EVVELCE siyasilerimiz bu kadar çok konuşmazlardı. Hoş eskiden hiç birimiz bu kadar fazla konuşmazdık. Ama siyasilerimizin çok konuştukları zaman zaman ve bilhassa bir şey söyledikten sonra 'yanlış anlaşıldı', 'maksadı aşan biçimde değerlendirildi' diye başlayan içi boş 'açıklamalar' yapmaya mecbur kalmalarından anlaşılıyor.Sayın Erdoğan'ın 'AİHM bu meseleyi ulemaya sormalıydı. Biz de bu konuda mürekkep yaladık' sözlerinin arkasından gelen 'Uzman kişileri kastetti' açıklaması da bunlardan bir tanesi.A güzelim, AB'yi ve AİHM'yi Türk adliyesinin üzerinde bağlayıcı merci olarak tanıyan kanunu sen çıkarmadın mı? Hatta seçmenlerine AB'ye gireceğiz türban işini halledeceğiz diye ışık yakmadın mı? Şimdi 'uzman kişilere niçin sormadılar?' diyorsun. Dava senin hükumetine karşı açıldı ve senin hükumetin cevap verdi. Ehli vukuf'a gidilsin dedi mi? Demedi? Ne cevap verdi? Dışişleri Bakanı'nın hanımı bile gitti bu mahkemeye ve fakat beyi Bakan olunca vazgeçti, O davada ne cevap verildi? Ehli vukuf istendi mi? Sen ehli vukuf isteseydin ya. Ulemaya sorulsaymış. Bak eski Diyanet İşleri Başkanı 'Biz rapor verdik, fetva açıkladık' diyor. Niye o raporu siz AİHM'e iletmediniz de şimdi kendi kusurunuzu başkalarına yüklüyorsunuz. Üstelik siz 'mürekkep yalamış olduğunuzu da' iftiharla ilan ediyorsunuz... Netice: Söz bir aslandır ki ilk işi ağzından çıktığı kişiyi yemektir. Çok kere de mürekkep gibi, insana sözlerini yalatır.Başbakan çok konuşuyor. Grupta konuşuyor, Ulusa Sesleniş'te konuşuyor, kanallarda konuşuyor, yurt dışında konuşuyor. Ama ekseriya bir devlet adamından çok bir kasaba mitingi konuşmacısı tavrı içinde konuşuyor. Bundan da en çok memleketin içinde bulunduğu gerçekler zarar görüyor. Bakın Vali Bey, Şemdinli için ne diyor? 'Burada herkes silahlı. PKK ateş açılsın kan gövdeyi götürsün diye uğraşıyor. Manzara Ankara'dan, İstanbul'dan görüldüğü gibi değil.'Manzara ne Ankara'dan, İstanbul'dan görüldüğü gibi, ne de konuşulduğu gibidir. Laflar da aynadırBU ağır manzarada partizanca konuşmak ve en önelyi önemlinin önüne almayı unutmak bir hükumet başkanına yaraşmaz, Atalarımız gerçi 'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' demiştir ama, bazen edilen laflar da bir aynadır.Not: Yeni Şafak gazetesinde bir yazar, benim tarafımdan yazılmamış bir kitaptan alıntı yaparak, yirmiüç sene önce basılmış bu kitabın ismini ve dolayısıyla kontrol imkanını da okuyucusundan gizleyerek, dört kişilik bir sohbeti diyalog diye takdime uğraşarak, benim Cemil Meriç'le yapılmış bir röportajımmış, Meriç'le benim diyaloğummuş gibi göstermeye çalışarak ve not tutanın bazı cümleleri kesmiş olmasının neticesi olan boşlukları bana yamayarak ve benim münasebetsizliğimin ispatı diye öne sürerek beni küçümsemeye çalışmış. Karşısındakini münasebetsizlikle karalayabilmek aşkına bu zatın tek bir yazıya bu kadar marifeti sığdırabilmesinden sonra 'EDEP YAHU'dan başka ne denebilir?Ergun Göze/ Tercüman