logo
23 NİSAN 2024

Petrol nelere kadir

02.05.2006 00:00:00
ABD, petrole bağımlılığını bir türlü azaltamıyor. Bush yönetiminin Ortadoğu politikasının, Hindistan'la yaptığı nükleer anlaşmanın ve Çin ile Latin Amerika'ya şüpheli yaklaşımının da nedeni enerji Bunu söylemek pek revaçta değil, fakat Irak savaşı petrolle ilgiliydi. Tamamen değil, fakat kitle imha silahları veya Kaide ile bağlantılardan çok petrolle ilgili olduğu kesin. 1991'deki Irak savaşı da petrolle ilgiliydi ve eğer ABD gelecekte İran veya Çin'le savaşa girerse muhtemelen bu da petrol yüzünden olacak. Petrol, Amerikan ekonomisi için hayati öneme sahip kıt bir kaynak. Ülke içi üretim 1970'lerde zirveye çıkmıştı. ABD halihazırda petrolünün yaklaşık yüzde 60'ını ithal ediyor. Dünya kaynaklarının da yaklaşık 10 yılda zirve yapması bekleniyor. Öte yandan Amerika'nın petrol tüketimi sürekli olarak artıyor; 1995-2004 arasında günde 3.9 milyon varil arttı. Bu miktar, aynı dönemde günlük tüketimi 2.8 milyon varil artan Çin ile neredeyse aynı. Talebin daimi olarak arttığı, arzın ise talebi karşılamakta zorlandığı bir ortamda, haliyle fiyatların yükselmesi ve belli bir noktada bu artışın aşırı derecede hızlanması beklenebilir. Bu da Amerikan ekonomisi için bunalım anlamına gelecek. Tarımdan ulaşıma dek bir yığın teşebbüs petrole bağlı. Bu alanlar ayakta kalmakta zorlanacak. Yükselen petrol ithalatı, artan ticaret açığıyla birleştiğinde, ABD'nin dış borçlarını doruğa çıkararak doları tehdit edecek. Dolar, avro ve diğer para birimleri karşısında değer kaybederse, petrol üreticileri fiyatlarını diğer para birimleriyle belirlemek isteyecek. Bu da petrolü Amerikalılar için daha da pahalı hale getirecek. Ticaret açığı artacak, doların dünya para birimi olarak terk edilmesi riski doğacak ve ABD'yi bütçe kesintileri ve vergi artışları yapmak zorunda bırakacak. Petrol kıtlığı çatışmaya yol açacak ABD bu süreci hafifletebilir, hatta engelleyebilir, ama bu kolay olmayacak. Amerikalılar, özellikle otomobiller konusunda ciddi bir azaltma programını kabul etmek zorunda. Ama hayatını araba, banliyö ve otobanlar üzerine inşa etmiş bir ülkede bu pek de yararlı bir siyasi program sayılmaz. Bu da geriye daha da netameli bir alternatif bırakıyor: ABD, dünya petrol kaynaklarına imtiyazlı biçimde ulaşmak ve diğer ülkeleri benzer ulaşımdan mahrum bırakmak arayışına girebilir. Bu da savaşa yol açabilir. Bush yönetiminin tasarruf programı yetersiz. Program, hidrojen yakıtlı araçlar gibi buluşları içeriyor. Fakat yönetim savaş ihtimali için de hazırlık yapıyor. Pentagon'un dört ayda bir yayımlanan savunma raporunun sonuncusunda Çin'le savaş tehdidinin ele alınması dikkat çekiyordu. Rapora göre Çin, 'ABD ile askeri rekabete girme potansiyeli en yüksek olan ülke konumunda ve ABD karşı stratejiler geliştirmezse Çin'in askeri teknolojileri Amerika'nın geleneksel askeri avantajlarını ortadan kaldırabilir'. Çin, Latin Amerika, İran ve HindistanABD yönetiminin martta yayımladığı gözden geçirilmiş Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde ise 'Çin liderlerinin dünya çapındaki enerji kaynaklarını bir şekilde kilitleyerek ve enerji kaynakları zengin ülkeleri destekleyerek barışçı tutumu terk etmesi halinde savaşın patlak verebileceğinden' dem vuruluyor. Bu iki cümle de petrole atıfta bulunuyor. İnsancıllar 'kaynakları zengin ülkeler' ifadesini Çin'in Sudan'la yaptığı anlaşmalardan ibaret sanabilir, ama burada daha büyük olasılıkla, Çin'in ABD'nin düşmanı İran ve Venezüella ile yaptığı anlaşmalara atıfta bulunuluyor. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, ay başında Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde yaptığı konuşmada, Çin, İran ve Venezüella kaynaklı tehditleri özetledi: "Enerji sorunuyla ilgili bir şeyler yapmamız lazım. Dışişleri bakanı olarak dünya çapındaki enerji politikasından endişeliyim. Enerji kozunu kullanan bazı küçük ülkeler, normalde sahip olmayacakları olağanüstü güç ediniyor ve bu gücü uluslararası sistem adına kötü bir şekilde kullanıyor. Hızlı büyüyen bazı ülkeler, Çin ve Hindistan gibi enerji ülkeleriyle dünyanın dört bir köşesinde bağlantıya girmek arayışında. Daha önce görmediğimiz ülkeler çıkıyor karşımıza ve bu, diplomasimiz açısından ciddi bir meydan okuma yaratıyor". Çin, donanmasını hızla büyütüyor ve amacı Tayvan'a saldırmak değil, Ortadoğu'dan gelen enerji rotalarını korumak. Ve ABD Çin'e karşı 'tedbir' stratejisi takip ediyor. Pentagon sözcüsü Bryan Whitman'a kulak verelim: "Çin'i sorumlu bir uluslararası ortak olmaya teşvik eden ABD politikası. Ama Çin'in müstakbel rotasını kuşatan bir şeffaflık yok ve belirsizlikler var. Bu yüzden biz ve diğerleri bu bilinmeyene karşı gardımızı alıyoruz". Burada 'gard', Guam'da büyük bir deniz ve hava yığınağı inşa etmek anlamına geliyor. Pentagon yetkilisi James Thomas, 'tedbir stratejisini' Washington Times'ta şöyle tanımlıyor: "Bombardıman unsurlarının Guam'a rutin bir temelde konuşlandırılmasına çalışıyoruz. Deniz gücümüzün küresel durumuyla ilgili düzenlemeler de yapıyoruz. Pasifik'teki altı savaş filosunu, küresel nakliyat ve ticaret rotalarındaki değişime uygun biçimde yeniden konumlandırıyoruz. Gelecek birkaç yıl içinde askeri denizaltı filomuzun yaklaşık yüzde 60'ını Pasifik'e kaydıracağız".  ABD'nin Hindistan ile nükleer anlaşması da petrolle ilgili. ABD, Hindistan'a sivil ve askeri amaçlı nükleer materyal satmayı kabul ederek Nükleer Silahların Yayılmasını Engelleme Anlaşması'nı deldi. Hindistan bu materyalleri sivil reaktörlerde kullanarak petrol talebini azaltacak; aynı materyalleri silah yapımında kullanarak da Çin'in gücünü dengeleyecek. Yani ABD bu işten kazançlı çıkacak. Amerika'nın İran'la sürtüşmesi de temelde petrolle ilgili. Öyle olmasa, İran'ın üreteceği bir atom bombası ABD'ye doğrudan tehdit teşkil etmez. Neticede İsrail'in de elinde İran'ı caydıracak imkânlar var. Ama nükleer silahlar İran'ın Körfez'deki diğer petrol üreticileri üzerindeki nüfuzunu artırabilir. Amerika'nın Saddam'la ilgili korkusu da kısmen buydu. İran petrolünü dolarla değil avroyla fiyatlandırma niyetini açıkladı bile; ama henüz bunu yapacak üstyapıya veya diğer petrol devletlerinin desteğine sahip değil. Barışçı paylaşım nasıl sağlanır? Peki ABD, Irak'ı neden işgal etti? Bir sürü nedenden biri, OPEC'e karşı bir petrol ağırlığı yaratmaktı. Yeni muhafazakârlar, ABD yanlısı bir Irak'ın OPEC'ten çıkacağını ve zengin kaynaklarıyla petrol fiyatlarını aşağı çekeceğini sanıyordu. Bu elbette ki gerçekleşmedi. Bush yönetiminin Irak'ta kalmak zorunda hissetmesinin bir nedeni de Kerkük'teki petrol kaynaklarının iç savaşla imha edilmesini önlemek ve yeni Irak rejiminin ABD'nin petrol ihtiyaçlarını zora sokmak için İran'ın yanında saf tutmamasını sağlamak. ABD farklı bir strateji izleyebilir. Ülke içindeki ciddi bir tasarruf programını, kaynaklar üzerinde savaşı önlemeyi amaçlayan yeni bir uluslararası petrol anlaşmasıyla birleştirebilir. Buna, 'Yeşil uluslararasıcılık' diyebilirsiniz. Ama Bush yönetiminden bu adımların bir tekini bile atmasını beklemeyin. Ne yazık ki temkinli bir Demokrat yönetim de aynı yolda devam edecek. John B. Judis/ Radikal
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek

BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Beylikdüzü İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde gerçekleştirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarına katıldı ve Çanakkale rölyef anıtının önüne BTP çelenkini koydu
23.04.2024 13:04:00 / Güncelleme: 23.04.2024 13:11:04
Ahmet Haydar Tarhanlı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
Yurdun dört bir tarafında büyük bir coşkuyla kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, İstanbul Beylikdüzü'nde de ilçe portokolü eşliğinde Yaşam Vadisi'nde Çanakkale rölyef anıtının önünde kutlandı.

Törene ilçe kaymakamı, ilçe belediye başkanı, ilçe eğitim müdürü, siyasi parti temsilcileri, Atatürk Düşünce Derneği, Murahip Gaziler Derneği gibi sivil toplum örgütü temsilcileri, ilçede bulunan ilkokul, ortaokul ve liseleri temsilen öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.



Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) de İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı ile birlikte saat 09.00'da BTP çelenkiyle törende yerini aldı.



Tören, Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Koç'un çelenk koymasıyla başladı. Ardından Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da çelenk koymasıyda devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu.

Törene diğer siyasi partilerin çelenk koymasıyla devam edildi.

Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl sıcaklıkların geçtiğimiz yıllara oranla 4 ila 6 derece arttığını belirterek hava sıcaklıklarındaki artışlarla birlikte Akdeniz ikliminin karasal iklime doğru ilerlediğini söyledi.
23.04.2024 11:06:00
İhlas Haber Ajansı
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Doğu Akdeniz ve Hatay'da ilkbahar mevsimine girmesiyle sıcaklıklar artmaya başladı. Depremin vurduğu Hatay'da, gündüz saatleri adeta yaz mevsimini aratan sıcaklık varken gece saatlerinde kış mevsimini hissettiren hava durumu yaşanıyor. İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, yaşanan hava değişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında sıcaklık artışının olduğuna dikkat çekerek Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal iklime doğru ilerlediğini dile getirdi. Ayrıca iklim değişikliğinin zaman geçtikçe daha da artacağını ifade eden Sakallı, hava kirliliğinin artması ve doğa tahribatına devam edilmesi iklim değişikliğini arttırdığını söyledi.

'Yağış miktarında değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var'

Yağış miktarının değişmemesine rağmen yağış periyodunun değiştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'Özellikle son 30 yılda sıcaklık artışı, diğer aylara göre ortalamanın bayağı üzerinde seyrediyor. Bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında bir sıcaklık artışı gördük. Bu durum Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal çölleşen bir iklime doğru ilerliyor. Çünkü bizim en büyük sıkıntımız yağış aralıklarının değişmesi ve yağış rejiminin değişmesidir. Bir yılda buraya düşen yağış miktarında, çok fazla değişiklik yok. Son 30 yılı incelediğimizde global su bütçesini modellediğimiz yayınımıza göre özellikle, İskenderun ve Akdeniz bölgesinde düşen yıllık yağış toplamında herhangi bir değişiklik yok. Bu değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var. Yağış periyotlarındaki değişim beraberinde güçlü kurak periyotları doğurmaktadır' dedi.

'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor'

İklim değişikliğinin çeşitli etmenlere göre artığını belirten Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor. İskenderun ilçesindeki; hava kirliliği , doğanın tahribatı, taş ocaklarının faaliyet göstermesi ve buna benzer etmenlerle iklim değişikliğinin etkilerini daha da artırarak karşımıza çıkaracaktır' ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.
23.04.2024 08:21:00 / Güncelleme: 23.04.2024 08:32:04
Haber Merkezi
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyaretinde yanında bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Arapça sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu. Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde ise iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyareti kapsamında Bağdat'ta bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Serkan Kayalar, TİKA tarafından restore edilen Abdulkadir Geylani Külliyesi ve İmam-ı Azam Külliyesi'ni ziyaret etti.

Bağdat'ta bulunan Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Selahaddin-i Eyyubi ve Şeyh Abdulkadir Geylani gibi Kürt şahsiyetlerin İslam'a hizmetleri hakkındaki sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu.



Ali Erbaş'ın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesindeki özgeçmişinde "İyi derecede Arapça ve Fransızca bilmektedir" ifadeleri yer alıyor.

Yaşasın 23 Nisan

Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak önemli yer tutan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun
23.04.2024 07:00:00
Haber Merkezi
Yaşasın 23 Nisan
Yaşasın 23 Nisan
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türk milleti ve Türk askerleri Kurtuluş Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Düşmanın topraklarımızdan atılma sürecinde bundan tam 104 yıl önce 23 Nisan 1920'de TBMM Ankara'da açılmıştır.

Düşman askerleri topraklarımızdan çıkarıldığında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1924'te, 23 Nisan'ın bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. 1929 yılında ise 23 Nisan Bayramı'nı çocuklara armağan etmiştir.

23 Nisan, çocukların bayramı olduğu gibi, Türkiye'nin bağımsızlığının da simgesidir. Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara armağan ettikten sonra, uluslararası alanda da çalışmalar yapılmaya devam edilmiş ve 23 Nisan dünya çocuklarının bayramı olarak değer kazanmıştır.

Türkiye'nin bağımsızlığını gösteren 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yalnızca çocuklar tarafından değil, tüm Türkiye tarafından kutlanmaktadır. Yıllardır türlü eğlencelerle ve coşkuyla kutladığımız bu şenlik, sizin de bildiğiniz gibi, dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram. UNESCO, 1979 yılını 'Çocuk Yılı' olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan bayramını dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi O yıl kutlamaya 6 ülke katıldı, ama her yıl bu sayı büyüdü ve bütün dünya çocuklarının kutladığı uluslararası bir bayram haline geldi.


TBMM'nin açılması ve ilk hükümetin kurulması


Mustafa Kemal'in Meclis-i Mebusan'ın İstanbul dışında bir yerde toplanması gerektiği düşüncesinde ısrar etmesine rağmen, meclisin İstanbul'da toplanmasını kabul edilmek zorunda kalınmış, Mustafa Kemal'in korktuğu gelişme yaşanarak İstanbul işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan çalışmalarına süresiz ara vermişti.

Bu gelişme millet iradesinin tecelli etmesi imkânını ortadan kaldırmıştı. Dolayısıyla gelişmeler İngilizlerin arzu ettiği yöndeydi. İngilizler Damat Ferit Hükümeti'nin iş başına getirilmesini sağlayarak hazırlayacakları barış şartlarını İstanbul Hükümeti'ne rahatlıkla kabul ettirebilecekleri ortamı oluşturmuşlardı. Bir aksilik halinde Yunan kuvvetleri zaten saldırıya hazır bekletilmekteydi. Ancak Anadolu'ya geçtiği günden itibaren Milli Mücadele hareketini Türk milletine mal etme kararı ile hareket eden Mustafa Kemal boş durmamıştı. Artık

Mustafa Kemal'in millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet kurmanın zamanı gelmişti.

Mustafa Kemal ilk adım olarak işe, 19 Mart 1920'de askeri ve sivil yetkililere bir genelge göndermekle başlamıştı. Bu genelge ile durumu yetkililere izah eden Mustafa Kemal, Ankara'da her livadan seçilerek belirlenen beşer temsilcinin bir kurucu meclis oluşturulacağını açıklamıştı. Bu genelgenin yayımlanmasından sonra hızla seçimlere başlanmış ve seçilen üyeler Ankara'ya ulaşmaya çalışmışlardı. Mustafa Kemal 21 Nisan'da ikinci bir genelge daha yayımlayarak, Meclis'in 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını açıklamıştı. 23 Nisan günü Ankara'ya ulaşabilen 78 üyenin katılımı ile İlk TBMM resmen, açılmıştı.


Meclis dualarla, hatimlerle açıldı


Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki bütün askerî ve mülkî makamlara gönderdiği genelge ile Meclis'in Cuma namazının ardından dualarla, hatimlerle, salâvatlarla, tekbirlerle ve kurbanlarla açılması emredilmişti.

Genelgenin ikinci maddesi şöyleydi: Meclis'in açılışını cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak; bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an ve salâttan yararlanılacak, namazdan sonra sancağı şerif alınarak Meclis'e gidilecek, toplantıya başlanmadan bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir... YENİ MESAJ
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.