logo
25 NİSAN 2024

Keçi sütüne talep arttı

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nin kendi bünyesinde yetiştirdiği damızlık keçiler yok satıyor. Keçilerin sütü ise anne sütüne takviye olarak kullanılıyor
02.07.2013 00:00:00
Günlük 5 ile 7 litre arasında süt veren keçiler yok satarken, keçilerden elde edilen süt ise anne sütüne takviye olarak kullanıldığı için çok kıymetli. Geçen yıl fiyatları 2 bin lira olan ve vatandaşlar arasında 'üniversiteli keçi' olarak isimlendirilen hayvanları almak isteyen vatandaşların taleplerine cevap vermekte zorlanan yetkililer, keçi sayısının her geçen yıl arttığına dikkat çekti. Keçi üreticilerine teşvik verilmesinin ardından keçi yetiştiriciliğine yönelen çiftçiler, süt verimi yüksek olan üniversite keçilerinden almak için adeta sıraya giriyor. Sürü sağlığı için keçilerin günlük kontrolden geçirildiklerine dikkat çeken Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Mustafa Oğan, keçi yetiştiriciliğinin son yıllarda attığını söyledi. Üniversitede yetiştirilen keçilerin İsviçre menşeli olduğunu belirten Oğan, "Saanen adı verilen bu keçiler bir laktasyon döneminde 700 ile bin litre süt veriyor. Dolaysıyla bir hayvan günlük çok rahatlıkla 3-4 litre süt veriyor" dedi. Koyun sütünün yoğun olduğu için çok fazla içilemediğine dikkat çeken Oğan, keçi sütünün yoğunluk açısından inek sütüne benzediğini ve rahatlıkla içilebildiğini söyledi. Keçi sütü alerji yapmıyorKeçi sütünün insanlarda alerji yapmadığını hatırlatan Oğan, "İnek sütü insanların yüzde 20'sinde, özellikle bebeklerde alerji yapabiliyor. O yüzden alerjik bünyeye sahip olan insanların süt ihtiyacını karşılayabilecek yegane hayvan sütü keçi sütüdür. Keçi sütü, özellikle peynir yapımında kullanılıyor ve keçi sütünden yapılan peynirlerin çeşidi 200'ü buluyor. Bunun yanında en değerli peynirler de keçi sütünden yapılıyor. Bunun yanında keçi sütü protein yapısından dolayı yumuşak pıhtı verdiği için dondurma yapımında kullanılıyor" diye konuştu. Bebeklerin sindirim sistemini güçlendiriyorKeçi sütünü sindirmenin kolay olduğunu söyleyen Oğan, "Özellikle sindirim sistemi gelişmemiş bebeklerin beslenmesinde ve sindirim sistemi her geçen gün gerileyen yaşlıların beslenmesinde keçi sütü devreye giriyor" dedi. 10 yıldan beri üniversitede keçi yetiştirdiklerini belirten Oğan, "Burada 100 anaç olmak üzere 200 adet keçimiz var. Yaptığımız çalışmalar neticesinde hayvanlarımızdan bir laktasyonda ortalama 800 ile 900 litre süt alıyoruz. Bunun yanında bin 500 litre süt verebilen hayvanlarımız da mevcut. Burada erkek oğlakları damızlık olarak yetiştiriciye vermekteyiz. Yine dişilerden de damızlıkta fazla olanları talep üzerine yetiştiricilere vermekteyiz" ifadelerini kullandı. Yılda 370 bin ton keçi sütü yetmiyorKeçi yetiştirmek isteyen çiftçilere destek verildiğinin altını çizen Oğan, "Koyun ve keçinin yetiştirilme ortamları çok farklı. Özellikle Müslüman olduğumuz ve Müslüman bir ülkede yaşadığımız için biz domuz yetiştirmiyoruz. Bu yüzden diğer kırmızı etlere göre koyun ve keçi önemli bir yer arz etmekte. 1980 yılında koyun 48 milyon iken, keçi 18 milyondu. O zamanlarda kişi başı 1.1 koyun düşerken, şimdi 3 kişiye bir koyun düşüyor. Biz ülkemizin gerek et, gerek süt ihtiyacını karşılayabilmek için küçükbaş üretimini arttırmak zorundayız. Düzenli bir üretim olmadığı için fabrikaların ürün içeriklerinde keçi sütü yok. Şu anda Türkiye'de 370 bin ton keçi sütü ancak üretiliyor" dedi. Öte yandan Uludağ Üniversitesi'nde yetiştirilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanların hem etinden hem sütünden yararlanılıyor. İçinde hiçbir katkının bulunmadığı yoğurt, kaşar peyniri, keçi peyniri, salam, sosis ve sucukları üniversite kendisi üreterek satıyor. İHA
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda

Türkiye İzcilik Federasyonu tarafından düzenlenen 57. Alay Şehitlerini Anma Milli Bilinç Kampı kapsamında saçlarına kına yakılan ve asker çorbası içen 2 bin 500 izci, 57. Alay'ın 109 yıl önce yürüdüğü yolda atalarını andı.
25.04.2024 08:06:00 / Güncelleme: 25.04.2024 08:12:21
Anadolu Ajansı
Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda
Saçlarına kına yakılıp asker çorbası içen izciler, 57. Alay'ın 109 yıl önceki yolunda

Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Eceabat ilçesi sınırlarındaki Kocadere Kamp Alanı'na 22 Nisan'da gelen izciler burada, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kızılay ve Kuveyt Türk destekleriyle kurdukları çadırlarda kaldı.

Gençlere kampta Çanakkale Savaşları ve 57. Alay'ın kahramanlıklarıyla ilgili tarihi bilgiler verildi.

Türkiye'nin 60 ilinden gelen 2 bin 500 izci ve izci lideri, 57. Alay'ın karargah olarak kullandığı alanda sabah ezanıyla birlikte uyanıp yürüyüş hazırlıklarına başladı.

Asker çorbası ve hamur kızartmalarını alıp kahvaltı yapan gençlerin saçlarına burada kına yakıldı.

Mehter eşliğinde Türk bayraklarıyla yola çıkan izciler ardından Conkbayırı'na ulaşıp yürüyüşü tamamlayacak.

Rota kapsamında 57. Alayın 109 yıl önce ilerlediği yollarda savaşın yaşandığı cephelerde ziyaret edilecek.

 "Dedeciğim ben geldim" diyerek yola çıkıyoruz"

Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Dinçer Subaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kampın bu yıl 21. kez düzenlendiğin söyledi.

Yürüyüşe 2 bin 500 izcinin katıldığını anlatan Subaşı, "57. Alay'ın ihtiyat birliği olarak karargah kurduğu noktada ve aynı bu şekilde 109 yıl önce yürüyüşe başladığı noktadayız. Sabah namazı saati silah sesleri ve ezan sesleri içinde izcilerimiz çadırlarından kalkıyorlar. Asker çorbası içip hamur kızartması yiyerek dedelerinin yürüdüğü yolda aynı şekilde Conkbayırı'na yürüyorlar. Büyük bir gururla 57. Alay topraklarında 57. Alay'ın izinde 'dedeciğim ben geldim' diyerek yola çıkıyoruz." ifadesini kullandı.

Subaşı, 57. Alay Milli Bilinç Kampı'na 60 ilden katılım sağlandığını aktararak "Yola çıkmadan önce sadece asker çorbası ve hamur kızartması yeme faaliyeti yapmıyoruz. Tüm izcilerimizin saçları aynı Kınalı Hasan gibi yola çıkmadan önce kınalanıyor, ellerinde Türk bayraklarıyla mehter eşliğinde yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz." diye konuştu.

Yürüyüşe İstanbul'dan katılan Ahsen Bera Ünal da kampta yer aldığı için çok mutlu olduğunu söyledi.

Manisa'dan gelen Sinem Tüm ise önemli bir atmosferi teneffüs ettiklerini dile getirdi.

Yağmur Kayatepe de kahraman 57. Alay'da görevli askerlerin yürüdüğü yoldan yürüyebilme fırsatı bulduğu için gururlu olduğunu kaydetti. 

23 Nisan töreninde İmamoğlu'nun yanındaki çocuğun kimliği ortaya çıktı

Taksim'deki 23 Nisan töreninde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yanına gelerek saygı duruşunda bulunan 8 yaşındaki çocuğun adının Efe Ercan olduğu ve İstanbul doğumlu bir Türk olduğu ortaya çıktı.
25.04.2024 07:33:00 / Güncelleme: 25.04.2024 07:40:22
Gazete Pencere
23 Nisan töreninde İmamoğlu'nun yanındaki çocuğun kimliği ortaya çıktı
23 Nisan töreninde İmamoğlu'nun yanındaki çocuğun kimliği ortaya çıktı
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ile birlikte, 104'üncü 23 Nisan kutlamaları kapsamında Taksim Cumhuriyet Anıtı'nda düzenlenen resmi törene katıldı.

15 farklı ülkeden gelen çocuklarla anı fotoğrafları çektiren İmamoğlu'nun yanında bir çocuk dikkat çekti.

Sosyal medyada hızla paylaşıma giren o anlar ise; İmamoğlu'na kurulan "siyahi çocuk" kumpası olarak lanse edildi.


Gerçekte ise Türk olan Efe Ercan törene ailesi ile katıldı. Annesi Gineli Safiatou Diallo ve babası Malatyalı Emre Ercan'ın oğlu olan Efe, "siyahi çocuğu getiren Alman ajanı" olarak tanıtılan kadın ise, Efe'nin babaannesi çıktı.



Malatyalı olan babası Emre Ercan, 11 yıl önce bir iş gezisinde tanıştığı Gine vatandaşı Safiatou Diallo'ya aşık olarak evlendi. Çift Türkiye'de yaşamaya başlayarak Efe adında bir çocuğu oldu.



Efe ile babaannesi dün Taksim'deki 23 Nisan töreninde dikkat çekerek sosyal medyada "Siyahi çocuğu İmamoğlu'nun yanına getiren Alman ajanı" olarak yansıtıldı. O kadının Efe'nin babaannesi olduğu kendisinin bir Türk kadını olduğu ortaya çıktı.



Öte yandan Gine Cumhuriyeti'nden 11 yıl önce Türkiye'ye gelin gelen ve Türk vatandaşı olan Safiatou Diallo Ercan, 2024 yerel seçimleri için İstanbul'da oy kullandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.