EFENDİLER!.. Bugün 29 Ekim 2006... Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilanından 83 yıl sonra, memleket dahilindeki manzara-i umumiye Atatürk'ün 'kutsal tavsiye'sini tekrar tekrar okutturacak niteliktedir... Atatürk, 20 Ekim 1927 tarihinde şöyle demişti: 'Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahil" ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyeti'ne kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha el"m ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahs" menfaatlerini, müstevl"lerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve b"tap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!'Cumhuriyet'in ilanından dört yıl sonra Mustafa Kemal Paşa neden gelecek nesilleri uyarma ihtiyacı duymuştu?.. Bu öngörü, sinmiş durumdaki yamyam takımının ölümünden sonra rahat durmayacaklarının sezgisinden kaynaklanmıştır...Haklı çıktı...Ondan sonra ilerleyen nesiller, 'bedhahların' ortaya çıkışını, memleketi peşkeş çekerek semirmelerini engelleyemedi...Dolmabahçe'de hayata veda etmesinden Anıtkabir'e defnedilme sürecinde bile olan olmuş,'Bağımsızlık benim ilkemdir' prensibi delinmiş, mesela ABD'nin Missuri zırhlısı Karaköy Limanı'nda geneleve demir atarak vatanın bağrına dayanmış, bu durum 'Gaflet, dalalet ve hatta ihanet' içerisindeki teslimiyetçi sürülerce şenliklerle karşılanmıştır... Bu günlere geldik... Cumhuriyet'in ilanından 83 yıl sonra, İstiklal Savaşı'nın hayatta kalan son 2 gazisinden biri olan 111 yaşındaki Yakup Satar'a: 'Biz bu vatanı çok zor koşullarda kurtardık ve gençlere teslim ettik. Gençler bu vatanı sonuna kadar korumalıdır. Düşmanlar dost gibi görünüp sürekli Türkiye'yi bölmeye çalışıyor. Özellikle gençler düşmanın oyununa gelip birbirine düşmemelidir. Bizler gibi gençler de ülkeye dört elle sarılmalıdır. Bu vatan elden giderse bir daha geri getirilemez. Biz bu vatanı çok zor koşullarda kurtardık ve gençlere teslim ettik. Gençler bu vatanı sonuna kadar korumalıdır.'Dedirten bu günleri; Ülkenin Başbakan'ı millete 'muasır' olarak sunuyor...Bu günler elbette AB için zaferdir...Cumhuriyet'in 83. Yılı'nda...'müstevliler, dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessilleri' olmak üzereler...Müstevliler, kendilerine adeta işgal davetiyesi gönderip yalvaran egemenlere doymak bilmez bir iştahla 'daha... daha...' diye dayatıyorlar...İşgalci 'Kıbrıs'ı teslim et, Rum tarafına boyun ey, Yunanistan'a teslim ol... PKK çetesine karşı güç kullanma, silahlı kuvvetlerini tavsiye et, Ermeni, Süryani, Pontus özerk bölgelerini tanı, Rum Patrik'in kuracağı devleti tanı, Ayasofya'yı kilise, İstanbul'u bağımsız Kostantinopolis yap, tarımını tasfiye et, arazilerini elden çıkar, devletin karlı sanayi kuruluşlarını sat, Atatürk ilkelerini unut, ihanet şebekelerini özgürleştir, Barzani-Talabani'yi tanı, şimdilik bunları yap seninle konuşalım' diyor... Türkiye'yi yönetenler, işgalciler bu ültimatomları dinlemelerine izin verdikleri için mutlu açıklamalar yapıyorlar!.. 'AB'de zoru başardık.' İşgale direnenler suçlanıyor!.. Başbakan AB ve dış politika konularında ülkeyi peşkeş çektiklerini ve sattıklarını ileri sürenlerin 'yetişemedikleri üzüme koruk' dediklerini söylüyor, 'Türkiye farklı konumlarda olacak' diyor... Doğru söylüyor!..Bu gidişe dur denilmezse çok kısa bir zaman sonra Anadolu'yu parçalanmış haritalarla tanıyacağız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok olacak...Efendiler...Manzara-i umumiye acıklıdır...19 Mayıs1919 gibi bir durumdur...Behiç Kılıç/ Tercüman