logo
19 NİSAN 2024

İstanbul için deprem vakti!

01.11.2006 00:00:00
ODTÜ Öğretim Üyesi ve Ulusal Deprem Konseyi Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, İstanbul'da beklenen büyük deprem için sürenin sürenin dolduğunu belirterek, korkunç gerçeklere işaret etti.

 

ODTÜ Öğretim Üyesi ve Ulusal Deprem Konseyi Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Kuzey Marmara fayında olması ve İstanbul'u şiddetle etkilemesi beklenen büyük depremin bir benzerinin 1766'da meydana geldiğini, bu depremlerin üzerinden 240 yıl geçmiş olmasının artık sürenin dolduğuna işaret ettiğini söyledi.

Ulusal Deprem Konseyi Üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Master Planı ile Zeytinburnu, Fatih ve Küçükçekmece İlçeleri Deprem Risk Azaltma Pilot Projeleri Akademik Danışmanı Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, İstanbul'u bekleyen tehlikeyi ANKA'ya değerlendirdi. Sucuoğlu, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 7 yıldan fazla zaman geçmesine karşın, yapılanları yetersiz bulduğunu söyledi.

BÜYÜK DEPREMDEN BU YANA 240 YIL GEÇTİSucuoğlu, büyük deprem tehditinin İstanbul'un kapısına dayandığını vurgulayarak, İstanbul'u şiddetle etkilemesi beklenen büyük depremin bir benzerinin 1766'da meydana geldiğini belirtti. Sucuoğlu, 1766'da 3 ay arayla meydana gelen ve tahmini büyüklüğü 7'nin üzerinde olan iki depremin orta ve batı Marmara sahillerinde önemli hasarlara neden olduğunu anlattı. Bu depremlerin üzerinden 240 yıl geçmiş olması Sucuğlu'ya göre, İstanbul için sürenin dolduğunu gösteriyor.

7 YILDA NİTELİKSİZ YAPILAŞMA ARTTIEğer aynı deprem bugün meydana gelirse İstanbul'un önemli bir kısmının kaybedileceğini ifade eden Haluk Sucuoğlu, 10 bin civarında binanın tamamen çökeceğini, 50-60 bin binanın ağır hasar göreceğini, bu binalarda oturan 40-50 bin kişinin hayatını kaybedeceğini ve kentin altyapısının önemli oranda çökeceğini, ekonomik kayıpların 20 milyar doları bulacağını söyledi. Geçen 7 yılda bu kayıp rakamlarını aşağıya indirecek hazırlıkların yapılmış olması gerektiğine dikkat çeken Sucuoğlu, "Bugün gerekli çalışmaların yapıldığını savunursak bize pek fazla inanan çıkmaz. Bazı projeler yapıldı, ama uygulama oranı neredeyse sıfıra yakın. Bazı parklara yerleştirilen ve sonra yağmalanan ilk yardım konteynerleri dışında görünen bir uygulama yok. Hatta 7 yıldır devam eden niteliksiz yapılaşma bu riskleri daha da arttırdıö diye konuştu.

İSTANBULLU KİMSEYE GÜVENMİYORProf. Dr. Sucuoğlu, Japon Uluslararası Yardım Teşkilatı (JICA) tarafından yürütülen kayıp tahmini çalışması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından dört büyük üniversiteye yaptırılan İstanbul Deprem Master Planı, Deprem Master Planının bölgesel uzantıları olan Zeytinburnu, Fatih ve Küçükçekmece pilot projeleri, Dünya Bankası tarafından finanse edilen Bakırköy güçlendirme fizibilite projesi, bazı okul ve hastane binalarının güçlendirme projelerinin hazırlanması ile Japon hükümeti tarafından finanse edilen bazı köprü ve viyadüklerin güçlendirme projelerinin geçen 7 yılda yapılan projeler arasında saydı. Sucuoğlu, Zeytinburnu pilot projesinde depremde çökme ihtimali çok yüksek 2 bin 300 bina saptandığını, Fatih'te deprem riski çok yüksek olan bina sayısı 5 bin civarında olduğunu kaydetti. Sucuoğlu, "Bu tehlikeli binaların adresleri bilindiği halde uygulama amacıyla hazırlanan bir eylem planı yok. Konut binaları bir yana, neredeyse hiçbir tehlikeli okul ve hastane binasının güçlendirmesi de yapılmadı. Bugüne kadar hiçbir somut uygulamanın yapılamamış olması kamuoyunun inancını sarsmış durumdadır. İstanbul kamuoyu, merkezi hükümete ve İstanbul yerel yönetimine deprem konusunda artık haklı olarak güvenememektedirö dedi.

ALAN DA SATAN DA KAZANÇLIİstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) bu konunun önemini ne kadar doğru algıladığının belli olmadığını söyleyen Sucuoğlu, şunları kaydetti: "Her ne kadar İBB Başkanı deprem tehlikesini İstanbul'un en önemli iki sorunundan biri olarak görse de (diğeri trafik), bugüne kadar kamuoyuna bir eylem planı sunamamıştır. Halbuki trafik konusunda yüz küsur köprülü kavşak ve tünel yaparak sorunu çözme planını deklare edebilmektedir. Deprem tehlikesi karşısında İBB'nin bugüne kadar ortaya somut bir uygulama sunamamasının başlıca nedeni eşgüdümden uzak, çok başlı, karmaşık bir idari yapılanma ile konuyu çözmeye çalışmasıdır. Ciddi bir liderlik, eşgüdüm eksikliği vardır. Bu yapı içinde yer alan personelin çoğunluğunun konuyla yakından veya uzaktan alakalı bir uzmanlığı yoktur. Belediye halen İstanbul'da daha fazla zemin sondajı yaparak zemin özelliklerini belirleme çabasındadır. Halbuki dünyada herhalde İstanbul kadar yoğun ve gereksiz sondaj yapılmış başka bir yerleşim yoktur. Görünüşte çok para harcanmakta, ama sonuçta bilinenlere pek az yeni bilgi eklenmektedir.ö Belediye'nin "deprem amaçlı kentsel dönüşümö denilen "tılsımlı bir sözüö tek çözüm olarak gördüğünü belirten Prof. Dr. Sucuoğlu, kentsel dönüşümün geçmişte sadece gecekondu önleme bölgelerinde başarılı olmuş bir uygulama olarak değerlendirdiği ve burada alanın da satanın da kazançlı olduğunu kaydetti. Sucuoğlu, Belediye tarafından ciddi olarak geliştirilen bir başka çözüm önerisinin de, merkezde yoğunluk azaltmayı hedefleyen "desentralizasyonö projesi olduğunu dile getirerek, İstanbul'a iş için gitmiş ve yerleşmiş yüz binlerce kişinin Büyükçekmece gibi İstanbul'a uzak ama deprem tehlikesinden hiç de uzak olmayan bölgelere yerleştirilmesi ve terk ettikleri alanların boşaltılarak başka amaçlar için kullanılmasının ne kadar gerçekçi bir çözüm olacağını sordu.

Tehlikeli apartmanların güçlendirilmesinin önünde açılmadığını dile getiren Haluk Sucuoğlu, "Mevcut yasal mevzuat tamamen engelleyici durumdadır. Kat Mülkiyeti Kanunu ve onaylı bölge imar planları adeta mevcut yapı stokunu riskli haliyle muhafaza etmek için hazırlanmıştır. 'Ben binamda ölmek istemiyorum, binamı güçlendirmek istiyorum' diyen ev sahiplerine devlet adeta 'sen bu binada yaşamaya mecbursun' demektedir. Yeni deprem ve güçlendirme yönetmeliğinde son derece ucuza mal olacak güçlendirme teknikleri tarif edilmiştir. Bu tekniklerle güçlendirilen bir binanın güçlendirme bedeli, çoğu durumda yeniden yapım bedelinin yüzde 20'sini aşmamaktadırö dedi. Güçlendirme uygulamalarında yeni bina yapımına göre bazı imar esnekliklerinin sağlanmasının gerekliliğini anlatan Sucuoğlu, bu konuda hiçbir mevzuat hazırlığı olmadığını da kaydetti.

İSTANBUL KADERİNE RAZI OLMAYA MAHKUM EDİLDİTüm bu olumsuzluklarla İstanbullular'ın kaderlerine razı olmaya mahkum edildiğini ifade eden Prof. Dr. Sucuoğlu, "İnsanlar bir şeyler yapılamayacağına inanmaktadır. Bu inanç psikolojik bakımdan onları kendilerine ve ailelerine olan sorumluluk duygusundan kurtarmakta, rahatlatmaktadırö diye konuştu. İstanbul'un daha fazla vakit kaybetmeye tahammülü olmadığını yineleyen Sucuoğlu, önerilerini de şöyle sıraladı: "İlk yapılması gereken, İstanbul'da deprem riskinin azaltılması çalışmalarında liderliği kimin yapacağına karar vermektir. İstanbul Belediye Başkanı veya İstanbul Valisi aralarında anlaşmalı, bu liderliği bir makam açıkça ve cesaretle üstlenmelidir. Bir 'İstanbul Deprem Planlama Kurulu' oluşturarak çalışmasını sağlamalıdır. Bu çekirdek kurulda Başkan dışında bir belediye yetkilisi, bir hükümet temsilcisi ve birkaç gerçek uzmanın yer alması yeterlidir. Kurul İstanbul'da mevcut deprem riskini azaltmak için kısa (3-5 yıl), orta (10 yıl) ve uzun (25-30 yıl) vadeli önceliklerini belirlemelidir. Kısa vadede yüksek riskli önemli yapılar (okul, hastane, köprü, müzeler, önemli turizm yapıları) güçlendirilmelidir. Orta vadede yüksek riskli diğer binalar (apartmanlar) güçlendirilmeli veya yıkılıp yeniden yapılmalıdır. Bunun için uygulamayı mümkün kılacak mevzuat değişikliklerinin ve yoğunluk arttırmayı da mümkün kılan imar değişikliklerinin yapılması gereklidir. Ayrıca özellikle tarihi yarımada gibi önemli turizm alanlarında kentsel yenileme çalışmaları yürütülmeli, bu alanlar riskli yapılardan temizlenmelidir.ö İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de, 1999 depremi sonrasında İstanbul için teorik çalışma yapılması dışında uygulamaya yönelik her hangi bir şeyin yapılmadığını söyledi. Deprem olduğunda İstanbul ve bölgesi hangi şartlardaysa bugün de aynı şartlarda olduğunu vurgulayan Gökçe, yapı denetim yasası, yapı kanunu, kat mülkiyeti yasası gibi düzenlemelerin yenilenmesi ve mevcut şartlara uygun bir yasa olarak çıkarılması gerektiğini söyledi. Gökçe, yasal ölçekte de bir düzenleme yapılmadığını ifade ederek, "Yapılması gereken gerçekten depremin zamanının belirlenmesine yönelik insanlara ve kamuoyunu yanıltmak yerine mevcut deprem güvenliği olmayan yapıların bir kısmının yıkılıp yeniden yapılması, bir kısmının güçlendirilmesi, yeni yapıların da depreme dayanıklı olarak inşa edilmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasıdırö diye konuştu.Gökçe, İstanbul'da yapıların yüzde 70'inin kaçak olduğunun ve iskan olmadığı düşünüldüğünde bu yapıların önemli bir kısmının hasar göreceğinin açık olduğunu söyledi.
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen ve Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma kapsamında, 16 şüphelinin "vergi usul kanuna muhalefet" suçundan tahliyesine karar verildi

19.04.2024 12:08:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:14:38
AA
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Engin Polat ve Dilan Polat'ın aralarında olduğu 16 şüpheli hakkında "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" ile "suç örgütü kurma ve üye olma" suçlarından yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında, aylık tutukluluk incelemesi yapan sulh ceza hakimliği, 16 şüphelinin "vergi usul kanununa muhalefet" suçundan tahliyesine karar verdi.

Hakimlik, şüphelilerin "suç örgütü kurma ve üye olma", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

Ne olmuştu?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili MASAK ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Soruşturma kapsamında, Dilan Polat'ın 2019'da "şampiyonlar ligi" adıyla sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta yer alan bazı kişiler kimlikleri tespit edilip soruşturmaya dahil edilmiş, savcılık, sosyal medya fenomeni olan bu kişiler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesini talep etmişti.

Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirmişti. 

Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye'nin, geçen yıl sonu itibarıyla 22 milyon 206 bin 34 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 26'sını oluşturdu
 

 
19.04.2024 10:34:00 / Güncelleme: 19.04.2024 10:43:28
AA
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye İstatistik Kurumu, 2023 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken bunun 22 milyon 206 bin 34'ü çocuk olarak kayıtlara geçti.

Çocuk nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7'sini kız çocuklar oluşturdu.

Birleşmiş Milletler tanımına göre, 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5'ini oluştururken bu oran 1990'da yüzde 41,8 ve 2023'te yüzde 26 oldu.

Nüfus projeksiyonlarına göre, çocuk nüfus oranının 2030'da yüzde 25,6, 2040'ta yüzde 23,3, 2060'ta yüzde 20,4, 2080'de yüzde 19 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2023'te çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 18 oldu.

AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip ülkeler sırasıyla yüzde 23,4 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile Fransa ve yüzde 20,9 ile İsveç olarak kaydedildi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,1 ile Malta, yüzde 15,4 ile İtalya, yüzde 15,9 ile Portekiz olarak belirlendi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının AB'ye üye ülkelerden daha yüksek olduğu görüldü.

 

İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı
19.04.2024 10:29:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Uçak yaklaşık 2 saat sonra tekrar havalandı.

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-Tahran seferini yapan Meraj Airlines uçağı, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Bir süre havalimanında bekleyen yolcular, yaklaşık 2 saat sonra hava sahasının açılmasıyla birlikte yeniden Tahran'a havalandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.