Türkiye'nin sistemi gereği başbakanın dış ziyaretlerinde daha çok ekonomik ve ikili ilişkiler üzerinde durulur. Oysa şimdi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Rusya ziyaretinde, iyi giden ikili ilişkilerin bazı alanlarda dış politika kazancına dönüştürülmesi beklenebilir Türk dış politikasının önünde 90'lı yılların başlarında engin ufuklar açmasına rağmen yeterince değerlendirilemeyen Sovyet İmparatorluğu'nun dağılışı, bu yeni duruma hazırlıklı olmayan Türk elitleri tarafından ancak 'slogan politikaları' ile geçiştirilmeye çalışılmıştır. Özellikle 'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası' olarak özetlenen ve/fakat içi doldurulamayan bu 'slogan' politikası, başta Rusya Federasyonu olmak üzere bölge ülkelerini ürkütmüş ve zaten tarihsel önyargıların da etkisiyle kuşkuyla yaklaşılan Türkiye ile ilişkiler daha da hassas hale gelmiştir. Türkiye'nin dış politika yapıcılarının ve özellikle de siyasi bürokrasinin heyecandan ve sloganlardan öteye geliştiremediği, altını dolduramadığı bölge politikası, bağımsızlık sonrasının ilk yıllarında önemli bir aşama kaydedememiştir. Mevcut potansiyele rağmen bölgeyle geliştirilemeyen ilişkilerde, Türkiye'nin hazırlıksız yakalanması ve akılcı politikalar uygulamamasının yanında, bölge ülkelerinin Türkiye'ye karşı kuşkucu yaklaşımları ve uluslararası konjonktürün uygun olmamasının da etkisi olmuştur. Özellikle Rusya Federasyonu'nun Türkiye algılamasında tarihsel korkulardan sıyrılamaması bu eksiklikte büyük paya sahip olmuştur. Sayılan bu sebeplerden dolayı bölgede siyasi ilişkiler yeterince geliştirilememiş ve resmi ilişkiler sürekli iş çevrelerinin girişimlerinin gerisinde kalmıştır. Ancak yaşanan 11 Eylül hadiseleri sonrası bölgedeki dengelerin ve küresel çıkarların etkileşimi Türk-Rus ilişkilerini yeni bir boyuta taşımıştı. Bunda Vladimir Putin'in iktidara gelmesinin de önemli etkisi olmuştur. 2000'den sonraki trafik Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında 2000 yılı sonrası yaşanan karşılıklı üst düzey ziyaretler trafiği, ikili ilişkilerin geldiği düzeyi göstermesi açısından önemlidir. 1999 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in yine dönemin Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin'in davetlisi olarak gerçekleştirdiği Moskova ziyareti sırasında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin tarafından randevu verilerek kabul edilmeyişini hatırladığımızda altı sene içerisinde yaşanan ziyaretlerin sayısı, seviyesi ve samimiyeti ilişkilerde önemli mesafeler kat edildiğini göstermektedir. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında Türk-Rus ilişkilerinin genel gidişatına baktığımız zaman ikili ilişkilerin bölgesel rekabetten ikili ve çok boyutlu işbirliğine doğru yöneldiğini görmekteyiz. Türk-Rus ilişkileri tarihinde 11 Eylül sonrası en yüksek seviyeli görüşme 6 Eylül 2002 tarihinde New York'ta yapılan 'Binyıl Zirvesi' sırasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in görüşmeleri olmuştur. Bu görüşme sırasında Sezer, Putin'i resmen Türkiye'ye davet etmiş ve Putin ise bu davete 5-6 Aralık 2004 tarihleri arasında icabet etmiştir. Brejnev'in Kominist Partisi Birinci Sekreteri olarak SSCB'ye hâkim olduğu bir dönemde sembolik bir görev olan Yüksek Sovyet Başkanı Nikolay Podgorni'nin 1972 yılındaki resmi Ankara ziyaretini saymazsak Türkiye ile Rusya arasındaki 512 yıllık resmi ilişkiler tarihinin bu çerçevede ilk resmi ziyaret niteliği kazanmıştır. Putin'in ziyaretinden hemen sonra gerçekleşen Erdoğan'ın Moskova ziyareti, ardında Soçi'de yeniden bir araya gelerek yapılan baş başa görüşmeler ve nihayet Mavi Akım'ın açılışı için 2005 yılı sonlarında Samsun'da yapılan zirve Türk-Rus ilişkilerinde altın yılların yaşanmasına sebep olmuştur. Diğer taraftan Putin ile Erdoğan arasında kurulan telefon hattıyla da birçok sorun anında görüşülme tartışılma imkânı bulmuştur. Bütün bu karşılıklı ziyaret trafiği içerisinde 20 Mayıs'ta Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri İgor İvanov'un davetlisi olarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan, Moskova'ya üç günlük çalışma ziyaretinde bulunmuştur. Ardından ise 31 Mayıs 2006 tarihinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunmuştur. Aralık 2004 ile Aralık 2005 arasındaki 12 ayda altı kez Rus-Türk zirve görüşmeleri gerçekleştirildi. Bütün bu ziyaretler trafiğinin mantıksal bir devamı olarak şimdi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Rusya'ya gitmektedir.Sinan Oğan/ Radikal