Tercüman'dan Ömer Lütfi Mete, İstanbul'da yapılan Medeniyetler İttifakı projesini ele alıyor Dünya medyasının gözünü Türkiye'ye çevirecek bir etkinliğe ve bu vesile ile ülkemizde bulunan 'önemli' zevata saygısızlık yapmak istemem ama 'Medeniyetler İttifakı' konusunda hiç iyimser olmadığımı vurgulamak zorundayım.Başbakan Erdoğan'ın bu çalışmaları pek anlamlı bulmasını ve ciddiye almasını da elbette küçümseyemem ama iyimser olmak için nazari imkansızlıkla yüz yüzeyiz. O imkansızlık, 'Medeniyet' kavramın üzerindeki belirsizliktir.'Medeniyet' denince kim ne anlıyor, ne kastediyor belli değil.O zaman da 'Medeniyetler İttifakı' tamlamasının 'Meçhuller ittifakı' lafından pek bir farkı kalmıyor. Kime karşı ittifak edeceklerBir kere medeniyetler kime karşı ittifak edecekler?Hem hangi medeniyetler?Dünyamızda şu an kaç tane medeniyet var ki?Ayrıca bu ittifak, medeniyetleri çatıştırmak isteyenlere karşı mı?Eğer öyleyse onları somut olarak ilan etmeye var mısınız?Kim medeniyetleri çatıştırmak istiyor; belli mi?Bir bir çatıştıran yoksa ve bir çatışma yoksa ittifak ne iş ve kime karşı?Eğer yeryüzünde birden fazla medeniyet varsa, neden bunların yarışmalarını sağlamıyoruz da ittifakını sağlamaya koşuyoruz?Hem medeni, hem çatışmacı olunur mu?Medeniyet, eğer medeniyetse, bir başka medeniyetle çatışmaz zaten, yarışır.Hasılı ne istediğimiz, ne aradığımız belli değil.Kafalarımız karmakarışık.Medeniyet deyince kültürleri mi kastediyoruz?Yoksa sadece dinleri mi?Kim bilir belki de aşırılıkları kastediyoruz.Zira çatışan, aşırılıklardır.Öyleyse aşırılıkları 'medeniyet' olarak mı isimlendiriyoruz?Saçmalıklar iç-içeDoğu Medeniyeti, Batı Medeniyeti diye ayırımlarda mıyız hala?Yeryüzünde Batı Medeniyeti dedikleri şeytani kapitalist kültürün dışında bir kültür mü kaldı ki ittifaktan söz ediyoruz?Ne hakla güçlünün güçsüzü yuttuğu, markaların insanları esir aldığı bir kültüre medeniyet diyebiliyoruz? Kapitalist kültür çevresi asla bir medeniyet çevresi olarak tanımlanamaz.Batı, İslam'a karşı Haçlı yamyamlığını başlattığı sırada bile bir Hıristiyan Uygarlığı'ndan söz edilebilirdi. Haa; 'yamyamlık' da öyle abartı için seçilmiş veya lafın gelişine oturmuş bir kelime değil. Haçlılar'ın Anadolu'da insan kızartıp yedikleri tarihi bir gerçekten ibarettir. Fakat böyle bir ortamda bile bir Hıristiyan Uygarlığı vardı. Bizans bu uygarlığın temsilcisi idi ve hadiseyi şöyle değerlendiriyordu:- Batı'nın vahşi saldırganlarına karşı Doğu'nun iki uygar milleti Müslümanlar ve Ortodokslar olarak ortaklaşa mücadele veriyoruz...Dünyada medeniyetler yok artık.Sadece deniyetler (= alçaklıklar) var.Bütün kültürleri talanla küresel açılımını başlatan Haçlı sapkınlığının ulaştığı nihai aşama olarak bugün varolan uluslararası şirketler emperyalizmidir. Bu da bütün insanlığı küresel sermayenin kaymak tabakası için köle haline getirme düzenidir. Hangi sağlık ve ahlaklı insan böyle bir düzeni medeniyet olarak kabul edebilir; onu reddetmeden, hele hele onun hakimiyeti altında insanlığa esenlik arayabilir?Tarihte hiçbir medeniyet meleği şeytan, şeytanı melek olarak belletebilmiş değildir. Oysa bu çağın kültüründe toplumlara 'tanrı-insan' örneği olarak sunulanların büyük bir bölümü en feci iğrençliklerin failleridirler. Bebek pornografisi, satanist ayinlerde çocuk kurban etme, organ hırsızlığı, ölümcül ilaç üretme ve pazarlama işi, çaresiz hastaları ve ölüleri soyma sistemleri, uyuşturucu rahtının aslan payını resmi gizli servis denetimine alma çarkı, yaşadığımız çağın 'reel politik' başarı öykülerinin temelidir.Bu çağda 'medeniyet'in varlığından söz edebilmek bir barbarlık türüdür.