Petrol-İş Sendikası, Petkim ihalesinin yürütmeyi durdurma istemli olarak iptali için Danıştay 13'üncü Dairesi'nde dava açtı. Dava dilekçesinde, alıcı grup içinde Ermeni asıllı işadamı Ruben Vartanyan'a ait olan Troika Dialog Group'un yer aldığına işaret edildi Petrol-İş Sendikası, Petkim ihalesinin yürütmeyi durdurma istemli olarak iptali için Danıştay 13'üncü Dairesi'nde Türkiye'nin geleceği açısından kritik önemi haiz bir dava açtı. Dava dilekçesinde, alıcı grup içinde Ermeni asıllı işadamı Ruben Vartanyan'a ait olan Troika Dialog Group'un yer aldığına işaret edilerek, "Ermeni Diasporası içerisinde önemli bir yeri bulunan bir iş adamının sahibi olduğu Troika Dialog Group'un finansal yatırımcı olduğunun ortaya çıkması, ihale ile ilgili ciddi soru işaretlerinin doğmasına neden olmuştur" denildi. Yürütme durdurulsunPetrol-İş avukatı Gökhan Candoğan tarafından Danıştay 13. Dairesi'nde açılan davada, Petkim'in yüzde 51 oranındaki kamu payının blok satış yoluyla özelleştirilmesine dair 8 Şubat 2007 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararına dayalı olarak yapılan ihaleyi sonuçlandıran 5 Temmuz 2007 tarihli ihale komisyonu kararının iptali ve dava sonuna kadar yürütmenin durdurulmasını istedi. Dava dilekçesinde, ihalenin sonuçlanması sonrasında, ihaleye en yüksek teklifi veren "TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu (OGG)" temsilcilerine OGG ile ilgili bilgi verilmesi isteminde bulunulduğu ancak şirket yetkililerinin bilgi vermekten kaçındığı belirtildi. Ermeni asıllı işadamıAkabinde yapılan yazılı basın açıklamada, OGG'nin üç yatırımcı şirketin biraraya gelerek oluşturduğu bir konsorsiyum olduğu, bu şirketlerin de, Troika Dialog Group, Investment Production Group Eurasia, Caspi Neft JSC olduğunun belirtildiği aktarıldı. Ermeni asıllı işadamı Ruben Vartanyan'a ait olan Troika Dialog Group'un Troika Capital Partners isimli firma ile "finansal yatırımcı" olarak yer aldığı OGG'nin diğer iki ortağının (Kazak yatırımcıların konrolündeki Investment Production Group Eurasia ile Caspi Neft JSC) "stratejik yatırımcı" olarak tanımlandığı anlatıldı. Grubun kimliği konusunda ciddi şüpheler bulunduğu ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: Ermeni diyasporasına mensup"OGG'yi temsilen ihaleye katılan kişilerin, ihale sonrasında OGG ile ilgili bilgi vermekten kaçınmaları ve yapılan yazılı açıklama ile Ermeni diasporası içerisinde önemli bir yeri bulunan bir iş adamının sahibi olduğu Troika Dialog Group'un finansal yatırımcı olduğunun ortaya çıkması, ihale ile ilgili ciddi soru işaretlerinin doğmasına neden olmuştur. Seçim sürecine girilmesi nedeniyle Halk Bankası ve elektrik özelleştirilmesinin iptal edildiği/ertelendiği bir dönemde, sanayini itici güçlerinden birisi olan Petkim'in çoğunluk payının, bu nitelikte bir sermaye grubuna ihale edilmesi, soru işaretlerini çoğaltmaktadır. Şüphe ve soru işaretlerinin giderilebilmesi açısından, ihale sürecini tüm aşamalarını içerir işlem dosyasının (danışman raporları, teklifler, yazışmalar..) davalı idareden istenilmesi yerinde olacaktır." Petkim'in, alanında Türkiye'deki tek üretici kuruluş olduğu belirtilen başvuruda, Türkiye ihtiyacının geri kalanının "ithalat" ile karşılanmaya çalışıldığı da gözönüne alındığında, Petkim özelleştirilirken bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğinin altı çizilerek, şöyle denildi: Önyeterllikte deneyim aranmadı"Bu çerçevede, ihaleye katılacak firmalara, sektörel tecrübe gibi bazı yeterlilik ölçütleri getirmenin yanı sıra, rekabet hukuku açısından da, özelleştirme sonrasında tekel durumunun oluşmasına engel olmaya yönelik ihaleye katılım sınırlandırmalarının belirlenmesi, kanımızca kamusal bir zorunluluktur. Buna karşın, şartnamenin önemli unsurlarını da içeren ilan metninde, firmalara getirilen tek önyeterlilik ölçütünün sermaye şartı olduğu, sektörel tecrübe gibi, tekelleşmeye yönelik olası katılımları engellemeye yönelik şartlar gibi önemli konularda hiçbir şart/sınırlama/düzenleme yapılmadığı görülmektedir."  Özelleştirmenin ileri sürülen amaçlara ulaşabilmesi için davalı idarenin ciddi bir ön hazırlık sonucunda ihale sürecine başlaması gerekirken, sadece finansal analizler/tesbitler üzerinden sürecin tasarlanmasının, kamu yararını oluşturan toplumsal ve ulusal menfaatlerin gözardı edilmesine neden olduğu kaydedildi.