BTP Gen. Başk.Yrd. Ali Değirmenci, AB Çerçeve Belgesi'nin Sevr şartlarından ağır bir mahkumiyet belgesi olduğunu vurguladı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Değirmenci, AKP iktidarının kabul ettiği, Çerçeve belgesinin "Sevr şartlarından daha ağır" olduğunu, Türk Devleti ve milletinin sonunu hazırlayan bir teslimiyet ve mahkumiyet belgesi niteliğini taşıdığını belirtti.Ali Değirmenci yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları kaydetti: "Kelimenin tam anlamıyla, esaret şartları ve sömürgecilik mantığı belgeye damgasını vurmuş. Gerçek şu ki; AB Türkiye'yi parçalayıp sömürgeleştirmek, yeni Sevr şartlarına mahkum etmek istiyor.Diplomatik bir zafer, tarihi bir dönüm noktası olarak lanse edilen Müzakere Çerçeve Belgesi'nin kabulü esasen önümüzdeki 15 yıl içinde Türkiye'yi devleti ve milletiyle bitme noktasına götürecek bir teslimiyet ve mahkumiyet, hukuk metni özelliği taşımaktadır.Peki ama millet soruyor: Siz hangi belgeye imza atarak objektiflere poz verdiniz?İlke bazında müzakere belgesini onayladıktan sonra herhangi bir maddeyi kaldırmaya, AB iradesini geri çevirmeye gücünüz yeter mi? Yahut o basiret ve dirayeti gösterebilir misiniz?Kaldı ki Çerçeve Belgesinin 10'uncu maddesinde: "Türkiye AB kurumlarının aldığı idari ve hukuki, kararları, kendi hukukunun üstünde ve bağlayıcı olarak kabul edecek" hükmü yer alıyor.
AKP kabul etmiş durumdaAKP Hükümeti zaten Anayasanın 90. maddesini değiştirecek bu hükmü, hukuken, resmen ve fiilen kabul etmiş bulunuyor. Bu egemenliğin ve bağımsızlığın devri anlamına geliyor. İşte daha şimdiden müzakere görüşmelerinin şartı olarak AB, Türkiye'den imzaladığı Ek Protokol'ün TBMM'de onaylanarak, Kıbrıs Rum Kesiminin tanınmasını, limanların Rumlara açılmasını istiyor.Bundan sonra gün be gün Çerçeve Belgesine atılan imzanın bedeli olarak yeni ağır şartlar Türkiye'nin önüne konacaktır. Birinci madde ile Türkiye'nin AB'ye üyeliği komisyon raporuna, bu rapor ise 6. maddedeki şartlara bağlanıyor. Altıncı madde şartlarında ise Azınlık Hakları, Kıbrıs, Ege ve Ermeni sorunu yer alıyor. Bu, Türkiye'nin bölünüp parçalanması anlamına geliyor.
Türkiye Hıristiyanlaştırılacak2. madde de tam üyelik dışında AB'ye mecburi alternatif bağlanışı yani Avusturya'nın direttiği imtiyazlı ortaklığı hükme bağlıyor.3. madde ile "hazmetme kapasitesi" üyeliğin ana şartı olarak ileri sürülüyor. Bu ise tüm şartlar yerine gelse dahi AB'nin keyfi tutumuna ya da Avrupa kamuoyunun inisiyatifine devletin ve milletin teslim edilmesi anlamına geliyor. Azınlık Haklarıyla (Bak: 4. madde)Türkiye bölünüp parçalanırken devlete ve millete savunma ve müzakere hakkı bile verilmiyor. Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni gibi ayrımlarla Türkiye'nin bölünmesi ve Lozan'daki azınlık anlayışının kaldırılması sonucu doğacaktır.8. madde ile misyonerliğin devlet eliyle yapılması legalleşiyor. Bunun sonucu Türkiye'nin Hıristiyanlaştırılmasıdır. 11. Madde ile AB Müktesebatına uymayan uluslararası tüm anlaşmalar ilga olunuyor.Daha birçok örnek verilebilir.İktidarı girdiği bu yanlış yoldan dönmeye çağırıyoruz. Yoksa tarih ve millet önünde vebali ağır olur."
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Değirmenci, AKP iktidarının kabul ettiği, Çerçeve belgesinin "Sevr şartlarından daha ağır" olduğunu, Türk Devleti ve milletinin sonunu hazırlayan bir teslimiyet ve mahkumiyet belgesi niteliğini taşıdığını belirtti.Ali Değirmenci yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları kaydetti: "Kelimenin tam anlamıyla, esaret şartları ve sömürgecilik mantığı belgeye damgasını vurmuş. Gerçek şu ki; AB Türkiye'yi parçalayıp sömürgeleştirmek, yeni Sevr şartlarına mahkum etmek istiyor.Diplomatik bir zafer, tarihi bir dönüm noktası olarak lanse edilen Müzakere Çerçeve Belgesi'nin kabulü esasen önümüzdeki 15 yıl içinde Türkiye'yi devleti ve milletiyle bitme noktasına götürecek bir teslimiyet ve mahkumiyet, hukuk metni özelliği taşımaktadır.Peki ama millet soruyor: Siz hangi belgeye imza atarak objektiflere poz verdiniz?İlke bazında müzakere belgesini onayladıktan sonra herhangi bir maddeyi kaldırmaya, AB iradesini geri çevirmeye gücünüz yeter mi? Yahut o basiret ve dirayeti gösterebilir misiniz?Kaldı ki Çerçeve Belgesinin 10'uncu maddesinde: "Türkiye AB kurumlarının aldığı idari ve hukuki, kararları, kendi hukukunun üstünde ve bağlayıcı olarak kabul edecek" hükmü yer alıyor.
AKP kabul etmiş durumdaAKP Hükümeti zaten Anayasanın 90. maddesini değiştirecek bu hükmü, hukuken, resmen ve fiilen kabul etmiş bulunuyor. Bu egemenliğin ve bağımsızlığın devri anlamına geliyor. İşte daha şimdiden müzakere görüşmelerinin şartı olarak AB, Türkiye'den imzaladığı Ek Protokol'ün TBMM'de onaylanarak, Kıbrıs Rum Kesiminin tanınmasını, limanların Rumlara açılmasını istiyor.Bundan sonra gün be gün Çerçeve Belgesine atılan imzanın bedeli olarak yeni ağır şartlar Türkiye'nin önüne konacaktır. Birinci madde ile Türkiye'nin AB'ye üyeliği komisyon raporuna, bu rapor ise 6. maddedeki şartlara bağlanıyor. Altıncı madde şartlarında ise Azınlık Hakları, Kıbrıs, Ege ve Ermeni sorunu yer alıyor. Bu, Türkiye'nin bölünüp parçalanması anlamına geliyor.
Türkiye Hıristiyanlaştırılacak2. madde de tam üyelik dışında AB'ye mecburi alternatif bağlanışı yani Avusturya'nın direttiği imtiyazlı ortaklığı hükme bağlıyor.3. madde ile "hazmetme kapasitesi" üyeliğin ana şartı olarak ileri sürülüyor. Bu ise tüm şartlar yerine gelse dahi AB'nin keyfi tutumuna ya da Avrupa kamuoyunun inisiyatifine devletin ve milletin teslim edilmesi anlamına geliyor. Azınlık Haklarıyla (Bak: 4. madde)Türkiye bölünüp parçalanırken devlete ve millete savunma ve müzakere hakkı bile verilmiyor. Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni gibi ayrımlarla Türkiye'nin bölünmesi ve Lozan'daki azınlık anlayışının kaldırılması sonucu doğacaktır.8. madde ile misyonerliğin devlet eliyle yapılması legalleşiyor. Bunun sonucu Türkiye'nin Hıristiyanlaştırılmasıdır. 11. Madde ile AB Müktesebatına uymayan uluslararası tüm anlaşmalar ilga olunuyor.Daha birçok örnek verilebilir.İktidarı girdiği bu yanlış yoldan dönmeye çağırıyoruz. Yoksa tarih ve millet önünde vebali ağır olur."