Nicolas Sarkozy'nin Fransa'nın yeni cumhurbaşkanı olarak seçilmesi, Türkiye'yi nasıl etkileyecek? Bununla ilintili olarak önce şu soruya yanıt bulmak gerek: Sarko'nun özellikle seçim kampanyası sırasında sergilediği Türkiye karşıtı tavır, ne ölçüde onun gerçek düşünce ve inançlarını yansıtıyor?Eğer Sarkozy Türkiye'nin AB üyeliğine karşı söylediklerini gerçekten inanarak dile getiriyorsa ve bu düşüncelerini Fransa'nın politikası haline getirmeyi planlıyorsa, gerek AB sürecinde, gerekse Türk-Fransız ilişkilerinde sıkıntılı bir döneme girilecek demektir.Yok, eğer Sarkozy, bu sözlerini popülist bir yaklaşımla, yani oy kazanmak amacıyla söylemişse, Elysee Sarayı'na girdikten sonra, zamanla daha esnek bir tavır alabilir ve o sert çıkışları geride kalabilir.Yalnız Fransa'da değil, pek çok demokratik ülkede, politikacıların muhalefette iken veya seçim kampanyalarında söyledikleri ile iktidara geldikten sonra yaptıkları arasında önemli farkların ortaya çıktığı çok görülmüştür.Bu Sarkozy için de söz konusu olabilir mi? Birçok analistin yaptığı değerlendirmelerin ışığında, buna vereceğimiz yanıt -ne yazık ki- olumlu değil.
Kimlik kompleksiBunun çeşitli nedenleri var.Sarkozy öteden beri Türkiye'nin AB'de -tam üye olarak- yeri olmadığı inancını taşıyan Fransız politikacıları arasında. Sarko, Türkiye'yi coğrafyası, dini ve kültürü açısından Avrupalı saymıyor. Avrupa'daki pek çok muhafazakâr gibi, Türkiye'nin AB'ye girmesinin Birlik'te ve kendi ülkesinde Müslüman nüfusun çoğalmasına ve kendi sosyal yapılarının değişmesine yol açacağından korkuyor.Sarkozy, Fransa'da sayısı 5 milyonu bulan Müslüman topluluk karşısında da böyle bir kaygı taşıdığını zaman zaman (ve varoşlardaki olaylar sırasında) açıkça gösterdi. Bazı analistler, "Fransız ulusal kimliğini" vurgulamasını -göçmen bir ailenin çocuğu olarak Fransa'da dünyaya gelmiş olmasından kaynaklanan- bir nevi "kendini kanıtlama" duygusu ile ilintili görüyorlar.Sarkozy, Fransa gibi AB'nin de kendi kültürel "kimliğini" koruması gerektiğine inanıyor. Ve Fransa'nın AB içinde bu yönde hâkim bir rol üstlenebileceğini düşünüyor. Kısacası, yeni Cumhurbaşkanı, bu duygu ve düşüncelerini Elysee Sarayı'na taşıyacak ve bu politikalarını -üslubunu yumuşatsa da- hayata geçirmeye çalışacaktır...Kriz yaratabilirBunda ne kadar başarılı olacağını zamanla göreceğiz.Türkiye'nin AB üyeliği bağlamında, Sarkozy son sivri çıkışları doğrultusunda bazı adımlar atabilir. Örneğin AB ile müzakere sürecinde fasılların açılışında engel çıkarabilir ve süreci rayından çıkarmaya çalışabilir. Bu yönde kendi yanına bazı üye ülkeleri de (Kıbrıs, Yunanistan, Avusturya gibi) çekebilir.Ancak bu o kadar kolay olmayacaktır. AB'de birçok üye böyle bir müdahaleye karşı çıkacaktır. Daha şimdiden Komisyon Başkanı Barroso, sürecin dondurulması veya kesilmesi için oybirliği gerektiğini hatırlattı. Sarkozy'nin böyle bir çıkışı, AB'de çok ciddi bir çatlak ve kriz yaratabilir.Aynı şekilde Fransa'da Türkiye ile iş yapan büyük şirketler (ki Sarkozy'nin aktif destekçileri arasındadır) ve de muhalefet, bu tür davranışlardan rahatsızlık duyacaktır.Bunlar, yeni Cumhurbaşkanı'nı frenlemeye ve tavrını değiştirmeye itebilir mi?Şüpheli. Sarkozy'nin kısa sürede değişmesini beklememek lazım...Sami Kohen