Bağımsız Türkiye Partisi'nin İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi'nde düzenlediği toplantıda konuşan Prof. Dr. Haydar Baş, Kıbrıs'ı Yunanistan'a peşkeş çeken Avrupa Parlamentosu kararlarını tek tek okuyarak bu kararların bile tek başına AB'ye hayır demek için yeterli olduğunu söylediBağımsız Türkiye Partisi (BTP), Rumeli yakasında Bağcılar Olimpik Kapalı Spor Salonu'nda, 28 Nisan 2002'de düzenlediği toplantıdan sonra bu kez Anadolu yakasında bir tanıtım ve katılım toplantısına imza attı. BTP'ye yoğun katılımlar sebebiyle gerçekleştirilen toplantıya olan ilgi, yerin yerinden oynadığı Bağcılar Olimpik Kapalı Spor Salonundaki toplantıyı aratmayan bir görüntü arzetti. Temmuz'un kavurucu sıcağına rağmen BTP toplantısını, 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP kurmaylarını dinlemeyi tercih eden İstanbullular Bostancı Gösteri Merkezi'ni tıka basa doldurdu, sokaklara taştı, izdihama yol açtı. Salonu "Üstad nerede biz oradayız", "Bu vatan bu millet seni bekliyor", "İşte lider işte başbakan", "Bağımsız Türkiye" tezahüratlarıyla inletti.
Ecdaddan kalan büyük miras
Toplantıya katılan İstanbullulara hitaben bir konuşma yapan 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün, "Ben 1919 senesi Mayıs'ı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu. Yalnız Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım" sözlerine atıfta bulunarak, "Ben de bu sözü irad eden Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan giderek milletimle yola çıktım" dedi. İnsanlık tarihinin Türk milleti kadar asil, ekmel, kerem sahibi, merhamet ehli bir topluluğa rastlamadığını; hükümran olduğu coğrafyalardaki herkese can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşattığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu milletin bekası için devletinin ve ordusunun çok güçlü olması gerektiğini belirtti. Ordusu güçlü olmayan millet ve devletleri hadım olmuş insana benzeten Prof. Dr. Haydar Baş, "devleti ve orduyu küçültelim" diyen zihniyetin, 1. Dünya Savaşı sıralarında Türk ordusunu terhis etmekten bahseden İngiliz'den, Lord Curzon'dan farkı olmadığını vurguladı. Bugün dünyada can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti bulunmadığını, bunun Türk milletinin dünya coğrafyasında tasarruf sahibi olmamasından kaynaklandığını, bu tasarrufun ise Türk devlet ve ordusunun kâinatın doruk noktasında bir güçte olmasıyla sağlanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, insanlığın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini sağlamanın ecdadımızdan kalmış büyük bir miras olduğuna dikkat çekti.
AB'ye hayır demek için yeter kararlar
AB'ye niçin karşı olduğunu anlattığı konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, AB'ye karşı oluş gerekçelerine bir yenisini daha ekleyerek Avrupa Parlamentosu'nun bazı kararlarından bahsetti.
"Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının % 37'sini yasa dışı bir biçimde işgal etmektedir.", "Avrupa Parlamentosu (AP), Türk Hükümetine, Kuzey Kıbrıs'taki işgal güçlerini geri çekme çağrısında bulunur.", "AP, Kıbrıs konusundaki rapörtörüne Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yöneltilen eleştirileri sert şekilde reddeder.", "AP, Kardak adası ile ilgili olarak Türkiye'nin provokatif askeri operasyonlarından kaygı duymaktadır.", "AP, Türkiye'den Ege'deki Kardak adasına ve Kıta Sahanlığını belirtmesine ilişkin uluslararası hukuk kurallarına saygı göstermesini istemektedir.", "AP'ye göre Kardak Adası 1923 Lozan, 1947 Paris, 1932'de yapılan Türkiye İtalya protokolü ile 12 ada gurubuna dahildir. Ve Yunanistan toprağıdır.", "AP, Türk Hükümetine, TBMM'ne, modern Türkiye'nin kurulmasından önce Ermeni azınlığın maruz kaldığı soykırımı kabul etmesini teklif eder.", "AP, Kürt vatandaşlarının Türkiye içinde bir tür kültürel özerklik için barışçı yollarda çaba gösterme haklarını tanır.", "AP, Türkiye'nin güneydoğusundaki askeri operasyonları durdurması için Türk hükümetine kesinlikle talimat verir." Şeklindeki AP kararlarını aktaran Prof. Dr. Haydar Baş, "bu kararlara evet demek mümkün müdür?" diye sordu ve salonu dolduran on bini aşkın İstanbulludan "hayır" sesi üzerine "İşte ben de bunun için AB'ye hayır diyorum" dedi.
Oynanan oyunları bozacak irade
Avrupa'nın İstanbul suriçinde bir Ortodoks Din Devleti kurmak istediğini, Hicaz'da oynadığı oyunun benzeriyle Türkiye'yi de bölmek istediklerini, Hicaz'da Lawrence'lerin oyununa gelerek Osmanlıyı arkadan vuran Arap İslam aleminde huzur, can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti kalmadığını, bu aziz milleti arkadan vurmanın keffaret ve bedelini ödediklerini, halkı nadim olmasına rağmen tepedekilerin hâlâ Batının tellallığını yaptıklarını, onları ayıktırmanın da Bağımsız Türkiye kadrolarına düştüğünü söyleyen, Güneydoğu'nun İsrail'in Arz-ı Mev'ud hayali içinde yer alıp göremediğimiz bir gücün burayı bizim tasarrufumuzdan çıkarmak istediğine işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Türkiye'de oynanan oyunları bozacak bir irade lazım. Bunu görecek bir göz, bir kulak lazım. Bir teşkilat lazım. Ben bu oyunları bozmaya varım. Ben bu milleti bilirim. Bu millet, tek yürektir, tek bilektir. Ama suni kavgalarla bu milleti böldüler. Devletle milletin, askeriyle sivilin arasını açtılar. Bunları düzeltme yolunda canımız feda olsun. Bu en büyük rütbedir. Buna şehadet rütbesi denir. Bu herkese nasip olmaz" şeklinde konuştu.
Tembellik yasak olacak
Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomik durumumuza da değindiği konuşmasında, kalkınmaya karar vermiş bir ülkenin kesinlikle başka bir ülkeden borç almaması, emeği devreye sokarak üretimi gerçekleştirmek için emisyonu genişletmesi, milli gelirinin % 30'unun para olarak tedavülde bulundurması gerektiğini; paranın vücuttaki kan gibi iş gördüğünü, bugün kan üretmeyen vücuda dıştan kan pompalandığını, bunun bedelinin 45 katrilyon faiz olduğunu, bunu ödemek için de vergi üstüne vergi salındığını belirterek şöyle dedi: "BTP iktidarında bütün bunlar son bulacak. Çünkü vücut kan üretecek. Başkasının kanına ihtiyacımız olmayacak. Gece gündüz çalışacağız. Artık tembellik yasak olacak. Vergi çalışmayana, tembele salınacak. Çalışana devlet kapılarını açacak. Faizsiz krediler verecek. Bizde devletin adı babadır. Baba çocuklarına bakmak mecburiyetindedir. Ben afaki konuşmuyorum. Benim dediklerimi merhum Atatürk, 1923-38 yılları arasında hayata geçirdi. İktidara geldiğimizde Türkiye şantiye cennetine dönecek. 'AB olmadan iş, aş bulamayız, karnımızı doyuramayız' diyorlar. Dilenciliğin böylesine de pes doğrusu! Dört yıl sonra da soframızın artıkları 10 tane Avrupalı doyuracak."
Vergisiz, borçsuz, zamsız, tam bağımsız Türkiye'ye az kaldı
BTP'nin Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki muhteşem toplantısına, BTP Genel Başkanı Ali Gedik, Genel Başkan Yardımcıları Hüseyin Mümtaz, Ergün Sazak, İbrahim Berk, Hakan Güler, Ali Değirmenci, Doç. Dr. Ömer Eyercioğlu, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, MYK Üyesi Mehmet Emin Koç, Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Ahmet Erimhan, İstanbul İl Başkanı Fikret İnan da katılarak birer konuşma yaptılar. Kimlerin nerede durduğunu iyi görmek için Türkiye'de yaşanmakta olan gelişmelerin fotoğrafını çekerek tarihe not düşen konuşmacılar, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz troykasını hiç kimsenin unutmayacağını, tarihin affetmeyeceğini söylediler. Anketlerde BTP'ye evet diyen çoğunluğun % 40'ları aştığı bilgisini aktararak bu troykadan çekilen çilenin ilk seçimde son bulacağı müjdesini veren BTP kurmayları, halkı, siyasetinin merkezine oturtan BTP'nin vergisiz, borçsuz, zamsız, tam bağımsız bir Türkiye'yi oluşturmasına ramak kaldığını belirttiler.
Ecdaddan kalan büyük miras
Toplantıya katılan İstanbullulara hitaben bir konuşma yapan 2. Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün, "Ben 1919 senesi Mayıs'ı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu. Yalnız Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım" sözlerine atıfta bulunarak, "Ben de bu sözü irad eden Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan giderek milletimle yola çıktım" dedi. İnsanlık tarihinin Türk milleti kadar asil, ekmel, kerem sahibi, merhamet ehli bir topluluğa rastlamadığını; hükümran olduğu coğrafyalardaki herkese can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşattığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu milletin bekası için devletinin ve ordusunun çok güçlü olması gerektiğini belirtti. Ordusu güçlü olmayan millet ve devletleri hadım olmuş insana benzeten Prof. Dr. Haydar Baş, "devleti ve orduyu küçültelim" diyen zihniyetin, 1. Dünya Savaşı sıralarında Türk ordusunu terhis etmekten bahseden İngiliz'den, Lord Curzon'dan farkı olmadığını vurguladı. Bugün dünyada can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti bulunmadığını, bunun Türk milletinin dünya coğrafyasında tasarruf sahibi olmamasından kaynaklandığını, bu tasarrufun ise Türk devlet ve ordusunun kâinatın doruk noktasında bir güçte olmasıyla sağlanabileceğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, insanlığın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini sağlamanın ecdadımızdan kalmış büyük bir miras olduğuna dikkat çekti.
AB'ye hayır demek için yeter kararlar
AB'ye niçin karşı olduğunu anlattığı konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, AB'ye karşı oluş gerekçelerine bir yenisini daha ekleyerek Avrupa Parlamentosu'nun bazı kararlarından bahsetti.
"Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının % 37'sini yasa dışı bir biçimde işgal etmektedir.", "Avrupa Parlamentosu (AP), Türk Hükümetine, Kuzey Kıbrıs'taki işgal güçlerini geri çekme çağrısında bulunur.", "AP, Kıbrıs konusundaki rapörtörüne Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yöneltilen eleştirileri sert şekilde reddeder.", "AP, Kardak adası ile ilgili olarak Türkiye'nin provokatif askeri operasyonlarından kaygı duymaktadır.", "AP, Türkiye'den Ege'deki Kardak adasına ve Kıta Sahanlığını belirtmesine ilişkin uluslararası hukuk kurallarına saygı göstermesini istemektedir.", "AP'ye göre Kardak Adası 1923 Lozan, 1947 Paris, 1932'de yapılan Türkiye İtalya protokolü ile 12 ada gurubuna dahildir. Ve Yunanistan toprağıdır.", "AP, Türk Hükümetine, TBMM'ne, modern Türkiye'nin kurulmasından önce Ermeni azınlığın maruz kaldığı soykırımı kabul etmesini teklif eder.", "AP, Kürt vatandaşlarının Türkiye içinde bir tür kültürel özerklik için barışçı yollarda çaba gösterme haklarını tanır.", "AP, Türkiye'nin güneydoğusundaki askeri operasyonları durdurması için Türk hükümetine kesinlikle talimat verir." Şeklindeki AP kararlarını aktaran Prof. Dr. Haydar Baş, "bu kararlara evet demek mümkün müdür?" diye sordu ve salonu dolduran on bini aşkın İstanbulludan "hayır" sesi üzerine "İşte ben de bunun için AB'ye hayır diyorum" dedi.
Oynanan oyunları bozacak irade
Avrupa'nın İstanbul suriçinde bir Ortodoks Din Devleti kurmak istediğini, Hicaz'da oynadığı oyunun benzeriyle Türkiye'yi de bölmek istediklerini, Hicaz'da Lawrence'lerin oyununa gelerek Osmanlıyı arkadan vuran Arap İslam aleminde huzur, can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti kalmadığını, bu aziz milleti arkadan vurmanın keffaret ve bedelini ödediklerini, halkı nadim olmasına rağmen tepedekilerin hâlâ Batının tellallığını yaptıklarını, onları ayıktırmanın da Bağımsız Türkiye kadrolarına düştüğünü söyleyen, Güneydoğu'nun İsrail'in Arz-ı Mev'ud hayali içinde yer alıp göremediğimiz bir gücün burayı bizim tasarrufumuzdan çıkarmak istediğine işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Türkiye'de oynanan oyunları bozacak bir irade lazım. Bunu görecek bir göz, bir kulak lazım. Bir teşkilat lazım. Ben bu oyunları bozmaya varım. Ben bu milleti bilirim. Bu millet, tek yürektir, tek bilektir. Ama suni kavgalarla bu milleti böldüler. Devletle milletin, askeriyle sivilin arasını açtılar. Bunları düzeltme yolunda canımız feda olsun. Bu en büyük rütbedir. Buna şehadet rütbesi denir. Bu herkese nasip olmaz" şeklinde konuştu.
Tembellik yasak olacak
Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomik durumumuza da değindiği konuşmasında, kalkınmaya karar vermiş bir ülkenin kesinlikle başka bir ülkeden borç almaması, emeği devreye sokarak üretimi gerçekleştirmek için emisyonu genişletmesi, milli gelirinin % 30'unun para olarak tedavülde bulundurması gerektiğini; paranın vücuttaki kan gibi iş gördüğünü, bugün kan üretmeyen vücuda dıştan kan pompalandığını, bunun bedelinin 45 katrilyon faiz olduğunu, bunu ödemek için de vergi üstüne vergi salındığını belirterek şöyle dedi: "BTP iktidarında bütün bunlar son bulacak. Çünkü vücut kan üretecek. Başkasının kanına ihtiyacımız olmayacak. Gece gündüz çalışacağız. Artık tembellik yasak olacak. Vergi çalışmayana, tembele salınacak. Çalışana devlet kapılarını açacak. Faizsiz krediler verecek. Bizde devletin adı babadır. Baba çocuklarına bakmak mecburiyetindedir. Ben afaki konuşmuyorum. Benim dediklerimi merhum Atatürk, 1923-38 yılları arasında hayata geçirdi. İktidara geldiğimizde Türkiye şantiye cennetine dönecek. 'AB olmadan iş, aş bulamayız, karnımızı doyuramayız' diyorlar. Dilenciliğin böylesine de pes doğrusu! Dört yıl sonra da soframızın artıkları 10 tane Avrupalı doyuracak."
Vergisiz, borçsuz, zamsız, tam bağımsız Türkiye'ye az kaldı
BTP'nin Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki muhteşem toplantısına, BTP Genel Başkanı Ali Gedik, Genel Başkan Yardımcıları Hüseyin Mümtaz, Ergün Sazak, İbrahim Berk, Hakan Güler, Ali Değirmenci, Doç. Dr. Ömer Eyercioğlu, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, MYK Üyesi Mehmet Emin Koç, Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Ahmet Erimhan, İstanbul İl Başkanı Fikret İnan da katılarak birer konuşma yaptılar. Kimlerin nerede durduğunu iyi görmek için Türkiye'de yaşanmakta olan gelişmelerin fotoğrafını çekerek tarihe not düşen konuşmacılar, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz troykasını hiç kimsenin unutmayacağını, tarihin affetmeyeceğini söylediler. Anketlerde BTP'ye evet diyen çoğunluğun % 40'ları aştığı bilgisini aktararak bu troykadan çekilen çilenin ilk seçimde son bulacağı müjdesini veren BTP kurmayları, halkı, siyasetinin merkezine oturtan BTP'nin vergisiz, borçsuz, zamsız, tam bağımsız bir Türkiye'yi oluşturmasına ramak kaldığını belirttiler.