BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan, hükümetin AB tavrı ile ilgili olarak "Ortada bir başarı filan yok. Teslimiyet var. Brüksel'in talepleri Aralık sonrasına ötelenerek gerçekler bir kez daha gizlendi. Üstelik bu noktaya ünlü fıkrada olduğu gibi ve dünyaya rezil olarak geldik" dedi
Erimhan şunları söyledi: "AB'ci basının günü hükümetin milleti küçük düşüren tavrını sorgulamak yerine, bunu zafer olarak nitelendirerek geçirmesi başlı başına tez konusu olabilecek bir konudur. Ortada zafer değil, hezimet vardır. Evet denileceği yüzde 100 belli olan bir konu 3 gün geciktirilerek 1 katrilyonluk zarar oluşturulmuş, dahası esas gündem saptırılmıştır. Bu yalpalanan süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, AB'nin gizli bir gündemi vardır. O gündemin iki ara başlığı bu milletin ve ülkenin dini-milli bütünlüğü oluşturmaktadır."
BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan, yazılı bir açıklama yaparak, "Ortada bir başarı filan yok. Brüksel'in gizli talepleri Aralık sonrasına ötelenerek gerçekler bir kez daha gizlendi" dedi. Erimhan "üstelik bu noktaya dünyaya rezil olarak geldik. Ankara'da siyasi irade sahibi bir hükümetin olmadığı bir kez daha tescillendi" ifadesini kullandı.
İşte Erimhan'ın yaptığı açıklamada öne çıkan başlıklar:
Türk milletini
rezil ettiniz
Başbakan Erdoğan'ın, AB Komitesinin önünde verdiği başı eğik fotoğraf Türkiye'yi "sömürge millet" pozisyonuna itmiştir. Daha dün Türklükten, B planından bahsedenler, Verheugen'e karşı selama geçmiş ve "Brüksel ne diyorsa o" anlayışı içinde diz çökülmüştür.
Ortaya çıkan bu net durum Ankara'da bir siyasi iradenin olmadığını, Brüksel'in patron, hükümetin asker olduğunu bir kez daha göz önüne sermiştir.
Bu açıkça Türk milletine yapılan bir saygısızlık ve ülkeyi en hafif ifadeyle küçük düşürmektir. Madem direnecek gücünüz, söylenecek bir tek kelimeniz yoktu ise, dün o lafları niçin ettiniz? Amaç acaba millet iradesinin "anlamsız bir nesne" olduğunu ispat etmek miydi?
Konu maalesef "ağa ile çoban" arasında yaşanan o ünlü fıkraya dönmüş, dönüştürülmüştür.
Neyin başarısı?
AB'ci basının günü hükümetin milleti küçük düşüren tavrını sorgulamak yerine, bunu zafer olarak nitelendirerek geçirmesi başlı başına tez konusu olabilecek bir konudur.
Ortada zafer değil, hezimet vardır. Evet denileceği yüzde 100 belli olan bir konu 3 gün geciktirilerek 1 katrilyonluk zarar oluşturulmuş, dahası esas gündem saptırılmıştır. Bu yalpalanan süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, AB'nin gizli bir gündemi vardır. O gündemin iki ara başlığı bu milletin ve ülkenin dini-milli bütünlüğü oluşturmaktadır.
3 günlük tartışma sonunda o "derin gündem" Aralık ayı ortasına ertelenmiştir. Görünen odur ki bu konuda bir kez daha sözler verilmiş ve Türkiye'nin geleceği masaya sürülmüştür.
Önümüzdeki günler bunun ispatı ile geçecektir.
Erimhan şunları söyledi: "AB'ci basının günü hükümetin milleti küçük düşüren tavrını sorgulamak yerine, bunu zafer olarak nitelendirerek geçirmesi başlı başına tez konusu olabilecek bir konudur. Ortada zafer değil, hezimet vardır. Evet denileceği yüzde 100 belli olan bir konu 3 gün geciktirilerek 1 katrilyonluk zarar oluşturulmuş, dahası esas gündem saptırılmıştır. Bu yalpalanan süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, AB'nin gizli bir gündemi vardır. O gündemin iki ara başlığı bu milletin ve ülkenin dini-milli bütünlüğü oluşturmaktadır."
BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan, yazılı bir açıklama yaparak, "Ortada bir başarı filan yok. Brüksel'in gizli talepleri Aralık sonrasına ötelenerek gerçekler bir kez daha gizlendi" dedi. Erimhan "üstelik bu noktaya dünyaya rezil olarak geldik. Ankara'da siyasi irade sahibi bir hükümetin olmadığı bir kez daha tescillendi" ifadesini kullandı.
İşte Erimhan'ın yaptığı açıklamada öne çıkan başlıklar:
Türk milletini
rezil ettiniz
Başbakan Erdoğan'ın, AB Komitesinin önünde verdiği başı eğik fotoğraf Türkiye'yi "sömürge millet" pozisyonuna itmiştir. Daha dün Türklükten, B planından bahsedenler, Verheugen'e karşı selama geçmiş ve "Brüksel ne diyorsa o" anlayışı içinde diz çökülmüştür.
Ortaya çıkan bu net durum Ankara'da bir siyasi iradenin olmadığını, Brüksel'in patron, hükümetin asker olduğunu bir kez daha göz önüne sermiştir.
Bu açıkça Türk milletine yapılan bir saygısızlık ve ülkeyi en hafif ifadeyle küçük düşürmektir. Madem direnecek gücünüz, söylenecek bir tek kelimeniz yoktu ise, dün o lafları niçin ettiniz? Amaç acaba millet iradesinin "anlamsız bir nesne" olduğunu ispat etmek miydi?
Konu maalesef "ağa ile çoban" arasında yaşanan o ünlü fıkraya dönmüş, dönüştürülmüştür.
Neyin başarısı?
AB'ci basının günü hükümetin milleti küçük düşüren tavrını sorgulamak yerine, bunu zafer olarak nitelendirerek geçirmesi başlı başına tez konusu olabilecek bir konudur.
Ortada zafer değil, hezimet vardır. Evet denileceği yüzde 100 belli olan bir konu 3 gün geciktirilerek 1 katrilyonluk zarar oluşturulmuş, dahası esas gündem saptırılmıştır. Bu yalpalanan süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır ki, AB'nin gizli bir gündemi vardır. O gündemin iki ara başlığı bu milletin ve ülkenin dini-milli bütünlüğü oluşturmaktadır.
3 günlük tartışma sonunda o "derin gündem" Aralık ayı ortasına ertelenmiştir. Görünen odur ki bu konuda bir kez daha sözler verilmiş ve Türkiye'nin geleceği masaya sürülmüştür.
Önümüzdeki günler bunun ispatı ile geçecektir.