Son günlerde ortalık 'borsada operasyon' haberiyle çalkanıyor. Gözaltına alınanlar, yakalanan ve ortaya çıkan teknikler, uçuşan haberler... Sonuna kadar destekliyorum. Hatta işi daha da büyütelim ve 'yabancıya satış öncesi kendi hisselerini toplayan' banka sahiplerini de mercek altına alalım... Sevgili dostlar, konuya operasyondan başlamışken unutulan 'Ofer'in maceralarına dönmek, Türk Kamuoyuna ve yetkililere sormak istiyorum: Tüpraş'ın yüzde 14.76'sını Ofer'e sattınız, daha sonra yargı bu işlemi iptal etti. Peki şimdi bu hisseler nerede? Neden yargı kararı yerine getirilmiyor? Bu noktada cevap aynı: Olmuş bir kere! Böyle saçmalık olmaz. Tekrar ediyorum, böyle saçmalık olmaz! SPK da İMKB de 'elektronik' olarak işlemi geri sarma kapasitesine sahip yapılar. Üstelik hisselerin hangi kurumun aracılığıyla satıldığı belli. Yapılacak hareket çok basit: Özelleştirme İdaresi, satışı yapan kuruma bir yazı yazacak ve yargı kararı gereği hisseleri iade etmesini isteyecek. Kurum da yüzde 14.76'lık hisseyi toplayıp, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na iade edecek... Peki neden yapılmıyor? Son dönemde 'yargıyı yok saymanın' yeni bir formülü var; 'fiili imkânsızlık! Yap, et, işi bitir, malı götür, sonra da karşımıza çık, efendim, fiilen artık imkânsız! Sonuç: Lütfen bu konuya sahip çıkın, çıkmamıza yardım edin, tepki gösterin! Bu mal bizim. Parasını vergilerimizle ödedik. İhtiyacımızdan kesip devlete ödediğimiz her kuruş ile bu tesisler kuruldu. Sonra ne oldu? 'Ofer' diye biri geldi, bir gecede '500 milyon' dolara varabilecek kârlar ile Tüpraş'ın bir kısmını aldı gitti. Bu noktada konu hakkında hâlâ hiçbir girişimde bulunmayan Özelleştirme İdaresi'ne de seslenmek istiyorum: Yargı kararını uygulamazsanız, sizler için vebali de cezası da çok ağır olur! Not: Son 24 saat içinde Sabah gazetesi 'Ofer-Kutman' ikilisinin bir marifetini daha ortaya çıkardı. Belediyelerin nasıl çalıştığını göstermesi açısından ibret dolu bir haber. Aynen aktarıyorum: "...Türkiye'nin ilk tatil köyü olan Emekli Sandığı'nın Kuşadası'ndaki Fransız Tatil Köyü'nün bulunduğu Arslanburnu Koyu, özelleştirme kapsamında geçen yıl 374 dönümlük arsasıyla birlikte 34.5 milyon dolara Sami Ofer-Mehmet Kutman ikilisine ait Kuşadası Turizm Yatırımları Şirketi'ne satıldı. Ofer ve Kutman arsayı alır almaz hemen belediyeye başvurarak, turizm bölgesi olduğu için yüzde 20 imar izni bulunan bölgede yüzde 83'lük imar iznini öngören tadilat yapılmasını istedi. Ancak ikili, Kuşadası halkının gökdelen gibi tesisler yapılacağı gerekçesiyle tepki göstermesi üzerine geri adım attı... Rafa kaldırılan proje unutulmaya yüz tuttuğu sırada, Ofer-Kutman ikilisi geçtiğimiz ay bu defa yüzde 53'lük bir imar izni talebiyle belediyeye başvurdu. İmar Komisyonu da talebi meclisin önceki gün yapılan temmuz ayı olağan toplantısına sundu. Belediye binasının altındaki meclis salonunda yapılan ve vatandaşların da yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, 15 maddelik gündem arasında yer alan imar planı değişikliği, diğer partilerden yedi karşı oya rağmen AKP'li Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan ve AKP'li üyelerin sekiz oyuyla kabul edildi. Böylece Kuşadası'nın en güzel koyunun imar izni üç katına çıkarılarak betonlaşmaya açıldı. İmar planındaki değişiklikle ayrıca iki kat olan inşaat izni de 12 kata çıkarıldı. Sami Ofer ve Mehmet Kutman'ın arsaya 12'şer katlı konutu da içeren apart oteller yapacağı öğrenildi... Emlakçılar ise arsanın imar planı tadilatı yapıldıktan sonra özelleştirilmesi halinde, 34 milyon dolar değil en az 100 milyon dolara satılacağını söyledi. Plan tadilatı kararına ret oyu veren CHP'li belediye meclis üyesi Murat Yakar da, bu kararın bir dünyanın en güzel koylarından Arslanburnu'nu betona boğacağını söyleyerek, 'Bu şirket, sadece beton yığını yapmakla kalmayıp, imar taleplerinde Kıyı Kanunu'na aykırı olarak 100 metrelik çekme mesafesini de ihlal edecek. Projeyi görmeden yüzde 53 emsal belirlemek çok yanlış' dedi..."Yiğit Bulut/ Radikal