BTP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Terzi açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"11 Eylül saldırılarının ardından uzun süreli ve kapsamlı bir devletler politikası halini alan "yeni dünya düzeni", bulunduğu konumu ve imkanları nedeniyle Türkiye'yi yakından etkilemektedir. Irak Başbakan Yardımcısı'nın da altını çizdiği gibi, Birleşik Devletler'in asıl maksadı: Petrol; ve işlenmemiş hammadde kaynaklarına tek başına sahip olmaktır.
Ortadoğu, petrolü ve madenleri sebebiyle ABD'nin kıskacındadır.
Siyasî irademizin bu hassas süreçte ülkemizi riske atacak icraatların yanında, beyanlardan dahi kaçınması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Bu bütünlük her şart ve de zeminde korunmalıdır.
Sınır ötemizde çıkacak bir savaşın ardından bizi de etkileyecek ve parçalanmanın önünü açacak fiili düzenlemeler şimdiden hazırlanmıştır.
Bu savaşı başlamadan engellemek, ülkemiz ve bölge için hayati bir zorunluluktur.
Güneyimizde, Kıbrıs'ta da önemli gelişmeler olmaktadır.
99 Helsinki Zirvesi'nde, bir imza ile kaybetme noktasına geldiğimiz Kıbrıs için, yakın zamana kadar "ilhak" konusu gündem de idi.
Ancak, Kıbrıs Fatihi Ecevit, son beyanlarında Kıbrıs Türk tarafını Ada'da işgalci göstererek, Rum yönetimini tek yetkili sıfatıyla AB'ye üyelik girişimlerini olumlu karşılayan bur tutum sergilemektedir.
"Rumların tek başına AB'ye üyeliği sorun değildir" yönündeki açıklamalarını istikrarlı Kıbrıs politikalarımız ile izah etmek mümkün değildir.
Türkiye'nin, Akdeniz'deki güvenliğinin teminatı olan bu Ada, üzerindeki Türk nüfusu ile de bizim için önemlidir.
Özellikle Güneydoğu'muzu da etkileyebilecek bir savaşın eşiğinde, ulusal güvenliğimiz için önemli olan bu adanın da elden çıkmasına aldırış edilmeyen bir tutum, Türkiye üzerinde hesabı olanların iştahını kabartmaktadır.
Küresel dünyada dengelerin kilit ülkesi Türkiye, istikrarlı ve önce milli menfaatlerini daha sonra bölge düzenini koruyucu adımlar atmalıdır.
IMF'ye veya AB'ye verilen taahhütlerle bu adımların atılamayacağı ortadadır.
Verilen taahhütlerle Türkiye'nin eli kolu bağlı bir hale getirilmiştir; bugün gelinen nokta budur.
Bağımsız bir dış politikanın, ancak bağımsız bir ekonomi politikası ile şekillenebileceği dikkate alınarak, Türkiye'nin mevcut politikaları mutlaka değiştirilmelidir.
Bunu yapabilecek tek parti de tam bağımsızlığı hedefleyen milli duruşu ile Bağımsız Türkiye Partisi'dir