SON HABER Prof. Dr. Atilla Uluğ, Ege Denizi'nde meydana gelen 5.9 ve 5.6'lık depremler için, "hayırlı oldu" dedi
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Ege Bölgesi Araştırma ve Uygulama Merkezi (EBAMER) Müdürü Prof. Dr. Atilla Uluğ, basına deprem konusunda yapılan açıklamaları eleştirerek, "Maalesef basına konuşan herkes, üniversite birinci sınıf derslerinde okutulan genel jeoloji bilgisiyle konuşuyor" dedi.
BÖLGEYİ BİLMEDEN KONUŞUYORLAREge ve Marmara denizlerinde yaptığı deprem araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Atilla Uluğ, yaptığı açıklamada, Ege'nin kendine has özellikleri olduğunu belirtti. Bölgede kendilerinin yaptığı çalışmalarda her geçen gün yeni sonuçlar ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Maalesef basına konuşan herkes, üniversite birinci sınıf derslerinde okutulan genel jeoloji bilgisiyle konuşuyor. Bu açıklamalar da teorik ve yüzeysel olmaktan ileri gidemiyor. Özellikle de İstanbul'daki meslektaşlarımız, bölgeyi hiç bilmeden ve bölge hakkında özgün çalışmalar yapmadan yorumlar yapıyor. Bu da vatandaşların kafalarında karışıklıklara neden oluyor. Birçok arkadaşımız da 'deprem bilim okur yazarı' değil. Makale yazmıyorlar, bir şey ortaya koymuyorlar ve yeni gelişmeleri izlemiyorlar. Dolayısıyla yapılan beyanatları, genel kültür bilgisi düzeyinde kalıyor."
SON DEPREMLERProf. Dr. Atilla Uluğ, önceki gün meydana gelen depremleri de değerlendirdi. Peş peşe gerçekleşen 5.9 ve 5.6'lık aletsel büyüklükteki depremlerin Urla açıklarında birbirlerine yakın yerlerde meydana geldiğini belirten Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Depremler suskunluk dönemine girmediği için detaylı değerlendirme yapmak şu an için yanlış olur. Çünkü henüz her şey çok taze. Ancak şunu söyleyebilirim; 5.9 ve 5.6 depremlerinin meydana geldiği yerler birbirlerine çok yakın. Bu iki yer, bitişik iki yer olabilir. Bu nedenle bunların yaklaşık 9 dakika arayla meydana gelmesiiyi bir şey ve İzmir için hayırlı oldu. İki deprem birleşip 6'yı aşabilecek bir deprem meydana getirebilir ve İzmir için üzücü sonuçlar doğurabilirdi." Bölgede diri fayların olduğunu anlatan Uluğ, Ege'de 6 veya 6'nın üzerinde depremlerin olabileceğini ifade etti.
BİR GÜN MUTLAKA 7'NİN ÜZERİNDE BİR DEPREM OLACAKİzmir'de 1688 yılında aletsel büyüklüğü 7'nin üzerinde bir depremin meydana geldiğini ve bunun kentte büyük hasarlara neden olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Batı Anadolu'da küçük ve orta ölçekli depremler, bir vakadır. Orta ve küçük ölçekli meydana gelen deprem sayısında bundan sonra da bir değişme olmayacak ve zaman zaman böyle depremler meydana gelecek. Ancak İzmir'de tarihsel verilere baktığımızda, mutlaka bir gün, günün birinde daha büyük, hasar yapıcı 7'nin üzerinde deprem yaşanacak. Bunuda göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu depremin oluş zamanı konusunda şu an bir şey söylemek mümkün değil. Bir gün sonra da 100 yıl sonra da olabilir."
İZMİR RASATHANESİNİN ÇEKİRDE?İNİ KURUYORUZKonak, Karşıyaka ve Seferihisar belediyeleriyle yaptıkları görüşmelerde bulunduklarını ve üç ilçede yaklaşık 40 bin YTL maliyetle(tanesi) istasyon kurulacağını kaydeden Prof. Dr. Uluğ, şöyle dedi: "Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile de görüşmelerimiz var. 2006 yılı başında 6 tane istasyonumuz, çalışır hale gelecek. İzmir Valiliğive Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın da destek vermesi halinde bu sayı 10'a çıkacak. Bunlar gerçekleşirse İzmir ve çevresinde iyimser bir tahminle 10'a yakın istasyonumuz olacak. Bu istasyonlardan İzmir ve çevresindeki küçük ve kayda alınmayan depremleri de izleme ve aktif haldeki fayları tespit etme olanağı bulacağız. Tespit ettiğimiz hassas bölgeleri başka cihazlarla daha ayrıntılı inceleyip, depremleri önceden belirlemeye yönelik çalışmalaryapacağız. Çok küçük bütçelerle, yavaş yavaş İzmir'de bir rasathaneninçekirdeğini oluşturuyoruz."
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Ege Bölgesi Araştırma ve Uygulama Merkezi (EBAMER) Müdürü Prof. Dr. Atilla Uluğ, basına deprem konusunda yapılan açıklamaları eleştirerek, "Maalesef basına konuşan herkes, üniversite birinci sınıf derslerinde okutulan genel jeoloji bilgisiyle konuşuyor" dedi.
BÖLGEYİ BİLMEDEN KONUŞUYORLAREge ve Marmara denizlerinde yaptığı deprem araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Atilla Uluğ, yaptığı açıklamada, Ege'nin kendine has özellikleri olduğunu belirtti. Bölgede kendilerinin yaptığı çalışmalarda her geçen gün yeni sonuçlar ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Maalesef basına konuşan herkes, üniversite birinci sınıf derslerinde okutulan genel jeoloji bilgisiyle konuşuyor. Bu açıklamalar da teorik ve yüzeysel olmaktan ileri gidemiyor. Özellikle de İstanbul'daki meslektaşlarımız, bölgeyi hiç bilmeden ve bölge hakkında özgün çalışmalar yapmadan yorumlar yapıyor. Bu da vatandaşların kafalarında karışıklıklara neden oluyor. Birçok arkadaşımız da 'deprem bilim okur yazarı' değil. Makale yazmıyorlar, bir şey ortaya koymuyorlar ve yeni gelişmeleri izlemiyorlar. Dolayısıyla yapılan beyanatları, genel kültür bilgisi düzeyinde kalıyor."
SON DEPREMLERProf. Dr. Atilla Uluğ, önceki gün meydana gelen depremleri de değerlendirdi. Peş peşe gerçekleşen 5.9 ve 5.6'lık aletsel büyüklükteki depremlerin Urla açıklarında birbirlerine yakın yerlerde meydana geldiğini belirten Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Depremler suskunluk dönemine girmediği için detaylı değerlendirme yapmak şu an için yanlış olur. Çünkü henüz her şey çok taze. Ancak şunu söyleyebilirim; 5.9 ve 5.6 depremlerinin meydana geldiği yerler birbirlerine çok yakın. Bu iki yer, bitişik iki yer olabilir. Bu nedenle bunların yaklaşık 9 dakika arayla meydana gelmesiiyi bir şey ve İzmir için hayırlı oldu. İki deprem birleşip 6'yı aşabilecek bir deprem meydana getirebilir ve İzmir için üzücü sonuçlar doğurabilirdi." Bölgede diri fayların olduğunu anlatan Uluğ, Ege'de 6 veya 6'nın üzerinde depremlerin olabileceğini ifade etti.
BİR GÜN MUTLAKA 7'NİN ÜZERİNDE BİR DEPREM OLACAKİzmir'de 1688 yılında aletsel büyüklüğü 7'nin üzerinde bir depremin meydana geldiğini ve bunun kentte büyük hasarlara neden olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Batı Anadolu'da küçük ve orta ölçekli depremler, bir vakadır. Orta ve küçük ölçekli meydana gelen deprem sayısında bundan sonra da bir değişme olmayacak ve zaman zaman böyle depremler meydana gelecek. Ancak İzmir'de tarihsel verilere baktığımızda, mutlaka bir gün, günün birinde daha büyük, hasar yapıcı 7'nin üzerinde deprem yaşanacak. Bunuda göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu depremin oluş zamanı konusunda şu an bir şey söylemek mümkün değil. Bir gün sonra da 100 yıl sonra da olabilir."
İZMİR RASATHANESİNİN ÇEKİRDE?İNİ KURUYORUZKonak, Karşıyaka ve Seferihisar belediyeleriyle yaptıkları görüşmelerde bulunduklarını ve üç ilçede yaklaşık 40 bin YTL maliyetle(tanesi) istasyon kurulacağını kaydeden Prof. Dr. Uluğ, şöyle dedi: "Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile de görüşmelerimiz var. 2006 yılı başında 6 tane istasyonumuz, çalışır hale gelecek. İzmir Valiliğive Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın da destek vermesi halinde bu sayı 10'a çıkacak. Bunlar gerçekleşirse İzmir ve çevresinde iyimser bir tahminle 10'a yakın istasyonumuz olacak. Bu istasyonlardan İzmir ve çevresindeki küçük ve kayda alınmayan depremleri de izleme ve aktif haldeki fayları tespit etme olanağı bulacağız. Tespit ettiğimiz hassas bölgeleri başka cihazlarla daha ayrıntılı inceleyip, depremleri önceden belirlemeye yönelik çalışmalaryapacağız. Çok küçük bütçelerle, yavaş yavaş İzmir'de bir rasathaneninçekirdeğini oluşturuyoruz."