logo
28 MART 2024

Kerkük ısrarı Kürtlere pahalıya patlar

09.07.2007 00:00:00
Kürtlerin Kerkük konusunda uzlaşmaya açık olmaması ise Türkiye'yi kızdırma ve iç savaşa gömülme riski taşıyor. James martin, İngiliz The Guardian'da yazıyor Geçen salı Kuzey Irak'taki yarı özerk Kürt bölgesinin Başkanı Mesud Barzani, Iraklıları, petrol zengini Kerkük'ün geleceğiyle ilgili kararın bu yıl sonunda verilememesinin 'gerçek bir iç savaşa' yol açacağı konusunda uyardı. Bağdat da isteksiz Genel kanı, Kürt çoğunluğa sahip Kerkük'ün böyle bir referandumda Irak Kürdistanı'na katılmak üzere oy kullanacağı yönünde. Bağdat yönetimi bu nedenle Kürtlerin organize olmasına ve referandum için hazırlanmasına yardım konusunda isteksiz davranıyor. Zira, Bağdat Kerkük'ü Kürtlere feda ederse, Irak'ın bu kent ve çevresindeki petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 40'ına denk gelen 10 milyar varillik petrolü de kaybedecek. Ancak Bağdat'ın yardımı olmaksızın, Bölgesel Kürt Yönetimi aralıkta yapılması öngörülen adil ve meşru bir Kerkük referandumu için gerekli ön hazırlıkları tamamlayamayacak. Bu hazırlıklar için ne kadar kısa bir zaman kaldığı düşünülürse, Kerkük'ün geleceğine bu yılın sonundan önce karar verilmesi zor görünüyor. Kürtler açısından bu, Türklerin işgal tehditleriyle yarışacak vahamette bir kâbus: Anayasada öngörülen bir referandum zamanında yapılamazsa, Kürtler Kerkük'ü Kürt topraklarına katmak için en iyi şanslarını kaybetmekten korkuyor. Kentin bereketli doğal kaynakları olmadan gelecekte ekonomik anlamda bağımsız bir Kürt devleti olasılığı da zor görünüyor. Şaşırtıcı olmayan bir biçimde, Kürt liderler konuyla ilgili adım atmayı reddediyor: Erbil valisi Nevzad Hadi Mevlüd'ün geçenlerde bana anlattığı gibi Bölgesel Kürt Yönetimi, referandumun ertelenmesi konusunu müzakere etmeyecektir. Barzani bu hafta Irak Anayasası'nın 140. maddesinde öngörülen referandum takvimine uyulmazsa Bağdat'ın cehenneme döneceği sözünü vererek tek başına Kürt liderlerin genel tavrını ortaya koydu bile. Bununla birlikte belki, Bağdat'ın ayak diremesi o kadar da kötü bir şey değildir. Kerkük içinde patlama noktasındaki etnik gerilimler ve bölge genelinde kentin petrol rezervlerinin Irak Kürdistanı'nın bir parçası olması konusundaki endişe düşünüldüğünde, referandumun ertelenmesi kenti, Irak'ta giderek yayılan katliamların bir sonraki merkezine dönüşmekten kurtarmanın tek yolu olabilir. Bu, şehri Irak Kürdistanı dışında tutmak için dişiyle tırnağıyla mücadele etmeye hazır haldeki Kürt olmayan pek çok Kerküklünün varlığını kabul etmeyi reddeden Kürt yetkililerin alışılmış bir biçimde onaylamamayı sürdürdüğü bir nokta. Çoğunluğu Şii olan Kerküklü Araplar, özellikle Nuri El Maliki'nin Şii koalisyonunun iktidarda bulunduğu Arap yönetimindeki bir Irak'ın çıkarlarına daha fazla hizmet ettiğini düşünüyor. Diğer yandan, kentte geleneksel olarak Türkmen çoğunluğun yaşadığını savunan Türkmenler Kerkük'ün Bağdat'ın ya da Bölgesel Kürt Yönetimi'nin doğrudan kontrolü altında kalmadan özel bir statüye sahip olmasını tercih ediyor. Kürtler Saddam Hüseyin döneminde Arap ailelerin Arap olmayan kent nüfusunu bastırmak üzere kente yerleştirildiği Enfal harekâtıyla kendilerinden çalınan Kerkük'ü geri alarak tarihsel bir yanlışı düzelttiklerini savunurken, bu iddia Kerkük azınlıklarına göre uydurma bir bahane. Onlara göre, Kürtlerin Kerkük'ü topraklarına katma çabası saldırganca toprak gaspından başka bir şey değil. Kerkük'ün farklı etnik grupları arasındaki gerilim son birkaç yılda intihar saldırıları, suikastlar ve adam kaçırma eylemleriyle giderek tırmandı. Uluslararası Kriz Grubu'nun geçen nisanda yayımladığı rapora göre Kerkük 'Bağdat'ın minyatürü' olageldi. Buna göre, Kaide, Kerkük'te patlamaya hazır etnik gerilimi kent genelinde karmaşa ve yıkımı yaymak üzere kullandı. Aralık referandumunun zorla kabul ettirilmesi, Kürt çoğunluk ve kentin Bölgesel Kürt Yönetimi'ne katılmasına karşı çıkan gruplar arasındaki gerilimi taşırarak yaygın bir şiddete dönüştürebilir. Bununla birlikte Kerkük'te işlerin kötüye gitmesi bunun kentin sınırlarını aşmayacağı anlamına gelmiyor. Kendi huzursuz Kürt nüfusuna sahip olan Türkiye, Bölgesel Kürt Yönetimi'nin Kerkük'ü almasından ve yanı başında bir Kürt devletinin oluşmasından büyük endişe duyuyor. Türkiye, referanduma karşı olduğunu duyurdu ve hatta 2003'te Kürtlerin kenti almaya kalkışması halinde işgal tehdidinde bile bulundu. Ekonomi Türkiye'ye bağlı Geçenlerde Türk ordusunun Irak'a büyük çaplı bir harekâtının yakın zamanda muhtemel olmadığını ve Ankara'nın Kürt Yönetimi'ni Kerkük'le ilgili görüşmeye zorlamak için silaha başvurmaya ihtiyaç duymadığını savunmuştum. Türkiye, Irak sınırını kapatırsa, Kürdistan dünyanın geri kalanına tek gerçek çıkış yolunu kaybeder ve siner. Bu, ekonomileri umut verici bir büyüme gösteren Kürtler için büyük bir felaket anlamına gelir. Kürt liderler bu nedenle önemli bir seçimle karşı karşıya: Kerkük için çok fazla dayatırlarsa, Türkiye'yi kızdırmak ve kenti derin bir mezhep çatışmasına sürükleme riskine girerler. Müzakereyle referandumun ertelenmesinde anlaşırlarsa, Irak'tan bağımsızlıklarını kazanma güvencesini kaybedebilirler. Uzlaşma yolları bulunmalı. Bağdat'la varılacak bir anlaşma, Kerkük'ü kaybetmenin onları sonsuza kadar kaynak bağımlılığına mahkûm etmeyeceğine inandıracak şekilde, Kürtlerin zaten Irak Kürdistanı içindeki petrol alanlarını geliştirmelerine izin verebilir. Kürtler Kerkük'ün geleceğiyle ilgili olarak kentin etnik gruplarıyla ciddi diyalog zemini yaratma isteklerini ortaya koyarsa, bir mezhepler savaşından kaçınılabilir. Ancak bunların her ikisi de referandum tarihi olarak belirlenen aralık ayına kadar olan zamandan çok daha fazla vakit alır. Referandumun belirlenen tarihte yapılmaması halinde belirsiz 'iç savaş' tehditleri savurmaktansa Kürt liderler, şehrin geleceğiyle ilgili uzlaşmaya varabilmek için ertelemeyle sağlanacak zamanı avantaja dönüştürebilir. Bağımsız devlet hayali Iraklı Kürtlerin çoğu için büyük önem taşısa da, Kerkük konusunda adım atmayı reddetmeleri, zar zor yarattıkları hassas vahaya karmaşa getirmekten başka işe yaramaz.
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu

Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "Kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler' sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulundu.
28.03.2024 16:32:00
İhlas Haber Ajansı
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in bir mitingde 'Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi" ifadelerini kullanması üzerine hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Cafer Akın, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel haddini aşan açıklamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Kahramankazan 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak suç duyurusunda bulunacağız. CHP Genel Başkanı hadsiz Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimine karşı koyan vatandaşlarımıza utanmadan, sıkılmadan 'zibidi' dedi. 'Tayyip Bey'in çağrısına oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi' ifadesini kullandı. CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya devam ediyor. Özgür Özel'i kınıyoruz. 15 Temmuz şehit ve gazilerine zibidi diyemezsin, haddini bil' diye konuştu.

'Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz'

Özel'den özür beklediklerini söyleyen Akın, 'Aziz Türk milleti evlatları, söz konusu vatan olduğunda canlarından geçerek darbecileri ve darbeciliğe alkış tutanları durdurmuşlardır. 15 Temmuz'da devletinin çağrısıyla milletle kol kola şehadete yürüyerek tanklara siper olan aziz şehitlerimizin aileleriyle birlikte şehitlere 'zibidi' deme hadsizliğini gösteren Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz. Her halükarda ülkeyi sizin kurtarmayacağınız kesin. Tankların arasından sıvışıp giderken, televizyon karşısında kahvenizi yudumlayarak izlediğiniz 15 Temmuz'da meydanlarda can veren, kan veren o 'zibidi' dediğiniz korkusuz kahramanlardan öğrenecek çok şeyiniz var. Asıl zibidi kim biliyor musunuz' O gece darbe oluyor diye alkış tutanlar, o gece kadeh kaldıranlar, o gece tankların arasından sıvışanlar, o geceden sonra darbecileri savunanlar, kahpe teröristlerle iş birliği içerisinde olanlar; millet siz siyasi malzeme yapın diye kurtarmadı bu vatanı. Ne Çanakkale'de kefensiz yatan atalarımız ne de 15 Temmuz'da karşı koyarken şehit olan yiğitlerimiz. Kahraman gazilerimiz, bu ülke için zerre faydası olmayanlar, ülke yönetimine talip olmaktan utanmıyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den şehit ailelerimiz ve gazilerimizden acilen özür dilemesini bekliyor ve şiddetle kınıyoruz' dedi.

'Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir'

Özel'in sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Burakhan Çınar ise, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti için bir an olsun gözünü kırpmadan şehit olan ve yine bu uğurda gazi olanlara CHP Genel Başkanı'nın TV kanallarında da görüleceği üzere açık bir şekilde 'zibidi' şeklindeki hakaretini derin bir üzüntü ile hep beraber izledik, takip ettik. DEM Parti ile kent uzantısı neticesinde PKK'lı kişileri ilçe yönetimlerine sokan bir partinin genel başkanının her mitingde, hatta kendi partisinin genel başkanlık seçimlerinde dahi Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'ya selam gönderirken, gazi veya şehit gibi kelimelerin nasıl bir maneviyat oluşturduğunu anlaması bizler tarafından beklenemez. Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddelerini ihlal etmesi ve gazilerimiz ile şehit ailelerimiz üzerinde nasıl bir etki uyandırdığı kamuoyunun takdirindedir. Bu nedenle Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığımıza şikayetçi olmak için burada bulunuyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle de Özgür Özel'i kınıyoruz ve kendisinden şikayetçiyiz. Yüce Türk adaleti gereğini yapacaktır' ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ni takip etmek isteyen ulusal ve uluslararası basın mensuplarına yönelik Ankara ve İstanbul'da "basın merkezi" kurulacak.
28.03.2024 12:38:00
Anadolu Ajansı
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre, 31 Mart'ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin Türkiye'nin yanı sıra uluslararası kamuoyunda da ilgiyle takip edilmesi bekleniyor.

Başkanlık tarafından kurulacak basın merkezleri ile ulusal ve uluslararası basın mensuplarının seçime ilişkin gelişmeleri sağlıklı ve hızlı şekilde takip etmelerine katkı sunulması amaçlanıyor.

Basın merkezleri gün boyunca, ulusal ve yerleşik uluslararası basın mensupları ile seçimleri izlemek üzere yurt dışından gelen uluslararası basın mensuplarının kullanımına açık olarak hizmet verecek.

Ankara ve İstanbul'da kurulacak basın merkezlerinde seçim sonuçlarına dair veriler, Anadolu Ajansı (AA) tarafından sağlanacak. Basın mensuplarına seçim sonuçlarını anlık takip etme imkanının yanı sıra teknik altyapı, simultane tercüme ve canlı yayın imkanı sunulacak.

Gün boyunca akademisyenler, kanaat önderleri, kamu kurum temsilcileri tarafından da ziyaret edilecek basın merkezlerinde, ulusal ve uluslararası basın mensupları konuklarla röportajlar yapabilecek.

Öte yandan, basın merkezlerinde, Türkiye'nin geçmişten bugüne çok partili siyasi hayatı, demokrasi ve seçim tecrübeleri, seçim kampanyalarına ilişkin fotoğraf ve görüntüleri içeren "Türkiye'nin Seçim Tarihi ve Demokrasi Tecrübesi" temalı sergi yer alacak.

Ankara'da Point Hotel'de, İstanbul'da The Marmara Taksim'de kurulacak basın merkezleri 31 Mart Pazar günü saat 14.00'ten itibaren basın mensuplarının hizmetine açık olacak. 

Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin dokuzuncu turunda da iki aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
28.03.2024 11:15:00 / Güncelleme: 28.03.2024 16:31:51
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
24 Mart 2020'de Yargıtay Başkanlığı görevine seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da sandık kuruldu ve pazartesi saat 08.00 itibarıyla Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk 8 turunda hiçbir aday, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamadı.

Bugün gerçekleştirilen dokuzuncu tur da sonuçlandı.

Dokuzuncu turda adaylardan Mehmet Akarca 119, Ömer Kerkez ise 138 oy aldı.

Oylamada 11 oy boş, 68 oy ise geçersiz sayıldı. İki aday da salt çoğunluğu bu turda da sağlayamadı.

Oylama onuncu tur ile devam edecek.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.