logo
07 MAYIS 2024

İstihdam nasıl artar?

11.04.2005 00:00:00
Türkiye'de müthiş bir istihdam problemi olduğunu söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "istihdamın artması, ekonomik hayatın rahata kavuşması için devletin üreticiye faizsiz finans temin etmesi şarttır" dedi. -Milli ekonomi şart

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bugün, faizin ekonominin üzerinde enflasyonist baskı yapan nasıl bir kambur olduğunu, Türk ekonomisinin çıkmazı haline gelen istihdam sorununun nasıl halledilebileceğini ortaya koydu. Bütün sorunların kökten halledilebilmesi ve ekonominin rahat bir zemine kavuşması içinse Milli Ekonomi Modelinin mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

-Ortada tüketici yok

Hükümetin esnafa verdiği kredilerle ilgili böbürlenmesini eleştiren Baş şöyle konuştu: "Ortada tüketici yok, sen ise "ben pişirdim" diyorsun. Ortada yiyen yok ki pişiriyorsun. Var da ona bu iradeyi vermiyorsunuz. Tüketim gücünü vermiyorsunuz. Onun için üretici olarak aldığı bütün krediler sonunda aleyhine tecelli edecektir. Bunun olmaması mümkün değildir."

-Tüketiciyi güçlendireceksin

"Bunu nasıl aşacağız?" diyorsanız bunun aşılmasının tek bir yolu vardır. Devlet gerek üretenine, gerek tüketenine sıfır faizli kredi verecektir. Tüketen kesimi sosyal devlet anlayışıyla güçlendirecektir. Memuruna, işçisine, hastasına, ev hanımlarına, hülasa yedisinden yetmişine gelir rahatlığı temin edecektir.

İbrahim Berk ile Selim Kotil'in sorularına verdiği cevapların dün yayınlanan bölümünde "bu nasıl büyüme?" diye soran BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bugün, faizin ekonominin üzerinde enflasyonist baskı yapan nasıl bir kambur olduğunu, Türk ekonomisinin çıkmazı haline gelen istihdam sorununun nasıl halledilebileceğini ortaya koydu. Bütün sorunların kökten halledilebilmesi ve ekonominin rahat bir zemine kavuşması içinse Milli Ekonomi Modelinin mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

n Hocam, vatandaşın, esnafın borcu ile ilgili enteresan bir süreç var. Sayın Başbakan geçenlerde yaptığı açıklamada özellikle 2004 yılında 1 katrilyonu aşkın esnaf kredisi verdiklerini ifade etti. Esnafla yaptığımız görüşmelerde de bu krediyi kullanan kişilerin enteresan tahlilleri var. Aldıkları malı satamadıkları için ödeme zamanı geldiğinde ödeyemediklerini söylüyorlar. Bu tüketim daralmasını neye bağlıyorsunuz? Özellikle bayi olan firmalar fabrikaların zoruyla mal almışlar ama satamıyorlar.

Prof. Dr. Haydar Baş- Bunun böyle olması zaten kaçınılmazdı. Ortada tüketici yok, sen ise "ben pişirdim" diyorsun. Ortada yiyen yok ki pişiriyorsun. Var da ona bu iradeyi vermiyorsunuz. Tüketim gücünü vermiyorsunuz. Onun için üretici olarak aldığı bütün krediler sonunda aleyhine tecelli edecektir. Bunun olmaması mümkün değildir. Az evvel bunu anlatmıştım. Bir çok misallerini de gördüm. Hatta bana çok dua edenler de var. "Sizi dinledik. İflastan kurtardık. Aksi takdirde biz de verilen krediyi alacaktık. Alsaydık anamız ağlamıştı" diye birçok arkadaş bana söyledi. Başka türlü olacağı da yoktur.

-Sıfır faizli kredi gerçeği

Bana "Bunu nasıl aşacağız?" diyorsanız bunun aşılmasının tek bir yolu vardır. Devlet gerek üretenine, gerek tüketenine sıfır faizli kredi verecektir. Tüketen kesimi sosyal devlet anlayışıyla güçlendirecektir. Memuruna, işçisine, hastasına, ev hanımlarına, hülasa yedisinden yetmişine gelir rahatlığı temin edecektir. Geliri yerinde olan vatandaş, problemsiz bir eleman halinde alış verişini yapacaktır. O alışverişini yaptığında üretim yapan firma da mamulüne pazar bulduğu için, ödemesi geldiği zaman "nasıl ödeyeceğim" derdine düşmeyecektir. Kısaca emme basma tulumba gibi işler rayında yürüyecektir. Sıhhatli ekonomi de budur. Aksi taktirde sadece bizde değil dünyada da tüketim problemi olduğu için işin içinden çıkılamayacaktır. Üretiyorlar, ama işin içinden çıkamıyorlar. Tüketim olmadığı için üretim ellerinde kalıyor. Kamu harcamalarını kesiyor. Ondan sonra da "niye tüketim olmuyor?" diyor. Tabiî olmaz. Sen adamın elindekini alıyorsun, ondan sonra da "niye yemiyorsun?" diyorsun. Yemesi için gücü yok. Niye elinden alıyorsun. Kısaca liberal ekonomi mantığı bunun dışında da bir şey değildir. Türkiye bu süreçte devam ettiği müddetçe rahat nefes alması hiç mümkün değildir. Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun bu çileden payını alacaktır.

Ekonomide

beklenen model

n Özellikle son iktidar döneminde kamu yatırımlarında, cari harcamalarda, devletin kendi işleyişi için memurlarına yaptığı harcamalarda yarı yarıya bir daralma var. Hem yatırımlarda hem cari harcamalarda çok ciddi bir daralma var. Bunun ne getirip ne götüreceğini söyler misiniz?

Prof. Dr. Haydar Baş- Bu, az evvel söylediğim formülün içine giriyor. Sen kamunun harcamasını azaltıyorsun. Ondan sonra da "tüketim niye yok" diyorsun. Bunu anlamamak için Bakırköy'de hasta olmak lazım. Dolayısıyla kamu harcamalarının yerinde olması lazım. Ama bu sistemle değil. Bu sistemle olursa elbette netice böyle olur. Milli Ekonomi Modelinin hakim olduğu bir dünyayı bugün aslında ekonomi dünyası ve özellikle Türkiye bekliyor. Dua edelim, evvela milletimiz bundan nasibini alsın. Saniyen bütün insanlık alsın.

Faiz enflasyon demektir

n Sizin Milli Ekonomi Modelinizdeki farklılıklardan bir tanesi de sıfır faizle proje mukabili isteyen herkese finansman desteği hadisesi. Biliyoruz ki Türkiye'de ancak belli başlı şirketler, o da büyük taahhütlerden sonra kredi alabiliyorlar. Bu ikisi arasındaki fark nedir? Birincisi kredinin faizsiz olması ekonomiye ne kazandırır? İkincisi herkese proje mukabili olmak üzere verilmesi ne kazandırır?

Prof. Dr. Haydar Baş- Bir defa faizden yola çıkalım. Faiz, artı yük olması münasebetiyle üretilen mamul üzerinde mutlaka bir enflasyonist değerdir, yüktür. Mesela siz % 30 faiz veriyorsanız, "% 30'un altında enflasyon oldu" demeniz kurallara aykırıdır. Çünkü aldığınız paraya nispetle 30 lira daha fazla para kazanmanız lazım ki faiziyle birlikte ödeme zamanı geldiğinde ödeyebilesiniz. Siz, aldığınız gibi üretim yapar, pazarlarsanız, kârı da bir tarafa atalım, aldığınız paranın faizini veremezsiniz. Aslını verdiniz diyelim, faizini veremezsiniz. Kısaca demek isteriz ki faiz artı bir yüktür. Bu enflasyon olarak piyasaya yansır. Siz, hem % 20-30 faiz vereceksiniz. Hem de "% 9 enflasyon var" diyeceksiniz. Bu, ikisinden biri yanlıştır, yalandır. % 25 sahih olduğuna göre % 9 yalan demektir.

Kabiliyetlerden istifade etmenin yolu

Buradan hareketle her insanda ayrı bir kabiliyet vardır. Allah her insana fevkalade bir kabiliyet vererek onu bu âleme gönderdi. Yapacağı iş ya üretimdir, ya pazarlamadır. Ya üretim, ya pazarlama yaparak bir iş yapacaktır. Her ikisinde de o kişinin emeği devreye giriyor. Eğer bu insanın elinde kapital olursa emeğini devreye koyacaktır. Yahut bir çok insanın emeğini devreye koyarak bunu üretim tarzında ortaya çıkartacak ki büyüme dediğimiz şey budur. Veya satın aldığı mamulleri ya tek başına ya da bir kadro ile pazarlayacak ki o insanların tamamı emeğini devreye koymuş olacaklar. Bunun karşılığında elde etmesi gereken kârı da bunun üzerine ilave ile yapacağı için kabiliyeti olduğu gibi hem nefsine, hem ailesine, hem milletine arz edeceği gibi sonunda kârlı çıkacaktır. Siz, insanların önüne bu imkanı koymazsanız toplumda ne kadar nüfus var ise bu kadar imkandan mahrum olursunuz. Eğer o insanların kabiliyetinden istifade etmek istiyorsanız, emeklerini, vereceğiniz faizsiz kredilerle devreye koymanız gerekir. Aksi taktirde o meknuz olarak bekler. Mesela Avrupa'daki insanımız 10-15 senede bir sermaye oluşturdu. Onunla Avrupa'da iş adamı oldu. Düşün ki o insan Avrupa'da değil, Türkiye'dedir. O kabiliyet onda. Siz bu adama faizsiz kredi verseydiniz o, iş imkanını burada bulacaktı, burada büyüyecekti. İş bu kadar basittir. Onun için devletin yapacağı iş, istihdamın artması için finansı faizsiz olarak üretici ve de pazarlamacıya temin etmektir ki istenilen ekonomik hayat rahatlıkla ortaya çıkabilsin.

Yabancı sermaye kumara geliyor

n Türkiye, gerçekten de sizin Milli Ekonomi Modelinde ortaya koyduğunuz faizsiz kredi modeline mahkum. Bugün Bulgaristan, Romanya gibi dünün komünist rejiminden kurtulan ülkeler, Türkiye ile mukayese edildiğinde yatırım için daha avantajlı hale geldiler. Onların koyduğu teşvik sisteminin önünde Türkiye'nin avantajı yakalayabilmesi için de sizin ortaya koyduğunuz modelin dışında bir çözüm gözükmüyor herhalde değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş- Sadece Romanya, Bulgaristan değil kalkınan ülkelerin tamamına bakın, kalıcı sermayenin bir ülkeye girebilmesi için bir defa kâr dediğimiz oranın o ortamda yüksek seviyede olması lazım. Ama Türkiye'ye girdiğinde bunu yapması hiç mümkün değil. Verginin % 40-50'lerde olduğu yerde adam ne kazanacak ki ne verecek. Onun için Türkiye'de kalıcı yatırım beklemeyelim. Hammaddenin, enerjinin, kredilerin pahalılığını biraraya getirdiğimiz zaman yabancı sermaye için burası hiç de içaçıcı bir yer değildir. Ama sermaye piyasası böyle değil. Türkiye'ye gelen yabancı sermaye, sermaye piyasasına geliyor. Yani kumara geliyor. Onun da ne halkla, ne seninle, ne benimle alakası var. Onun faydası yine onlara. Sabahleyin geliyor, vurgununu vuruyor, akşamleyin çekip gidiyor. O para bu mantıkta. O paranın piyasadan çekilmesiyle Türkiye maliyesinin o anda dibe vurması birbirine paraleldir.

n Geçen iktidar döneminde bu 10 milyar dolar civarındaydı. Türkiye iki büyük kriz yaşadı. Şu an Türkiye'ye ifade ettiğiniz gibi tokatçı sermaye diyebileceğimiz sıcak para 30-40 milyar dolar civarında. Dolayısıyla aslında Türkiye, çok büyük bir dinamit üstünde oturuyor.

Prof. Dr. Haydar Baş- Tabiî, bu çok ciddi bir riziko. Ne zaman çıktığında, ikindide çıktığında Türkiye'nin nefesi bitmiştir. Bu kadar sakat bir ekonomi modeli olur mu?

Parayı değerli yapan şey

n Hocam, sayın Başbakan YTL'ye geçerken paranın değerlendiğini ifade etmişti. Birkaç aydır da yeni YTL'deyiz. Bir değerlenme var mı?

Prof. Dr. Haydar Baş- Onu vatandaşa sormak lazım. Nasıl değerlenme olacak. Paranın değerinin olabilmesi için alım gücünün artması lazım. "Benim param değerlendi" diyorsan dün aldığın maaşla kabul edelim ki ayda 300 tane ekmek alıyordun, bugün YTL ile 310 tane alıyorsan paran değerlendi demektir. Şimdi vatandaşa soruyorsun "290'a, 270'e düştü" diyor. Demek para değer kaybediyor, farkında değiliz. Para değerlenmedi. Para böyle değer kazanmaz. Parayı değerli yapan alım gücünün yüksek oluşudur. İşin hülasası da budur. n
Şampiyonluk umutlarına Konya duvar ördü
Galatasaray ile puan farkı 6'ya çıktı
İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı
'Aynı adımı atmalarını bekliyoruz'
Hamas, Mısır ve Katar'ın teklifini kabul etti
Gazze'de ateşkes
CHP'den Özel-Erdoğan görüşmesi açıklaması
'Önemli bir kilometre taşı'
Eylem Tok firarında patrondan muhabire telefon
'Baskıya maruz kaldım'
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
Ölü sayısı 9'a yükseldi
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Şampiyonluk umutlarına Konya duvar ördü
Galatasaray ile puan farkı 6'ya çıktı
İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı
'Aynı adımı atmalarını bekliyoruz'
Hamas, Mısır ve Katar'ın teklifini kabul etti
Gazze'de ateşkes
CHP'den Özel-Erdoğan görüşmesi açıklaması
'Önemli bir kilometre taşı'
Eylem Tok firarında patrondan muhabire telefon
'Baskıya maruz kaldım'
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
Ölü sayısı 9'a yükseldi
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek

İslahiye Devlet Hastanesinde endişeli bekleyiş

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde 4'ü öğrenci 9 kişinin ölümü, 11 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan feci kazanın ardından hayatını kaybedenler ile yaralananların yakınları hastaneye akın ederek endişe içinde beklemeye başladı.
06.05.2024 18:16:00
İhlas Haber Ajansı
İslahiye Devlet Hastanesinde endişeli bekleyiş
İslahiye Devlet Hastanesinde endişeli bekleyiş
Kaza, Gaziantep'in İslahiye ilçesi Hassa karayolu Ağabeyi mevkiide meydana geldi.

Edinilen bilgilere göre, Hatay'ın Hassa ilçesi istikametinden Gaziantep'in İslahiye ilçesine giden 56 AAB 043 plakalı Mehmet G. yönetimindeki beton tankeri sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu karşı şeride geçerek İslahiye ilçesinden Hassa ilçesine yönünde seyir halinde olan Latif Örs yönetimindeki 27 K 2127 plakalı yolcu minibüsüne çarptı.

Feci kaza sonrası 9 kişi hayatını kaybederken 1'si ağır 11 kişi de yaralandı. Feci kazada hayatını kaybedenlerin 4'ünün öğrenci olduğu öğrenildi.

Endişeli bekleyiş

Feci kazada hayatını kaybedenler kimlik tespiti için İslahiye Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken yaralananlar ise aynı hastanede tedavi altına alındı.

Yaralılardan 4'ü ise Gaziantep Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Kaza sonrası hastaneye akın eden ölenler ile yaralananların yakınları ise hastane bahçesinde endişeli bir şekilde beklemeye başladı. Hastane bahçesindeki bazı vatandaşlar ise gözyaşı dökerek feryat etti.

Kaza ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

Özgür Özel ile görüşmesi sonrası CHP genel merkezi önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi. Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşmek istediğini ve yanıt beklediğini söyledi.
06.05.2024 14:56:00
Anadolu Ajansı
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüştü.

Özel, CHP Genel Merkezi'nde, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

"İçi boş bir iddianame"

Görüşmenin ardından genel merkez önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi.

İfadelerinin iddianamede yer almadığını söyleyen Ateş, "Benim ifademde de vardı siyasi isimler. İfadem iddianamede yok. Başka arkadaşların ifadeleri de aynı şekilde iddianameye eklenmemiş. İçi boş, basit bir cinayet, alacak verecek kavgası gibi bir iddianame var ortada. İddianame bile diyemeyeceğim, böyle bir iddianame olmaz." diye konuştu.

"Bu iddianame ya geri çevrilecek ya da vereceğimiz dilekçelerle, sunacağımız delillerle iddianameyi yeniden yazdıracağız" ifadesini kullanan Ayşe Ateş, iddianameye eldeki delillerin bile konulmadığını savundu.

Ayşe Ateş, bugüne kadar hukukun işleyeceğini, devletin bu işi çözeceğini umutla beklediklerini dile getirerek, "Ama maalesef umutlarımız tükendi. Mücadele vermeye devam edeceğim. Nereye, ne kadar gücüm yeterse, gücümün yettiği kadar. Hiç kimsenin bundan şüphesi olmasın. Kimsenin de yanına kalmayacak." dedi.

İfadesinde ismi bulunanların sorulması üzerine Ateş, gizlilik kararı kalktıktan sonra ifadesini paylaşacağını, isimlerin bu aşamada görülebileceğini dile getirdi.

"Davanın takipçisi olacağını söyledi"

Özgür Özel ile görüşmesine ilişkin soruya karşılık Ateş, "davanın takipçisi olacağını" belirten Özel'e teşekkür etti. Ayşe Ateş, "Sağ olsun bize zaman ayırdı, ilgilendi. Davanın takipçisi olacağını, arkamızda olduğunu, bize destek vereceğini dile getirdi. Teşekkürlerimizi ileterek yanından ayrıldık." sözlerini sarf etti.

"Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım"

Bundan sonra zor bir sürecin kendisini beklediğini vurgulayan Ateş, "Bugüne kadar sabırla bekledik. Biz devletini seven insanlarız. Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım. Büyük mücadele verdim. Bu cinayetin failleri eninde sonunda yargı önünde hesap verecek." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan görüşme talep edip etmediğinin sorulması üzerine Ayşe Ateş, kendisinden görüşme talebinde bulunduğunu söyledi.

Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var

Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek olduğunu belirtti
06.05.2024 10:51:00
İhlas Haber Ajansı
Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var
Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var
Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek olduğunu belirterek, "Sokakta köpek olduğu sürece ısırma vakaları olacaktır. Çünkü köpek saldırgan bir hayvandır. Gerek kendini koruma iç dürtüsü gerekse tehlike olduğunu düşünerek saldırıp insanları ısırabilir. Bu nedenle sokaklardaki hayvan sayısını azaltmamız gerekiyor" dedi.

Köse, son dönemlerde sokak hayvanlarının saldırısı sonucu birçok kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Köse, yaptığı açıklamada sokak hayvanlarının sayısının azaltılması gerektiğini belirterek, "Dünya Sağlık Örgütü'nün hesaplama yöntemine göre Adana'da 200 bin sokak hayvanı bulunuyor.

Bu kadar çok sokak köpeğinin bulunduğu bir kentte kısırlaştırma en önemli çözüm yöntemidir. Sokak hayvanlarının sayısındaki artış ilerleyen zamanlarda hayvanlar arasında yaygınlaşabilecek çeşitli hastalıkların önüne geçilmesini zorlaştıracaktır. Aynı zamanda bu durum insanlar için de potansiyel sağlık sorunları oluşturabilecektir. Veteriner Hekimler Odası olarak belediyelere de kısırlaştırma çalışmaları gerçekleştirmeye yönelik iş birliği çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu.

"Adana'da 200 bin sokak hayvanı olduğu düşünülüyor"

Dünya Sağlık Örgütü'nün sokak hayvanlarına yönelik öneri ve kurallarını da hatırlatan Köse, "Dünya Sağlık Örgütü, 'bir kentin sokaklarında insan nüfusunun yüzde 10'u kadar hayvan yaşar' der. Bu açıdan bakarsak Adana'da 200 bin kadar sokak hayvanı olduğu düşünülüyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü diyor ki 'bu popülasyonun yüzde 70'ini kısırlaştıramazsanız sayıyı sabit tutamazsınız.' İnsanlar hayvanları sevmeliler ancak korkmak da insani bir duygu. Zaman zaman korkabilirler. Olumsuz vakalar yaşanınca insanlar korkmaya başladılar. Buradan 'hayvanlara zarar verilebilir' anlamını çıkarmıyorum, kimse zarar veremez ama kısırlaştırarak popülasyonu azaltmak zorundayız, başka bir çaresi yok bu işin" şeklinde konuştu.

"Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, önüne geçmek mümkün değil"

Özellikle köpeklerin grup haline geldikleri zaman daha tehlikeli hale geldiklerini belirten Köse, "Bir grup haline geldikleri zaman, ya da hayvan insanın onun için tehdit olduğunu algılarsa saldırabilir. Köpeğin insana saldırması çok sürpriz değil. Zaman zaman köpekler insanları ısıracaklar. Sokaklarda bu kadar çok köpek varsa ısırma vakasıyla karşılaşmamak mümkün değil. Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, maalesef önüne geçmek mümkün değil. Kimse köpek ısırmaz şeklinde bir iddiada bulunamaz, köpek ısırır. Tehdit algılarsa, korkarsa, yiyeceğini kıskanır, sahibini kıskanır başka hayvandan yine ısırır. Böyle şeyler mümkün" dedi.

"Evcil hayvan karne hediyesi değil, evin büyümeyen çocuğudur"

Sahipsiz sokak hayvanı sayısındaki artışın önemli nedenlerinden birinin bir zamanlar sahipli durumda olan hayvanların sokağa bırakılmasından kaynaklandığına dikkat çeken Köse, vatandaşlara, "Sokak hayvanlarının en büyük nedeni, sahipli hayvanların vatandaşlar tarafından sokağa bırakılması. Kedi, köpek ve evcil hayvan karne hediyesi değildir, bisiklet değildir, evin büyümeyen çocuğudur. O hayvanı evinize alıyorsanız, bunun sorumluluğunu üstleneceksiniz" çağrısında bulundu.


Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı

Adana'nın Kozan ilçesinde 112 sağlık ekibi çalışanlarına hasta yakınları kürekle saldırdı
06.05.2024 10:41:00
İhlas Haber Ajansı
Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı
Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı
Adana'nın Kozan ilçesinde 112 sağlık ekibi çalışanlarına hasta yakınları kürekle saldırdı. Hamile sağlık çalışanının korkudan düşük riski yaşadığı öğrenilirken, bir sağlık çalışanı da gözünü cam parçası gelmesi sonucu yaralandı.

Edinilen bilgiye göre olay Kozan'da gece 02.30 sularında Karacaoğlan Mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre kalp krizi ihbarına giden sağlık ekipleriyle hastanın oğlu Y.A. "geç geldiniz" iddiasıyla tartışmaya başladı. Sağlık çalışanları vakaya 5 dakika içinde geldiklerini söyledi.

Ancak babası kalp krizi geçiren Y.A. isimli şahıs ambulansla evin önüne gelen sağlık çalışanlarına kürekle saldırarak ambulansın ön camını ardından sağlık çalışanlarının bulunduğu kapıdaki camı kırdı.

Araçta bulunan 21 haftalık hamile sağlık çalışanı D.K. yaşadığı korkuyla düşük tehlikesi nedeniyle tedavi altına alınırken diğer kadın sağlık çalışanı H.Ö. saldırı esnasında kırılan camın parçalarının gözüne gelmesi nedeniyle tedavi altına alındı. Saldırgan Y.A. olay yerinden kaçarken polisler her yerde saldırganı arıyor. Kalp krizi geçiren baba ise hayatın kaybetti.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.