Suriye için ateşkes arayışı
İİT Genel Sekreteri İhsanoğlu, Suriye'de çatışan taraflar üzerinde baskı kurulması ve bu baskı neticesinde ateşkes sağlanması gerektiğini savunarak, bu baskıyı her iki taraf üzerinde etkisi olan ülke ve kuruluşların yapabileceğini belirtti
18.10.2012 00:00:00
RECEP
BAHAR - CİDDE
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel
Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye'de devam eden çatışmalar konusunda
"Her şeyden önce çatışmaların devam etmesinden, çok sayıda insanın
ölmesinden ve ülkenin tahrip edilmesinden dolayı çok büyük üzüntü
duyuyorum" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
organizasyonu ile Hac'cı takip eden gazetecilerle İİT'nin Cidde'de bulunan
merkezinde görüşen İhsanoğlu, Suriye'deki olayların kontrol dışına çıktığını,
Türkiye - Suriye sınırındaki olayların
bölge ve uluslararası güvenliği tehdit eder boyuta ulaştığını ifade etti.
Suriye'nin
üyeliği donduruldu
Ağustos ayının ortasında Mekke'de
yapılan olağanüstü zirvede Suriye'nin İİT'ye üyeliği dondurulmuştu. Böylece
İslam İşbirliği Teşkilatı, Esad yönetimi karşıtı bir duruşa sahip olduğunu İran'ın da zirvede sessiz kalmasıyla ortaya
koymuştu. İİT Genel Sekreteri İhsanoğlu, Suriye'deki krizin bölgede yol açtığı
sorunlara müteaddit defalar dikkat çektiklerini dile getirerek, şunları
söyledi: "Bu konuda mevcut safhada yapılması gereken şey, çatışan taraflar
üzerinde baskı kurmaktır ve bu baskı neticesinde ateşkes sağlamaktır. Onun için
Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi'nin
'ateşkesin sağlanması' şeklindeki teklifini destekliyoruz. Biz daha önce buna
benzer tekliflerde bulunmuştuk. Temennimiz odur ki, bir an önce bir ateşkes
sağlansın, bunu takiben siyasi müzakereler başlasın. Suriye'deki sorunun askeri
yöntemlerle çözülmesi ihtimal dahilinde görülmüyor. Bugünkü ağır tablo bunun
mümkün olmadığını gösteriyor. Bu nedenle biz siyasi çözümden yana olduk. Siyasi
çözüm nedir? Çatışan tarafların bu krizin önlenmesini ve çatışmaların sona
ermesini sağlayacak formüller üzerinde anlaşmasını sağlamaktır. Bu da müzakere
ile olur. Bunu hem rejim, hem de muhalefet üzerinde etkisi ve onlarla ilişkisi
olan ülkeler ile uluslararası kuruluşlar temin edebilir."
Ülkeler
ve aktörler devreye girmeli
Suriye'de rejim ile muhalefetten oluşan
iki taraf bulunduğunu dile getiren İİT Genel Sekreteri, şöyle konuştu:
"Kofi Annan'ın çalışmasında ateşkes bir numaralı gündemdi. Buna ulaşma
imkânı olmadı. Neden? Taraflar karşı tarafın önce ateşkes ilan etmesini istedi.
Burada bir kısır döngü içine girildi. Bunu tekrarlamamak için ne yapmak lazım?
İki taraf üzerinde etkisi ve söz hakkı olan ülkeler ve uluslararası aktörler
arasında anlaşma olmalı. Askeri yöntemler devam ederse, daha büyük zayiat
olacaktır. Bunu siyasi mekanizmalarla sağlamak lazım. Siyasi isiz ateşi
kıstığınız zaman başlar." İhsanoğlu, yakında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov
ile görüştüğünü, genel olarak bütün taraflarla görüştükleri ifade etti.
İhsanoğlu, Suriye krizini çözmede hangi ülkelerin ve kuruluşların devreye
girmesi gerektiği konusunda ayrıntı vermedi.
Türkiye adına değil İslam İşbirliği
Teşkilatı adına konuştuğuna işaret eden İhsanoğlu, öte yandan teşkilatın
organlarında alınan kararlar bağlamında değerlendirme yaptığına dikkat çekti.
Tahminler
tutmadı!
Tunus'ta, Libya'da, Yemen'de, Mısır'da
olan bitenlerin Suriye'de de aynen tekerrür edeceği varsayımından hareketle
yapılan değerlendirmelerin olayların bu paralelde olmadığını ortaya koyduğuna
vurgu yapan İİT Genel Sekreteri İhsanoğlu, "Temaslar tarafların kabul edeceği
bir çözümü önermektir. Şimdi iki tara ve onların safında yer alanlar arasında
bir konsensüs sağlanmalıdır" dedi. Arap dünyasında başından itibaren
demokratikleşmeyi desteklediklerini kaydeden İhsanoğlu, Arap Baharı kavramının
yanlış olduğu kanaatinde olduğunu ifade ederek, "Yanıltıcı bir tavır...
Bahar mevsimi iklimin yumuşadığı, havaların güzelleştiği, çiçeklerin açtığı bir
iklimi ve manası ifade etmektedir" dedi.
Müşterek
Hicri takvim için çalışıyoruz
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel
Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Kurban Bayramı'nın bu sene Suudi Arabistan’dan bir gün sonra başladığının
hatırlatılması ve Ramazan ile dini bayramların aynı tarihte başlaması konusunda
ne tür çalışmalar yaptıklarının sorulması üzerine, Teşkilat'ın Müslüman
ülkelerin müşterek bir Hicri takvimi olması için çalışmalar yürüttüklerini
ifade etti. İhsanoğlu, "Bu konuyu teşkilatın gündemine 80'lı yılların
başında ben getirdim. 1978 yılında İstanbul'da,
dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç'ın dini bayramların
birleştirilmesi konusunda çok önemli bir toplantı yapıldı. O toplantıda din
âlimleri ve astronomi uzmanları bir araya gelerek, müşterek Hicri takvim
komisyonunu kurdu. Ben de bunu 1980'de İslam Konferansı Örgütü gündemine
getirdim ve bir komisyon kurularak çalışmalarına başladı. Bu konuda çeşitli
ülkelerde bir hayli farklılıklar vardı ancak son yıllarda işler rayına
oturmuştu. Sorun yorum farklılıklarından kaynaklanıyor. Yakın zaman içinde
müşterek bir Hicri takvime ulaşacağımıza inanıyoruz.”
BAHAR - CİDDE
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel
Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Suriye'de devam eden çatışmalar konusunda
"Her şeyden önce çatışmaların devam etmesinden, çok sayıda insanın
ölmesinden ve ülkenin tahrip edilmesinden dolayı çok büyük üzüntü
duyuyorum" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
organizasyonu ile Hac'cı takip eden gazetecilerle İİT'nin Cidde'de bulunan
merkezinde görüşen İhsanoğlu, Suriye'deki olayların kontrol dışına çıktığını,
Türkiye - Suriye sınırındaki olayların
bölge ve uluslararası güvenliği tehdit eder boyuta ulaştığını ifade etti.
Suriye'nin
üyeliği donduruldu
Ağustos ayının ortasında Mekke'de
yapılan olağanüstü zirvede Suriye'nin İİT'ye üyeliği dondurulmuştu. Böylece
İslam İşbirliği Teşkilatı, Esad yönetimi karşıtı bir duruşa sahip olduğunu İran'ın da zirvede sessiz kalmasıyla ortaya
koymuştu. İİT Genel Sekreteri İhsanoğlu, Suriye'deki krizin bölgede yol açtığı
sorunlara müteaddit defalar dikkat çektiklerini dile getirerek, şunları
söyledi: "Bu konuda mevcut safhada yapılması gereken şey, çatışan taraflar
üzerinde baskı kurmaktır ve bu baskı neticesinde ateşkes sağlamaktır. Onun için
Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi İbrahimi'nin
'ateşkesin sağlanması' şeklindeki teklifini destekliyoruz. Biz daha önce buna
benzer tekliflerde bulunmuştuk. Temennimiz odur ki, bir an önce bir ateşkes
sağlansın, bunu takiben siyasi müzakereler başlasın. Suriye'deki sorunun askeri
yöntemlerle çözülmesi ihtimal dahilinde görülmüyor. Bugünkü ağır tablo bunun
mümkün olmadığını gösteriyor. Bu nedenle biz siyasi çözümden yana olduk. Siyasi
çözüm nedir? Çatışan tarafların bu krizin önlenmesini ve çatışmaların sona
ermesini sağlayacak formüller üzerinde anlaşmasını sağlamaktır. Bu da müzakere
ile olur. Bunu hem rejim, hem de muhalefet üzerinde etkisi ve onlarla ilişkisi
olan ülkeler ile uluslararası kuruluşlar temin edebilir."
Ülkeler
ve aktörler devreye girmeli
Suriye'de rejim ile muhalefetten oluşan
iki taraf bulunduğunu dile getiren İİT Genel Sekreteri, şöyle konuştu:
"Kofi Annan'ın çalışmasında ateşkes bir numaralı gündemdi. Buna ulaşma
imkânı olmadı. Neden? Taraflar karşı tarafın önce ateşkes ilan etmesini istedi.
Burada bir kısır döngü içine girildi. Bunu tekrarlamamak için ne yapmak lazım?
İki taraf üzerinde etkisi ve söz hakkı olan ülkeler ve uluslararası aktörler
arasında anlaşma olmalı. Askeri yöntemler devam ederse, daha büyük zayiat
olacaktır. Bunu siyasi mekanizmalarla sağlamak lazım. Siyasi isiz ateşi
kıstığınız zaman başlar." İhsanoğlu, yakında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov
ile görüştüğünü, genel olarak bütün taraflarla görüştükleri ifade etti.
İhsanoğlu, Suriye krizini çözmede hangi ülkelerin ve kuruluşların devreye
girmesi gerektiği konusunda ayrıntı vermedi.
Türkiye adına değil İslam İşbirliği
Teşkilatı adına konuştuğuna işaret eden İhsanoğlu, öte yandan teşkilatın
organlarında alınan kararlar bağlamında değerlendirme yaptığına dikkat çekti.
Tahminler
tutmadı!
Tunus'ta, Libya'da, Yemen'de, Mısır'da
olan bitenlerin Suriye'de de aynen tekerrür edeceği varsayımından hareketle
yapılan değerlendirmelerin olayların bu paralelde olmadığını ortaya koyduğuna
vurgu yapan İİT Genel Sekreteri İhsanoğlu, "Temaslar tarafların kabul edeceği
bir çözümü önermektir. Şimdi iki tara ve onların safında yer alanlar arasında
bir konsensüs sağlanmalıdır" dedi. Arap dünyasında başından itibaren
demokratikleşmeyi desteklediklerini kaydeden İhsanoğlu, Arap Baharı kavramının
yanlış olduğu kanaatinde olduğunu ifade ederek, "Yanıltıcı bir tavır...
Bahar mevsimi iklimin yumuşadığı, havaların güzelleştiği, çiçeklerin açtığı bir
iklimi ve manası ifade etmektedir" dedi.
Müşterek
Hicri takvim için çalışıyoruz
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel
Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Kurban Bayramı'nın bu sene Suudi Arabistan’dan bir gün sonra başladığının
hatırlatılması ve Ramazan ile dini bayramların aynı tarihte başlaması konusunda
ne tür çalışmalar yaptıklarının sorulması üzerine, Teşkilat'ın Müslüman
ülkelerin müşterek bir Hicri takvimi olması için çalışmalar yürüttüklerini
ifade etti. İhsanoğlu, "Bu konuyu teşkilatın gündemine 80'lı yılların
başında ben getirdim. 1978 yılında İstanbul'da,
dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç'ın dini bayramların
birleştirilmesi konusunda çok önemli bir toplantı yapıldı. O toplantıda din
âlimleri ve astronomi uzmanları bir araya gelerek, müşterek Hicri takvim
komisyonunu kurdu. Ben de bunu 1980'de İslam Konferansı Örgütü gündemine
getirdim ve bir komisyon kurularak çalışmalarına başladı. Bu konuda çeşitli
ülkelerde bir hayli farklılıklar vardı ancak son yıllarda işler rayına
oturmuştu. Sorun yorum farklılıklarından kaynaklanıyor. Yakın zaman içinde
müşterek bir Hicri takvime ulaşacağımıza inanıyoruz.”