İncir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri tartışmayı hiç sevmem.
Hele semboller ve şekiller üzerinden verilen ucuz kavgalardan tiksinirim.
Ama galiba bu sefer bigane kalamayacağım. Çünkü devletin en tepesini işgal eden Cumhurbaşkanı Sezer'in esvap takıntısının Cumhuriyetimize gölge düşürecek kamusal mesele haline gelmesi meselenin ciddi boyuta vardığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Sezer, Çankaya'da vereceği Cumhuriyet resepsiyonuna AKP'lileri eşsiz davet etmekte ısrarlı.
Eski Cumhurbaşkanı Demirel, bu uygulamanın daha önce eşi benzeri olmayan bir uygulama olduğunu söylüyor.
Demek ki konu, Sezer'in davetiyede ayrım yapmasından ibaret bir adaba mugayyir davranışının ötesinde tavır içeriyor.
Kimileri Sezer'in bu davranışını gülmez, ağlamaz, paylaşmaz, kişisel duygularını açığa vurmaz soğukluğuna bağlıyor.
Ancak Cumhurbaşkanı Sezer'in DHKP'den PKK'ya bölücü yıkıcı örgüt mensubu bir çok teröristi affedecek kadar müşfik bir yanının olduğu hatırlanınca konunun duygusallıkla alakalı olmadığı anlaşılıyor.
Kimileri Sezer'in yargıçlıktan gelen katı hukuk adamlığına bağlıyor.
Ancak Sezer'in aynı hukukçu hassasiyetini daha önemli konularda aynı tavizsizlikle ortaya koyduğunu tartışmalı.
Peki bu davranışının ardında yatan saik ne olabilir?
Cumhurbaşkanı sıfatı ile Cumhuriyetin temel ilke ve niteliklerine aşırı hassasiyet.
Zaten Sezer, ayırımcılığının gerekçesini kamusal alanda türban takılamaz yargı kararının aksine uygulama olmaz diye ifade ederek bu saiki açığa vuruyor.
Burada uzun uzun kamusal alan tartışmasına girecek değilim. Ancak şunu hatırlatalım ki cadde, sokak, park, hastane, cami, kamu binalarının tamamı kamusal alandır.
Sezer eğer kamusal alan tanımına, hukuki bir statü biçerek başörtüsü yasağının tüm kamusal alanda uygulanacağını iddia ediyorsa saydığımız tüm bu yerlerde camide dahi başörtüsünü yasaklaması gerekiyor.
Demogoji yapmıyoruz. Cumhurbaşkanı Sezer'in kamusal alanla neyi kastettiğini açıklaması gerekiyor. Ve şu somut soruya cevap vermesi gerekiyor. Belediye evlendirme salonunda nikahları kıyılan başörtülü kadınlar başörtüsünü açmak zorunda mı?
Çünkü orası da tartışmasız kamusal alan ve kamu görevlisi medeni yasamıza göre nikah kıyıyor. Ne dersiniz?
Bu örnek dahi kamusal alanda başörtüsü yasak iddiasının gülünçlüğünü ortaya koyuyor.
Ben merak ediyorum Cumhurbaşkanı Sezer, bağımsızlık ve egemenliğimizi gölgeleyen Cumhuriyetin özüne ve şekline aykırı birçok politikayı içine sindiriyor da neden başörtüsüne takılıyor?
Cumhuriyeti yaşatmak, onun ilke ve prensiplerini yaşatmak ve milletle paylaşmakla olur.
Cumhurun bayramını örtülü örtüsüz ayırımına giderek cumhurdan koparırsanız geriye bürokratik saltanat kalır.
Ya da öcü diye gösterdikleriniz iktidar olur.
Yoksa Sezer bu davranışı ile AKP'nin AB'ci, ABD'ci politikalarına kızan tabanını yeniden perçinlemek mi istiyor.
Çünkü bu tip tavırlar başka bir işe yaramıyor.
AKP'ye devletin rezervi sürdükçe AKP dışarıya daha çok teslim oluyor. Millet de devletlulara duyduğu öfkeden siyasilerin teslimiyetini kabulleniyor.
Olan Türkiye'ye ve de Cumhuriyete oluyor.
Hele semboller ve şekiller üzerinden verilen ucuz kavgalardan tiksinirim.
Ama galiba bu sefer bigane kalamayacağım. Çünkü devletin en tepesini işgal eden Cumhurbaşkanı Sezer'in esvap takıntısının Cumhuriyetimize gölge düşürecek kamusal mesele haline gelmesi meselenin ciddi boyuta vardığını gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Sezer, Çankaya'da vereceği Cumhuriyet resepsiyonuna AKP'lileri eşsiz davet etmekte ısrarlı.
Eski Cumhurbaşkanı Demirel, bu uygulamanın daha önce eşi benzeri olmayan bir uygulama olduğunu söylüyor.
Demek ki konu, Sezer'in davetiyede ayrım yapmasından ibaret bir adaba mugayyir davranışının ötesinde tavır içeriyor.
Kimileri Sezer'in bu davranışını gülmez, ağlamaz, paylaşmaz, kişisel duygularını açığa vurmaz soğukluğuna bağlıyor.
Ancak Cumhurbaşkanı Sezer'in DHKP'den PKK'ya bölücü yıkıcı örgüt mensubu bir çok teröristi affedecek kadar müşfik bir yanının olduğu hatırlanınca konunun duygusallıkla alakalı olmadığı anlaşılıyor.
Kimileri Sezer'in yargıçlıktan gelen katı hukuk adamlığına bağlıyor.
Ancak Sezer'in aynı hukukçu hassasiyetini daha önemli konularda aynı tavizsizlikle ortaya koyduğunu tartışmalı.
Peki bu davranışının ardında yatan saik ne olabilir?
Cumhurbaşkanı sıfatı ile Cumhuriyetin temel ilke ve niteliklerine aşırı hassasiyet.
Zaten Sezer, ayırımcılığının gerekçesini kamusal alanda türban takılamaz yargı kararının aksine uygulama olmaz diye ifade ederek bu saiki açığa vuruyor.
Burada uzun uzun kamusal alan tartışmasına girecek değilim. Ancak şunu hatırlatalım ki cadde, sokak, park, hastane, cami, kamu binalarının tamamı kamusal alandır.
Sezer eğer kamusal alan tanımına, hukuki bir statü biçerek başörtüsü yasağının tüm kamusal alanda uygulanacağını iddia ediyorsa saydığımız tüm bu yerlerde camide dahi başörtüsünü yasaklaması gerekiyor.
Demogoji yapmıyoruz. Cumhurbaşkanı Sezer'in kamusal alanla neyi kastettiğini açıklaması gerekiyor. Ve şu somut soruya cevap vermesi gerekiyor. Belediye evlendirme salonunda nikahları kıyılan başörtülü kadınlar başörtüsünü açmak zorunda mı?
Çünkü orası da tartışmasız kamusal alan ve kamu görevlisi medeni yasamıza göre nikah kıyıyor. Ne dersiniz?
Bu örnek dahi kamusal alanda başörtüsü yasak iddiasının gülünçlüğünü ortaya koyuyor.
Ben merak ediyorum Cumhurbaşkanı Sezer, bağımsızlık ve egemenliğimizi gölgeleyen Cumhuriyetin özüne ve şekline aykırı birçok politikayı içine sindiriyor da neden başörtüsüne takılıyor?
Cumhuriyeti yaşatmak, onun ilke ve prensiplerini yaşatmak ve milletle paylaşmakla olur.
Cumhurun bayramını örtülü örtüsüz ayırımına giderek cumhurdan koparırsanız geriye bürokratik saltanat kalır.
Ya da öcü diye gösterdikleriniz iktidar olur.
Yoksa Sezer bu davranışı ile AKP'nin AB'ci, ABD'ci politikalarına kızan tabanını yeniden perçinlemek mi istiyor.
Çünkü bu tip tavırlar başka bir işe yaramıyor.
AKP'ye devletin rezervi sürdükçe AKP dışarıya daha çok teslim oluyor. Millet de devletlulara duyduğu öfkeden siyasilerin teslimiyetini kabulleniyor.
Olan Türkiye'ye ve de Cumhuriyete oluyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014