logo
23 NİSAN 2024

Son 1 yıl gazeteciler için olumsuz geçti

03.05.2009 00:00:00
Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden (TGC), yapılan açıklamada, gazetecilere yöneltilen haksız suçlamaların, hedef göstermelerin ve boykot çağrılarının son bir yıla damgasını vuran olumsuz girişimler olduğunu belirtildi.

 

Yazılı açıklamada, "3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nün bu yıl da geçen yıllardan farklı olmayan bir ortamda kutlanmasından rahatsızlık duyulduğu ifade edildi. Basın özgürlüğünün sadece gazeteciler için değil, bilgilenme ve gerçekleri öğrenme haklarını kullanabilmeleri açısından halk için de vazgeçilmez özgürlüklerin başında yer aldığına işaret edilen açıklamada, ancak Türkiye'de bu hakkın uluslararası anlamda var olduğunu söylemenin olanaksız olduğu savunuldu. Açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde tanımlanan ifade özgürlüğünün, "resmi makamların müdahalesi olmadan kullanılması gerektiği" şeklinde belirtildiği kaydedilerek, Türkiye'nin bu eksikliği yaşayan ülkeler arasında bulunmasının da dikkat çekici olduğu ifade edildi. Anayasa'nın değiştirilmesi için yürütülen hazırlıklarda ve tartışmalarda, "kişi hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması, haberleşme hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, basın hürriyeti, radyo ve televizyon kuruluşları" başlıkları taşıyan maddelerin gündeme getirilmemiş olmasının düşündürücü olduğu belirtildi
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek

Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun

İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu; deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacaklarla ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu, 'Baza altlarını dolduralım, toz solumamaya dikkat edelim, gaz patlaması ihtimaline karşı aydınlatma için çakmak kullanmayalım' dedi.
23.04.2024 11:50:00
İhlas Haber Ajansı
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu, depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu; deprem öncesi alınması gereken tedbirler, deprem sırasında yapılacaklar ve sonrasında da uyulması gereken kurallar hakkında İhlas Haber Ajansına özel açıklamalarda bulundu.

Osmanoğlu; 'Öncelikle başımızı darbelere karşı korumak için sağlam yapıların yanına saklanmamız gerekiyor. Mesela işte sandalye destekli sağlam masaların altı olabilir. Veya geniş hacimli koltukların dibi olabilir. Kendimize bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. İş yerimizde başımızı ve ensemizi kapatarak, koruyarak elimizle veya işte elimizdeki kapalı veya bir yastıkta da başımızı koruyarak bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Bu yaşam üçgeni içerisinde diz çökerek, kapanarak ve çöp kapan tekniğiyle yerden de tutunarak düşmemek için bu şekilde bir kendimize yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Kapı ve pencerelerden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Deprem anında paniğe kapılıp kaçmaya çalışmak çok doğru bir davranış olmayacaktır. Merdivende özellikle asansörü kesinlikle kullanmamamız gerekiyor. Merdivenleri kullanmamamız gerekiyor. Yaşanan Maraş depreminde yani mesela dikkat çekiliyor. Evlerimizdeki bazaların, koltukların altlarının mesela dolu olması önemlidir. Bir tavan çöktüğü anda zamanla bazaların altındaki boşluk kapanana kadar çökebiliyor. Orada bir yaşam üçgeni kaybolabiliyor. O yüzden bazaların ve koltukların altlarına destekli malzemeler koymamız önem arz ediyor. Onun dışında avize varsa avizelerin altından kesinlikle kurmamamız gerekiyor. Üzerimize devrilebilecek raflar, dolaplar, bu tarz duvara sabit olmayan eşyalardan da yine uzak durmamız gerekiyor. Dediğimiz gibi deprem alanında kesinlikle eğer bina içinde yani yere yakın değilsek, kaçmaya müsait bir yer değilse bina içerisinde kalmamız ve kendimize bu yaşam üçgenini oluşturmamız önem arz etmektedir' dedi.

'Enkaz altında toz yutmamaya özen gösterin'

Enkaz altındaki yaşam üçgeninde de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Osmanoğlu, 'Olası bir enkaz altında alma durumunda çok fazla hareket etmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Çünkü hava açısından sıkıntılı bir ortam olabilir. Hareket ettiğimizde de toz kalkabilir. O tozları mümkün olduğunca az solumaya dikkat etmemiz gerekiyor. Ağzımızı mendil benzeri bir şey varsa veya elbisemizle, kıyafetimizle ağzımızı kapatarak nefes almamız gerekiyor. Yardım isterken duvarlara veya borulara vurarak yerimizi belli etmeye çalışmalıyız. Bağırmak yine çok fazla toz yutmamıza neden olacağından bağırmak yerine ıslık daha avantajlı olabilir' diye konuştu.

'Enkaz altında çakmak yakmak faciaya neden olabilir'

Dediğimiz gibi en enkaz altında kalma durumunda öyle bir durum varsa kesinlikle çakmak gibi ateşten uzak durmalıyız. Kesinlikle yakmamalıyız. Yine elektrik düğmesini açma, kapama işlemlerini kesinlikle yapmamanız. Herhangi bir patlama riskine karşı uzak durmamız gerekiyor. Yine sarsıntı geçtikten sonra fırın gibi böyle yangın tehlikesi bulunan eşyaları kapatmamız gerekiyor. Sonrasında güvenli bir şekilde dışarıya çıkmamız gerekiyor' dedi.

Bina çıkışlarında da dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Osmanoğlu, 'Binaları terk ederken de dışarıya çıktığımızda binadan malzemeler düşebilir. Taş düşme riski olan yerler olabilir. Binayı tahliye ederken yine başımızı koruyarak hızlı bir şekilde binayı terk etmemiz gerekiyor' diye konuştu.

Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl sıcaklıkların geçtiğimiz yıllara oranla 4 ila 6 derece arttığını belirterek hava sıcaklıklarındaki artışlarla birlikte Akdeniz ikliminin karasal iklime doğru ilerlediğini söyledi.
23.04.2024 11:06:00
İhlas Haber Ajansı
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Bilim adamından korkutan açıklama: Akdeniz iklimi karasal iklime doğru ilerliyor
Doğu Akdeniz ve Hatay'da ilkbahar mevsimine girmesiyle sıcaklıklar artmaya başladı. Depremin vurduğu Hatay'da, gündüz saatleri adeta yaz mevsimini aratan sıcaklık varken gece saatlerinde kış mevsimini hissettiren hava durumu yaşanıyor. İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, yaşanan hava değişimine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında sıcaklık artışının olduğuna dikkat çekerek Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal iklime doğru ilerlediğini dile getirdi. Ayrıca iklim değişikliğinin zaman geçtikçe daha da artacağını ifade eden Sakallı, hava kirliliğinin artması ve doğa tahribatına devam edilmesi iklim değişikliğini arttırdığını söyledi.

'Yağış miktarında değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var'

Yağış miktarının değişmemesine rağmen yağış periyodunun değiştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'Özellikle son 30 yılda sıcaklık artışı, diğer aylara göre ortalamanın bayağı üzerinde seyrediyor. Bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında bir sıcaklık artışı gördük. Bu durum Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal çölleşen bir iklime doğru ilerliyor. Çünkü bizim en büyük sıkıntımız yağış aralıklarının değişmesi ve yağış rejiminin değişmesidir. Bir yılda buraya düşen yağış miktarında, çok fazla değişiklik yok. Son 30 yılı incelediğimizde global su bütçesini modellediğimiz yayınımıza göre özellikle, İskenderun ve Akdeniz bölgesinde düşen yıllık yağış toplamında herhangi bir değişiklik yok. Bu değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var. Yağış periyotlarındaki değişim beraberinde güçlü kurak periyotları doğurmaktadır' dedi.

'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor'

İklim değişikliğinin çeşitli etmenlere göre artığını belirten Doç. Dr. Abdulla Sakallı, 'İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor. İskenderun ilçesindeki; hava kirliliği , doğanın tahribatı, taş ocaklarının faaliyet göstermesi ve buna benzer etmenlerle iklim değişikliğinin etkilerini daha da artırarak karşımıza çıkaracaktır' ifadelerini kullandı.

Trump taraftarları petrole oynuyor

 
 
İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Amerikan halkının petrol fiyatlarına duyarlı olduğuna işaret ederek, "Trump'ın gelmesini isteyenler petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor çünkü Biden yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemiyor çünkü tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor" dedi.
22.04.2024 23:56:00 / Güncelleme: 23.04.2024 00:01:59
AHMET TURAN YİĞİT
 Trump taraftarları petrole oynuyor
 Trump taraftarları petrole oynuyor


İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, İstanbul'da katıldığı bir etkinlikte yaptığı sunumda, Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendirdi. İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırımı, Rusya'nın Ukrayna işgalini, Çin ile ABD arasında Uzakdoğu'da yaşanan gerilimi ve İran ile İsrail arasındaki gerginliği kastederek jeopolitik risklerin artmasının dünyanın her yerinde konuşulduğunu dile getirdi.

Enflasyonu düşürmek öyle kolay değil

Küresel ekonominin büyümeye gittiğini dile getiren Aslanoğlu, şunları söyledi: "Bu arada dünyada 320 trilyon dolar borç var, büyüme yavaşlarsa reel sektörün sorunu finans sektörüne yansır. Enflasyonda düşüş var ama takılmalar da var. 'Enflasyon dönüyor mu' sorusu sıklıkla soruluyor. Öte yandan ABD'de büyüme düşecek. ABD ile Çin arasında hegemonya savaşı var. Öte yandan dünya genelinde ülkelerin yakın bölgelerle ticareti büyürken, uzak bölgelerdeki düşüyor. Son verilere göre sanayi üretimi açısından ilk 12 sıradaki şöyle sıralanıyor: Hindistan, Yunanistan, Rusya, Endonezya, Brezilya, Meksika, ABD, Kazakistan, İspanya, Çin, Filipinler, Kolombiya...  Türkiye, dünya ortalamasının gerisinde… Öte yandan Trump yeniden başkan seçilirse, Avrupa ile ticaret savaşına girişebilir. Bu da Avrupa'da büyümeyi düşürecektir. Ukrayna sorununda Avrupa'nın elini zayıflatacaktır. Amerikan ekonomisi yüksek büyüdüğü için bu yıl faiz indirimi zayıf. O nedenle dolar bir süre güçlü gidecektir." Avrupa'nın faiz indiriminin daha yakın olduğuna işaret eden Aslanoğlu, "Petrol fiyatları 100 doları zorlayacak, çünkü yaz nedeniyle ulaşım canlanacak. Trump'ın gelmesini isteyenler petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor zira Biden yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemiyor çünkü tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor. Altın yeni dönemde rekor kıracak gibi. Borsalara ya negatif durum ya da yatay durum egemen olacak."

Türkiye'nin işi zor

Türkiye'deki muhtemel ekonomik gelişmeleri değerlendiren Aslanoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretinin önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Ekonomide daralma bekliyoruz. Öyle yıllarca sürecek bir daralma değil. Bir yıl falan sürecek. Faizlerde biraz daha yükselme olabilir. Vatandaşta tasarruf eğilimi var. Türkiye bu yılın tamamında yüzde 2-2.5 büyüyecek. Enflasyon ise yüzde 45-50'ye inecek. Merkez Bankası bu ay faizi sembolik olarak faizi artırabilir. Akabinde yıl sonuna kadar duracak. Enflasyon yüzde 45'e inerse, faiz indirimine başlayabilir. Merkez Bankası son dönemde basılan para miktarını 2.5 trilyon liraya çıkardı. Bu parayı çekmek süper bono gibi enstrüman çıkarabilir. Bu yıl cari açık 15 milyar dolara inebilir. Döviz borcunu çevirmek zor görünmüyor. 900 CDS ile borcu çevirmişiz. Sorun vatandaşların dövize talebi... Merkez Bankası (MB) bu yıl Ocaktan Marta 35 milyar dolar sattı kuru tutmak için… Kurun ne olacağına MB ile ekonomi yönetimi karar verecek. Önümüzdeki günlerde döviz hafif hafif yukarı yönlü gidecek ancak çok değil. Kur artışı yaz aylarına denk getirilerek, enflasyonun düşük olduğu yaz aylarında biraz yüksek gelmesi sağlanacak. Asgari ücret yetmiyor çünkü Türkiye döviz bazında pahalı oldu. Asgari ücret Temmuz'da 20 bin liraya çıkabilir. 400-450 dolarda tutulacak asgari ücret! Yeni vergiler de gelebilir."

Gümrük Birliği'nde AB ipe un seriyor

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 28 yıl önce yürürlüğe giren Gümrük Birliği’nde Türkiye'nin istediği güncellemeye AB yanaşmıyor. Uzmanlar mevcut şartlarda AB lehine işleyen anlaşmada güncelleme konusunun kasıtlı bir şekilde sürüncemede bırakıldığını düşünüyor
22.04.2024 18:16:00
Yenal Arman
Gümrük Birliği'nde AB ipe un seriyor
Gümrük Birliği'nde AB ipe un seriyor
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ekonomik köprü olan Gümrük Birliği (GB), 1963 yılında Ankara Anlaşması ile temelleri atılan ve 1996'da yürürlüğe giren bir anlaşmadır. Türkiye yıllardır Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gerektiği ifade ediyor, ancak AB bu konuda adım atmaktan imtina ediyor. Bu anlaşmanın Türkiye'nin AB ile entegrasyon sürecinde önemli bir adım olduğunu düşünenlerin yanında, Türkiye ekonomisine zarar verdiğini ifade edenler de az değil. Gümrük Birliği yürürlüğe girdikten sonra, Türkiye-AB arasındaki ticaret hacmi artış göstermiştir. 1996 yılında 33 milyar dolar civarında olan bu hacim, 2022 yılında 196 milyar dolara ulaştı. Ayrıca, GB, Türkiye'nin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) yükümlülüklerini yerine getirmesinde de önemli bir avantaj sağlamıştır. Ancak kimi uzmana göre Gümrük Birliği anlaşması olmasa dahi bu ticaret artışı gerçekleşecekti.

Tek istisna Türkiye

AB'de temel kural tam üyelikle birlikte Gümrük Birliği'ne girilmesidir. Hal böyleyken Türkiye üye olmadan AB ile Gümrük Birliği oluşturan Andorra ve San Marino gibi şehir devletleri dışındaki tek ülke oldu. Ekonomisi zayıf yeni üyelere kolaylık niteliğinde uygulanan istisnai kural ise, tam üyelikten bir süre sonra GB'nin başlamasıdır. Örneğin Yunanistan 1981'de tam üye olduğu halde, GB'ye 1986'da girmiştir. İspanya ve Portekiz ise 1986'da tam üye oldukları halde GB'ye 7 yıl sonra yani 1993'te girmişlerdir. AB tarihinde önce GB sonra üyelik hiç olmamıştır. Şu halde bu konuda tek istisna Türkiye'dir.

Gümrük Birliği'nin getirdiği zorluklar

Gümrük Birliği'nin Türkiye açısından olumsuz sonuçları olmuştur. Türkiye, gümrük politikalarını doğrudan belirleme yetkisini kaybetmiş ve AB'nin serbest ticaret anlaşmaları nedeniyle bazı ülkelerle haksız rekabet riskleriyle karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca, AB'nin karar alma mekanizmalarına yeterli düzeyde dahil olamaması da eleştirilen noktalardan biridir. Gümrük Birliği'nin bazı sorunlu tarafları şöyle sıralanabilir:
Gümrük Birliği, Türkiye'yi AB'nin tam bir açık pazarı durumuna getirmiştir.
Gümrük Birliği'yle Türkiye dış ticareti yönlendirmede devletin elindeki önemli kozlardan biri olan gümrük politikalarını doğrudan belirleme yetkisini kaybetmiştir. Bu anlaşmaya göre örneğin Türkiye ithalat üzerine istediği gibi ek bir vergi koyamaz.
Teşvik politikalarımızı da kendi ekonomik çıkarlarımıza ve ihtiyaçlarımıza uygun şekilde belirleme imkanı GB yüzünden kalmamıştır. Bu alanda da AB'nin mevzuatına uymak zorundayız.
AB'nin serbest ticaret anlaşması imzaladığı bazı ülkelerin, AB üzerinden pazara girme avantajının da etkisiyle ülkemizle benzer bir anlaşma imzalamada isteksiz kalmasıyla oluşan ticaret sapması ve haksız rekabet risleri.
Gümrük Birliği'ni ilgilendiren alanlarda AB'nin karar alma mekanizmalarına Türkiye'nin yeterli düzeyde dahil olamaması.

Türkiye güncelleme istiyor

Türkiye uzun zanadır Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve modernize edilmesini talep ediyor. Ancak mevcut şartların AB lehine olduğu için muhataplarımız buna pek yanaşmıyor. Güncelleme talebinde Türkiye'nin AB ticaret politikası oluşturulurken danışma prosedürlerinin güçlendirilmesi, uyuşmazlıkların çözümü için etkin bir mekanizma oluşturulması ve karayolu taşımacılığındaki engellerin kaldırılması gibi konular öne çıkıyor. Uzmanlar, bu sürecin başarıyla tamamlanması halinde, Türkiye'nin AB pazarına daha etkin bir şekilde entegre olabileceğini ve karşılıklı ticaretin daha da artacağını öngörüyorlar.Yine Gümrük Birliği ile ilgili olarak görülen bir diğer konu da vize serbestisi. İş görüşmeleri yapma, iş anlaşmaları imzalama, ticaret fuarlarına katılma gibi sebeplerle AB ülkelerine seyahat etmek isteyen iş insanları için vizenin hem maddi bir külfet, hem zaman kaybı hem de psikolojik bir bariyer oluşturması Gümrük Birliği'nin işleyişini olumsuz etkiliyor. Ancak vize serbestisi AB ve Türkiye arasında ayrı bir çerçeve içinde görüşülüyor. İkinci önemli konu ise sanayi ürünleri ticareti ile kısıtlı olan Gümrük Birliği'nin kapsamının yeni alanlara genişletilmesi. Bu alanlar ise tarım ürünleri, hizmet sektörleri ve kamu alımları olarak öngörülüyor. Büyük ihtimalle bu alanlar ile ilgili düzenlemeler için ayrı araçlar kullanılabilecek. Yani Gümrük Birliği kararını revize etme ve ekleme yapmaktan öte ayrı anlaşmalar ile bir ikili ticaret paketi oluşturulacak.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.