Bakü Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Haydar Baş, önceki gün İstanbul Çağlayan Meydanı'nda yüzbinlere hitaben yaptığı 'tarihi' konuşmasında, önümüzü aydınlatan ve milli birliğimizi perçinleştiren tespitlerde bulundu.
Prof.Dr. Haydar Baş, abidevi nitelikteki bu 'görkemli' konuşmasında, bağımsızlığın anlamından; küresselleşme ideolojisinin Türkiye üzerindeki hesaplarına; misyonerlik tehlikesinden, Ermeni meselesinin temelinde yatan sebelere ve içinde kıvrandığımız ekonomik krizden kurtulma reçetelerine kadar birçok konuda 'veciz' ifadelerde bulundu. Prof.Dr. Haydar Baş'ın her cümlesi anlam yüklü 'muazzam konuşmasında' öne çıkan kavramlar, konular ve meselelerden bir demeti ilgilerinize sunuyoruz.
Bağımsızlık nedir?
* Bir milletin hiç bir dış gücün etkisinde kalmadan kendisini idare etmesine, öz değerleriyle istediği tarz ve biçimde yaşamasına, can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini, okuma yazma emniyetini, seyahat etme emniyet ve hürriyetini yaşamanın adıdır bağımsızlık. Onun için iktisadi, hukuki, siyasi, tarihi, kültürel, bütün değerlerimizde bağımsız olmak mecburiyet ve mükellefiyetindeyiz.
Bağımsızlığın anlamı nedir?
* Bağımsızlığını korumayan milletlerin, ahlakının da zail olduğunu, yok olduğunu görüyoruz. Yine bağımsız olmayan bir milletin kültür hayatını devam ettirmesi; dinini, dilini yaşaması mümkün değildir. Bağımsızlığını kaybetmiş bir milletin egemen olması da mümkün değildir.
* Bağımsız olmayan insanların vücuda getirdiği toplumlar, yer altı ve yer üstü zenginliklerini başka milletlerin emrine amade kılar. Hiç bir zenginliğinden istifade etmesi mümkün olamaz.
* Bağımsızlığın olmadığı yerde vatanın bütünlüğünün olması da mümkün değil. Bağımsızlık yoksa milli kimlik, milli karakter de yoktur. O bakımdan diyoruz ki Türk milleti tarihin her döneminde bağımsız yaşamıştır ve de yaşamaya devam edecektir. Dünyanın hiç bir gücü onu, bu hak ve hürriyetten mahrum
etmeye yetmeyecektir.
* Bağımsızlık bir insanın aynen can damarı gibidir. Nasıl bir insan can damarı olmadan yaşayamazsa millet olarak, milli irade olarak bağımsız olmadan yaşaması hiç ama hiç mümkün değildir.
Kültür ile bağımsızlık
arasındaki ilişki nedir?
* Bir milletin inancını, örfünü, adetini, geleneğini, topyekün kültürünü meydana getiren unsurları serbestçe hayata geçirebilmesi için kültür hayatında bağımsız olması lazımdır. Milletlerin tarih boyunca bu kulvarlarda birbiriyle devamlı suretle mücadele ettiklerine şahit oluyoruz. Esasen harp meydanlarında çarpışan kalkanlar, kılıçlar, tüfekler, bombalar değil, o milletin ruhu, inancı, kültürü ve imanıdır.
Kültürel ve siyasi bağımsızlık
neden hayati önemi haizdir?
* Kültürel bağımsızlığın devam edebilmesi için milletimizin siyasi iradesinin de bağımsız olması lazımdır.
* Siyasi bağımsızlık her türlü bağımsızlığın hemen hemen üzerinde sayılır.
Milli kimliği korumak
neden zaruridir?
* Milletin dini ve milli değerleri, kültürel değerleri üzerinde korkunç bir tahribat yaparak milli kimliği yok edersen çok rahat Batının, Avrupa'nın, Amerika'nın, şunun bunun uşağı yapabilirsin. Ama kimliğine sadık bir karaktere sahip olursa, bu milleti hiç kimseye ram etmeye imkan ve iktidarın olamayacaktır.
Türkiye'nin dünya coğrafyasında önemi ve değeri nedir?
* Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan öyle bir köprü ki, sahip olduğu şartlar, imkanlar ve de temsil ettiği medeniyet bakımından bütün dünyanın gözü buranın üzerindedir. Ve yine bizim akaidimizi paylaşan bir Ortadoğu var. Bütün bunları birbirine bağlayacak bir düğüm noktasıyız. İşte bunu içine alan, kendi özüne mahsus bir hariciye politikası kimliği oluşturmamız lazımdır. O zaman göreceksiniz ki Batı dediğimiz dünya sizin önünüzde selam durmaya başlayacaktır. Ama bu halimizle size itibar etmesi, adam yerine koyması hiç ama hiç mümkün değildir.
Batı'nın Türkiye'ye yönelik menfi politikaları nasıl izale edilir?
* Onun için de iktisadi, hukuki, siyasi çember altına alarak bütün imkanlardan bizi mahrum etmeye çalışan Batının hile ve desisesine ferasetle yaklaşmamız gerekiyor. İktisadi bağımsızlığımızı da sonuna kadar yaşamamız ve de ilan etmemiz gerekiyor.
AB bağlamında, Batı'nın
gerçek yüzü nedir?
* 1095 yılında, Batı dünyası bir Haçlı ittifakı oluşturarak tam 200 yıl Müslümanlara karşı mücadele verdi. 40 yıllık Yani, ne zaman Kani oldu da sen buna elini kolunu sallayarak teslim oluyorsun? Aynı ittifak bugün AB meselesinde de açık bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Farkında iseniz ellerinin tersiyle bizi her an itmektedirler.
Nasıl bir ekonomi poltikası oluşturulmalı?
* Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1938'den sonra iktisadi bağımsızlığını global ekonomik değerlere endeksleyerek hayatını devam ettirmeye başlamıştır. 1923-1938 yılları arası merhum Atatürk'ün milli ekonomiyi hayata geçirdiği dönemdir. Bu dönemde Batılılar sanayi inkılabını hayata geçirmiş, bütün hatlarıyla dünyanın üzerine yürümeye başlamıştı. Bize de o günlerde telkin ettikleri şuydu: "Sakın sanayi ile meşgul olmayın. Siz tarım ülkesisiniz. Zirai topraklarınız çok geniş, Verimli bir memlekete sahipsiniz. Ekin, biçin, yetiştirin. Biz, sizden ektiğinizi, biçtiğiniz alalım. Siz de bizden ürettiğimiz mamulleri alın" demişlerdi. Ama merhum Atatürk, bunların hiçbirine razı olmadı. Kayseri'de bir uçak fabrikası kurdu. Belçika'ya uçak ihraç ettik. Gaz maskesi fabrikamız vardı. Dünyanın aklına gelmediği için bu konuda üretim yapmamıştı. Fakat Türk'ün mahareti o günün şartlarında bu fabrikayı yapmış, 2. Dünya Savaşında dünyaya gaz maskelerini ihrac eden tek ülke olmuştuk. O anlayış devam etse idi bugün Türkiye'nin atom bombası olmayacak mıydı? Hidrojen bombası olmayacak mıydı? Dünyanın kutbu Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmayacak mıydı? O halde nedir bu halimiz? Kendinden korkan, kendinden kaçan, kendini bilmeyen, kendini tanımayan insan bu milleti asla idare edemez.
Enflasyon para basmaktan mı,
yoksa faizden mi doğar?
* Türkiye'deki enflasyonunun temeli faize bağlıdır. Yüzde 140 faizle para toplarsan, 100 liranın karşılığı olarak 240 lira verdiğin zaman maliyet enflasyonu dediğimiz enflasyon başımıza bela olur. Şu anda Türkiye'nin başındaki bela fazla paradan dolayı değil, maliyet enflasyonundan dolayıdır. Onun için diyorum ki, para basılacak, faizle milletten para toplanmayacak. Ve bu fakir milletten vergi alınmayacak. Memurundan, işçisinden, çiftçisinden vergi alınmayacak.
Ekonomik buhrandan
nasıl kurtuluruz?
* Peki nasıl geçineceksin? Emisyonu genişletip herkesi işe teşvik edeceksin. Proje isteyeceksin. Devletinin kapısına gelecek. "Benim elimde şu projem var" diyecek. Para isteyecek. Atatürk devrinde olduğu gibi herkes çalışacak. Yatma yok.
Millet olarak ne yapmalıyız?
* Bizim Batı değil kendi şartlarımızda yeni bir dünyanın projesini hayatımıza geçirmemiz gerekiyor. Bütün bunların olması için et ve kemik gibi bir bünye olmamız lazımdır. Biz, kardeş bir milletiz. Dargın, küskün olarak birbirimize buğzetmemiz bize asla yakışmaz. Vatanımıza, bayrağımıza, sancağımıza, herşeyimize sımsıkı sarılmamız lazımdır. Bir bünyede nasıl baş, el, ayak var ise hepimiz o bünyede, o milletin bünyesinde el, ayak, baş olmak suretiyle bütünlüğümüzü vücuda getireceğiz. Her birimiz birbirimizi birbirimizde göreceğiz. Ben senin için, sen benim için hayatını yaşayacaksın.
Devamı Yarın