Türkiye'nin siyasi politikalarına yön veren AB ise, şimdiye kadar "uyum paketleri" ile ilglenmekteydi. Tuhaf bir rastlantı olarak, ekonomi programı gibi Türkiye'nin çıkardığı 7 uyum paketinin akıbeti de, Aralık 2004'te belli olacak. Türkiye'nin savunma politikalarına yön veren ABD ise, bilindiği gibi Mehmetçik'i Irak'a çekmek için çabalıyor! Anlayacağınız, hiçbir mühim işimizi kendi irademizle yapamıyoruz...
Şimdi de Avrupa Birliği Komisyonu, 'Türkiye'yi izleme' süreci başlatmış. Türkiye'nin 2004 yılı sonuna kadar, reformlarla ilgili uygulamasının 'gözlem altına' alınacağı bu süreç boyunca, AB yetkilileri, 'haberli' ya da 'habersiz', Türkiye'de incelemeler yapacaklar.
Bu inceleme sonucunda hazırlanacak rapor, AB liderlerinin Türkiye ile müzakerenin başlatılmasıyla ilgili alacağı kararda büyük rol oynayacak.
Nasıl ki, IMF heyetinin hazırladığı rapor kredi dilimlerinin salıverilmesinde etkili oluyorsa, benzer şekilde Avrupa Birliği Komisyonu'nun raporu de Türkiye'nin AB macerasını şekillendiricek.
Komisyonun izleyecekleri...
Hürriyet gazetesinin haberine göre, izleme süreci sonunda AB yetkililerinin 2004 yılının Kasım ayında yayınlayacağı rapor, AB liderlerinin ''müzakerenin başlaması''yla ilgili kararında büyük rol oynayacak. AB Komisyonu'nun müzakerelerin başlamasını 'tavsiye etmesi' halinde, Kopenhag zirvesinde kararlaştırıldığı gibi AB liderleri bu tavsiyeye uyacak.
Türkiye'ye yönelik 'izleme süreci'nde, uygulama konusunda dikkat edilecek hususların başını, fikir ve ifadeleri nedeniyle açılan soruşturmalar ve gözaltı eylemleri çekiyor. AB yetkililerinin özellikle şu meseleler üzerinde yoğunlaşması bekleniyor:
* Etnik isimlerin konulmasıyla ilgili yasağın kaldırılmasına yerel yönetimler de uyuyor mu?
* Farklı dillerde eğitim ve yayın yapma hakkına saygı gösteriliyor mu?
* İşkenceyle mücadele kapsamında, polislerin eğitimi ve suçluların cezalandırılmasında hassasiyet gösteriliyor mu?
* Vakıflar konusunda giderilmesi beklenen eksiklikler giderildi mi?
* Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'iç hukuka uyumu' konusunda yargıçlar hassasiyet gösteriyor mu?
Denetçiler, bu çerçevede haberli, habersiz mahkelere dalabilecek, duruşmaları izleyebilecek, karakolları ve cezaevlerini gezebilecek, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'da görüşmeler yapabilecek, barolardan bilgi alabilecek, dernek yöneticileriyle biraraya gelebilecek.
Şimdi de Avrupa Birliği Komisyonu, 'Türkiye'yi izleme' süreci başlatmış. Türkiye'nin 2004 yılı sonuna kadar, reformlarla ilgili uygulamasının 'gözlem altına' alınacağı bu süreç boyunca, AB yetkilileri, 'haberli' ya da 'habersiz', Türkiye'de incelemeler yapacaklar.
Bu inceleme sonucunda hazırlanacak rapor, AB liderlerinin Türkiye ile müzakerenin başlatılmasıyla ilgili alacağı kararda büyük rol oynayacak.
Nasıl ki, IMF heyetinin hazırladığı rapor kredi dilimlerinin salıverilmesinde etkili oluyorsa, benzer şekilde Avrupa Birliği Komisyonu'nun raporu de Türkiye'nin AB macerasını şekillendiricek.
Komisyonun izleyecekleri...
Hürriyet gazetesinin haberine göre, izleme süreci sonunda AB yetkililerinin 2004 yılının Kasım ayında yayınlayacağı rapor, AB liderlerinin ''müzakerenin başlaması''yla ilgili kararında büyük rol oynayacak. AB Komisyonu'nun müzakerelerin başlamasını 'tavsiye etmesi' halinde, Kopenhag zirvesinde kararlaştırıldığı gibi AB liderleri bu tavsiyeye uyacak.
Türkiye'ye yönelik 'izleme süreci'nde, uygulama konusunda dikkat edilecek hususların başını, fikir ve ifadeleri nedeniyle açılan soruşturmalar ve gözaltı eylemleri çekiyor. AB yetkililerinin özellikle şu meseleler üzerinde yoğunlaşması bekleniyor:
* Etnik isimlerin konulmasıyla ilgili yasağın kaldırılmasına yerel yönetimler de uyuyor mu?
* Farklı dillerde eğitim ve yayın yapma hakkına saygı gösteriliyor mu?
* İşkenceyle mücadele kapsamında, polislerin eğitimi ve suçluların cezalandırılmasında hassasiyet gösteriliyor mu?
* Vakıflar konusunda giderilmesi beklenen eksiklikler giderildi mi?
* Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'iç hukuka uyumu' konusunda yargıçlar hassasiyet gösteriyor mu?
Denetçiler, bu çerçevede haberli, habersiz mahkelere dalabilecek, duruşmaları izleyebilecek, karakolları ve cezaevlerini gezebilecek, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'da görüşmeler yapabilecek, barolardan bilgi alabilecek, dernek yöneticileriyle biraraya gelebilecek.