Emekli Orgeneral Şener Eruygur, net biçimde belirtti...'Cumhuriyetin temel değerlerinin korunması açısından yaşamsal değeri olan cumhurbaşkanlığı makamının, rejimin değerlerini içine sindiremeyenler tarafından işgali kabul edilemez... İtirazı olanlar yaygarayı basıyorlar...'Darbe çığırtkanlığı yapılıyor.'İtirazı olanların ortak paydalarında Türk milletinin varlığına, Lozan'a karşı duruş bulunmaktadır... Bu çevreler, egemen sermaye ile siyasetin paralelinde Avrupa Birliği söylemleri ile Sevr'in ihyası temelinde arayışlar içerisindedirler.Elbette en büyük düşman olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni görüyorlar...Yaygaraları basittir...Genelkurmay'ın en küçük bir hassasiyeti sonrasında bile bunlar, dürtülerek piyasaya sürülüyor: 'Bak gene konuştular, darbe istiyorlar.'Genelkurmay Başkanı 'ikaz' zorunda kaldıklarına bakıyorsunuz...Dışarıdan karanlık birtakım odaklarca fonlandıkları artık saklanamayacak kadar ayyuka çıkmış olan ve siyasetin de işine geldiği için faaliyetlerine göz yumulan birtakım gruplar Atatürk Cumhuriyeti'ne karşı hareketlenmişler onları işaret ediyor... AB'nin sömürge müfettişi edalı görevlisi ya da Hollandalı bir raportör kendi devletinin suç dosyasını bir kenara bırakıyor, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde sanki bir tasarruf hakkı varmış gibi saldırıya geçiyor... Siyaset gene seyrediyor, asker kendisini savunmazsa vatandaş 'Bu ne garip suskunluk' diye tedirgin oluyor, Komutan bu durumu anlatıyor, konuşunca da aynı teslimiyetçi koro seferber oluyor...Türkiye'nin bir teslimiyet noktasına doğru süratle sürüklendiğini görmeyen mi var?..Teslimiyetin işbirlikçileri, etekleri zil çala çala ortalıkta geziniyorlar...AB'nin istila sözcüleri ile PKK çetesinin, din tacirlerinin, sermaye ağalarının aynı dili konuşmaları ilginç bir tezahürdür...Üst komutanlar üzerinde çeşitli hedef planlar deneniyor... USA patentli, korumalı din ağaları, askeri kimliklere kanca atıp aileleri ile birlikte devşirmeyi ana ilke olarak tutuyor. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı komutanların kimliğini erozyona sürükleme çabaları baş gösteriyor, Orgeneral Büyükanıt'a yapıldığı gibi son derece organize, içerisinde siyasi kimliklerin, bürokratların ve hatta peşmergebaşının parmak izinin bulunduğu AB patentli tuzaklar hazırlanıyor...Bütün bu ortamda, siyasetin Silahlı Kuvvetler'i gereğince sahiplenmediği ve hatta durumdan kar etme teşebbüsleri denendiği de gözleniyor... İşte AB-Kıbrıs meselesinde ortaya çıkan durum... İktidar yandaşları, taraftarlarına 'gereken cevap verildi müsterih olun, duruma hakimiz' mesajları veriyorlar...Ne imiş?..Komutan çok üzgünmüş de kahrolmuş, bizzat kendisi, 'O açıklamayı gazetecinin ısrarı üzerine yaptım, çok üzgünüm...' diye beyanda bulunmuş!..Yani, gazeteci 'Siz bu KKTC liman gelişmesine ne diyorsunuz' diye soruyor, Genelkurmay Başkanı, 'Üzerine basa basa söylüyorum off the record da demiyorum' diye söyleyeceğini söylüyor, bunlar da açıklama yapıyor, 'Valla ne yapsın adam gazeteci ısrar etmiş, çok mahcup bize karşı' diye açıklama yapıyor... Sen git onu kafasını bulandırılmamasını istediğin halkına, deve kesen bürokratına inandır!..Çok iyi biliyorlar ki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mensupları silahlı profesyoneller değillerdir... Onlar bu ülkenin eşleri ve çocukları ile aileleri ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı vatandaşlarıdır... Karargahta, görevde resmi, sonrasında sivil halkımızdır... TBMM'yi şekillendiren onların da oylarıdır. Ne demekmiş konuşmayacaklar, olumsuzlukları dillendirmek de vatandaşlık görevleridir...Askerin çıkışları siyasi iktidarı almak için, darbe zemini için değildir ve yapılan ülkenin temellerini çatırtadan düşman saldırıları içindir...Asker darbe yapmasın...Ama demokrasilere darbeleri artık askerlerden çok derin siviller vuruyor...Uluslararası egemen sermayenin uzantıları ile siyasi duruşlara bakın...Bakın zenginler kulübünün toplantı sonrası ahaliye tebliğlerine... Duruşları üslupları cunta görünümündedir... Siyasal iktidarlar da 'ben yaptım böyle olacak' üslubunda değiller mi?.. Millete zorla teslimiyeti kim kabul ettirmeye çalışıyor...Kendi adıma söyleyeyim... Sivil egemenlerin, ülkeme karşılık önlere atılan çanaklar yalanacağına, ben asker postalı parlatırım arkadaş... Behiç Kılıç