logo
06 MAYIS 2024

NÜKLEER BELA!

Akkuyu'da nükleer santral kurmak için son aşamaya gelen ama santralden çıkacak nükleer atıklarla ilgili hiçbir çalışma yapmayan hükümet, Türkiye'nin başına büyük bela açacak gibi görünüyor. Santralden çıkacak nükleer atıkları hükümet, yabancı işletici f
16.12.2012 00:00:00
YENİ MESAJ - ORHAN DEDE
Nükleer santral inşa etmekten daha zor olan şey, santralde oluşacak nükleer atıkların nasıl muhafaza edileceği konusu. Türkiye Akkuyu'da kurulacak nükleer santral için gün sayarken nükleer santrallerin en büyük problemi olan nükleer atıkların ne yapılacağı konusunda henüz hiçbir çalışma yapılmış değil. Kısa süre önce İzmir'in Gaziemir ilçesinde terkedilmiş bir kurşun fabrikasının arazisinde toprağa gömülmüş olarak bulunan ve 2007 yılından beri yetkililerin haberdar olduğu radyoaktif atık maddelerle ilgili hiçbir şey yapılmadı. İzmir'deki kurşun fabrikasında “Europium 152” maddesine rastlanmıştı. Türkiye'ye girişi yasak olan Europium 152, özellikle nükleer reaktörlerde kullanılmış, yani yanmış nükleer yakıt elemanlarında bulunuyor. Bu madde, insan sağlığına son derece zararlı. Genetik yapının bozulmasına, organ hasarlarına, sakat doğumlara neden olabiliyor ve kanser yapabiliyor. Nükleer santral olmayan ülkemize bu tür atıkların girmiş olması Türkiye'nin bazı ülkeler tarafından illegal yollarla nükleer atık deposu olarak kullanıldığını gösteriyor.

Akkuyu'dan çıkan atıklar İzmir'e mi?
Nükleer atıkların Türkiye'ye girişine dahi engel olunamadığı bir dönemde Akkuyu'da nükleer santral inşa eden Türkiye, bu santralde oluşacak nükleer atıklara nasıl bir çözüm bulacak? Yoksa hükümet Akkuyu'dan çıkan nükleer atık maddeleri İzmir'deki kurşun deposuna mı gömecek? Türkiye Akkuyu'da inşa edilecek nükleer santralden çıkacak atıkların sorumluluğunu santrali işletecek olan firmaya vermiş durumda. Nükleer atıkların muhafaza  edilmesi için yılda yaklaşık olarak 50-60 milyon dolar masraf edilmesi gerekiyor. Vatandaşların sağlığını tehdit edebilecek nükleer atıkların sorumluluğunu tek amacı kâr etmek olan işletici firmaya veren hükümet, milletin başına nükleer bela açabilir. Üstelik Türkiye'nin Akkuyu'daki santralin atık maddelerinin insan sağlığını tehdit etmeyecek bir şekilde muhafaza edilip edilmediğini kontrol edecek ciddi bir kurumu da yok.

TAEK ne yapıyor?
Türkiye'de radyoaktif maddeler konusunda en yetkili kurumun adı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK). Yaklaşık 5 yıldır İzmir'de bulunan radyoaktif maddelerin nasıl bertaraf edileceği konusunda TAEK tarafından bir rapor hazırlamanın dışında henüz hiçbir şey yapılmış değil. Bu konuda üstüne düşeni yapamamış olan TAEK, Türkiye'de kurulacak nükleer santrallerin güvenliğini nasıl sağlayacak ve nükleer atıklar sorununu nasıl çözecek?  Akkuyu Nükleer Santralinin atıklarının usulüne uygun muhafaza edilip edilmediğini nasıl tespit edecek? Şimdi herkes bu soruların cevabını merak ediyor.

Atıklar hangi işlemlerden geçiyor?
Son rakamlara göre ortalama bir nükleer santralinin maliyeti yaklaşık 5 milyar doları buluyor. Büyük ölçekli bir santral ise yılda yaklaşık 11 milyar kilowatt saat (Atatürk Barajı kadar) enerji üretiyor. Bu büyüklükte bir santral yılda ortalama 60 metreküp radyoaktif atık üretiyor. Bu teknolojiyi kullanan ülkeler atıkları yüksek ısıları nedeniyle önce santral yakınlarında bulunan soğuk su havuzlarında 'dinlendiriyor.' Bu dinlendirme 5 yıl sürüyor. Ardından ara depolama safhası başlıyor. Soğuyan radyoaktif maddeler toprak altına gömülmeden önce ışıma oranının düşmesi için genellikle toprak üzerinde bulunan 'ara depolarda' yaklaşık 30 yıl daha bekletiliyor. Bu depolar 60 santimetrelik beton ve çelikten oluşan duvarlarıyla her türlü deprem, sel ve yangına karşı dayanacak şekilde inşa ediliyor. Son depolama safhasında ise yaklaşık 35 yıldan beri bekletilen atıklar toprak altına gömülüyor. Bunun için eski ve kurumuş maden ocakları kullanılıyor. Bu yer altı depolarının derinlikleri ise 200-900 metre arasında değişiyor.

Avrupa'nın altı atık dolu
Avrupa'da hâlihazırda yaklaşık 22 bin ton nükleer atık toprak altında bulunuyor. Ve bu rakama her yıl bin 730 ton yeni atık ekleniyor. Alman Nükleer Enerji Kurumu'nun rakamlarına göre bu atıkları güvenli olarak ortadan kaldırmanın yıllık faturası ise 35-40 milyon Euro arasında değişiyor. Atıklar içinde bulunan 239 plütonyum izotopu 24 bin yıl beklese bile ışımaya devam ediyor. Bazı ağır metallerin ışıma etkisi ise yüz binlerce yıl geçse bile yalnızca yüzde 4-5 oranında azalıyor. Bu yüzden atıklar yeraltında depolandıktan sonra en az 300 yıl boyunca sızıntılara karşı denetlenmek zorunda.

ABD bile atıklarla baş edemiyor
ABD'de nükleer atıklar sorununa yıllardır çözüm bulunamıyor. Ülkedeki 104 nükleer reaktörün miktarı 70 bin tonu bulan atıkları başlangıçtan beri bulundukları mahalde “geçici” olarak depolanmaya devam ediliyor. Bunun sebebi halen dünyada sürekli depolamanın nasıl yapılacağına dair bir yolun henüz bulunamamış olması. Sürekli depoların başka bir ülkede toplanması bile konuşuluyor. Hemen her konuda başta ABD olmak üzere batılı ülkelere istediklerini veren Türkiye, tüm dünyanın nükleer atık deposu olma tehdidi altında da kalabilir.

CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
8 kişi hayatını kaybetti, 11 yaralı!
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Ticaret Bakanlığı cezayı kesti
Fahiş fiyata 61 milyon lira ceza
Erdoğan 'mülakat kaldırılacak' vaadini unuttu
'Kaldırılacağını kim söyledi'
Mart ayında bahar yaşandı mayısta havalar bozdu
Meteorolojiden don uyarısı
Gazze'nin güneyindeki bazı mahalleler boşaltıldı
İsrail'den yeni katliam hazırlığı
Aile faciası!
Eşi ve 3 çocuğunu öldürüp intihar etti
Aşırı yağış nedeniyle mandıra çöktü
750 hayvan göçük altında
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
8 kişi hayatını kaybetti, 11 yaralı!
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Ticaret Bakanlığı cezayı kesti
Fahiş fiyata 61 milyon lira ceza
Erdoğan 'mülakat kaldırılacak' vaadini unuttu
'Kaldırılacağını kim söyledi'
Mart ayında bahar yaşandı mayısta havalar bozdu
Meteorolojiden don uyarısı
Gazze'nin güneyindeki bazı mahalleler boşaltıldı
İsrail'den yeni katliam hazırlığı
Aile faciası!
Eşi ve 3 çocuğunu öldürüp intihar etti
Aşırı yağış nedeniyle mandıra çöktü
750 hayvan göçük altında

Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı

TRT Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan sahte diploma ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklandı. MHP Milletvekili Levent Uysal'ın eşine ait Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki skandal her geçen gün büyüyor.
06.05.2024 15:20:00 / Güncelleme: 06.05.2024 15:23:53
BirGün
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kuzey Kıbrıs'ta "Son yılların en büyük skandalı" olarak nitelendirilen Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki (KTSÜ) soruşturma TRT Kıbrıs Temsilcisi'ne kadar uzandı. TRT Temsilcisi Sefa Karahasan'ın tutuklandığı açıklandı.

Son iki aydır ada gündeminden düşmeyen, sahte diploma ve yolsuzluk operasyonu yapılan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal'ın eşi Ece Uysal'a ait. Kıbrıs basınında yer alan bilgilere göre, üniversitenin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan, tutuklanarak olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz'ün, sahte not girişleri yapılarak 600'ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğini itiraf etti.

Gazimağusa Polis Müdürü Mahmut Barış Sel, başkent Lefkoşa'da çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Sel'in 18 Ocak 2023 tarihinde KSTÜ'nün öğrenci kayıt sistemine girişi olmasına rağmen 11 Eylül 2021'de kaydolmuş gibi gösterildiği, 1 Şubat 2023 tarihinde 9 ders notunun gelişigüzel sisteme girildiği, tez sunmadığı halde sunmuş gibi gösterilip, 19 Haziran 2023'de işletme yüksek lisanstan mezun edildiği belirtildi. Skandal dair Kuzey Kıbrıs Meclisi'nde araştırma komitesi de kuruldu.

HERKES İŞİN İÇİNDE

BirGün gazetesinin haberine göre ayrıca soruşturmaya ismi karışanlar şöyle:

* Milletvekili Emrah Yeşilırmak
* Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi'nde görevli polis mensubu
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müdürü Meray Dürüst
* Eski Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst
* Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu Yarbay Özgür Alp,
* YÖK'ün Kuzey Kıbrıs muadili Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı ve eski yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler
* YÖDAK Genel Sekreteri Derviş Refiker

DİPLOMA TÜRKİYE'DE DE GEÇERLİ

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi 2016 yılında kuruldu. Diş Hekimliği, Tıp, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Sağlık Bilimleri, Eczacılık ve Veteriner Fakültesi'yle eğitim veren üniversite bünyesinde iki ayrı yüksekokul bulunuyor. 2017 yılında da üniversite Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından akredite edilerek denklik aldı. Yani bu üniversitede mezun olanların diplomaları Türkiye'de de kabul görüyor, hekimlik yapabiliyorlar.

YÖK HEYETİ ADA'YA GİTTİ

Birçok bürokratın, polisin ve siyasetçinin adının karıştığı skandala dair konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) destek talep ettik. YÖK'ün Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) ile çalışmasıyla sıkıntılar giderilecek. Gereği neyse yapılacak" demişti.

25 Mart itibariyle Kuzey Kıbrıs'ın talebiyle Ada'ya gelen YÖK heyetinin çalışmalarına başladığını söyleyen Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ise şunları söylemişti: "Yaşananlar üzerine KKTC Başbakanı Türkiye'ye, Cumhurbaşkanımıza yazı yazdı ve YÖK'ün burada sistem kurmasını istedi. YÖK heyeti de görüşmek üzere buraya geldi."

Ana muhalefet partilerinden Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay ise konuya ilişkin şunları kaydetmişti: "Sadece bu diplomayı verenler açısından değil, yozlaşma toplumun her düzeyine sirayet etmiş durumda. Yani müdür, müsteşar, milletvekili, eski bakan, üniversitelerden sorumlu kurum başkanı, bu bir kategori. İkinci kategori öğretmen, polis, asker aldığı diplomayı da devlete verip kademe derece ilerlemesi, makam-mevki maaş artışı. Şimdi bütün bunları biz gördük şu ana kadar. Toplumdan bağımsız bir şey değil bu. Çürüme, sadece siyasal bir çürüme değil. Toplumun bazı kesimleri de buna ortak olmuş durumda."

Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

Özgür Özel ile görüşmesi sonrası CHP genel merkezi önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi. Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşmek istediğini ve yanıt beklediğini söyledi.
06.05.2024 14:56:00
Anadolu Ajansı
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüştü.

Özel, CHP Genel Merkezi'nde, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

"İçi boş bir iddianame"

Görüşmenin ardından genel merkez önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi.

İfadelerinin iddianamede yer almadığını söyleyen Ateş, "Benim ifademde de vardı siyasi isimler. İfadem iddianamede yok. Başka arkadaşların ifadeleri de aynı şekilde iddianameye eklenmemiş. İçi boş, basit bir cinayet, alacak verecek kavgası gibi bir iddianame var ortada. İddianame bile diyemeyeceğim, böyle bir iddianame olmaz." diye konuştu.

"Bu iddianame ya geri çevrilecek ya da vereceğimiz dilekçelerle, sunacağımız delillerle iddianameyi yeniden yazdıracağız" ifadesini kullanan Ayşe Ateş, iddianameye eldeki delillerin bile konulmadığını savundu.

Ayşe Ateş, bugüne kadar hukukun işleyeceğini, devletin bu işi çözeceğini umutla beklediklerini dile getirerek, "Ama maalesef umutlarımız tükendi. Mücadele vermeye devam edeceğim. Nereye, ne kadar gücüm yeterse, gücümün yettiği kadar. Hiç kimsenin bundan şüphesi olmasın. Kimsenin de yanına kalmayacak." dedi.

İfadesinde ismi bulunanların sorulması üzerine Ateş, gizlilik kararı kalktıktan sonra ifadesini paylaşacağını, isimlerin bu aşamada görülebileceğini dile getirdi.

"Davanın takipçisi olacağını söyledi"

Özgür Özel ile görüşmesine ilişkin soruya karşılık Ateş, "davanın takipçisi olacağını" belirten Özel'e teşekkür etti. Ayşe Ateş, "Sağ olsun bize zaman ayırdı, ilgilendi. Davanın takipçisi olacağını, arkamızda olduğunu, bize destek vereceğini dile getirdi. Teşekkürlerimizi ileterek yanından ayrıldık." sözlerini sarf etti.

"Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım"

Bundan sonra zor bir sürecin kendisini beklediğini vurgulayan Ateş, "Bugüne kadar sabırla bekledik. Biz devletini seven insanlarız. Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım. Büyük mücadele verdim. Bu cinayetin failleri eninde sonunda yargı önünde hesap verecek." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan görüşme talep edip etmediğinin sorulması üzerine Ayşe Ateş, kendisinden görüşme talebinde bulunduğunu söyledi.

Tahliye talep eden Dilan Polat, Adli Tıp'a sevk edilecek

Dilan Polat'ın cezaevinde kesici aletle kendini yaraladığı iddiasının ardından avukatı tahliyesini talep etti. Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verildi. Savcılık, Polat'ın tutuklu olarak cezaevinde bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği konusunda rapor alınmasını istedi.
06.05.2024 12:32:00
İhlas Haber Ajansı
Tahliye talep eden Dilan Polat,  Adli Tıp'a sevk edilecek
Tahliye talep eden Dilan Polat,  Adli Tıp'a sevk edilecek
Yaklaşık 6 aydır "Suç örgütü kurma ve üye olma", "mal varlığı değerlerini aklama" ve "yasadışı bahis" suçlarından tutuklu bulunan Dilan Polat'ın kendini kesici aletle yaraladığı iddiasının ardından Polat'ın avukatı talepte bulundu.

Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olan Polat'ın avukatı, şüpheli Dilan Polat'ın sağlık sorunları yaşadığını ve kendisini kesici aletle yaraladığını, sağlık sorunlarının tehlike arz ettiğini belirterek, tutuklu olarak cezaevinde kalmasının elverişli olmaması gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu avukatın öne sürdüğü gerekçelerin uzmanlarca değerlendirilmesini istedi.

Savcılık, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yazı yazarak Dilan Polat'ın en yakın Adli Tıp Kurumu birimine sevk edilmesine karar verdi.

Savcılık ayrıca, Polat'ın tutuklu olarak cezaevinde bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği, tıbbi açıdan cezaevi şartları altında bulunmasında sakınca olup olmadığı konusunda rapor alınmasını istedi. Bu kararın ardından Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilip hakkında istenilen konularda uzmanlarca rapor alınması ve talebin karara bağlanması bekleniyor.

Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı

Adana'nın Kozan ilçesinde 112 sağlık ekibi çalışanlarına hasta yakınları kürekle saldırdı
06.05.2024 10:41:00
İhlas Haber Ajansı
Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı
Sağlık çalışanlarına kürekli saldırı
Adana'nın Kozan ilçesinde 112 sağlık ekibi çalışanlarına hasta yakınları kürekle saldırdı. Hamile sağlık çalışanının korkudan düşük riski yaşadığı öğrenilirken, bir sağlık çalışanı da gözünü cam parçası gelmesi sonucu yaralandı.

Edinilen bilgiye göre olay Kozan'da gece 02.30 sularında Karacaoğlan Mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre kalp krizi ihbarına giden sağlık ekipleriyle hastanın oğlu Y.A. "geç geldiniz" iddiasıyla tartışmaya başladı. Sağlık çalışanları vakaya 5 dakika içinde geldiklerini söyledi.

Ancak babası kalp krizi geçiren Y.A. isimli şahıs ambulansla evin önüne gelen sağlık çalışanlarına kürekle saldırarak ambulansın ön camını ardından sağlık çalışanlarının bulunduğu kapıdaki camı kırdı.

Araçta bulunan 21 haftalık hamile sağlık çalışanı D.K. yaşadığı korkuyla düşük tehlikesi nedeniyle tedavi altına alınırken diğer kadın sağlık çalışanı H.Ö. saldırı esnasında kırılan camın parçalarının gözüne gelmesi nedeniyle tedavi altına alındı. Saldırgan Y.A. olay yerinden kaçarken polisler her yerde saldırganı arıyor. Kalp krizi geçiren baba ise hayatın kaybetti.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.