Nobel ödülleri, dinamiti icad ederek büyük bir servete kavuşan İsveçli bilimadamı Alfred Nobel tarafından başlatılmıştı. Günümüzde edebiyatın yanısıra kimya, fizik, tıp, barış ve ekonomi dallarında da Nobel ödülleri veriliyor. Ancak diğer dallarda verilen ödüller, edebiyat alanında verilen ödül gibi evrensel olamıyor.
Nobel edebiyat ödülü, dünya çapında bir yazarın alabileceği en itibarlı ve aynı zamanda da en tartışmalı ödül...
Bugüne kadar iki Türk edebiyatçının ismi Nobel adayları arasında geçti: Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk. Her iki romancımızın eserlerinin dünyanın önde gelen dillerine çevrilmesine rağmen, isimleri bir türlü Nobel adayları arasına alınmadı. Hatta Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk'un, özellikle Kürt meselesi bağlamında Türkiye'nin resmi tezleriyle çelişen, zehir zemberek yazıları Avrupa'nın önde gelen gazete ve dergilerinde yayınlanması da, bu süreci değiştirmedi. Bunu şundan dolayı söylüyorum: Nobel ödülünü kimin alacağında son sözü İsveçli edebiyatçılar söylüyor. İsveçliler de Güney Doğu'muz ile yakından ilgileniyor. Hatta PKK'nın Avrupa kanadı ERNK'nin İsveç'te üslenmesi bu anlamda önemli.
Tolstoy'un yerine sıradan bir şair
Alfred Nobel vasiyetnamesinde servetinden dağıtılacak ödüllerden birinin her yıl edebiyat alanında yükselmiş, idealist eğilimleriyle diğerlerinden daha çok parlayan bir yazara verilmesini istemişti. Nobel ödüllerinin ilk yıllarında, hem idealist hem de Alfred Nobel'in şahsi zevkine uygun bir edebiyatçı bulma süreci bazen tuhaf seçimlere yol açmadı değil. Örneğin ilk Nobel edebiyat ödülünü alan kişi, sıradan bir Fransız bir şair olan Sully Prudhomme'du. Bütün eleştirmenler tarafından tüm zamanların bir numaralı ismi olarak nitelenen ünlü Rus romancı Tolstoy'un yerine ödüle layık görülmesi hayli gürültü koparmıştı. Bu tercih, Nobel edebiyat ödülünün daha ilk yıldan itibaren siyasi tercihlere göre belirlendiğini açıkça ortaya koyuyordu. Örneğin son 20 yıl içinde, ödüle layık görülen edebiyatçıların çok azı önceden dünya çapında ün yapmıştı. Çoğu tanınmayan isimlerdi. İşin ilginç tarafı da bunlar ödül aldıktan sonra da isimlerini parlatamadılar. Örnek vermek gerekirse, 1992'de ödül alan Saint Lucialı Derek Walcott, 1987'de ödül alan Yahudi asıllı Amerikalı yazar Joseph Brodsky gibi...
Seçim nasıl yapılıyor?
Nobel edebiyat ödülüne karar verilirken ilk önce ödüllü yazarlar ve edebiyat profesörleri 5 kişilik bir liste hazırlıyor ve daha sonra İsveç Dil Akademisi bu listeden bir kişi üzerinde karar kılıyor. Ancak çoğu zaman İsveçlilerin ödüllendirdiği yazardan ziyade kimi es geçtiği üzerinde daha çok yazılıp çizildiği; ödül verilmemiş yazarların adlarını bu sayede daha çok duyurdukları da bir gerçek.
İngiliz yazar Graham Greene, hiç Nobel alamadı örneğin. Keza edebiyat dünyasının tartışmasız devleri arasında adları geçen, dünya edebiyatının çevrilmesi en zor romanı Ulysses'in yazarı James Joyce, Marcel Proust, Joseph Conrad ve Virginia Woolf da Nobelsizlikleriyle bilinirler.
Reddedenler de var
1 milyon dolar gibi büyük bir ödülden bahsediyoruz ama Nobeli geri çevirenler de oldu. 1964 yılında Jean Paul Sartre, resmi her türlü iltifata karşı olduğunu söyleyerek Nobel ödülü reddetti.
Nobel ödülleri, zamanın kültürel iklimini yansıtan seçimleriyle de bilinir. Geçen yüzyılın ilk yarısında ödül dağıtımı batılı yazarlarla sınırlıydı. İlk kez ödüle layık görülen Afrikalı bir yazar için 1986 gibi gayet yakınlarda bir tarihi beklemek gerekecekti. Bu ödülü Nijeryalı Wole Soyinka aldı.
Ama Nobel ödülünün hakkını da yemeyelim. Görmezden gelinen yazarlara kıyasla, ödüle layık görülen edebiyat devlerinin listesi çok daha uzun. Gabriel Garcia Marquez, Ernest Hemingway, Alexander Solzhenitsin ve Samuel Beckett'in de aralarında bulunduğu bir liste bu. Ve Jean Paul Sartre'ı bir kenara koyarsak, yine de Nobel edebiyat ödülünün hedef olduğu tüm eleştirilere rağmen günümüzde hala yazarların rüyalarını süsleyen en büyük ödül olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde...
Analiz:Recep BAHAR
Nobel edebiyat ödülü, dünya çapında bir yazarın alabileceği en itibarlı ve aynı zamanda da en tartışmalı ödül...
Bugüne kadar iki Türk edebiyatçının ismi Nobel adayları arasında geçti: Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk. Her iki romancımızın eserlerinin dünyanın önde gelen dillerine çevrilmesine rağmen, isimleri bir türlü Nobel adayları arasına alınmadı. Hatta Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk'un, özellikle Kürt meselesi bağlamında Türkiye'nin resmi tezleriyle çelişen, zehir zemberek yazıları Avrupa'nın önde gelen gazete ve dergilerinde yayınlanması da, bu süreci değiştirmedi. Bunu şundan dolayı söylüyorum: Nobel ödülünü kimin alacağında son sözü İsveçli edebiyatçılar söylüyor. İsveçliler de Güney Doğu'muz ile yakından ilgileniyor. Hatta PKK'nın Avrupa kanadı ERNK'nin İsveç'te üslenmesi bu anlamda önemli.
Tolstoy'un yerine sıradan bir şair
Alfred Nobel vasiyetnamesinde servetinden dağıtılacak ödüllerden birinin her yıl edebiyat alanında yükselmiş, idealist eğilimleriyle diğerlerinden daha çok parlayan bir yazara verilmesini istemişti. Nobel ödüllerinin ilk yıllarında, hem idealist hem de Alfred Nobel'in şahsi zevkine uygun bir edebiyatçı bulma süreci bazen tuhaf seçimlere yol açmadı değil. Örneğin ilk Nobel edebiyat ödülünü alan kişi, sıradan bir Fransız bir şair olan Sully Prudhomme'du. Bütün eleştirmenler tarafından tüm zamanların bir numaralı ismi olarak nitelenen ünlü Rus romancı Tolstoy'un yerine ödüle layık görülmesi hayli gürültü koparmıştı. Bu tercih, Nobel edebiyat ödülünün daha ilk yıldan itibaren siyasi tercihlere göre belirlendiğini açıkça ortaya koyuyordu. Örneğin son 20 yıl içinde, ödüle layık görülen edebiyatçıların çok azı önceden dünya çapında ün yapmıştı. Çoğu tanınmayan isimlerdi. İşin ilginç tarafı da bunlar ödül aldıktan sonra da isimlerini parlatamadılar. Örnek vermek gerekirse, 1992'de ödül alan Saint Lucialı Derek Walcott, 1987'de ödül alan Yahudi asıllı Amerikalı yazar Joseph Brodsky gibi...
Seçim nasıl yapılıyor?
Nobel edebiyat ödülüne karar verilirken ilk önce ödüllü yazarlar ve edebiyat profesörleri 5 kişilik bir liste hazırlıyor ve daha sonra İsveç Dil Akademisi bu listeden bir kişi üzerinde karar kılıyor. Ancak çoğu zaman İsveçlilerin ödüllendirdiği yazardan ziyade kimi es geçtiği üzerinde daha çok yazılıp çizildiği; ödül verilmemiş yazarların adlarını bu sayede daha çok duyurdukları da bir gerçek.
İngiliz yazar Graham Greene, hiç Nobel alamadı örneğin. Keza edebiyat dünyasının tartışmasız devleri arasında adları geçen, dünya edebiyatının çevrilmesi en zor romanı Ulysses'in yazarı James Joyce, Marcel Proust, Joseph Conrad ve Virginia Woolf da Nobelsizlikleriyle bilinirler.
Reddedenler de var
1 milyon dolar gibi büyük bir ödülden bahsediyoruz ama Nobeli geri çevirenler de oldu. 1964 yılında Jean Paul Sartre, resmi her türlü iltifata karşı olduğunu söyleyerek Nobel ödülü reddetti.
Nobel ödülleri, zamanın kültürel iklimini yansıtan seçimleriyle de bilinir. Geçen yüzyılın ilk yarısında ödül dağıtımı batılı yazarlarla sınırlıydı. İlk kez ödüle layık görülen Afrikalı bir yazar için 1986 gibi gayet yakınlarda bir tarihi beklemek gerekecekti. Bu ödülü Nijeryalı Wole Soyinka aldı.
Ama Nobel ödülünün hakkını da yemeyelim. Görmezden gelinen yazarlara kıyasla, ödüle layık görülen edebiyat devlerinin listesi çok daha uzun. Gabriel Garcia Marquez, Ernest Hemingway, Alexander Solzhenitsin ve Samuel Beckett'in de aralarında bulunduğu bir liste bu. Ve Jean Paul Sartre'ı bir kenara koyarsak, yine de Nobel edebiyat ödülünün hedef olduğu tüm eleştirilere rağmen günümüzde hala yazarların rüyalarını süsleyen en büyük ödül olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde...
Analiz:Recep BAHAR