Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmaile kuvvet komutanlarının harp okullarında yaptıkları konuşmaların yankıları sürüyor.
Bu konuşmaların içeriğiyle ilgilenmek istemeyenler, tartışmayı daha çok "usul ve şekil" eksenine çekiyorlar."Demokrasilerde ordu, sivil otoritenin kontrolü altındadır, Türkiye'de de öyle olmalıdır" genel yaklaşımından, TSK Başbakan'a değil Milli Savunma Bakanı'na bağlı olmalıdır görüşüne, Genelkurmay Başkanı dışarıda değil, Milli Güvenlik Kurulu'nda konuşmalıdır eleştirisinden önce ekonomiyi düşünmelidir önerisine kadar çeşitli görüşler dile getiriliyor.Tabii bir de Genelkurmay Başkanı ve komutanlar neden kamuoyuna açık konuşmalar yapma ihtiyacı duydular sorusu var.Bu sorunun da yanıtları aranmalıdır.Hükümetin suskunluğu"Konuşma ihtiyacı nereden kaynaklandı?" sorusuna şu yanıtlar verilebilir:1- Görüş ayrılığının belirgin olduğu laiklik karşıtı faaliyetler ve bu yöndeki kadrolaşma konusunun kapalı ortamlarda da dile getirildiği, ancak uygulamada hiçbir değişiklik olmadığı yargısı nedenlerden biri olarak görülebilir.2- TSK'ya yöneltilen haksız ve ağır eleştiriler hatta suçlamalar karşısında hükümetin sessiz kalması, bu suskunluğun TSK'yı yıpratmaya çalışan kesimleri daha da cesaretlendirmesi bir diğer neden olarak söylenebilir.3- AB süreci ve ABD ile ilişkilerin gerekçe olarak kullanılması yoluyla TSK'nın sorun kaynağı ve çözümlerin önündeki engel olarak gösterilmesi ve kendi görev alanlarında devre dışı tutulması çabaları bu nedenlere eklenebilir.AB'ye mesajKomutanların konuşmaları dikkatle okunduğunda bu nedenler görülebilir.Org. Büyükanıt'ın konuşması dahil, komutanların konuşmalarında hem siyaset kurumuna hem de AB'ye dönük mesajlarda Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'da ifadesini bulan ve koruma altına alınan temel niteliklerinin "kırmızı çizgiler" olduğu vurgusu yapılıyor. Bu bağlamda, TSK'nın AB'ye tam üyeliği içtenlikle desteklediği anımsatıldıktan sonra şu şerhler düşülüyor:1- AB üyeliği yolunda ulus devlet, laik devlet, üniter devlet nitelikleri zarar görmemelidir.2- Bireysel/kültürel hak ve özgürlükler, kolektif haklar, grup hakları ve siyasal haklara dönüştürülemez.3- AB, Türkiye'ye karşı çifte standart uygulamamalıdır.TSK, AB'yi bu nitelikleri zayıflatıcı ve bozucu değil, aksine güçlendirici ve koruyucu bir kurum olarak görmek istiyor.Fikret Bila
Bu konuşmaların içeriğiyle ilgilenmek istemeyenler, tartışmayı daha çok "usul ve şekil" eksenine çekiyorlar."Demokrasilerde ordu, sivil otoritenin kontrolü altındadır, Türkiye'de de öyle olmalıdır" genel yaklaşımından, TSK Başbakan'a değil Milli Savunma Bakanı'na bağlı olmalıdır görüşüne, Genelkurmay Başkanı dışarıda değil, Milli Güvenlik Kurulu'nda konuşmalıdır eleştirisinden önce ekonomiyi düşünmelidir önerisine kadar çeşitli görüşler dile getiriliyor.Tabii bir de Genelkurmay Başkanı ve komutanlar neden kamuoyuna açık konuşmalar yapma ihtiyacı duydular sorusu var.Bu sorunun da yanıtları aranmalıdır.Hükümetin suskunluğu"Konuşma ihtiyacı nereden kaynaklandı?" sorusuna şu yanıtlar verilebilir:1- Görüş ayrılığının belirgin olduğu laiklik karşıtı faaliyetler ve bu yöndeki kadrolaşma konusunun kapalı ortamlarda da dile getirildiği, ancak uygulamada hiçbir değişiklik olmadığı yargısı nedenlerden biri olarak görülebilir.2- TSK'ya yöneltilen haksız ve ağır eleştiriler hatta suçlamalar karşısında hükümetin sessiz kalması, bu suskunluğun TSK'yı yıpratmaya çalışan kesimleri daha da cesaretlendirmesi bir diğer neden olarak söylenebilir.3- AB süreci ve ABD ile ilişkilerin gerekçe olarak kullanılması yoluyla TSK'nın sorun kaynağı ve çözümlerin önündeki engel olarak gösterilmesi ve kendi görev alanlarında devre dışı tutulması çabaları bu nedenlere eklenebilir.AB'ye mesajKomutanların konuşmaları dikkatle okunduğunda bu nedenler görülebilir.Org. Büyükanıt'ın konuşması dahil, komutanların konuşmalarında hem siyaset kurumuna hem de AB'ye dönük mesajlarda Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'da ifadesini bulan ve koruma altına alınan temel niteliklerinin "kırmızı çizgiler" olduğu vurgusu yapılıyor. Bu bağlamda, TSK'nın AB'ye tam üyeliği içtenlikle desteklediği anımsatıldıktan sonra şu şerhler düşülüyor:1- AB üyeliği yolunda ulus devlet, laik devlet, üniter devlet nitelikleri zarar görmemelidir.2- Bireysel/kültürel hak ve özgürlükler, kolektif haklar, grup hakları ve siyasal haklara dönüştürülemez.3- AB, Türkiye'ye karşı çifte standart uygulamamalıdır.TSK, AB'yi bu nitelikleri zayıflatıcı ve bozucu değil, aksine güçlendirici ve koruyucu bir kurum olarak görmek istiyor.Fikret Bila