logo
20 NİSAN 2024

Mandacı paniği !..

11.02.2006 00:00:00
Trabzon'daki papaz cinayetiyle Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı ilişkilendiren mandacı medya tam bağımsız Türkiye'den ve Kuva-yı Milliye ruhundan rahatsız oluyor. Türk devleti demek Kuvay-ı Milliye demektir. Hürriyet Gazetesi bu ruhtan niye rahatsız oluyor?          M.BAYRAKTAR'ın yazısı...

Trabzon'da meydana gelen  Papaz Santoro cinayetinden sonra  bazı mütareke basını mensuplarının olaya bakış açısı, her ne kadar kargaları güldürecek cinsten de olsa, Türkiye'yi kuşatan asıl tehlikeyi  bu medya mantığında ve bu mantığı tetikleyen beyni satılmış bazı devlet erkanında aramak gerektiğini çok iyi ortaya koyuyor.Olayın seyri çok ilginç:Papazı öldürmekle suçlanan 'O.' isimli çocuk daha henüz polis sorgusunda iken ve sorgulama esnasında "ben kiliseye sık sık gider papazdan para alırdım, son gittiğimizde birkaç arkadaştık, kişi başına yüzer dolar istedik, vermeyince onu öldürmeye karar verdim" şeklindeki itirafları açık seçik haber ajanslarda patlarken, Hürriyet Gazetesi muhabiri Nur Batur, muhtemelen bir yerlerden aldığı talimatla olayı yüzde yüz saptırarak, Prof. Dr Haydar Baş ve BTP ile irtibatlandırmak için adeta çırpınıyor.Nur Batur tamamen masabaşı ve ısmarlama yazısında şöyle yazıyor:"Zanlının yakalanmasından birkaç saat sonra operasyonu yürüten üst düzey yetkiliyle konuştum. Telefonda konuştuğum yetkilinin yaptığı tahlil ürkütücüydü. Size aynen aktarıyorum: Bu çocuk Haydar Baş ideolojisiyle yetişti. Haydar Baş, hem Kuvay- Milliye ruhunun canlandırılmasını hem de Türk - İslam sentezini savunuyor. 'Ne AB, Ne ABD, Tek çözüm Bağımsız Türkiye' sloganını kullanıyor."Yukarıda özetle aktardığım görüşleri sözümona "bir üst düzey yetkilinin" ağzından aktaran Nur Batur yazısını şöyle bitiriyor: "Bütün bunlar tehlike çanlarının çaldığını göstermiyor mu?"Hürriyet'in Nur Batur imzalı haberine, bir de benim yıllar önce kaleme aldığım ve Türkiye'deki misyoner faaliyetlere dikkat çeken yazımdan iki cümle koyarak "Haydar Baş'ın gazetesi hedef gösterdi" şeklinde bir iğrenç iftirayı da ara başlığına taşımış.Ortada bir cinayet olmasaydı böylesine çirkin, adi, haber ahlakından tamamen uzak bir haberi ciddiye almazdık. Ama ortada bir cinayet var ve bu cinayetle ilgili haber yapan bir gazete adeta cinayetin işlenmesine yol açan olaylar zincirini örtbas etmek istercesine yukarıdaki mantığı ortaya koyuyor.Bazı gazeteler ve Vatikan sözcüsü  Maroviç cinayetin fuhuş mafyasının bir organizasyonu olabileceğini söylerken yine ortalıkta "cinsel taciz iddiaları dolaşırken", ayrıca Santa Maria Kilisesi'nin dağıttığı paraların bu cinayetin işlenmesinde baş aktör olduğu zanlının emniyetteki ifade tutanaklarına geçmişken, Hürriyet Gazetesi ve Nur Batur, çok da acemi bir saptırma ve gerçekleri gizleme gayretiyle, kargaları güldürecek yorum zorlamalarıyla, "Haydar Baş ideolojisi"nin ve Yeni mesaj Gazetesi'nde 5 yıl önce ve 2 yıl önce çıkan yazıların kiliseyi hedef gösterdiği zırvasını ortaya atıyor. Şahsımı ilgilendiren yazıyla ilgili pis iftiraya daha sonra cevap vermek üzere "Hürriyet Gazetesi'nin, Nur Batur'un  ve kim olduğu meçhul üst düzey yetkilinin "tehlike çanları" dediği ideolojiyi bir irdeleyelim: 1-Nur Batur, Haydar Baş İdeolojisini şöyle anlatıyor: "Kuvay-ı Milliyeci, Bağımsız Türkiye'yi savunan ve Türk -İslam sentezci."İyi de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu ideolojiden neden rahatsız olabilir? Neden korkar? Neden bu ideolojiye tehlike çanları diye niteler?Kuvay-ı Milliye bu ülkenin kuruluş felsefesini oluşturuyor. Atatürk Kuvay-ı Milliye ruhunu canlandırıp, milli kuvvetleri harekete geçirmeyip, milli orduyu kurmayıp ülkeyi işgalden kurtarmasaydı ortada Türkiye Cumhuriyeti Devleti diye bir devlet mi olurdu?Türk devleti demek Kuvay-ı Milliye demektir. Hürriyet Gazetesi bu ruhtan niye rahatsız oluyor? Neden Kuvay-ı Milliye ruhunun canlanmasını tehlike çanlarının çalması olarak görüyor?Nur Batur, Kuvay-ı Milliye ruhundan neden korkuyor?Bu ruhun tersi "milli olmayan kuvvetler" değil mi? Nur Batur'un  korkmadığı ve mensup olduğu ruh hangi ruhtur?2- Haydar Baş'ın ideolojisi olarak gördükleri ve "Türkiye için tehlike kabul ettikleri" diğer bir konu ise "Tam bağımsız Türkiye!".Evet! Yanlış duymadınız! Haydar Baş'ın Türkiye'nin tam bağımsız olmasını isteyen görüşü de "Hürriyet'e, Nur Batur'a ve "üst düzey yetkiliye göre!" çok tehlikeli!Tam bağımsızlık tehlike ise demek ki bu görüşten rahatsız olanlar "Tam bağımlılığı, esareti, sömürge olmayı" kabul ediyorlar demektir.Oysa Anayasa'nın 5. maddesi "Türk Devletinin temel amacının, Türk Milletinin bağımsızlığını korumak" olduğunu vurguluyor.Bağımsızlık ilkesi Anayasa tarafından bile koruma altına alınmışken, Hürriyet Gazetesi, Nur Batur ve "devletin üst düzey görevlisi" tam bağımsızlıktan neden korkuyorlar? Türkiye'de bağımsızlık Anayasa'nın amir hükmü ile koruma altına alınmışken, bağımsızlık karşıtı yani bağımlılık sevdalısı bir üst düzey yetkili nasıl oluyor da devlet katında görev alabiliyor?3- Nur Batur'un tehlike gördüğü "Haydar Baş ideolojisinin" diğer bir parçası ise "Türk-İslam sentezi".Gerçi Haydar Baş hiçbir zaman "Türk-İslam sentezini" savunduğunu söylemedi. "Ben Türküm, Müslümanım, dindarım" dedi.Nur Batur ve "üst düzey yetkili" Türklükten ve Müslümanlıktan neden korkuyor? Türklük ve Müslümanlık ne zamandan beri "Türkiye için tehlike çanlarının çalındığı bir kimlik" oluyor?Haydar Baş'ın ideolojisi bu işte: "Kuvay-ı Milliyeci, tam bağımsızlıkçı, Türk ve Müslüman bir dindar profili?"Şimdi sağduyuyla düşünelim: Hadi Hürriyet gazetesinin Kuvay-ı Milliye korkusunu, tam bağımsızlık karşıtlığını, Türk ve Müslüman sentezine olan soğukluğunu anlayabiliyoruz da "devletin üst düzey görevlisinin" böyle bir mantığa sahip olmasını anlayamıyoruz.Ey devletin üst düzey görevlisi!Sen kimsin? İn misin, cin misin? Kuvay-ı Milliye karşıtı olmana rağmen, Anayasaya karşı gelerek "bağımsızlığı tehlike olarak görme"ne rağmen, Türklükten ve Müslümanlık'tan uzak durmana rağmen AKP hükümeti seni üst düzey göreve neden getirdi? AKP döneminde senin gibi görevliler neden üst düzeye getirildi?Nasıl oluyor da  katil zanlısı yakalandıktan hemen sonra Nur Batur'u arayıp "çamur gibi bilgiler"i servis ediyorsun? Ardından hemen uyduruk bir yorum yapıp Haydar Baş'a çamur atıyorsun?Beni arayan bir üst düzey yetkili de "zanlının annesinin AKP yöneticisi olduğunun ortaya çıkmasıyla, parti yönetiminin telaşa kapılarak diyalogcu ve nurcu bazı  devlet görevlilerinin ortaya  acele Haydar Baş adını atarak, Hürriyet gazetesi ve senin aracılığınla ortalığı karıştırma, gündem saptırma politikası  izlendiğini" anlattı.İşte AKP ve devlet yönetimi böylelerinin elinde. Türkiye'yi elbirliği ile karıştırıp, ortalığı toz duman etmeye çalışıyorlar.Bazı dış güçler,onların devletteki uzantıları,medyadaki işbirlikçileri "Kuvay- Milliye'ye, bağımsızlığa,Türklüğe ve Müslümanlığa sqavaş açarak, bu değerleri tehlike olarak görerek pis bir saldırıya giriştiler.Yıllardan beri kiliseye giden, papazdan yüzlerce dolar para alan bir kişinin bu parayı alamayınca işlediği bir cinayetle Haydar Baş'ın adı nasıl yan yana getirilebilir?Bu pis organizasyonda görev alan bütün tetikçilerin maskesi yakında düşecek
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma

31 Mart yerel seçimlerinde oy vermek için Ömer Keçecigil Okuluna giden askeri ve polis personellerine 'Konuş, sen nerelisin'' diyen DEM Partili Süleyman Salğucak, seçim kanuna muhalefet suçundan dolayı Şırnak İl Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alındı.
19.04.2024 16:21:00
İhlas Haber Ajansı
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
Avukat Ramazan Demir, Şırnak'ta taşımalı seçmen olduğunu düşündüğü kişilere 'Konuş sen nerelisin'' diyerek tepki gösteren Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldığını duyurdu.

31 Mart günü Şırnak'a oy vermek için taşınan asker ve polisler tek sıra içeri girerken tepki gösteren 61 yaşındaki Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldı.

Avukat Ramazan Demir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Şırnak savcılığı 'Konuş, sen nerelisin' sözünden dolayı Süleyman Salğucak'a 'Seçim kanununa muhalefetten' soruşturma açmış" diye belirtti.

Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Salğucak hakkında 'Seçim kanununa muhalefet' ve 'Seçmenin oy kullanmasını engelleme' iddialarıyla ilgili soruşturma açtı.

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen ve Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma kapsamında, 16 şüphelinin "vergi usul kanuna muhalefet" suçundan tahliyesine karar verildi

19.04.2024 12:08:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:14:38
AA
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Engin Polat ve Dilan Polat'ın aralarında olduğu 16 şüpheli hakkında "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" ile "suç örgütü kurma ve üye olma" suçlarından yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında, aylık tutukluluk incelemesi yapan sulh ceza hakimliği, 16 şüphelinin "vergi usul kanununa muhalefet" suçundan tahliyesine karar verdi.

Hakimlik, şüphelilerin "suç örgütü kurma ve üye olma", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

Ne olmuştu?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili MASAK ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Soruşturma kapsamında, Dilan Polat'ın 2019'da "şampiyonlar ligi" adıyla sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta yer alan bazı kişiler kimlikleri tespit edilip soruşturmaya dahil edilmiş, savcılık, sosyal medya fenomeni olan bu kişiler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesini talep etmişti.

Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirmişti. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.