ile ezip içirerek o beladan kurtarırlar. Her kim ondan ayda bir kez yese ebedi o canavardan zarar görmez. İsterse günde bin ısırsın zararı dokunmaz.

Acem defterdar bu hikâyeyi anlatınca, Hünkâr Hazretleri kendisine dönüp sordu:

-Bu hikâyeyi kendin gördün de mi söylüyorsun yoksa bir efsânedir de başkalarından mı naklediyorsun? Acem defterdar:

-Hayır devletlü Hünkâr, kulunuz iki yıl o şehirde durdum ve bunları hep kendi gözlerimle gördüm. Hünkâr Hazretleri gülüp:

-Anlaşıldı ki, o ilacı sen de ediyor ve o devâdan yeteri kadar yiyorsun, dedi.

Etraftan vezirler gülüşünce Acem defterdar utancından kıpkırmızı oldu.Lamiizâde Abdullah Çelebi

Gönül DostlarıMevlânâ Hâlid-i BağdâdîBir gün yine böyle su taşırken, hocası Abdullah-ı Dehlevi Hazretleri ile karşılaştı. Abdullah-ı Dehlevî, onun mübârek omuzları üzerinden Arş'a doğru muazzam bir nûrun yükseldiğini ve meleklerin ona gıbta ve hayranlıkla baktıklarına şahid oldu. Abdullah-ı Dehlevi, Mevlânâ'nın tasavvufta pek yüksek derecelere eriştiğini, kemâle gelip olgunlaştığını görünce, bu vazifeden alıp, devamlı huzurunda bulunmasını emretti. Mevlânâ Hâlid-i Bağdadi Hazretleri, orada da hocasına canla başla hizmet ederek, büyük mücahede ve çetin rizâyetler çekti. Abdullah-ı Dehlevi'nin huzurunda beş ay çalışıp sohbetleri ve nazarlarıyla büyük velilerden olmak saadetine erişti. Huzur ve müşâhede makamına kavuştu. Vilayet-i kübrâ hasıl oldu. Müceddidiyye, Kâdiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çeştiyye yolunda kemâle geldi. Abdullah-ı Dehlevi'nin kalbindeki bütün esrar ve manevi üstünlüklere kavuştu.

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri, feyz ve kemâl bulunca, Abdullah-ı Dehlevi Hazretleri; "Ey Hâlid, şimdi memleketine ve Bağdat'a git! Oradaki Hak âşıklarını, sevdiklerine, yâni Allah-ü Teâlâ'ya kavuştur" buyurunca, Mevlânâ Hâlid Hazretleri; "Ey benim sebeb-i devletim, yüksek sığınağım, efendim! Orada Hayderî ve Berzencî seyyidleri çoktur. İnsanlara doğru yolu anlatmakla nasıl meşgûl olurum. Çünkü, onlar şöhret ve îtibâr sahibi ve âlimlerin sığınağı durumundadırlar. Böyle bir işe kalkışsam, diğer insanlar bile beni men ederler" diye arz etti. "Sen, memleketine git. İrşâd ile meşgûl ol. Bütün seyyidler, senin ayağının toprağına yüz sürerler ve şerefli zatına hizmetçi olurlar. Oranın vâlileri, emînleri, âlimleri, fazîlet sahipleri, mübârek ayağını öperler. Şimdi ne istersen vereyim, iste yâ Hâlid!" buyurdu. "Din için dünyalık isterim!" dedi. "Git, her istediğini verdim!" deyip; "Yolun üzerinde, filân yerde, evliyânın büyüklerinden, iki seneden beri yemez, içmez, konuşmaz, Hakk'a gönlünü vermiş, ölü gibi hareketsiz durup, Hakk'ın sevgisine dalmış şerefli bir zât var. Ona selâmımı söyle, hayırlı duâsını al ve şerefli elini öp!" buyurdu. Sonra bütün talebe ve sevdikleriyle, dört millik mesâfeye kadar Mevlânâ Hâlid'i uğurladı. Sonra; "Hâlid bürd" yani "Hâlid herşeyi aldı götürdü" buyurdu.

Mevlânâ Hâlid, o velînin olduğu beldeye gelince, yerini sordu. Uzaktan gösterdiler. Bulunduğu yere doğru yürüyünce, velînin heybetinden Mevlânâ Hâlid'i (rahmetullahi aleyh) bir korku ve dehşet kaplayıp, gidemedi, olduğu yerde kaldı. Hemen Şâh-ı Dehlevi Hazretlerini hatırladı. Korkusu gitti. O zatın yanına gidip, hocasının selâmını bildirdi. O da başını murâkebeden kaldırıp; "Aleyke ve aleyhisselam" buyurdu. Sonra; "Ey Hâlid, senin fütûhâtın ve irşadının yayılma yeri Bağdat'tır" deyip, tekrar murâkebeye daldı. Mevlânâ Hâlid Hazretleri, o zâtın Nisbet-i Muhammedî denizine gömülmesine, feyz nûrları içinde bir an cemâl-i Haktan ve O'nu murâkebeden ayrılmamasına hayran kalarak oradan ayrıldı.

Ramazan SofrasıOSMANLI TATLILARI

(4 Kişilik)

Malzeme : 750 gr. Su, 500 gr. Un, 10 gr. Tuz, 10 gr. Toz şeker, 20 gr. yağ. 5 ad. Yumurta, 1,5 lt. Sıvıyağ.

Şurup için: 2 kg. Toz şeker, 1 kg. Su, 1 ad. Limon (birlikte kaynatılır).

Tarif : Bir tencerede su, toz şeker, tuz ve yağ konup kaynatılır. İçine un ilave edilerek pişene kadar karıştırılır. Ocaktan alınıp, soğutulmaya bırakılır. Soğuyunca hamura yumurtalar karıştırılıp, iyice yoğurulur. Bir tencereye sıvıyağ konup, ısıtılmadan yapılan hamurlar şekillendirilerek içine bırakılır. Yavaş ateşte nar gibi kızarıncaya kadar tutulup, süzgece çıkarılır. Yagı süzülünce önceden hazırlanan soğuk şerbetin içinde 15 dk. bekletilip, çıkınca servis edilir.Afiyet Olsun
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 25. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
25.04.2024 14:23:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla sona erdi.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için yapılan seçimin ilk 24 turunda hiçbir adayın 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 25. tur oylaması yapıldı.

24. turda en fazla oyu alan 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün katılabildiği oylamada, Kerkez 136, Şentürk ise 131 oy aldı. Seçime katılım 322 olarak kayıtlara geçerken, 13 boş oy kullanıldı, 42 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 26. tur oylamayla devam edilecek. Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı
25.04.2024 10:48:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.



Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı. Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.


Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon'da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.
25.04.2024 09:12:00
İhlas Haber Ajansı
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, 'Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte' dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, 'Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza'nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs'ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye'den Çin'e giden de var, Çin'den Türkiye'ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.