logo
28 MART 2024

Karadeniz'de terör ve teröre karşı koyma

28.08.2005 00:00:00


Madde 1: Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı 4000 polis eşliğinde Diyarbakır'a gitti, 700 kişiye konuştu ve "Kürt Sorunu'' dedi, "Kürt Varlığı'' dedi.En güzel yorum Prof. Özdağ'dan geldi; "Başbakanın, Türk varlığından da söz etmesi için Afyon'a da 4000 polisle gidebilmesi mi lâzım?'' dedi..Madde 2: "İlgili'' Kürtler; bu arada Türkiye Cumhuriyeti'nden her ay tıkır tıkır milletvekili maaşı alan Zübeyir Aydar ile Zana ve saz arkadaşları hemen "karşılıklı anlaşma-silah bırakışması'' istediler; PKK Aydar'ın ağzından "bir aylık ateş-kes ilân etti. Zana ve ekibi İmralı güdümündeki DTH'yi "canlandırdılar; Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmak üzere olan DEHAP da kendini feshederek DTH'ye katıldı. Başbakan'ın Diyarbakır ziyaretinde "Kürt Sorunu''nu ortaya koymasının "beklenilen-öngörülen'' iki pratik sonucu derhal ortaya çıktı.Sonuç 1: İmralı sâkini iç politikaya, bir faktör olarak ağırlığını koymuş oldu.Sonuç 2:"Ateşkes''i kimsenin takmadığı ortaya çıktı; Tunceli'de çatışmada iki PKK'lı öldürüldü; "Suriyeli'' PKK'lılar Trabzon-Maçka'ya indi, bakkaldan alışveriş yaptı, biri öldürüldü.a)İşin içinde Suriyeliler olunca; b)Irak'ın üçe bölünmesi ile ilgili yılların İsrail planı şu veya bu lâf cambazlığı ile Irak'ın anayasal sürecine dahil edilince; c)"Güney Kürdistan Bölge Başkanlığı'' ile İsrail'in ilişkisi her geçen gün daha fazla açığa çıkınca; d)İsraillilerin; "Güneydoğu Kürdistan''ın kuzeyindeki emelleri, toprak alımı ve ortak çiftlikler kurma aşamasına gelince; e)THY Telaviv-Trabzon tarifeli seferlerine başlayınca; Trabzon'da yaylalar, oteller Yahudi turistlerle dolunca; f)Soros "devrimleri''nden sonra "Kafkaslardaki İsrail'' Ermenistan'a müttefik olarak bir de Gürcistan eklenince; g)Kafkaslar, hem Rusların yumuşak karnı, hem de Amerika ile hesaplaşma alanı olunca; h)Amerika'nın Karadeniz'e yerleşmesi bağlamında Montrö'nün yeniden düzenlenmesi gündeme oturunca??..Bunların hepsi alt alta sıralanınca kıymetli okuyucu Suriyeli PKK'lıların Karadeniz'e gelmeleri, sahile yarım saat uzaklığa erişmeleri nedense pek fazla sürpriz olmuyor.Şebinkarahisar-Torul saldırılarından sonra dikkat demiştik.Kuzey Irak'ta PKK ile stratejik ortaklık kuran İsrail acaba Türkiye cephesinde de Suriyelileri kullanarak hedef mi şaşırtıyor?Bir ay geçmedi; Kulakkaya-Maçka hattına ulaşıldı."Müdafaa edilecek hattın'' artık evlerinizin sokak kapısından geçtiğini, "sathın'' da evleriniz olduğunu artık görmüyor musunuz?Diyarbakır Sefer-i Hümayunu sonrası gündeme gelen "bir aylık eylemsizlik'' kararının, sadece iki gün sonra Tunceli ve Trabzon saldırılarının gerçekleşmesi de görmezden gelinemeyecek bir "durum''u öne çıkarmaktadır.a) Ya İmralı'yı artık kimse takmamaktadır, b) yahut PKK, silahlı eylem veya siyasallaşma sarmalında bölünmektedir.Her iki hâl de "danışmanların''; Diyarbakır ziyaretini planlarken düşündükleri öngörülen, İmralı'yı Türk devletinin karşısına bir pazarlık faktörü olarak çıkarma girişimlerini ciddi şekilde sekteye uğratmıştır. Bakın Emin Şirin'in; "Erdoğan'dan izinsiz ağzını bile açamayacağını'' söylediği AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan 8-9 ağustos tarihlerinde Vatan gazetesinde yayınlanan uzun ve "çarpıcı'' röportajında neler demiş:"Lozan'ı bir tarafa bırakmak lazımdır, Barzani ile ittifak kurulmalıdır, Abdullah Öcalan Kızıl Elmacıdır ve TSK yetki verilirse insan hakları ihlali işler".Neden Karadeniz?Orhan Doğan söylüyor; (Neşe Düzel. 16 Ağustos 2005)"Bu çatışmalar, PKK ve Öcalan muhatap alınsın diye yapılmıyor. Altı yıldır iki güç birbiriyle çatışmıyordu. PKK orduya, ordu da PKK'ye saldırmıyordu. Ordu karakolda duruyor, operasyon yapmıyordu. Ama operasyonel olmayan bir güç kalktı taciz etmeye başladı ve orduyla PKK'yi çatışmaya soktu. Bu durum AKP'nin sorumluluğunda gelişti. Devlet içinde de, Kürtler içinde de statükodan, savaştan beslenen güçler var. Derin bir güç, çatışma ortamını provoke ediyor, çatışmayı derinleştirmek istiyor. Bu güç, PKK'den, Öcalan'dan, Genelkurmay'dan da bağımsız olabilir. Irak ve İran sınırındaki geniş güvenlik önlemlerine ve termal izleme olanağına rağmen PKK'nin militanları Giresun'a kadar gelebiliyor ve oraya gelinceye kadar hiçbir yerde çatışma olmuyor. Ama Giresun'da çatışma oluyor. Çünkü Giresun ve Trabzon, milliyetçi akımların tetiklendiği yerler. Etnik milliyetçilik ve kardeş kavgasını tetiklemek için oralarda çatışmalar oluyor. Savaştan beslenen derin devlet, derin güçler, PKK militanlarıyla orada çatışmayı daha uygun buluyor. "Devam ediyor Orhan Doğan;"PKK'nin Türkiye'ye açılma ve Karadeniz'e yayılma projesi var. Silahlı mücadele propagandasıyla, Kürt sorununu Türkiye'ye anlatmak istiyor.''Neden Karadeniz?"PKK'nın silahlı kanadının sorumlusu Suriyeli Bahoz Erdal'' söylüyor: (Namık Durukan. 23 Ağustos 2005)"PKK'nın yönetim kademesinin üçte birini Suriye uyruklular oluşturuyor. Suriye uyruklu olan örgüt üyelerine daha çok mayınlama, sabotaj ve uzaktan kumandalı bombalı eylemlere yönlendirerek çatışmalardan kaçma talimatı veren Erdal, internet sitesinde PKK'nın silahlı gruplarının Karadeniz'e girdiğini iddia etti ve örgüt gruplarının Giresun ve Gümüşhane'de silahlı eylemde bulunabileceklerini söyledi. Erdal, 'Eğer yarın Türk ordusu Kuzey Irak'a girerse veya önderliğimize yönelik boğma siyaseti devam ederse, o zaman Ege ve Marmara'da çok şiddetli yönelimler gelişirse kimsenin şaşırmaması gerekir' tehdidini savurdu.''Peki Karadeniz'de Durum nedir?Daha önce de söyledik.. Karadeniz'de halk devlete ve millete sâdık olup, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü konusunda son derece hassastır.Çünkü Karadeniz'in yerli halkı "Türk''tür, Turani kavimlerdir.Lâzlık mazlık palavradır, Samsun'dan en doğuya kadar her köy; "Lâzlar mı, ileride'' cevabını verir, lâzların en uç noktaya gidilince bile nerede olduğu öğrenilemez, bir espri olarak kalır.Karadeniz'de Pontus ve Pontuslu da yoktur, fakat Yunanlıların Pontus hayali her zaman için mevcuttur.İşte Orhan Doğan'ın deşifre ettiği "güçler'' bunun için PKK'yı Karadeniz'e salmışlardır."Savaştan beslenen derin devlet, derin güçler, PKK militanlarıyla orada çatışmayı daha uygun buluyor" diyerek hedef saptırıyor.1. Savaştan beslenen; devletin kendini koruma içgüdüsü olan "derin'' bölümü değil, suçu ona yıkmaya çalışan BOP'çulardır.2. Doğan'ın; "PKK militanlarıyla orada çatışmayı daha uygun buluyor'' diyerek hedef gösterdiği Karadeniz; yazının en başından buraya kadar sıraladığımız faktörlerin bütünü yüzünden BOP'çuların yeni hedefidir.Yalnız Karadeniz'de halkın "bir özelliği'' daha vardır.Yayla ve dağınık yerleşme düzeninin hâkim olduğu yörede doğal olarak her evde bir silah ve onun yeterli cephanesi mevcuttur.Halk silah kullanmaya eğilimli ve eğitimlidir.Maçka örneğinde olduğu gibi silahını kapan, güvenlik güçlerinin yardımına koşabilmektedir.Kırandi örneğinde olduğu gibi de stadyuma "Askerimizi verin, bizi dağa çıkarmayın'' diye pankart asabilmektedir.O halde;Ve BOP'çular ve onun taşeronu olan PKK yahut diğerleri Karadeniz'i hedef olarak aldıklarını ilan ettiklerine göre işin "nasıl''ına gelebiliriz.Karadeniz'de teröre nasıl karşı konulacaktır?Güneydoğu'da uygulanan ve PKK'nın çanına ot tıkayan faktörlerin en önemlilerinden olan KORUCULUK sistemi Karadeniz'de de derhal uygulamaya geçirilmeli; yahut yine güvenlik güçlerinin gözetim ve denetiminde yerli halktan oluşacak "Mahalli Savunma Grupları'' kurulmalıdır.Durum o kadar ciddidir efendiler..10 sene sonra Karadeniz'in 1985 güneydoğusu olmasını istemiyorsanız bu söylediklerimizi kulak ardı etmeyin efendiler.Halkın dokusu, yapısı ve tutumunu yukarıda anlattık.Karşı koymanın ikinci ayağı; atanmış veya seçilmiş yöneticilerdir.Bu dokudaki halkı yönetecek mahalli yöneticilerin de durumun özelliğine uygun eğitim, dünya görüşü ve yetenekleri olmalı, seçimleri buna göre yapılmalıdır.Çünkü AB'ye uyduğumuz için terörle mücadele de light'laştırılmış bir vaziyette yapılmakta; "sivil'' otoritenin ön planda olduğu İller yasası'na göre yürütülmektedir.Aksi takdirde Ankara'da oturan "uluslar arası gözetmen'' Kreschmer derhal "asker fazla öne çıkıyor'' deyiverir.Daha önce yazdık, gene yazıyoruz.. Madem teröre karşı koyma iller yasasına göre yürütülüyor; o halde Valilerin arazide yatmaları, karavanaya kaşık sallamaları gerekir.Dahası; her hangi bir siyasi görüşün değil, önce "Devletin, Cumhuriyetin Valisi'' olduklarını ve sadece devletin vücut dilinden anlamaları gerektiğini unutmamalıdırlar. Bölgeye atanan, yahut seçilen bütün kamu görevlileri; Vali'de, okul müdürleri seviyesine kadar uygun yerde, uygun süreli bir "uyum kursu''na alınmalıdır.Bilhassa mülki idare âmirleri, her sefer milletvekili, bakan karşılama, uğurlama, refakat etme ve panayır, festival düzenleme, katılma gibi protokol görevlerinden, siyasi yönü ağır basan "aşırı'' sosyal faaliyetlerden kendilerini kurtarmalıdır.KTÜ bünyesinde; "Karadeniz'e yönelik iç ve dış tehditleri'' kapsamlı bir şekilde ve bilimsel olarak inceleyecek bir "Karadeniz Enstitüsü'' kurulmalıdır.Bunun için de öncelikle en üst kademede koordine ve fikir-görüş birliği sağlanmalı; meselâ MGSB üzerinde asker ve sivil anlaşabilmelidir.Anlaşabilmelidir ki köy ve karakollara varana kadar daha alt kademelerdeki uygulama da bununla uyumlu olmalıdır.Peki; Haziran MGK'sında görüşüleceği söylenilen, sonra da neden görüşülmediğini bakanlar ve Cumhurbaşkanının farklı şekilde açıklamak durumunda kaldıkları MGSB iki ay sonraki Ağustos toplantısında neden görüşülememiştir?Gene mi Başbakan ve Genelkurmay Başkanı "hazırlanamamışlardır''?MGSB'nin şekillenmesi için ille de 3 Ekim mi beklenmektedir?Peki 3 Ekim'den sonra, 3 Ekim sürecine uygun hazırlanacak olan MGSB'nin kime faydası olacaktır.Türkiye'ye mi; yoksa Sevr'i öngören AB'cilere mi?Bakın Prof.Şener Üşümezsoy ne diyor:"Mafyaya karşı operasyon olarak adlandırılan son operasyonlar, Kürt burjuvazisini oluşturma çabalarının önünü açma stratejisinin ilk taktik adımlarıydı. Çünkü Kürt devletinin liman ve burjuvazi ihtiyacı var. Bodrum, Kuşadası, Ayvalık, Antalya, İstanbul, İzmir'de Kürtçü sermaye sokağı ele geçiriyor.''Organize Suçlar Şubesi eski Müdürü Dr.Adil Serdar Saçan diyor ki; "Sokaklarımız adeta ayrılıkçı Kürtçü grupların teslimiyetine giriyor. Otopark mafyası, kapkaç mafyası, pazarcı mafyası, otogar mafyası, hal mafyası, bölücü Kürtlerin elinde. Tahtakale, Polonya Pazarı, Eminönü adeta aynı grupların elinde. Kürt mafyasının siyasetle iç içe giren ilişkisi ise çok daha korkunç."Bunlar uzman görüşü kıymetli okuyucular.Karadeniz limanlarının; Kürt burjuvazisinin limanı olmaması için;Karadeniz şehirlerinde de otopark, semt pazarı (Rus pazarı), otogar ve hal'lerin, "siyasetle iç içe geçmiş'' bölücü Kürt mafyasının eline geçmemesi için savunacağınız hattın evlerinizin sokak kapısından geçmesi, sathın da bütün ev ve fındık, çay, tütün bahçeleriniz olması lâzım.MGSB'de önce siz bir anlaşın, bakın yukarıda nasıl "mecburi mutabakat'' sağlanıyor.  Hüseyin Mümtaz http://www.giresungazete.net/
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama dosyasına, BDDK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevap yazısı eklendi.
28.03.2024 09:46:00 / Güncelleme: 28.03.2024 09:55:06
Anadolu Ajansı
BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek
BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek

Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" adıyla bilinen 2'si tutuklu 7 sanığın yargılandığı dolandırıcılık davasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca (BDDK) savcılığa gönderilen yazıda, ortaya çıkan deliller doğrultusunda sanık Seçil Erzan'ın telefon kayıtlarında yeni bir inceleme yapılması gerektiği bildirildi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama dosyasına, BDDK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevap yazısı eklendi.

Yazıda, dava aşamasında ortaya çıkan bilgi ve belgeler ile müştekilerin iddia ettikleri suçlamalar kapsamında yeni bir inceleme yapılmasının gerekli olduğu kaydedildi.

Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek

BDDK'nın, "Seçil Erzan'ın WhatsApp üzerinden, başta banka görevlileriyle yaptığı yazışmalarının ve varsa telefon tape kayıtlarının kurumumuzca yürütülen inceleme açısından oldukça kritik önem taşıyabileceği değerlendirilmiştir." ifadelerini kullandığı yazıda, Erzan'ın yazışma dökümünün kurumun görevlendirdiği ilgili kişilere gönderilmesi talep edildi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın, bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor.

İddianamede, müşteki Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu anlatılıyor.

Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu, kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor.

İddianamede, Erzan'ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor.

Seçil Erzan'ın 252 yıla kadar hapsi isteniyor

Sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 69 yıldan 226 yıla kadar hapsi istenen ana iddianamenin ardından hazırlanan yeni iddianameyle Erzan hakkında istenen hapis cezası da yükseldi.

Erzan'ın, 77 yıldan 252 yıla kadar hapsinin talep edildiği iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ile 85 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor. 

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden "Bakan Şimşek" açıklaması

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Bakan Şimşek, '1,5 yıllık çok zor bir süreç bizi bekliyor' dedi" iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.
28.03.2024 08:10:00
Haber Merkezi
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden "Bakan Şimşek" açıklaması
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden "Bakan Şimşek" açıklaması
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi X hesabından yaptığı paylaşımda bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan, "Bakan Şimşek, '1,5 yıllık çok zor bir süreç bizi bekliyor' dedi" iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıkladı.


Açıklamada Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in güncel herhangi bir açıklamasında böyle bir ifade kullanmadığı ve "Bakan Şimşek'in açıklaması" iddiasıyla yapılan paylaşımların dezenformasyon olduğu kaydedildi.

DMM'den yapılan açıklamada , 'X platformunda bot hesaplar aracılığıyla dolaşıma sokulan bahse konu iddiaların hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Seçim öncesi kamuoyunda paniğe yol açmak saikiyle yürütülen bu tür dezenformasyon kampanyalarına itibar etmeyiniz' denildi.

Bakan Işıkhan: "Kişi başı milli gelir tarihin en yüksek seviyesine geldi'

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kapaklı Belediyesi'nde iş insanlarıyla bir araya geldi. Işıkhan, kişi başı milli gelirde tarihin en yüksek seviyesine geldiklerini ifade etti.
27.03.2024 22:18:00
İhlas Haber Ajansı
Bakan Işıkhan: "Kişi başı milli gelir tarihin en yüksek seviyesine geldi'
Bakan Işıkhan: "Kişi başı milli gelir tarihin en yüksek seviyesine geldi'

Bakan Işıkhan, cadde üzerinde esnaf ve vatandaş ziyaretlerini tamamlamasının ardından Kapaklı Belediyesi'nde iş insanlarıyla 'Türkiye Yüzyılı'nda Çalışma Hayatı Buluşmaları' adlı toplantıya katıldı.

'Her alanda geliştirmeye devam edeceğiz'
Burada bir konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Neredeyse her gün bir başka ilimizde vatandaşlarımızla milletimizle bir araya gelmeye devam ediyoruz. Rabbim güç verdikçe de vatanımızın her karış toprağını adım adım gezmeye 81 il, 922 ilçemizin tamamını Türkiye Yüzyılı'na hazırlamaya devam edeceğiz. Tekirdağ, gerek tarımı, gerek sanayisi, endüstrisi, ticaretiyle hem ülkemiz hem de dünya için büyük önem taşıyan şehirlerimiz arasında yer alıyor. Binlerce yıldır, medeniyetlere ev sahipliği yapmış, üretimin alın terinin yurdu olmuş bir yer burası. Maşallah Tekirdağ'ın büyük bir potansiyel var, Tekirdağlılarda muazzam bir dinamizm var. Bu noktada sizlerin fikirleri ve önerileri bizler için, şehri yönetenler için yol gösterici olmalıdır. Bizler; devlet millet el ele yürümenin, ülkemizi ve milletimizi birlikte büyütmenin en güzel örneklerinden birisini Tekirdağ'da ortaya koyalım istiyoruz. Çalışma hayatından sosyal güvenliğe kadar inisiyatif aldığımız her konuda her daim sizlerle istişareyi, iletişimi, diyaloğu ön planda tutmaya devam edeceğiz. Birlik ve beraberlik ruhuyla, başta çalışma hayatı olmak üzere Türkiye'yi küresel anlamda hak ettiği konuma taşıyacak her alanda geliştirmeye devam edeceğiz. Biliyorsunuz 2023 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 4,5 büyüme ile AB ülkeleri arasında en çok büyüyen ülke oldu. Dolar bazında milli gelir, Türkiye tarihinde ilk kez 1 trilyon doları aştı. Kişi başına Milli Gelir de, 13 bin 110 dolarla, tarihin en yüksek düzeyini gördü. Bu hafta 2023 yılı işgücü verileri açıklandı. 2023 yılında işsizlik oranı bir önceki yıla göre 1 puanlık azalışla yüzde 9,4 seviyesine geriledi. İşsiz sayısı 2023 yılında, bir önceki yıla göre 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişiye geriledi. Toplam işsizlik oranı ve genç işsizlik oranı son 10 yılın en düşük seviyesine geldi. Hem kadın, hem genç, hem de toplam istihdam oranı ve işgücüne katılım oranı son 21 yılın en yüksek düzeyine yükseldi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu yüzyılı; emeğin, üretimin, çalışmanın yüzyılı yapacağız inşallah. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz' Tabi ki sizlerle' dedi.

"Bayram ikramiyelerini yüzde 50 artırdık'
Ramazan Bayramı'nda emeklilere ikramiye uygulamasının ilk kez AK Parti döneminde başlatıldığını ifade eden Işıkhan, "Biliyorsunuz muhalefetin aklına milletimiz seçimden seçime geliyor. Biz ise her daim imkanlarımız ölçüsünde, milletimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı emekli ve ölüm aylığı hak sahiplerine banka promosyonunu 2017'de biz başlattık. Önümüzde Ramazan Bayramı var. Bayramlarda emeklilerimize bayram ikramiyesi uygulamasını da biz başlattık. Bu yıl ikramiyeyi yüzde 50 artırdık. Emeklilerimize bu dönemde Banka Promosyon tutarlarını kamu bankalarında 2 katına çıkardık. Milletimiz pek fark edemeyebiliyor ancak vatandaşlarımızın dünyanın en ileri seviyesinde sağlık hizmeti almasının arkasında da önemli bir harcama var. AK Parti döneminde, SGK tarafından ödenen ilaç sayısını 3 katına çıkardık. Geçtiğimiz 1 yılda Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından yapılan sağlık ve ilaç harcaması tam tamına 553 milyar lira oldu. Bu çok ciddi bir rakam. Emekli aylıklarına ödediğimiz tutarın yarısına yakınını ayrıca sağlık harcamaları ve sağlık hizmetleri için ödüyoruz. Bunun dışında yine SGK tarafından son 1 yılda 206 Milyar lira, teşvik ve destek ödemesi yaptık. Son 5 yılda yaşadığımız Pandemiyi, bölgemizdeki savaşları ve asrın felaketini dikkate alırsanız, vatandaşlarımızı asla mağdur etmeden hizmetlerimize kesintisiz devam edebildiğimizi, bu güçte bir devlet olduğumuzu görürsünüz. Şurası çok önemli; ülkemizin gücü büyük ölçüde yerel yönetimlerimizin gücünden geliyor. Kalkınma yerelden başlar hakikatine istinaden yerelde ne kadar güçlü olursak genel icraatlarimizin de o derece güçlü olacağına inanıyoruz. Çünkü şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki; gelişim, ilerleme ve kalkınma yerelden başlar' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.