Dışişleri Bakanı Gül'ün İsrail ziyaretini değerlendiren BTP Genel Başkan Yardımcısı Kepekçi, Türkiye'nin global güçlerin sözcülüğünü yaptığını söyledi.
-Türkiye'ye maşa görevi
BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Kepekçi, coğrafyamızdaki çıkar kavgalarının bütün sürati ile devam ettiğini ve Abdullah Gül'ün bölge barışı adına yaptığı İsrail gezisinin bu açıdan çok manidar olduğunu söyledi. Kepekçi şöyle devam etti: "Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra sahip olduğumuz toprakların paylaşımı hala sonuçlanmamıştır. İşte ABD bunu gerçekleştirmek için Türkiye'yi maşa olarak kullanmaktadır. Bugün Türkiye'nin kendine özgü milli bir politikası yoktur. Değişen hükümetlerle birlikte devletin politikası da değişmektedir. Misak-ı Milli sınırlarımızın yerinde yeller esmektedir. Devletimizin kırmızı çizgileri ortadan kaldırılmıştır." Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Kepekçi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün İsrail ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Coğrafyamızdaki çıkar kavgalarının bütün sürati ile devam ettiğini ve Abdullah Gül'ün bölge barışı adına yaptığı İsrail gezisinin bu açıdan çok manidar olduğunu söyleyen Kepekçi şöyle devam etti:
"Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra sahip olduğumuz toprakların paylaşımı hala sonuçlanmamıştır. Osmanlı topraklarında kurulan devletler, batıya göre geçici hükmündedir. Ya Batı'ya hizmet edecekler, ya da o topraklardan çekilecekler. İşte ABD bunu gerçekleştirmek için Türkiye'yi maşa olarak kullanmaktadır. Bugün Türkiye'nin kendine özgü milli bir politikası yoktur. Değişen hükümetlerle birlikte devletin politikası da değişmektedir. Misak-ı Milli sınırlarımızın yerinde yeller esmektedir. Devletimizin kırmızı çizgileri ortadan kaldırılmıştır, Milli menfaatlerimiz değil, ABD'nin menfaatleri her şeyin üstünde tutulmaktadır. Bölge barışı adı altında global güçlerin âlî menfaatinin sözcülüğü yapılmaktadır. İttifakın bir parçası olarak ABD'ye, Irak işgali için verilen destek bunun canlı örnekleri arasındadır.
ABD ile stratejik ortaklık politikası güden hükümet işi eline yüzüne bulaştırmış, Türkiye'yi stratejik uydu haline getirmiştir. Samarra'da kirletilen Türkmen kızlarımızın namusu, Süleymaniye'de askerimizin başına geçirilen çuval, Telafer'deki Türkmen kıyımı ve Musul'da öldürülen güvenlik görevlilerimizin sorumluları kimlerdir? Ülkemizdeki üsleri, hava alanları, limanlarımızı kullanarak, Irak'a askeri mühimmat taşıyan ve güpegündüz kıyım hareketi uygulayan kimlerdir. Bütün bu gelişmelere karşılık ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage ile görüşen Abdullah Gül, "Türk-Amerikan ilişkileri her şeyin üstündedir" diyebilmektedir. Bu kadar tavizin sebebini normal koşullarda anlamak ve izah edebilmek zordur.
Netice olarak bağımsızlığımız peşkeş çekilmektedir. Milletimiz dejenere edilmekte, devletimiz tasfiye edilmektedir. Tarihinde kurtuluş savaşı vermiş Türk milleti, elbette bu gelişmelere seyirci kalmayacaktır. BTP, İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Ne AB Ne ABD, Tek Çözüm, Bağımsız Türkiye" mitingine katılan yüzbinlerce vatandaşımız "Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır" andı içerek yeniden Kuva-yı Milliye mücadelesinde "ben de varım" demiştir.
AKP hükümeti tavizkâr ve mandacı politikalarından vazgeçmelidir. Devlet millet; sivil asker birliği oluşturularak, tek bilek tek yürek olunmalıdır. Uygulanan politikalarda milli bütünlüğümüzü korumayı esas almalı, ülke menfaatlerimizi ve uluslar arası stratejik dengeleri gözeterek bütün dünya ile iktisadi, sınai, bilimsel ve diğer alanlarda iş birliği içinde olunmalıdır.
Bu milli duruş ancak, Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında ortaya konabilir."
-Türkiye'ye maşa görevi
BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Kepekçi, coğrafyamızdaki çıkar kavgalarının bütün sürati ile devam ettiğini ve Abdullah Gül'ün bölge barışı adına yaptığı İsrail gezisinin bu açıdan çok manidar olduğunu söyledi. Kepekçi şöyle devam etti: "Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra sahip olduğumuz toprakların paylaşımı hala sonuçlanmamıştır. İşte ABD bunu gerçekleştirmek için Türkiye'yi maşa olarak kullanmaktadır. Bugün Türkiye'nin kendine özgü milli bir politikası yoktur. Değişen hükümetlerle birlikte devletin politikası da değişmektedir. Misak-ı Milli sınırlarımızın yerinde yeller esmektedir. Devletimizin kırmızı çizgileri ortadan kaldırılmıştır." Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Kepekçi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün İsrail ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Coğrafyamızdaki çıkar kavgalarının bütün sürati ile devam ettiğini ve Abdullah Gül'ün bölge barışı adına yaptığı İsrail gezisinin bu açıdan çok manidar olduğunu söyleyen Kepekçi şöyle devam etti:
"Osmanlı Devleti'nin dağılmasından sonra sahip olduğumuz toprakların paylaşımı hala sonuçlanmamıştır. Osmanlı topraklarında kurulan devletler, batıya göre geçici hükmündedir. Ya Batı'ya hizmet edecekler, ya da o topraklardan çekilecekler. İşte ABD bunu gerçekleştirmek için Türkiye'yi maşa olarak kullanmaktadır. Bugün Türkiye'nin kendine özgü milli bir politikası yoktur. Değişen hükümetlerle birlikte devletin politikası da değişmektedir. Misak-ı Milli sınırlarımızın yerinde yeller esmektedir. Devletimizin kırmızı çizgileri ortadan kaldırılmıştır, Milli menfaatlerimiz değil, ABD'nin menfaatleri her şeyin üstünde tutulmaktadır. Bölge barışı adı altında global güçlerin âlî menfaatinin sözcülüğü yapılmaktadır. İttifakın bir parçası olarak ABD'ye, Irak işgali için verilen destek bunun canlı örnekleri arasındadır.
ABD ile stratejik ortaklık politikası güden hükümet işi eline yüzüne bulaştırmış, Türkiye'yi stratejik uydu haline getirmiştir. Samarra'da kirletilen Türkmen kızlarımızın namusu, Süleymaniye'de askerimizin başına geçirilen çuval, Telafer'deki Türkmen kıyımı ve Musul'da öldürülen güvenlik görevlilerimizin sorumluları kimlerdir? Ülkemizdeki üsleri, hava alanları, limanlarımızı kullanarak, Irak'a askeri mühimmat taşıyan ve güpegündüz kıyım hareketi uygulayan kimlerdir. Bütün bu gelişmelere karşılık ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage ile görüşen Abdullah Gül, "Türk-Amerikan ilişkileri her şeyin üstündedir" diyebilmektedir. Bu kadar tavizin sebebini normal koşullarda anlamak ve izah edebilmek zordur.
Netice olarak bağımsızlığımız peşkeş çekilmektedir. Milletimiz dejenere edilmekte, devletimiz tasfiye edilmektedir. Tarihinde kurtuluş savaşı vermiş Türk milleti, elbette bu gelişmelere seyirci kalmayacaktır. BTP, İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Ne AB Ne ABD, Tek Çözüm, Bağımsız Türkiye" mitingine katılan yüzbinlerce vatandaşımız "Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır" andı içerek yeniden Kuva-yı Milliye mücadelesinde "ben de varım" demiştir.
AKP hükümeti tavizkâr ve mandacı politikalarından vazgeçmelidir. Devlet millet; sivil asker birliği oluşturularak, tek bilek tek yürek olunmalıdır. Uygulanan politikalarda milli bütünlüğümüzü korumayı esas almalı, ülke menfaatlerimizi ve uluslar arası stratejik dengeleri gözeterek bütün dünya ile iktisadi, sınai, bilimsel ve diğer alanlarda iş birliği içinde olunmalıdır.
Bu milli duruş ancak, Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında ortaya konabilir."