Emekçiyi de emekliyi de bu ülkede kimse köpek yerine bile koymadığı için, 'bit' kadar bir haber, kimi gazetede var, kimi gazetede hiç yok. Emekli olduktan sonra da çalışmayı sürdürenden ya eskisi gibi, eskisi kadar 'prim' alınacakmış, ya da emekli maaşını hepten keseceklermiş. Böyle üç buçuk milyon kişi varmış.Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK'nın tek çatı altında birleştirilmesi 'devrimine' övgüler düzerken, bu düzenleme arada kaynamış gitmiş.Eskiden 57 gün süren emeklilik işlemlerini 1 saate indiriyorlarmış, fakat bir saatte emekli olup da çalışan 'nankörleri' yakacaklar!Çatı değil sundurma altında da birleşse, özel sektörden o primleri aksatmadan toplamayı nasıl başaracakları karanlık, orası galiba Allah'a kalıyor...Ama yöneticilerimiz, en kolay enseleyebilecekleri ve canını yakacakları kesimi, emekliyi sıkı denetime alıyorlar... İşverene yetmeyen güçlerini emekliye yöneltiyorlar... Emekli üzerinde 'yoğunlaşacaklarmış', lafa bak...Elbette akla gelen, 'kör tuttuğunu öper' şeklindeki vecize. Tam olarak öyle değil tabii, tam olarak öyle olmadığını Sağır Sultan bile biliyor da, okuyucunun ağırbaşlı kesimini irkiltmemek kaygısıyla doğrusu yazılamıyor...Gene Sağır Sultan bile bilir ki, hiçbir emekli, manyak olmadığı sürece çalışmayı sürdürmeye meraklı değildir. Gezmek, kendince eğlenmek, dinlenmek, artık rahata ve huzura kavuşmak varken yorgun ve artık hastalıkların sık sık yokladığı bedeniyle kendini paralayana deli derler.Fakat sabah dokuz akşam altı, şu yaşlarından sonra gene it gibi koşturan emekliler bunu 'işkolik' oldukları için yapmamaktadırlar.Devletin verdiği üç kuruş emekli maaşı 'şeyini şeyettirmeye' bile yetmediği için çalışmaktadırlar!Aslında, kadrolu çalışandan yüzde 30 'destek primi' gene kesiliyor da, yetmiyor; mesele hem kadrosuzları kadroya girmeye zorlayıp bunu 'haksız rekabeti önlüyoruz' ayağına yatırarak primi yüzde 33'e çıkarmak, hem de asıl maaşı iç etmek. Bir taşla üç kuş, ama kuşların kanatlarını kırmak pahasına...Ben de çalışan, çalışmak zorunda kalan bir emekliyim. Ne yapacağımı söyleyeyim: Eğer üstüme gelirlerse, devletin bana aydan aya verdiği ölü eşek parasından vazgeçeceğim. 'Feragat' tercihimi o yönde kullanacağım.Çünkü prim kestirmeyi tercih edersem, yeniden emekli olacağım yıl 2031... Ölmediğimi varsayarsak yaş 79... Eh, yeni kıdem tazminatımı o tarihte ya kızlarla yerim artık, ya da kumara yatırırım...İşveren o kıdem tazminatının üstüne yatmazsa, takside bağlamazsa, hakkımı elimde bastonla mahkemelerde aramak zorunda kalmazsam yani...Fakat ben bir fikir işçisiyim. İki bacağımı da kesseler gene yazımı yazar gönderirim. İki kolumu kesseler bu kez 'dikte' ettiririm. Devlete 'müdanaa' etmeden kuyruğumu dik tutarım.Beden işçileri ne halt edecekler? Ya aç gezecekler, ya da haraç verecekler. Sanki şimdi çok tok geziyorlarmış gibi... Sanki yeniden prim ödemeseler bile, çift maaş alsalar bile bu toplam para rahat geçinmeye yetiyormuş gibi... Engin Ardıç/ Akşam