Trabzon'da meydana gelen Papaz Santoro cinayetinden sonra bazı mütareke basını mensuplarının olaya bakış açısı, her ne kadar kargaları güldürecek cinsten de olsa, Türkiye'yi kuşatan asıl tehlikeyi bu medya mantığında ve bu mantığı tetikleyen beyni satılmış bazı devlet erkanında aramak gerektiğini çok iyi ortaya koyuyor.Olayın seyri çok ilginç:Papazı öldürmekle suçlanan 'O.' isimli çocuk daha henüz polis sorgusunda iken ve sorgulama esnasında "ben kiliseye sık sık gider papazdan para alırdım, son gittiğimizde birkaç arkadaştık, kişi başına yüzer dolar istedik, vermeyince onu öldürmeye karar verdim" şeklindeki itirafları açık seçik haber ajanslarda patlarken, Hürriyet Gazetesi muhabiri Nur Batur, muhtemelen bir yerlerden aldığı talimatla olayı yüzde yüz saptırarak, Prof. Dr Haydar Baş ve BTP ile irtibatlandırmak için adeta çırpınıyor.Nur Batur tamamen masabaşı ve ısmarlama yazısında şöyle yazıyor:"Zanlının yakalanmasından birkaç saat sonra operasyonu yürüten üst düzey yetkiliyle konuştum. Telefonda konuştuğum yetkilinin yaptığı tahlil ürkütücüydü. Size aynen aktarıyorum: Bu çocuk Haydar Baş ideolojisiyle yetişti. Haydar Baş, hem Kuvay- Milliye ruhunun canlandırılmasını hem de Türk - İslam sentezini savunuyor. 'Ne AB, Ne ABD, Tek çözüm Bağımsız Türkiye' sloganını kullanıyor."Yukarıda özetle aktardığım görüşleri sözümona "bir üst düzey yetkilinin" ağzından aktaran Nur Batur yazısını şöyle bitiriyor: "Bütün bunlar tehlike çanlarının çaldığını göstermiyor mu?"Hürriyet'in Nur Batur imzalı haberine, bir de benim yıllar önce kaleme aldığım ve Türkiye'deki misyoner faaliyetlere dikkat çeken yazımdan iki cümle koyarak "Haydar Baş'ın gazetesi hedef gösterdi" şeklinde bir iğrenç iftirayı da ara başlığına taşımış.Ortada bir cinayet olmasaydı böylesine çirkin, adi, haber ahlakından tamamen uzak bir haberi ciddiye almazdık. Ama ortada bir cinayet var ve bu cinayetle ilgili haber yapan bir gazete adeta cinayetin işlenmesine yol açan olaylar zincirini örtbas etmek istercesine yukarıdaki mantığı ortaya koyuyor.Bazı gazeteler ve Vatikan sözcüsü Maroviç cinayetin fuhuş mafyasının bir organizasyonu olabileceğini söylerken yine ortalıkta "cinsel taciz iddiaları dolaşırken", ayrıca Santa Maria Kilisesi'nin dağıttığı paraların bu cinayetin işlenmesinde baş aktör olduğu zanlının emniyetteki ifade tutanaklarına geçmişken, Hürriyet Gazetesi ve Nur Batur, çok da acemi bir saptırma ve gerçekleri gizleme gayretiyle, kargaları güldürecek yorum zorlamalarıyla, "Haydar Baş ideolojisi"nin ve Yeni mesaj Gazetesi'nde 5 yıl önce ve 2 yıl önce çıkan yazıların kiliseyi hedef gösterdiği zırvasını ortaya atıyor. Şahsımı ilgilendiren yazıyla ilgili pis iftiraya daha sonra cevap vermek üzere "Hürriyet Gazetesi'nin, Nur Batur'un ve kim olduğu meçhul üst düzey yetkilinin "tehlike çanları" dediği ideolojiyi bir irdeleyelim: 1-Nur Batur, Haydar Baş İdeolojisini şöyle anlatıyor: "Kuvay-ı Milliyeci, Bağımsız Türkiye'yi savunan ve Türk -İslam sentezci."İyi de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu ideolojiden neden rahatsız olabilir? Neden korkar? Neden bu ideolojiye tehlike çanları diye niteler?Kuvay-ı Milliye bu ülkenin kuruluş felsefesini oluşturuyor. Atatürk Kuvay-ı Milliye ruhunu canlandırıp, milli kuvvetleri harekete geçirmeyip, milli orduyu kurmayıp ülkeyi işgalden kurtarmasaydı ortada Türkiye Cumhuriyeti Devleti diye bir devlet mi olurdu?Türk devleti demek Kuvay-ı Milliye demektir. Hürriyet Gazetesi bu ruhtan niye rahatsız oluyor? Neden Kuvay-ı Milliye ruhunun canlanmasını tehlike çanlarının çalması olarak görüyor?Nur Batur, Kuvay-ı Milliye ruhundan neden korkuyor?Bu ruhun tersi "milli olmayan kuvvetler" değil mi? Nur Batur'un korkmadığı ve mensup olduğu ruh hangi ruhtur?2- Haydar Baş'ın ideolojisi olarak gördükleri ve "Türkiye için tehlike kabul ettikleri" diğer bir konu ise "Tam bağımsız Türkiye!".Evet! Yanlış duymadınız! Haydar Baş'ın Türkiye'nin tam bağımsız olmasını isteyen görüşü de "Hürriyet'e, Nur Batur'a ve "üst düzey yetkiliye göre!" çok tehlikeli!Tam bağımsızlık tehlike ise demek ki bu görüşten rahatsız olanlar "Tam bağımlılığı, esareti, sömürge olmayı" kabul ediyorlar demektir.Oysa Anayasa'nın 5. maddesi "Türk Devletinin temel amacının, Türk Milletinin bağımsızlığını korumak" olduğunu vurguluyor.Bağımsızlık ilkesi Anayasa tarafından bile koruma altına alınmışken, Hürriyet Gazetesi, Nur Batur ve "devletin üst düzey görevlisi" tam bağımsızlıktan neden korkuyorlar? Türkiye'de bağımsızlık Anayasa'nın amir hükmü ile koruma altına alınmışken, bağımsızlık karşıtı yani bağımlılık sevdalısı bir üst düzey yetkili nasıl oluyor da devlet katında görev alabiliyor?3- Nur Batur'un tehlike gördüğü "Haydar Baş ideolojisinin" diğer bir parçası ise "Türk-İslam sentezi".Gerçi Haydar Baş hiçbir zaman "Türk-İslam sentezini" savunduğunu söylemedi. "Ben Türküm, Müslümanım, dindarım" dedi.Nur Batur ve "üst düzey yetkili" Türklükten ve Müslümanlıktan neden korkuyor? Türklük ve Müslümanlık ne zamandan beri "Türkiye için tehlike çanlarının çalındığı bir kimlik" oluyor?Haydar Baş'ın ideolojisi bu işte: "Kuvay-ı Milliyeci, tam bağımsızlıkçı, Türk ve Müslüman bir dindar profili?"Şimdi sağduyuyla düşünelim: Hadi Hürriyet gazetesinin Kuvay-ı Milliye korkusunu, tam bağımsızlık karşıtlığını, Türk ve Müslüman sentezine olan soğukluğunu anlayabiliyoruz da "devletin üst düzey görevlisinin" böyle bir mantığa sahip olmasını anlayamıyoruz.Ey devletin üst düzey görevlisi!Sen kimsin? İn misin, cin misin? Kuvay-ı Milliye karşıtı olmana rağmen, Anayasaya karşı gelerek "bağımsızlığı tehlike olarak görme"ne rağmen, Türklükten ve Müslümanlık'tan uzak durmana rağmen AKP hükümeti seni üst düzey göreve neden getirdi? AKP döneminde senin gibi görevliler neden üst düzeye getirildi?Nasıl oluyor da katil zanlısı yakalandıktan hemen sonra Nur Batur'u arayıp "çamur gibi bilgiler"i servis ediyorsun? Ardından hemen uyduruk bir yorum yapıp Haydar Baş'a çamur atıyorsun?Beni arayan bir üst düzey yetkili de "zanlının annesinin AKP yöneticisi olduğunun ortaya çıkmasıyla, parti yönetiminin telaşa kapılarak diyalogcu ve nurcu bazı devlet görevlilerinin ortaya acele Haydar Baş adını atarak, Hürriyet gazetesi ve senin aracılığınla ortalığı karıştırma, gündem saptırma politikası izlendiğini" anlattı.İşte AKP ve devlet yönetimi böylelerinin elinde. Türkiye'yi elbirliği ile karıştırıp, ortalığı toz duman etmeye çalışıyorlar.Bazı dış güçler,onların devletteki uzantıları,medyadaki işbirlikçileri "Kuvay- Milliye'ye, bağımsızlığa,Türklüğe ve Müslümanlığa sqavaş açarak, bu değerleri tehlike olarak görerek pis bir saldırıya giriştiler.Yıllardan beri kiliseye giden, papazdan yüzlerce dolar para alan bir kişinin bu parayı alamayınca işlediği bir cinayetle Haydar Baş'ın adı nasıl yan yana getirilebilir?Bu pis organizasyonda görev alan bütün tetikçilerin maskesi yakında düşecek