logo
29 MART 2024

Sorunlar tarihe gömülüyor

29.11.2005 00:00:00
Milli Ekonomi Modeli tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, tezinde, tüketim kabiliyetinin arttırılması, devlete yüklenen misyon, yepyeni bir vergi modeli, senyoraj hakkının devreye sokulması, emisyonun genişletilmesi gibi parametrelerle kapitalizmin doğurduğu ve bir türlü çözemediği problemlerin tarihe gömüldüğünü söyledi Milli Ekonomi Modeli tezi hakkında yurt içi ve yurtdışından kongreye katılan bilimadamlarınca "kapitalizme karşı bir manifesto" telakki edilen tezin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, bu kez de altına imza attığı manifesto niteliği taşıyan kapanış konuşmasında Türkiye'nin sürüklendiği son ile dünyanın içinde bulunduğu manzarayı tahlil etti ve hem Türkiye hem de dünya için Milli Ekonomi Modeli'nden başka çıkış yolu olmadığının altını çizdi. Dün yayınladığımız bölümde bu modelin bir antitez değil tez olma özelliğine dikkat çeken ve bu tezin "kaynaklar" ile "insanın ihtiyaçları" ve "para"ya getirdiği orijinal tarifler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Haydar Baş, bugün yayımyalacağımız bölümde  "devlet", "vergi", "emisyon", "senyoraj" gibi kavramlara Milli Ekonomi Modeli'nde nasıl kendine özgü görevler yüklendiği konusunda bilgi verdi. Prof. Dr. Haydar Baş özetle şunları söyledi:  Problemler tarihin çöp sepetine"Milli Ekonomi Modeli, üretimde devlet desteğinin sağlanması ile maliyetlerin aşağı çekilmesi, vergisiz bir ekonomi, faizsiz bir ekonomi, keyfi fiyatlandırmaya devlet tarafından engel olunması yaklaşımları ile de enflasyon sıkıntısını halletmektedir. Bu bağlamda Milli Ekonomi Modeli, Kapitalist sistemin günümüze kadar çözemediği ve artık krizleriyle kabul ettiği 'gelir dağılımında denge', 'sürekli büyümenin yakalanması', 'tam istihdamın sürekli sağlanması' meselelerini de tarihe gömmektedir."Devlet-millet ortaklığı"Tezimizde devletin önemli bir vazifesi de, millete ait olan yeraltı ve yerüstü kaynaklarının milletin kullanımına açılmasının sağlanmasıdır. Bu sayede millete ait olan kaynakların yine millet tarafından işletilmesi ve kullanılması sağlanırken, bir taraftan da kaynakların doğru olarak işletilmesi ile üretim seferberliğinin hayata geçirilmesine katkıda bulunulacaktır. Mesela, ülkenin herhangi bir yerinde bulunan petrol madeni bu ülkenin tamamına aittir. Ve milletin tamamına fayda verecek şekilde devlet tarafından işletilmelidir. Bu model devlet-millet ortaklığıdır. Kurulacak şirketin bir kısmının hissesi vatandaşlara ait olmalı, diğer kısmının gelirini ise devletin kamu harcamaları için ayrılmalıdır. Milletin bu işletmelere ortak olması da emisyonun genişletilmesi yoluyla verilecek faizsiz kredilerle temin edilecektir. Bu mesele, Türkiye'miz açısından ele alındığında ayrı bir önemi haizdir. Zira yaklaşık olarak 3 katrilyon dolarlık bir maden rezervine sahip olan Türkiye' de yeraltı kaynaklarımız çıkarılan kanunlar ile yabancı şirketlere adeta peşkeş çekilmektedir. Sonunda 'hazine üzerinde oturan dilenci'ye dönüştürülen Türkiye'de, kaynaklarımızı devrettiğimiz yabancılardan faizle para alır hale geldik. Bu bizim paramızı yine bize satmaktan başka bir şey değildir."Devlet milletini destekleyecek"Ve yine biz Milli Ekonomi Modeli projeleriyle 'tam bir üretim seferberliği'ni başlatıyoruz. KOBİ'lere ve esnaf kesimine uzun vadeli faizsiz kredilerin verilmesi ile; tarım kesimine ürününe karşılık -daha ürününü tarlaya atmadan- 'faizsiz ve yarı bedeli avans olarak ürün ödemesi yapılması' ile; nakliyecilere, otobüs, taksi ve taşıma araçlarının temini ve yenilenmesi için faizsiz uzun vadeli kredi temini ile; sanayiciye proje mukabili faizsiz uzun vadeli kredi imkanı ile gerçekte hem üretim hem de tüketim beraber desteklenmektedir. Modelimize göre devletin halkı desteklemesi bir ekonomi kuralıdır.""Üretimin önünü açacak bir diğer proje ise, devletin yatırım ve üretim için gerekli olan parayı sıfır faizle kendi vatandaşına sağlamasıdır. Bu şekilde üretimin önü açılacağı gibi, maliyetler de düşecektir. Vatandaşlar arasında fırsat eşitliği de bu sayede sağlanacaktır.  Proje mukabili verilecek olan bu krediler, her aşamasında kontrol edilerek ilgili raporlar proje sahiplerine sunulmalı, hukuki müeyyideler ile işleyişi temin edilmelidir."Devlet üreticiye pazar bulacak"Öte yandan devlet, içeride ve dışarıda gerek Sosyal Devlet politikaları ile ve gerekse para politikaları ile kendi üreticisine pazar imkanı sağlamakla mükelleftir. Bu pazarın oluşturulması üreticiye verilecek krediden çok daha önemlidir. Çünkü ürettiğine müşteri ve pazar bulamayan üretici, ürettiği kadar batacaktır. Dolayısıyla devlet, bizatihi kendisi piyasalarda alıcı olarak yer almalı ve kamun harcamaları ile belli sanayi kollarını ve özellikle stratejik sanayii desteklemelidir.Devlet ayrıca, ileri teknoloji ve yüksek sermaye gerektiren sahalarda öncü ve üretici olarak piyasada yerini almalıdır." " 'Üretim seferberliği ile topyekün bir kalkınma' hamlesi, Milli Ekonomi Modelinin oluşturduğu önemli bir projedir. Devlet, bu hamleyi, Sosyal Devlet uygulamaları ile hayata bizzat geçirmek durumunda olduğu gibi, sürekli büyümenin temini için gerekli olan çalışmaları da bizzat yapmak zorundadır. Zira, piyasaların olaylar karşısında kendiliğinden dengeye geleceğini savunan Kapitalist anlayış, tezimizin dikkat çektiği reel gerçeklerle tarihe karışmaktadır.""Sürekli büyüyen ekonomilerde üretim ve tüketim arasında belli bir açık meydana gelir. Eğer emisyon hacminin genişletilmesi yoluyla bu açığa müdahale edilmezse, ekonomilerin zaman içerisinde kendi kendini desteklemesi mümkün değildir. Milli Ekonomi Modeli'ne göre 'ekonominin yapısından kaynaklanan üretim ile tüketim arasındaki bu açığın kapatılması' da ancak devlet tarafından yapılabilir. Devletin bu açığı, senyoraj hakkını kullanarak emisyonla kapatması, piyasalar için bir zorunluluktur. Bu arada devlet, yerli sanayinin yurt dışında rekabet edeceği maliyet ve fiyat avantajlarını kendi ihracatçısına emisyonla sağlamalıdır.Tüm bu üretim desteklerinin yanında, devlet aynı zamanda yerli sanayii korumak üzere, her türlü anti-damping uygulamalarını, gümrük ayarlamalarını yaparak kendi insanını korumalıdır." Yepyeni bir vergi anlayışı "Milli Ekonomi Modeli'nde 'vergi' konusu çok farklı olarak ele alınmaktadır. Kapitalist anlayışta devletin tek gelir kaynağı vergilerdir. Oysa modelimizde devletin gelir kaynakları 3'e ayrılır. Birincisi, vergi gelirleridir. İkincisi, devletin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını devlet-millet ortaklığı ile işletmesiyle elde ettiği gelirlerdir. Türkiye'mizin henüz işlenmemiş yeraltı kaynaklarının değeri, yaklaşık 3 katrilyon dolardır. Yalnızca yer altı kaynaklarımızın değerlendirilmesi ile elde edilecek olan para, Türkiye'yi kıyamete kadar bakar.Devletin üçüncü gelir kaynağı ise, büyüyen ekonomilerde devletin elde edecek olduğu senyoraj gelirleridir." Alan değil veren el"Tezimizde, 'devletin alan el değil, veren el olması' gerektiğinin altı çizilmiştir. Bugün Kapitalist ekonomilerde devlet, halkından topladığı vergilerin az bir kısmını halkına hizmet olarak geri sunarken; kalan paraların tamamı faizle beraber belli sermaye gruplarına aktarılmaktadır. Milli Ekonomi Modeli'nde ise devlet, halktan topladığı vergilerin tamamını hatta daha fazlasını halkına hizmet olarak aktarmaktadır. Bizim vergi anlayışımız, alışılmıştan farklı olarak 'ekonomiyi büyüten vergi' anlayışının hayata geçirilmesidir.""Milli Ekonomi Modeli'nde her şeyden önce 'maliyetsiz para modeli' hayata geçirileceği için bütçe giderlerinde faiz ödemeleri gibi bir kalem olmayacaktır. Bu sayede toplanan vergilerin tamamı ve hatta daha fazlası halka hizmet olarak geri dönecektir. Modelimiz, vergi gelirlerinden fazlası bir harcamayı yapmak için devlete, diğer gelir kalemleri olan senyoraj gelirlerini ve yer altı kaynaklarının işletilmesi ile elde edilecek ticari işletme gelirlerini kullanma imkanı getirmektedir."Dar gelirliye vergi yok"Öyleyse yapılması gereken, geliri belli bir miktarın altındaki kesimden vergi almamaktır. Miktarı ülkeden ülkeye ve dönemden döneme değişmekle beraber biz bugünün şartlarında geliri 100 milyarın altındaki kesimden vergi alınmaması gerektiğini söylüyoruz. Bu kesimden vergi almamak,  devletin topladığı vergi miktarını azaltmayacak, tam tersine arttıracaktır. Ayrıca Sosyal Devlet projeleri ile de desteklenen dar gelirli kesim, bu desteklerle tüketimin arttırarak üretimin de artmasına neden olacaktır.  Böylece vergi, adeta ekonomiyi ayağa kaldıran bir kaldıraç mesabesine taşınacaktır. Neticede dar gelirli kesimden vergi alınmaması,  büyüyen ekonomilerde daha fazla vergi geliri elde etmenin de önünü açacaktır. Ayrıca dar gelirliden vergi alamamak, gelir dağılımında meydana gelecek dengesizliği de önleyecektir." Dolaylı vergiler kalkacak"Milli Ekonomi Modeli'ne göre dolaylı vergilerin de kaldırılması gerekmektedir. Aksi halde her kesimden aynı oranda vergi alınmakta ve bu da büyük bir Sosyal Adaletsizlik doğurmaktadır. Bugün uygulanan yanlış vergi politikaları, hem gelir dağılımında dengesizliği arttırmakta, hem de devletin eline geçen gelir miktarını azaltmaktadır. Alınan vergilerin enflasyona sebep olan bir yönü de vardır. Yüksek vergi oranları, üretim maliyetlerinin de artmasına sebep olur. Başta ülkemiz olmak üzere birçok ülkede ortaya çıkan enflasyon çeşidi 'maliyet enflasyonu'dur.  Bu üretimdeki bu girdi kalemlerinde maliyetler aşağıya çekilmeden enflasyonun düşmesini beklemek hayaldir."
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'

Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Maxat Rakhishov'un İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-23' Operasyonuyla yakalandığını açıkladı.
29.03.2024 08:28:00
Haber Merkezi
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Bakan Yerlikaya X hesabından yaptığı paylaşımda Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen 'MAHZEN-23' Operasyonu sonucu İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan aranan Maxat Rakhishov'un yakalandığını duyurdu.

Kıskaç operasyonlarında 70 şüpheli yakalandı

Bakan Yerlikaya ayrıca, 20 ilde FETÖ'ye yönelik olarak son bir hafta içinde düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında 70 şüphelinin yakalandığını duyurdu.


"FETÖ'cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle operasyonlarımız kararlılıkla devam edecek" diyen Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı.

"Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı, TEM Daire Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlükleri, TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Aksaray, Bolu, Gaziantep, Sakarya, Muğla, Mersin, Manisa, İstanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, İzmir, Elazığ, Adana, Uşak, Denizli, Sivas, Mardin, Edirne ve Bursa'da FETÖ'ye yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında şüphelilerin:
  • Örgütün sözde "Emniyet Mahrem Yapılanması" içerisinde faaliyette bulundukları,
  • Örgütün kripto haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı oldukları,
  • Ankesörlü telefonlarla iletişim kurdukları,
  • Örgütün "Gaybubet Evi" olarak adlandırdıkları hücre evlerinde barındıkları,
  • İfade ve teşhislerde adlarının geçtiği, FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında kesinleşmiş hapis cezası ile aranma kaydı bulunduğu tespit edildi.

Operasyonlar sonucu: Çok sayıda dijital materyale el konuldu."

Yerlikaya, operasyonlara katılan polisleri de tebrik etti.

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu

Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "Kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler' sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulundu.
28.03.2024 16:32:00
İhlas Haber Ajansı
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in bir mitingde 'Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi" ifadelerini kullanması üzerine hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Cafer Akın, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel haddini aşan açıklamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Kahramankazan 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak suç duyurusunda bulunacağız. CHP Genel Başkanı hadsiz Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimine karşı koyan vatandaşlarımıza utanmadan, sıkılmadan 'zibidi' dedi. 'Tayyip Bey'in çağrısına oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi' ifadesini kullandı. CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya devam ediyor. Özgür Özel'i kınıyoruz. 15 Temmuz şehit ve gazilerine zibidi diyemezsin, haddini bil' diye konuştu.

'Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz'

Özel'den özür beklediklerini söyleyen Akın, 'Aziz Türk milleti evlatları, söz konusu vatan olduğunda canlarından geçerek darbecileri ve darbeciliğe alkış tutanları durdurmuşlardır. 15 Temmuz'da devletinin çağrısıyla milletle kol kola şehadete yürüyerek tanklara siper olan aziz şehitlerimizin aileleriyle birlikte şehitlere 'zibidi' deme hadsizliğini gösteren Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz. Her halükarda ülkeyi sizin kurtarmayacağınız kesin. Tankların arasından sıvışıp giderken, televizyon karşısında kahvenizi yudumlayarak izlediğiniz 15 Temmuz'da meydanlarda can veren, kan veren o 'zibidi' dediğiniz korkusuz kahramanlardan öğrenecek çok şeyiniz var. Asıl zibidi kim biliyor musunuz' O gece darbe oluyor diye alkış tutanlar, o gece kadeh kaldıranlar, o gece tankların arasından sıvışanlar, o geceden sonra darbecileri savunanlar, kahpe teröristlerle iş birliği içerisinde olanlar; millet siz siyasi malzeme yapın diye kurtarmadı bu vatanı. Ne Çanakkale'de kefensiz yatan atalarımız ne de 15 Temmuz'da karşı koyarken şehit olan yiğitlerimiz. Kahraman gazilerimiz, bu ülke için zerre faydası olmayanlar, ülke yönetimine talip olmaktan utanmıyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den şehit ailelerimiz ve gazilerimizden acilen özür dilemesini bekliyor ve şiddetle kınıyoruz' dedi.

'Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir'

Özel'in sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Burakhan Çınar ise, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti için bir an olsun gözünü kırpmadan şehit olan ve yine bu uğurda gazi olanlara CHP Genel Başkanı'nın TV kanallarında da görüleceği üzere açık bir şekilde 'zibidi' şeklindeki hakaretini derin bir üzüntü ile hep beraber izledik, takip ettik. DEM Parti ile kent uzantısı neticesinde PKK'lı kişileri ilçe yönetimlerine sokan bir partinin genel başkanının her mitingde, hatta kendi partisinin genel başkanlık seçimlerinde dahi Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'ya selam gönderirken, gazi veya şehit gibi kelimelerin nasıl bir maneviyat oluşturduğunu anlaması bizler tarafından beklenemez. Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddelerini ihlal etmesi ve gazilerimiz ile şehit ailelerimiz üzerinde nasıl bir etki uyandırdığı kamuoyunun takdirindedir. Bu nedenle Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığımıza şikayetçi olmak için burada bulunuyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle de Özgür Özel'i kınıyoruz ve kendisinden şikayetçiyiz. Yüce Türk adaleti gereğini yapacaktır' ifadelerini kullandı.

Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı

Adaylardan Mehmet Akarca 120, Ömer Kerkez 138 oy alırken, 9 boş oy, 71 de geçersiz oy kullanıldı. Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 11. tur oylamayla devam edilecek.
28.03.2024 16:24:00
Anadolu Ajansı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılmaya başlanan başkanlık seçimlerinin onuncu turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilmiş, 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da pazartesi günü sandık kuruldu ve Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk dokuz turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün, Akarca ve Kerkez'in katıldığı onuncu tur oylama yapıldı.

Oylama sonucu Yargıtay Başkanı Akarca 120, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. Seçime katılım 338 olarak kayıtlara geçerken, kullanılan oylardan 9'u boş, 71'i ise geçersiz sayıldı.

Sekizinci tur oylamada diğer aday Muhsin Şentürk 96 oy almış, 3 oy geçersiz sayılmış, boş oy ise kullanılmamıştı.

Seçime 1 Nisan Pazartesi günü 11. tur oylamayla devam edilecek. Bu turda Muhsin Şentürk de oylamaya katılabilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.