Birkaç gün önce tuhaf bir uçak kaçırma eylemi yaşadık ve bu eyleme 'magazinel' yorumlarla yaklaşan necip Türk medyası arka planındaki stratejik tehlikeyi kamuoyuna sunamadı. Haberlere göre; 'Lefkoşa-İstanbul seferini yapan uçağı kaçıranlardan Mommen Abdül Aziz Talikh'in, El Kaide terör örgütünün kamplarında eğitim aldığı ortaya çıktı.' Burada şifreli propaganda; 'Türkiye ve El-Kaide'nin ısrarla defalarca yan yana anılmasıydı.Birkaç hafta öncesine gidelim, bir başka habere bakalım; 'El-Kaide terör örgütünün uyuyan hücrelerinden birinin lideri olarak aranan Ertuğrul Gazi T. isimli terörist İstanbul'da yakalandı. Ertuğrul Gazi T.'nin, örgütün 10 üyesinin gözaltına alındığı uyuyan hücresinin lideri olduğu öğrenilirken, Guantanamo Üssü'nde tutuklu bulunan İbrahim Şen isimli örgüt mensubuyla bağlantıları da belirlendi.' Evet, yine 'El-Kaide ve Türkiye' vurgusu.Malum bazı güçler (siz anladınız onları ey bilen okur) Türkiye'nin El-Kaide'nin ve terörün yeni merkezi haline dönüşmek üzere olduğu propagandasını artırdı. Biz ise içeride birbirimize düşmüş 'dışarıya kör sağır hallere' devam ediyoruz. 'Türkiye, El-Kaide'nin terörün merkezi olmaya başladı' tezlerine dört koldan da destek veriyorlar, geçenlerde bir film (DVD alıp) seyrettim. (psikolojik savaşın en önemli argümanlarından biri bu filmlerdir)Filmin adı; 'The Stone Merchant, yönetmeni İtalyan Renzo Martinelli, başrollerde dünyaca ünlü sanatçılar Harvey Keitel, Murray Abraham oynuyor. Filmin önemli bölümü Nevşehir-Kapadokya yani bizim turizmde gözbebeğimiz, gururumuz Peri Bacaları bölgesinde geçiyor. Filmin senaryosuna göre Kapadokya adeta 'El-Kaide'nin önemli merkezlerinden biri. Ürgüp civarında El-Kaide üyesi tehlikeli teröristler yaşıyor ve bunlardan bazıları da TÜRK vatandaşı. Belli ki bu senaryo için Peri Bacaları özellikle seçilmiş; 'dikkat, Hıristiyanlık için değerli topraklar olan Kapadokya yeraltı şehirleri şu anda İslamcı teröristlerin elinde' şeklindeki saklı mesaj da görüntülere adeta kodlanmış. Filmde ısrarla 'İslam'ın insanlık için ne derece tehlikeli olduğu-İslam'ın terör üreten bir din olduğu' vurgusu da yapılıyor ve tüm bu mesajlar 'Türkiye-Anadolum üzerinden' dünyaya gönderiliyor. Filmin finalinde Türkiye'de- Kapadokya'da yaşayan El-Kaideci teröristler, Hıristiyanlığın merkezi Roma'ya geçip 11 Eylül'ün bin kat beterini planlıyor ve Avrupa'da binlerce masum insanın ölümüne neden oluyorlar. Filmin başlangıç ve final müziği Türkçe, tam bilinçaltı bombalaması... Filmi bitti, öfkeden kanım dondu. Yazımın girişinde belirtiğim diğer 'servis' haberlerle de birleştirince Türkiye için "planlanan" senaryonun 2.perdesine geçildiği ortaya çıkıyor.Filmin yönetmeni 'Martinelli', İslam ve de Osmanlı düşmanı. Martinelli'nin son filmlerinden birine daha bakalım; 'İkinci Viyana Kuşatması'nın bugünkü "Medeniyetler çatışması" tartışmalarının temeli olduğunu gösteren bir film de hazırlıyan Martinelli, 'Amerika'daki terör olaylarının başlangıcı '11 Eylül 2001' değil '11 Eylül 1683 Viyana Kuşatması'dır' diyor. Buyrun... Ve biz bu adamlara 'Kapadokya'mızı plato olarak sunup, kendi elimizle 'Türkiye'nin zihinlerde terör merkezine dönüştürülmesi planını' besliyoruz. Bu filmle amaçlanan kara propaganda 'Gece Ekspresi'nden daha ağır. Söylem bu kadar şimdi sıra aksiyonda ey okur; bu İtalyan yönetmeni-yapımcıyı uluslararası ilgili makamlara şikayet etmemiz, 'protesto' fakslarıyla cevabını vermemiz ve de bu filmin çekimine izin veren Kültür Bakanlığımızı da sorgulamamız gerekiyor. Malum servislerin 'Türkiye, El-Kaide'nin terörün merkezi haline dönüşüyor' planını durdurmaz isek bu gerekçenin arkasına sakladıkları 'asıl hedeflerin' neler olduğunu, stratejik açılımı da sanıyorum siz çok iyi anladınız. Bu bir evre, şimdiden filmler ve de küçük haberler yoluyla zihinler hazırlanıyor. Sopaya ya da sopayı gösterip iknaya... Sopalanan Afganistan'a 'önleyici vuruşun' gerekçesi neydi? Acaba bizi de sopalamak yerine bu tür iletişim araçlarının baskısıyla sopayı gösterip sonra da ikna yolunu mu deneyecekler, peki neye ikna edileceğiz?!Güler Kömürcü