BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, AB Komisyonu İlerleme Raporunun, AB sürecindeki gelişmelerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tasfiyesinden başka bir anlam taşımadığını bir kez daha gösterdiğini söyledi
Açıklanan raporda Türkiye'den Ermeni soykırımını kabul etmesinin, Ermenistan sınır kapısının açılmasının istendiğini, alevilerin azınlık ilan edilme gibi toplumu bölmekten öte bir oyun oynandığını ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu ve sıralanabilecek daha nice şartlarda böyle bir birlikteliğe "evet" diyen iradenin başta aklından şüphe edilmesi gerektiğini söyledi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, AB Komisyonu'nun Türkiye hakkında yayınladığı rapor ve sonrasında oluşan hava hakkında açıklamalarda bulundu.
Kapitülasyonlar mı hortladı?
Açıklanan raporda Türkiye'den Ermeni soykırımını kabul etmesinin, Ermenistan sınır kapısının açılmasının istendiğini, alevilerin azınlık ilan edilme gibi toplumu bölmekten öte bir oyun oynandığını, Türk işçilerine serbest dolaşım hakkı verilmeyeceğinin belirtildiğini, tarıma kalıcı kısıtlamalar getirildiğini, Fırat ve Dicle'yi kapsayan bir arz-ı mev'ud oyununun gündem edildiğini, müzakereye başlama tarihi verilmediği gibi canları istediği zaman müzakereyi kesme gibi bir aşağılamaya yer verildiğini, Türk toplumunu yeni yeni etnik gruplara bölme iradesi gösterildiğini, sur içinde bir Ortodoks din devleti kurmak ve Türkleri İstanbul'dan dışlamak eyleminin bir hukuk haline getirilmek istendiğini, Türk askerine de "bizi koruyacak" vazifesi verilmek istendiğini ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu ve sıralanabilecek daha nice şartlarda böyle bir birlikteliğe "evet" diyen iradenin başta aklından şüphe edilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Haydar Baş, "Adam sana para vermiyor. İçinde serbest dolaştırmıyor. Tarım üretimini engelliyor. Seni lime elime etmeye çalışıyor. Peki böyle bir birliğe biz niye girmek istiyoruz?" diye sordu.
Türkiye tasfiye
edilmek isteniyor
AB'ye girme süreci adı altındaki bütün bu işlemlerin Türkiye Cumhuriyeti devletini tasfiye etme planı, projesi olduğunu, bunun açık ve net olduğunu söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Türk milleti bu topluluğa girecek, bu birlikte olacak, bütün bunlar tiyatrodur. Avrupa'nın bizi veya bizim Avrupa'yı kabul etmemiz, kültürel, siyasal ve medeniyet manasında mümkün değildir. Biz Avrupa ile ticaret, siyaset yaparız. Ama onlarla bir medeniyet haline bürünmemiz mümkün değildir. Biz 1974 Kıbrıs çıkarmasında kiminle mücadele ettik? İstiklal savaşını kimlerle yaptık? Kimleri denize döktük? Akdeniz'de, Güneydoğu'da, Marmara'da, İstanbul'da kimler işgalci güçtü? Ben şimdi soruyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri, düşman tanımını yaparken hangi karakterleri ortaya koyarak 'şu düşmandır, bu değildir' diyor. Tarihe baktığımız zaman düşmanlıkların, dostlukların tarifinin 10 yılları değil, çok uzun süreleri, yüz yılları, bin yılları göz önüne alarak bir strateji ile belirlendiği görülür. Soruyorum: AB devletlerinin tamamı böyle bir tarifte dost mudur, düşman mıdır? Bu sorunun cevabı belli iken biz niye hâlâ kendimizi kandırıyoruz? AB senin için ha bire şart koşuyor. Peki Romanya'yı, Bulgaristan'ı alırken niye şart koşmuyor? Adamın geleneğinden, kültüründen, siyasetinden de onun için koşmuyor."
"AB'de hürriyet
var" yalanı
Avrupa'nın asırlardan beri yapamadığını esasen şu anda yapmaya çalışıyor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, AB konusundaki bir başka gerçeğe şöyle dikkat çekti:
"Bizde iktidar olan arkadaşlar bunu çok iyi bildikleri halde 'O dünya öyle bir hürriyet veriyor ki görseniz bayılırsınız. Bu hürriyeti doya doya yaşayalım' diye o tarafa yöneldiler. Ama gördüler ki denildiği gibi değillermiş. En basitinden türban davasında Fransa restini çekti. 'Başörtüyü kabul etmiyorum' dedi. Güya Türkiye'de yaşayamadığı bir hürriyet vardı. Onu yaşamak için gidiyordu. Adam, şimdi, 'bu hürriyeti vermiyorum', diyor. Peki bundan sonra senin oraya gitme gerekçen nedir? Bilinmeli ki AB süreci, bir hürriyet süreci değil Türkiye'yi lime lime edip, dağıtıp atma sürecidir. Dolayısıyla hadiseleri bu dediğimiz mikyasta değerlendirip konuşacak olan iradelerin kendilerini ortaya koyması ve yanlış oynuyorsunuz demelerinin zamanıdır."
Açıklanan raporda Türkiye'den Ermeni soykırımını kabul etmesinin, Ermenistan sınır kapısının açılmasının istendiğini, alevilerin azınlık ilan edilme gibi toplumu bölmekten öte bir oyun oynandığını ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu ve sıralanabilecek daha nice şartlarda böyle bir birlikteliğe "evet" diyen iradenin başta aklından şüphe edilmesi gerektiğini söyledi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, AB Komisyonu'nun Türkiye hakkında yayınladığı rapor ve sonrasında oluşan hava hakkında açıklamalarda bulundu.
Kapitülasyonlar mı hortladı?
Açıklanan raporda Türkiye'den Ermeni soykırımını kabul etmesinin, Ermenistan sınır kapısının açılmasının istendiğini, alevilerin azınlık ilan edilme gibi toplumu bölmekten öte bir oyun oynandığını, Türk işçilerine serbest dolaşım hakkı verilmeyeceğinin belirtildiğini, tarıma kalıcı kısıtlamalar getirildiğini, Fırat ve Dicle'yi kapsayan bir arz-ı mev'ud oyununun gündem edildiğini, müzakereye başlama tarihi verilmediği gibi canları istediği zaman müzakereyi kesme gibi bir aşağılamaya yer verildiğini, Türk toplumunu yeni yeni etnik gruplara bölme iradesi gösterildiğini, sur içinde bir Ortodoks din devleti kurmak ve Türkleri İstanbul'dan dışlamak eyleminin bir hukuk haline getirilmek istendiğini, Türk askerine de "bizi koruyacak" vazifesi verilmek istendiğini ifade eden BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu ve sıralanabilecek daha nice şartlarda böyle bir birlikteliğe "evet" diyen iradenin başta aklından şüphe edilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Haydar Baş, "Adam sana para vermiyor. İçinde serbest dolaştırmıyor. Tarım üretimini engelliyor. Seni lime elime etmeye çalışıyor. Peki böyle bir birliğe biz niye girmek istiyoruz?" diye sordu.
Türkiye tasfiye
edilmek isteniyor
AB'ye girme süreci adı altındaki bütün bu işlemlerin Türkiye Cumhuriyeti devletini tasfiye etme planı, projesi olduğunu, bunun açık ve net olduğunu söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Türk milleti bu topluluğa girecek, bu birlikte olacak, bütün bunlar tiyatrodur. Avrupa'nın bizi veya bizim Avrupa'yı kabul etmemiz, kültürel, siyasal ve medeniyet manasında mümkün değildir. Biz Avrupa ile ticaret, siyaset yaparız. Ama onlarla bir medeniyet haline bürünmemiz mümkün değildir. Biz 1974 Kıbrıs çıkarmasında kiminle mücadele ettik? İstiklal savaşını kimlerle yaptık? Kimleri denize döktük? Akdeniz'de, Güneydoğu'da, Marmara'da, İstanbul'da kimler işgalci güçtü? Ben şimdi soruyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri, düşman tanımını yaparken hangi karakterleri ortaya koyarak 'şu düşmandır, bu değildir' diyor. Tarihe baktığımız zaman düşmanlıkların, dostlukların tarifinin 10 yılları değil, çok uzun süreleri, yüz yılları, bin yılları göz önüne alarak bir strateji ile belirlendiği görülür. Soruyorum: AB devletlerinin tamamı böyle bir tarifte dost mudur, düşman mıdır? Bu sorunun cevabı belli iken biz niye hâlâ kendimizi kandırıyoruz? AB senin için ha bire şart koşuyor. Peki Romanya'yı, Bulgaristan'ı alırken niye şart koşmuyor? Adamın geleneğinden, kültüründen, siyasetinden de onun için koşmuyor."
"AB'de hürriyet
var" yalanı
Avrupa'nın asırlardan beri yapamadığını esasen şu anda yapmaya çalışıyor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, AB konusundaki bir başka gerçeğe şöyle dikkat çekti:
"Bizde iktidar olan arkadaşlar bunu çok iyi bildikleri halde 'O dünya öyle bir hürriyet veriyor ki görseniz bayılırsınız. Bu hürriyeti doya doya yaşayalım' diye o tarafa yöneldiler. Ama gördüler ki denildiği gibi değillermiş. En basitinden türban davasında Fransa restini çekti. 'Başörtüyü kabul etmiyorum' dedi. Güya Türkiye'de yaşayamadığı bir hürriyet vardı. Onu yaşamak için gidiyordu. Adam, şimdi, 'bu hürriyeti vermiyorum', diyor. Peki bundan sonra senin oraya gitme gerekçen nedir? Bilinmeli ki AB süreci, bir hürriyet süreci değil Türkiye'yi lime lime edip, dağıtıp atma sürecidir. Dolayısıyla hadiseleri bu dediğimiz mikyasta değerlendirip konuşacak olan iradelerin kendilerini ortaya koyması ve yanlış oynuyorsunuz demelerinin zamanıdır."