Son karar ailesinin ve yargının
HABER MERKEZİ
Cumhurbaşkanı Abdullan Gül tarafından Devlet Denetleme Kurulu'na 2010 yılında Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili araştırılması için verdiği talimatın ardından yapılan inceleme tamamlandı. Özal'ın ölümüyle ilgili DDK'nın hazırladığı Araştırma ve İnceleme Raporu'nun sonucunda "Merhum Turgut Özal, görevi başında vefat eden bir Cumhurbaşkanıdır. Ölümü, uzun süreli devam eden ağır bir hastalık neticesinde olan ve beklenen bir ölüm değildir. Ölümü, ani bir ölüm şeklinde gerçekleşmiştir. Görevi başında ve ani şekilde ölen bir Cumhurbaşkanının ölümü her zaman 'şüpheli' bir ölümdür. Bu itibarla, ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla herhangi bir otopsi ve/veya Köşk yerleşkesinde delil tespiti benzeri işlemlerin yapılmamış olması tam anlamıyla 'akıl tutulması' ile izah edilebilecek bir durumdur" ifadelerine yer verildi. Cumhurbaşkanı Gül, kendisine bağlı Devlet Denetleme Kurulu'na 1 Ekim 2010'da konunun ayrıntılı bir biçimde incelenmesi talimatını vermişti.
Kapsamlı inceleme yapılmadı
Raporda yer alan dikkat çekici ifadeler şöyle:
* Merhum Turgut Özal'ın ölümünün üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen bu süre içerisinde ölümü ile ilgili olarak ortaya atılan çeşitli iddialar hakkında bugüne kadar herhangi bir idari araştırma ve inceleme ile kapsamlı bir adli soruşturma yapılmamış olması da aynı akıl tutulmasının uzun yıllar boyunca devam ettiğine işaret etmektedir. Nitekim, gerek merhum Turgut Özal'ın ölümü gerekse merhum Başbakan Bülent Ecevit'in hastalık süreci ile ilgili ortaya atılan iddialar ve yaşananlar bu konudaki eksikliği/zafiyeti tümüyle teyit eder mahiyettedir.
* Bahsedilmesi gereken ikinci husus ise dönemin Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde Cumhurbaşkanlarına sunulan sağlık hizmetlerinin kapasitesi ve kalitesi ile ilgili ciddi sorunların varlığıdır. Merhum Turgut Özal'ın geçmiş sağlık bilgileri ve yoğun program trafiği bilinmesine rağmen derhal müdahaleye uygun ve yeterli sağlık personeli, ekipmanı ve donanımlı bir ambülânsın bulundurulmamış olması kabul ve izah edilebilir bir yönetim anlayışı ve uygulaması değildir. Bu açıdan, Merhum Turgut Özal rahatsızlandığı anda; kendisine ne gerekli vasıfta ilk müdahale yapılabilmiş ne de uygun bir şekilde ve tam zamanında hastaneye götürülebilmiştir. Söz konusu dönemde Sayın Cumhurbaşkanının acil bir rahatsızlık geçirmesi anında izlenecek yöntem ve süreçlerin (ilk müdahaleyi yapacak sağlık personeli ile araç ve gerecin hazır tutulması, takip edilecek yol güzergahı ve gidilecek sağlık kuruluşu, yol emniyeti ile ilgili tedbirler, son zamanlarında yediği ve içtiği şeylerin listesi ve numunesi, kullandığı ilaçların listesi, hasta öyküsüne ilişkin bilgiler vb.) tanımlanmamış olması nedeniyle, adeta, herhangi bir mahallede aynı şekilde vefat eden bir insan için hane halkı ve komşular tarafından yapılan iş ve işlemlerin ötesinde herhangi bir uygulama yapılamamıştır.
Kabrinin açılması kararını aile ve yargı verecek
* Merhum Turgut Özal'ın öldürülmüş olduğuna ilişkin ortaya atılan iddiaların önemli bir bölümünün ise soyut nitelikte olup daha ziyade çeşitli ulusal veya uluslarası olgular/gelişmeler temel alınarak ortaya atılan "öldürülme nedeni" etrafında kurgulanan iddialar olduğu görülmektedir. Bu nedenle, söz konusu iddiaların bu aşamada araştırılması ve ispatlanması imkanı bulunamamıştır. Ancak, ölüm nedeninin netleştirilmesinden sonra sözkonusu iddiaların ciddiyeti/geçerliliği hakkında düşünülebileceği /inceleme yapılabileceği açıktır. Bu nedenle, Tıbbı Uzmanlar Heyeti tarafından mevcut tıbbi veriler çerçevesinde önerilen, ölüm nedeninin belirlenmesine ilişkin yöntem ve süreçlerin gerekliliğinin; Raporun yukarıdaki bölümlerinde yapılan tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ailesi ile yargı organlarının takdir edebileceği bir durum olduğu kanaatine varılmıştır.