İş güvenliği 'laf'ta kalıyor
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yaklaşık 1 yıl önce yürürlüğe girdi. 1 milyon 436 bin işletmeyi ve 11 milyon çalışanı kapsama alan yasa ile iş kazalarında dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olan Türkiye bu soruna çare arıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre son 12 yılda Türkiye’deki iş kazalarında 12 bini aşkın işçi hayatını kaybetti. Her gün ortalama 172 iş kazası meydana geliyor.
Dünyadaki durum
ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) verilerine göre ise dünyada her 15 saniyede bir kişi işiyle ilgili bir kaza ya da hastalık sonucunda hayatını kaybediyor. Yine her 15 saniyede 160 çalışan işiyle ilgili bir kaza geçiriyor. Bu olumsuz gelişmeler yılda 2.3 milyon yaşamın kaybına yol açarken, yetersiz işyeri güvenliği uygulamalarının küresel gayri safi milli hasıla üzerindeki maliyetinin yüzde 4 olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla, hem çalışanlar, hem aileleri hem de ekonomiler bu konudan olumsuz etkileniyor.
İşyeri sağlığı ve güvenliği koşullarına ilişkin olarak ülkeler ve sektörler arasında önemli farklılıklar bulunuyor. Emek yoğun sektörlerde ve bu sektörlere dayanarak gelişen ekonomilerde çalışanlar daha büyük risk altında bulunuyor. Bu paralelde Türkiye’nin de gelişen bir ekonomi olması ve bununla beraber emek yoğun sektörlerin Türkiye’nin toplam gayri safi milli hasılası içinde önemli bir ekonomik değer ifade etmesi, işyeri güvenliği uygulamalarının uluslararası standartlarda ele alınması gerekliliğini ön plana çıkarıyor.
Önlemlere önem verilmiyor
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusundaki gelişmeleri takip eden Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) ve Towers Watson, ilk kez 2012’de gerçekleştirdikleri “İş Sağlığı ve Güvenliği” anketinin ikincisini tamamladı. PERYÖN üyeleri arasında yapılan ankete 105 şirketin orta ve üst düzey yöneticileri yanıt verdi. Şirketlerin yüzde 37’si imalat, yüzde 28’i hizmet, yüzde 8’i inşaat, yüzde 5’i gıda ve yüzde 25’i diğer sektörlerde faaliyet gösterenlerden oluştu.
İşyeri sağlığı ve güvenliğinin en kritik noktasını çalışanlar ile iletişim boyutu oluşturuyor. Bu bağlamda, işyerinde alınan güvenliğe ilişkin önlemlerin mevzuat, yönetmelik ve kuralların ötesine geçmesi, diğer bir ifade ile iş yapma kültürü haline getirilmesi için çaba sarf edilmesi gerekiyor.
Ancak ankete göre, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemler pano duyuruları (yüzde 32), seminer ve çalıştaylar (yüzde 24), e-posta (yüzde 20), kitapçık ve broşürler (yüzde 9) aracılığıyla duyuruluyor. Önlemlerin duyurulmadığını belirtenlerin oranı ise bir önceki yılın anketine göre iki puan azalarak yüzde 11 seviyesinde bulunuyor.