Cumhuriyetin ilk yıllarında 80 kuruşa kadar inen ABD Doları, Atatürk dönemi boyunca 1 lira dolayında seyretti. Bugün ise 1 Amerikan doları, 1 milyon 500 bin Türk Lirası'na denk geliyorCumhuriyet dönemi ekonomi tarihinin satırbaşları olarak, İktisat Kongresi, devletçilik, ilk plancılık, demiryolu yapımı seferberliği, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın kurulması, Varlık Vergisi, Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) kurulması, 24 Ocak 1980 kararları, Katma Değer Vergisi (KDV), konvertibilite, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Avrupa Birliği (AB) ve gümrük birliği, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın (İMKB) kurulması ve bağımsız kurullara geçiş ilksıralarda yer alıyor. Fakir, yıkılmış, geri kalmış bir tarım ekonomisini, "sanayileşmiş, çağdaş bir ekonomiye dönüştürme" hedefini önemli ölçüde gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti, bu noktaya, güçlü idari ve askeri yapı, siyasi kararlar, ekonomi politikası, büyük projelerle geldi. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'ndan yarı sömürgeleşmiş, çok geri kalmış bir ekonomik yapı devralmıştı. Temelde tarıma dayanan Osmanlı ekonomisi, kapitülasyonlar, dış borçlar ve ayrıcalıklı yabancı sermaye yatırımları yoluyla tam anlamıyla dışa bağımlı, neredeyse bir koloni ekonomisi niteliğindeydi. Büyük ölçüde yabancıların ve azınlıkların denetiminde olan sanayi, küçük işletmelerden oluşuyordu, toplam işçi sayısı 15 bini geçmiyordu. Sanayi temel tüketim mallarında bile iç talebi karşılamaktan acizdi. Türkiye, 1924-1930 döneminde yıllık ortalama olarak yüzde 9,4 büyüdü, kişi başına milli gelir 7 yılda yüzde 61,5 arttı, enflasyon ise yıllıkeksi yüzde 1,67 idi. 1925-1933 döneminde ise fiyatlar yüzde 53,2 (dünyada Büyük Buhran yılları) geriledi. Cumhuriyetin ilk yıllarında 80 kuruşa kadar inen ABD Doları, Atatürk dönemi boyunca 1 lira dolayında seyretti.